Mutlu Hesapçı
HALKLAR KUCAKLAŞTIĞINDA BÜTÜN SORUNLAR ÇÖZÜLÜR VE DÜNYA DAHA İYİ BİR YER OLUR!
Hiç bilmediğim ve aklımda olmayan bir coğrafya Özbekistan için Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın Gazete Pencere olarak daveti üzerine sürpriz bir yolculuk planının içinde buldum kendimi. Daha öncesinde kitaplardan okuduğum, romanlara konu olmuş, tarihsel süreçte önemli bir yere sahip şehirlerini biliyordum fakat gördüğümde neler hissedeceğim düşüncesinde rüyamda Semerkant ve Buhara’da eski zamanlarda dolaşan kendimi gördüm. Merakla yollara düşme vaktiydi, her yolculuk insanın kendinden bir şeyler bulduğu ve başkalaşıp döndüğü en güzel eylemdi.
Özbekistan İpek Yolu’nun kalbi olarak kabul ediliyor
Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ve ekibiyle birlikte Özbekistan’a yolculuğumuz heyecanla başladı. Türkiye için vize gerekmiyor ve yolculuk yaklaşık 4,5 saat sürüyor aradaki saat farkımız ise 2 saat. Yazları çok sıcak ve kurak, kışları ise çok soğuk bir iklim hüküm sürüyor bu coğrafyada. Özbekistan’da resmi dil olan Özbekçe konuşuluyor, tarihsel geçmişten kaynaklı olarak Rusça da bilinen ve kullanılan bir dil. Özbekistan bir Orta Asya ülkesi, tarih boyunca Çin, Ortadoğu ve Batı’ya giden önemli ticaret güzergâhı İpek Yolu üzerindeki önemli bir coğrafyada bulunuyor. Özbekistan İpek Yolu’nun kalbi olarak kabul ediliyor. Türk ve İslam uygarlıklarının 15. ve 16. yüzyılda en parlak dönemlerinin yaşandığı Semerkant, Buhara, Şehr-i-Sebz, Hiva gibi şehirler ile başkent Taşkent ülkede öne çıkan şehirlerden.
Maltepe’den Özbekistan’a
Orta Asya’nın etkileyici kültürel, mimari ve tarihî dokusu ile göz alıcı rotası Özbekistan’da ilk durağımız Karşı (Karshi) şehri. Maltepe Belediyesi anlamlı bir amaç için yola çıkarak iki ülke arasında köprü kurmak için kültürel işbirliklerinin, dostluk bağlarının gelişmesine vesile olmak amacıyla bu geziyi düzenledi ve Karshi Belediyesi ile kardeş şehir protokolü de bu gezinin amaçlarından biri. Özbekistan’a indiğimizde çok sıcak bir hava bize eşlik ederken Karshi şehrindeki halk yöresel kıyafetler içinde müziklerle, çiçeklerle ve danslarla bizi karşıladı. Maltepe Belediyesi Başkanı Ali Kılıç ve Karshi Belediyesi Başkanı Normumin Kholboev arasında kardeşlik protokolü imzaları atıldı. Başkan Ali Kılıç’a teşekkür eden Karshi Belediye Başkanı Normumin Kholboev, “İstanbul’dan gelen dostlarımız sayesinde farklı alanlarda, farklı kültürlerle işbirliği konusunda çalışmalarımız devam edecek. Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’a ve beraberindeki misafirlerimize ziyaretleri için teşekkür ediyorum” dedi.
Sevgileri ve ilgileri o kadar güzeldi ki çok bildik insanların içinde bulduk kendimizi. İnsanların misafirperverliği karşısında şaşırdığımı söyleyebilirim. Böylesi anlamlı bir ziyaretin içinde olmaktan ve kurulan kardeşlik köprüsüne tanıklık etmekten çok mutlu oldum. Anladım ki hepimiz birbirimizin geçmişinden geliyorduk, yabancı değildik ve bir el uzatmak yeterliydi. Bu el Maltepe Belediyesi tarafından Özbekistanlılara uzatıldı. Maltepe Belediye Tiyatrosu tarafından “Deli” adlı tiyatro oyunu Türk yönetmen Kubilay Erdelikara yönetiminde Özbek oyuncularca sahnelendi.
Bir Türk heyetinin oralara geldiği bilgisini alan komşu şehir belediye başkanından akşam yemeği daveti alarak yolumuzu bu kez Şehr-i Sebz’e çeviriyoruz. Büyülü bir dünya karşılıyor bizi sanki tarihte bir yere ışınlanmış gibiyiz.
Yeme-içme kültürlerinin bütün izlerini masada görebiliyorsunuz
Timur’un doğduğu kentteyiz. Tarihi bir hanın kapısından içeri girdiğimizde Özbek şarkıları eşliğinde canlı müzik yapan grup karşılıyor bizi. Uzun bir sofra kurulmuş bölgeye ait yeme-içme kültürlerinin bütün izlerini masada görebiliyorsunuz. Özbekistan yemekleri et ağırlıklı, her yemeğin içinde mutlaka et var. At eti ise vazgeçemedikleri lezzetler arasında yer alıyor. Ayrıca meyve, şeker, çikolata, çerez her öğünde masalarında bulunuyor. Ve tabii ki Özbek pilavı mutlaka eşlik ediyor menüye. Ekmek çeşitleri şehirlere özgü ve çok lezzetli. Zengin bir masa kuruyorlar, yemek yemeyi çok seviyorlar tadına vara vara uzun oturuyorlar sofrada. Özbekler güler yüzlüler, sohbetleri tatlı ve duygularını ifade etmekten çekinmiyorlar. Neredeyse sizi elleriyle besleyecekler, ilgileriyle doyuracaklar.
Orta Asya’nın
ruhani kalbi ve
antik şehri: Buhara
Bu coğrafyaya gelmişken kısa zaman içinde de olsa gezmemiz
gereken ö- nemli şehirlere rotamızı bu kez çeviriyoruz. Buhara’ya doğru yol alıyoruz. Şehirlerin arası çok uzak mesafeler değil ama yolları kötü olduğu için bir şehirden diğerine ulaşmak biraz zaman alıyor. Ama bu zorlu yolculukları şehre ulaştığınız anda unutuyorsunuz çünkü her seferinde gözlerimizi kamaştıran bir mimari yapının içinde buluyoruz kendimizi. Bölgenin en eski yerleşim birimlerinden biri olan Buhara, efsanelerle karışmış kadîm bir tarihe sahip ve büyüleyici bir yer. Orta Asya’nın ruhani kalbi ve antik şehri. Öyle ki enerjisini ruhunuza üfleyerek kendinizi şifalanmış hissederek Buhara’dan ayrılıyorsunuz.
Semerkant’ı görmeden bu dünyadan göçmeyin
Semerkant’ı görmeden bu dünyadan göçmeyin diyor çok okuyan ve çok gezenler. Gerçekten de öyle Semerkant’ı görmeden eksikmiş insan. Semerkant’ta zaman durmuş, her gördüğünüz tarihi yapının içinde sizi yaşatıyor şehir. İnsanı maddi hayattan alıyor manevi bir fanusun içine koyuyor. Güzelliğinden başınız dönüyor. Çağlar öncesinde kurulan masallar şehri Semerkant, tarih boyunca da büyük devletler tarafından paylaşılamamış bu yüzden. Semerkant dünya üzerindeki en eski şehirlerden biri, geçmişin tüm zenginliğini sokaklarında, mimarisinde yaşatıyor. Öyle ki herhangi bir şehri gezmekten daha fazlası var ve farklı bir deneyim yaşatıyor size. Bir kere geldiğimiz dünyada Semerkant’ı dünya gözüyle görmezseniz çok şey kaybedersiniz şehri görünce ve hissedince anlıyorum.
Eski ile yeninin buluştuğu
bir şehir: Taşkent
Son durağımız başkent Taşkent şehre girerken bir başkente geldiğinizi anlıyorsunuz. Devlet binaları, büyük ve görkemli plazalar, iş merkezleri şehrin içinde kendini gösteriyor. Sokaklarındaki insan manzaraları ise daha eski bir zamana ait algısı veriyor. Sovyet döneminin izlerini barındıran binalarla yeni yapılan modern ve estetik binalar yan yana duruyor. Eski ile yeninin buluştuğu bir şehir Taşkent.
Özbekistan ile et ve tırnak gibiyiz
Yavaş yavaş ayrılma zamanı yaklaşıyor bulunduğumuz coğrafyadan kendi coğrafyamıza doğru. Ama her şey o kadar iç içe geçmiş ki onlar, biz, ötekiler, şucular, bucular, bunlardan gibi tanımlamaların hepsi anlamını yitiriyor. Sanki uzun yıllardır görmediğimiz kardeşlerimizi görmüşüz gibi bir his içindeyim. Uzun bir masada oturup son akşam yemeğinde Özbekistanlı başkanlar ve ekibi bizi yolcu etmenin hüznünde ama en kısa zamanda iade-i ziyaret için İstanbul’a gelecek olmanın da heyecanlı bekleyişindeler. Bu köprüyü inşa eden Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın konuşması aklımdan geçen bütün duyguları özetler nitelikte oluyor.
“Güneş doğduktan batıncaya denk insana çok şey öğretir. Aslında hiçbir şey bilmiyoruz. Çünkü her geçen dakika, her geçen saat yeni şeyler öğreniyoruz. Dolayısıyla öğrenmeye açık olan toplumlar kazanır, kapalı olan toplumlar ise kaybeder. Yıllar önce Afganistan’a savaş muhabiri olarak geldiğimde acaba bu coğrafyada barış olur mu diye çok düşündüm. Çünkü bu coğrafyanın kaderini bu coğrafyada yaşayanlar değil başkaları belirliyordu. Bugün Özbekistan’dayız ve kendi kaderini belirlemeye çalışan bir milleti, bir ulusu, bir topluluğu, bir devleti görmenin mutluluğunu yaşıyorum. Biz ana yurdunda yaşıyoruz, siz de ata yurdunda yaşıyorsunuz aslında et ve tırnak gibiyiz öyle bütünüz. Dolayısıyla bu kültürel ilişkileri, bu dostluk köprülerini, bu ticari ilişkileri, bu ilişkilerin adını ne koyarsanız koyun ülkeler arası diyaloglara aralamak için bir anahtara ihtiyacınız var. Şimdi bu öyle bir anahtar ki ancak iki ülke halkı kucaklaşırsa anahtarlara gerek kalmaz ve o kapılar ardına kadar açılır. Biz Türkiye olarak sizin ağabeyiniz falan değiliz kardeşiniz ve yoldaşınızız. Sizinle sorunları beraber göğüslemek istiyoruz ve aynı kulvarda yürüyoruz. Biz halkız, halkı temsil ediyoruz ve halklar kucaklaştığında bütün sorunlar çözülür ve dünya daha iyi bir yer olur. Maltepe’den geldik güzel duygularla ayrılıyoruz ve kurduğumuz dostluk köprüsünü İstanbul’a uzatarak gidiyoruz. O köprünün İstanbul buluşması için sizleri bekliyoruz.”