Yaralı geyik sosyal medyada gündem oldu: Peki Türk mitolojisinde geyik ne anlama geliyor?

İzmir'de Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi'ndeki bir fabrikanın bahçesine yaralı geyik sığındı.

Veteriner hekimlerin yaptığı taramada geyiğin ateşli silahla sol ön ayağından vurulduğu ve ayağında kırık olduğu belirlendi.

İzmir Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi'nde yaralı halde bulunan kızıl geyik, İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından Doğal Yaşam Parkı’nda tedavi ediliyor.

Yumaklı, sol ön ayağı kırık olan geyiğin, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce tedavi altına alındığını açıkladı. Yumaklı, "Bir süre daha misafirmiz olarak gözetim altında kaldıktan sonra doğal yaşam alanına kavuşacak." dedi.
Birçok sosyal medya kullanıcısı, Türk mitolojisinde geyiğin kutsiyetine dikkat çekti. Türklerin Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan tüm tarihinde geyiğin önemine vurgu yapan kullanıcılar, geyiğin yaralı olmasının iyiye işaret etmediğini vurguladı.
Geyiğin vurulduğu ortaya çıktı. Bir buçuk seneden beri geyiğin yaralı halde doğada olduğu tespit edildi. , Doğa Koruma ve Milli Parklar'ın İzmir Büyükşehir'e emanet ettiği geyik, bacağındaki saçmaların çıkartılması için ameliyat edilecek.

Peki Türk mitolojisinde geyik ne anlama geliyor?
Türk mitolojisinde geyik, tarih boyunca önemli bir sembol olarak çıkar.
Ruhani ve kültrel anlamlar nedeniyle kutsiyet atfedilen Geyik, efsanelerde Türklerin doğayla olan derin bağını ve maneviyatını simgeler.

Eski Türk inancında, geyik kimi zaman bir rehber olarak görülmüştür.

Göçebe Türk boyları, göç yollarını ve yeni yerleşim alanlarını bulmak için geyiğin izini takip etmişlerdir.

Bu, "Geyiğin Peşinden Gitme" mitosunda sıkça çıkar.

Destanlara göre, bir lider veya topluluk, zorlu bir yolculuk sırasında bir geyikle karşılaştığında, bu hayvan onlara doğru yolu göstermiş ve onları bereketli topraklara ulaştırmıştır.

Türklerde şamanlar, ruhlar alemine seyahat ederken sık sık geyik figürlerinden yararlanır, bu hayvanın onlara yol gösterdiğine inanılırdı.

Geyik, hem doğanın hem de gökyüzünün temsilcisi olarak düşünülür; hız ve zarafetinin yanı sıra manevi bir koruyucu olarak kabul edilirdi.

Bu, Türklerin kadim geçmişinde doğaya ve onun sembollerine verdiği önemin bir yansımasıdır.

Türk tarihinde geyiğin yol gösterici ve kutsiyet sahibi bir hayvan olması nedeniyle de yurttaşlar, geyiğin yaralı olmasını şerre alamet olduğu yorumunu yaptı.






