Mutlu Hesapçı
Anlatacak hikâyelerimiz bitmedi hâlâ…
Hepimizin bir hikâyesi var ve anlatmak istiyoruz, özümüzde ne varsa o hissiyatla duygulanarak hikâye anlatmanın peşine düşüyoruz. Sonra o kendi hikayelerimizi izlediğimiz her şey bizim oluyor ve sahipleniyoruz. Birileri bizim için kendi hikâyemizi yazıyor, çekiyor ve yayınlıyor. İçinden kendimiz olan bir şey geçtiğinde ancak o hikaye anlam kazanıyor.
İşte bu noktada BluTV bu tanımlamayı gerçekten dolduruyor. İlk yola çıkış dönemini hatırlıyorum, heyecanlanmış hatta “Acaba başarabilirler mi?” demiştim. Evet, oldu... Bizim olan bizden hikâyeleri anlatmak için bir dijital platform yola çıktı, yolundan hiç sapmadı, öyle ki uluslararası bir şirket girişime ortak oldu ve platformu destekledi.
Demek ki kendi hikâyelerimizi anlattığımız duygusu işe yarıyor ve bizim hikâyelerimiz de uluslararası olabiliyor. Zaten öyle de olmalı her hikâye yerelden evrensele ulaşabildiğinde kalıcı ve bence başarılı.
“Hikâyenin gücüne inandık”
BluTV kurulduğundan bugüne geçen zamanda projelerin dışındaki lansmanları saymazsak ilk kez platform olarak kendi lansmanını yaptı. Yine mütevazı ama projelerini ön plana çıkartan bir lansman oldu. Dikkatimi çeken kimse sahnede boy göstermedi sadece hikâyeleri ve projelere ait mekânların varlığı kendini gösterdi, bu yaratıcı fikir özel ve dikkat çekiciydi. Genelde bu tarz gecelerde kibir önde olan bir duyguyken bu gecede sadece hikâyeler kibirliydi ve herkes kendi izlediği, beğendiği BluTV yapımı hikâyesinde sahneye çıkmadan haklı olarak ahkâm kesip kibirli oldu. İşte olması gereken de buydu ve özlediğimiz bir gece yaşandı.
BluTV Ceo’su Deniz Şaşmaz Oflaz birçok ilke imza atan BluTV’nin özetini şöyle aktardı:
“2016 yılında Aydın Doğan Yalçındağ’ın vizyonuyla kurulan bir kanalız. Birçok ilke imza attık, kuruluşumuzdan çok kısa bir süre sonra 2017’de ilk orijinal ‘Masum’u yayına aldık ve anladık ki bizim hikâyelerimiz çok değerli, bu noktada da öncü olmak istedik. Biz hikâyenin gücüne inandık ve o yüzden ‘Hikâyeni takip et’ diyoruz aslında. Yaşadığımız coğrafyanın hikâyelerine çok inanıyoruz ve o yoldan gitmeyi tercih ediyoruz. Biz binlerce içeriğimiz olsun demedik doğru ve iyi içeriği hayata geçirmeye odaklandık. Hem bu noktada mütevazı olduk, aynı zamanda da iddialı olmaya çalıştık. Tam ikisinin ortasını bulmaya çalıştık yedi yıl boyunca ve bunu doğru uygulayabildiğimizde, doğru partnerlerle bunu gerçekleştirebildiğimizde aslında ödüllerle taçlandırıldık. Dünyada ve Türkiye’de birçok kurum tarafından da ödüllerle takdir edildik.”
‘Magarsus en sevdiğim yapım oldu!
38 tane orijinal belgesel ve program yaptılar, 34 tane orijinal dizi ve film yaptılar, toplam 103 sezon 727 bölüm dizi çektiler.
Hikâyeden bahsederlerken aslında hepsi ayrı bir hikâye, bambaşka dünyalar yarattılar.
Yeni sezonda BluTV projeleri
Yeni sezonda bizi bekleyen hikâyeler ise Magarsus, İlk ve Son, Çekiç ve Gül: Behzat Ç. Hikâyesi, Kıyma, Deneme Çekimi, İlk Göktürk, Prens…
İşte bu noktada benim içeriklerimi yazmam lazım...
- ‘Magarsus’ sen ne güzel hikayesin,
- ‘İlk Ve Son’ dizisini izledikten sonra kendime gelememiş ve nerede devamı demiştim geliyor,
- ‘Prens’ onlara bayılıyorum çok bekletmeden 2. sezon geliyor zaten,
- Adanayılık o yüzden çocuklar çok değerli, hikâyeleri de ‘Kıyma’!
Listeye filmleri katmam gerekirse liste uzar ama acayip filmler de listede var… BluTV yerli projeleriyle ön plana çıkan ve bunu başarıyla yapan bir platform. Mesela belgeselin yerlisini yayınlayıp evrensel düşüncede bir platform olmayı da çok iyi başarıyor. Yaşar Kemal belgeselini izleyin ve bir belgesel yerli ve evrensel oluru görün ayrıca isterim!
Bence içerikleri neye göre seçeceklerini, neye göre yayınlayacaklarını ve nasıl olması gerektiğini şimdilik biliyorlar... Umarım değişmezler ama bir TV program yapımcısı olarak daha fazla program içeriğinin olmasını ayrıca çok isterim. Neticede programcılıkta da hikâyeni anlat ve takip et durumu var değil mi?
“Hikâyeyi Takip Et”
Anlatacak hikâyelerim bitmedi hâlâ diye bir şarkı aklıma takıldı, BluTV sloganından dolayı… BluTv ‘Hikâyeyi Takip Et’ sloganı o kadar başarılı ki özetliyor her şeyi; hayat bu, hikâye yaratıyorsun ve takipte kalıyorsun, hikâyeni çoğaltarak var olabiliyorsun hatta izlemek istiyorsun! İşte o zaman sana uyan hikâyenin takibinde kal, mutlaka sana uyan bir dizi, film bir şey bulursun, olmadı Behzat Ç. amirin sana mutlaka bir şey söyler zaten kendine gelirsin…
‘Hikâyeyi takip et ama hikâyen sende!’ Ayrıca belki BluTV’de görürsün, neden olmasın?