Burak Soyer
Efe Dikmen’in monoloğu: ‘Boşver Geçer’
Son teklisi ‘Boşver Geçer’ ile lafı tersine çeviren Efe Dikmen, kendisinden beklenenin aksine agresif bir sound ve gitarlarla suyun yönünü farklı bir tarafa çekiyor.
Efe Dikmen’in müzikal hikâyesi biraz karışık. Çok uzak olmayan bir zamanda müziğe aktif olarak devam ederken ailesinin ticaretle olan işiyle uğraşması, o işin sallantısı sebebiyle müziğe ara vermiş. Ticaret hayatını bıraktıktan sonra da kurumsal hayata girmiş. Hâlâ da bir kurumsal firmada çalışmaya devam ediyor.
Pandemi döneminden önce hafif kafa karışıklığıyla eski grubuyla çalmaya başlamış ve yine aynı dönemde kendi şarkılarını da yayınlamış. Sonrası da makaradan çözülen iplik gibi gelmiş zaten. Bu yılı da dolu geçiren Efe Dikmen kısa süre önce Gülşah Elikbank’ın romanından ilhamla hazırlanan Novel Soundtrack projesinde de ‘Aşıklar Gece Ölür’ şarkısıyla yer aldı. Şimdi de OnAir Music etiketiyle yayınladığı ‘Boşver Geçer’ teklisiyle dinleyici karşısında. Şarkı için, “Boşver Geçer” benim kendimi depresif hissettiğim bir dönemde yazıldı. Şarkı bir nevi kendimle monoloğum aslında. Herhangi bir sorunumu insanlara anlattığımda bana “Boşver geçer” denmesinden çok hoşlanmıyorum. Biraz da bununla dalga geçtim,” diyen Dikmen’le konuştuk.
Ben, ‘Kaçsam’a bir dönmek istiyorum. Çünkü kafamda yer edinmişti. Şarkıyla ilgili yaptığın açıklamada şöyle diyorsun: “Çok uzun zamandır aşırı sıkılıyorum. Bu şarkı aynı döngünün bana verdiği yorgunlukla ortaya çıktı aslında. Geçen sene metin halinde deftere karalanmış şekildeydi ve kısa zaman önce sözleri dizayn ederken birçok konuyu çağrıştırmasına dikkat etmeye çalıştım. Kimileri için aşk, kimileri için yalnızlığı temsil edebilir. Ama bendeki temsili geçmiş.” Ben olaya tersten baktım burada. İyi ki sıkılmışsın da böyle bir şarkı ortaya çıkmış. Hiç böyle düşündüğün olmadı mı?
Sıkılmamı tarif ederken hep şöyle söylüyorum. Üniversitedeyken bir gün öyle bir sıkıldım ki sonra bir daha hiç geçmedi. O zamandan beri de bu hissi yaşıyorum ara ara. İyi ki sıkılmışım diyemem tabi ama ‘Kaçsam’ın yapım aşaması benim için güzel bir tecrübe oldu. O projede Kaan Alptekin ile çalıştık ve hem bana kattığı çok şey oldu hem de beraber çok eğlendik.
Sonrasında ‘Nedense’ geldi. Onun da ayrı bir hikâyesi var. Demlenmiş bir şarkı. Bu kafa gidip gelmelerinin senden dışarıya nasıl çıktığının farkında oluyor musun? Yani dinleyici tarafına geçtiğin oluyor mu? Oradan bakınca nasıl görünüyor?
‘Nedense’ benim yazdığım ilk şarkılardan biri. Ama çok uzun süre sırasını beklemiş bir şarkı. Dinleyici tarafından baktığımda daha fazla kaygılanıyorum. Zaten çoğu zaman kafam gidip geliyor, böyle zamanlarda da kendimi anlatmak için şarkı söylemeyi seçtim şeklinde düşünüyorum. O yüzden nasıl göründüğüne bakmaktan ziyade nasıl daha iyi anlatabilirime bakmaya çalışıyorum.
‘Hayat Durdu’da da yine depresifsin ama en azından onda açık açık bir serzenişin var. Sonradan açılıyor olabilir misin? ‘Boşver Geçer’ de böyle bir ‘açılışın’ ürünü galiba…
‘Hayat Durdu’ da benzer duygularla yazılmış bir şarkı aslında. Ama ‘Boşver Geçer’ tamamen monolog. Ara ara da depresifliğime kızıp toparlanmaya çalışıyorum. Burada da insanın en büyük destekçisinin kendisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü en yakınlarınıza bile sorununuzu anlattığınızda “boşver çözülür, takma kafana” diyorlar zaten. Bu bana komik ve anlamsız geliyor. Birine iç dökmek ya da tavsiye istemek farklı şeyler gibi geliyor. Ve birinin bana geçer ya demesi de beklediğim tavsiyelerden değil. O yüzden o şarkıdaki ‘Boşver Geçer’ aslında bir şeyleri çözmüş olmaktan ziyade sitem barındırıyor.
Normalde de ayna karşısına geçip kendini ve hayatı sorguya çektiğin oluyor mu?
Ayna karşısına geçmesem de kendimi çok fazla sorguya çektiğim oluyor. Elimde olmayan şeylere üzülmemek konusunu büyük oranda aşmaya başladım. Ama bu içten içe kimseye kızmayacağım anlamına gelmiyor benim için. Bu yüzden aralık ayında yine OnAir Music Co. etiketiyle ‘Boşluk’ geliyor.
Sırada neler var? Yeni yılda bir şeyler gelecek mi?
Yeni yılda da yine üretken şekilde devam etmeyi planlıyorum. Hatta iki şarkının daha kayıtlarına başladık. Bunlardan bir tanesi ‘Nedense’ye çok benzer bir sound’da olacak. Hatta devam hikâyesi niteliğinde diyebilirim. Diğeri biraz daha şimdiye kadar yaptıklarımdan farklı olacak.