Burak Soyer
“Bazen bir şarkı olduğu haliyle, samimi bir şekilde çok daha etkili olabiliyor”
Kafası allak bullak biriyle berrak bir zihin ve emin adımlarla yoluna devam eden birinin düşünceleri kesişebilir mi? Kesişir. Zira ikisi de her türlü yoluna devam eder. Biri arada tökezler, öteki tam gaz gider ama neticede gider. Özellikle de başka bir müdahaleye maruz kalmadıysa… Kaan Çelik Metin’in ilk single’ı ‘Kolay Değil’ de böyle bir kafadan çıkan nota ve sözlerin müziğe dökülmüş halini anlatıyor. Uzun süredir müzikle uğraşan ancak kendisiyle yeni tanıştığıma fırsatı bulduğumuz Kaan Çelik Metin’in hikâyesi de şarkısını andırıyor. Söz onda…
● Müziğe erken yaşta gitar ve bağlama çalarak başlamışsın. Birbirine hem yakın hem uzak iki enstrüman… Bunlarla bağlantılı şeyler mi dinliyordun?
Bağlama benim ilk müziği keşfettiğim enstrümandı. Hayatımda çok önemli bir yeri olan dayımın evinde duvarda asılı duran bağlamayı kucağıma alıp odada uzun uzun ses çıkarmaya çalıştığım zamanları hatırlıyorum. Aslında her şey annemin bana aldığı gitar ile başladı. Lise döneminde okuldan eve koşarak gelip aklımda kalan müzikleri çıkarmaya, melodiler yazmaya çalışıyordum. Türk müziği, halk müziği zaten kulak aşinalığımın olduğu türlerdi fakat özellikle erken yaşlarda evde sürekli MTV açık olduğu için popüler kültüre de hakimdim. Daha sonra ergenlikle birlikte tabii ki alternatif rock, progressive rock gibi türler de kanıma işledi. Hatta o dönemdeki lise grubumla Taksim’de barlarda kendi şarkılarımızı çalıyorduk. Dolayısıyla müzik yapmak benim için erken yaşlardan beri beste yapmak ve kendi müziklerimi çalmak demekti.
● O zamana ait besten var mı hiç? Beste yapmaya ne zaman başladın?
Elbette, hatta hâlâ arada açıp lise zamanında yaptığım şeyleri dinliyorum. Okula ve sisteme tepkili bir gençliğim oldu. Anlaşılamadığımı düşündüğüm ve uyum sağlayamadığım için müzik bende güvenli bir alan demekti. Kendimi ifade edebilmeye en yakın yer hep müzik ve gitardı. Dolayısıyla yazma kısmı bende ilk günden beri olan bir şey. Şarkı ve söz yazarlığı ise biraz son yıllarda başlayan bir durum.
● Bir süre Amerika ve İngiltere’de yaşamışsın ve kendini bu dönemde yeniden keşfettiğini okudum. Öncesinde ne vardı? Sonra neyi keşfettin?
2016 yılında Amerika’ya gitmeden önce gitaristlik ve prodüktörlük yapıyordum. O dönem aslında enstrüman ile iyi bir ilişkim vardı ama hiç kabuğumu kırmamanın verdiği bir güvensizlik hissim de vardı. Bu durum icrama ve ifade biçimime yansıyordu; ben de bu durumdan mutsuzdum açıkçası. Kabuğumu kırmak, biraz hayatı, dünyayı tanımak; zorlanmak istedim. Nitekim bu eksikliğimi giderdim ve gerçekten kabuğumu kırabilmeyi başardım. Mutfakta şeflik yapıp, çok çalışıp müzikten uzak kaldığım zamanlar oldu. O dönem özellikle manevi eksiklikler yaşadım ve müzik yapmak ve bu alanda daha derinleşmek istedim. Tekrar müzik okuma kararıyla birlikte İngiltere’de SOAS’ta yüksek lisansa kabul edildim. Türk müziği, perdesiz gitar ve etnomüzikoloji gibi alanlarda çalışmalar yaptım. Keşfettiğim ve hala keşfetmekte olduğum şey ise “insanın tek bir versiyonunun olmadığı ve sürekli bir değişim içinde olduğu” diyebilirim. Bunun için yeni şeyler denemek gerekiyor belki de. Şu an ise tam olarak bunu deneyimliyorum.
● Türkiye’ye neden geri döndün? Şartlar daha iyi değil mi bize göre?
Türkiye’ye dönmemin sebebi aslında çok duygusal. Yaşadığım bir karşılaşma sonrası kalbimin sesini dinleyip duygularımı sonuna kadar yaşamak istedim. Sadece o da değil tabii ki; beni müzisyen yapan, kendimi en iyi ifade edebildiğim yerde yeniden üretmeye başlamak ve iç dünyamı açmak gibi güçlü bir niyetim de vardı.
● Bu keşiflerin iyi ya da kötü yansıması nasıl oldu?
Şarkı söylemek ve şarkı yazma süreci samimiyetle yapıldığı takdirde gerçekten ayna görevi gören bir süreç. Dolayısıyla her türlü kusurunuz, istemediğiniz, kendinizde sevip sevmediğiniz birçok taraf da ortaya çıkıyor. Biraz terapi sürecine de benzetiyorum ben bunu. Bazı seanslar sancılı geçebiliyor, bazen de o kendinize ait biricik alanı keşfetmiş olmanın verdiği çok güzel duygular yaşanıyor. Özgürleşmek gibi. Kötü bir yansıması olmadı ama bu süreçte kalbimi ve ruhumu biraz zorlamış olabilirim. İyi tarafı ise nereye gidersem gideyim artık kendime ait bir odam var.
● İlk şarkın “Kolay Değil” sanki bu yeniden keşif döneminde çıkmış gibi geldi bana. “Kalmak kolay değil/Gitmek kolay değil” dizeleri kafası karışık birinden de bir şeyleri oturtmuş, çözmüş birisinden de çıkmış olabilir. Hikâyesini bir de senden dinlemek isterim.
Kesinlikle öyle. Hem kafamın karışık olduğu hem de bu karışıklığın bilincinde olduğum bir ruh haliyle yazdığım bir şarkı. Benim ailem Türkiye’deki birçok aile gibi farklı coğrafyalardan gelmiş. Bir yandan ben Amerika’da çöl diyebileceğimiz Albequrque diye bir kasabada dünyaya geldim, dolayısıyla kendimi her ne kadar Türkiye’ye, İstanbul’a, Ayvalık’a ait hissetsem de bir türlü tamamen buraya uyum sağlayamadım; topluma tam anlamıyla karışamadım. Uzaktayken de hep bir tarafım buraya müthiş bir özlem duydu. Yine “Gitmeli miyim kalmalı mıyım?” diye düşündüğüm ve bir yandan da aşk sancısı çektiğim bir anda ‘Kolay Değil’i mırıldanmaya başladım. Şarkının sözleri o akşam nasıl çıktıysa içimden aynı şekilde duruyor. Bazen bir şarkı olduğu haliyle, samimi bir şekilde çok daha etkili olabiliyor.
● Şarkı için, “ani fikir değişimlerim ve fevri kararlarımla şekillenmiş hayatımın ufak bir kesiti” diyorsun. Hayatında “ani” ve “fevri” kararları olan biri için fazla sakinsin ve olaylar “içeride” gelişiyor galiba… Doğru mu anlamışım?
Geçmişe döndüğüm zaman verdiğim kararlar biraz plansız oldu. O anki duygumla bazen bir kaçış bazen bir arayış niyetiyle yaptım. Ülke değiştirmek, bir şeylerden vazgeçmek vs. gibi. Hatta öyle ki bir gün uyandım, ben dönüyorum dedim ve ülke değiştirdim. İnsanlara ve aileme bu manada bazı şoklar yaşatmış bile olabilirim. İçeride bir şeyler birikip sonra patlıyordu. Fakat artık böyle değil tabii; içe bakışımı daha kuvvetlendirdiğimi düşünüyorum. Şarkı bu açıdan biraz hayatımın bir özeti diyebilirim… Bir kırılma ve değişim yaşanıyor.
● Önümüzdeki yıl bir albüm çıkarma planın var sanırım. Yine “Kolay Değil”deki gibi şarkılarla mı karşılaşacağız yoksa enerjisi yüksek parçalar da olacak mı?
Bu dönem çokça şarkı birikti elimde, bunların arasında ince eleyip sık dokuyup 10-12 şarkılık bir albüm yapmak istiyorum. Melankoli benim yoğun yaşadığım bir duygu ve genellikle şarkılarım bu ruh halindeyken çıkıyor diyebilirim. Bu sene paylaşmayı düşündüğüm parçalar da gitar vokal veya piyano vokal temelinde, synthlerin olduğu, içsel yolculuk hissi uyandıracak şarkılar. Bu tarafımı dışarıya vurduktan sonra enerjisi daha yüksek biraz daha “hafif” bir his bırakacak işler de yapmak istiyorum.