LGBT’den öğrenilecek çok şey var!

LGBT’den öğrenilecek çok şey var!
Yakın akraba tecavüzüne uğrayan oğlan ve kız çocuklarının hiç de sıradan olmadığı bir toplumda LGBT’den öğrenilecek çok şey vardır. Din-iman telkiniyle kandırdığı insanların kendisine emanet ettiği oğlan çocuklarını...

Yakın akraba tecavüzüne uğrayan oğlan ve kız çocuklarının hiç de sıradan olmadığı bir toplumda LGBT’den öğrenilecek çok şey vardır. Din-iman telkiniyle kandırdığı insanların kendisine emanet ettiği oğlan çocuklarını iğfal eden din adamlarının “hoca” diye at oynattığı vakıfların ve bunları aklamaya uğraşan yöneticilerin olduğu bir toplumda LGBT’den öğrenilecek çok şey vardır. Cinsel şiddeti adeta norm yaparken cinsel yönelimi korku ve nefret odağı yapmış bir toplumda LGBT’den öğrenilecek çok şey vardır.

“Gökkuşağı görmeyeyim

Kalbim yerinden fırlar:

Çocukluğumda böyleydi,

Büyüdüm, hâlâ böyleyim;

Ve yine olayım böyle bir ihtiyar.

Yoksa öleyim!” (1)

 

 

Lût kavmi neden helâk oldu? Allah, Lût kavmini eşcinsel oldukları için helâk ettiyse nasıl oluyor da günümüzde lezbiyen, gay, trans ve diğer farklı cinsel yönelimli (“LGBTİ+Q”) bireyler arasında gönülleri inanca açık olanlar karşımıza çıkıyor?..

Zeki Müren inançsız bir insan mıydı?

Ağzına Allah kelâmı Bülent Ersoy kadar güzel yakışan; ezanı onun kadar büyüleyici şekilde, aşkla okuyan kaç müezzin var?

Ve bu topluma büyük gurur yaşatan A Millî Kadın Voleybol Takımı’nın başarılı oyuncusu Ebrar Karakurt şampiyonluk kürsüsünde İstiklâl Marşı’nın “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl” dizesini nasıl öyle gözyaşlarına boğularak okudu?!..

“Rabbim böyle yaratmış!..”

2015 yılında kendisiyle bir görüşme yaptığım Müslüman trans aktivist Öykü Ay, namazında-niyazında olduğunu, eş-dost konu-komşu Kur’an buluşmalarına da (“Mukabele”) gayet muntazaman devam ettiğini belirttikten sonra kendi varoluşuyla ilgili olarak bana şunu söylemişti:

“Rabbim böyle yaratmış!..” (2)

Peki, Öykü’nün, kadınlığın ağır bastığı ruhunu erkek bedenine sokmuş olan Yaratıcı hata mı yapmıştır? Ya da Şeytan’ın lânetli bir saptırması/sapıttırması ise eğer bu, neden Öykü iman dolu bir kalple Âlemlerin Rabbi’ne ibadette kusur etmemektedir?..

Bu soruların düşündürdükleri doğrultusunda, Lût Peygamber’in kavminin helâkinin asıl sebebinin gerçekte ne olduğunu sormak ve tartışmaya açmak kaçınılmaz.

Lût kavmini vakıf yurtlarında ara!

Bu ülkede LGBT haklarını savunmak isteyenler, bu davaya “İnsanlık” adına yürek koyanlar derhal “İslamlık” üzerinden gaddarca bir saldırganlığın hedefi haline getirilirler. Bunu yaparak linçlere zemin hazırlayanların hareket noktaları, Kitab-ı Mukaddes’te, Tevrat’ın “Yaratılış” (Genesis) babında yer alan ve buradan aktarıldığı bariz olduğu üzere Kur’an’da da karşımıza çıkan Lût kavmi bahsinde geçen ifadelerdir.

Ancak bu bahse dikkatle bakıldığında orada asıl meselenin “zorlamak” olduğu fark edilecektir. Her iki kutsal kitap da ataerkil dil kurulumu doğrultusunda erkeklere seslenerek, onların kadınlar yerine erkeklerle ilişkiye yönelmeyi “azgınlık” noktasına getirmiş olmalarına vurgu yapmaktadırlar.

 

 

Tevrat’ta da Kur’an’da da bunun en açık şekilde ifade edildiği olay, kavminin helâk edileceğini haber vermek üzere Lût Peygamber’in evine insan (ve tabii ki erkek) kılığında gelen melekleri “zorla” almak üzere kapıya dayanan “azgın”lardır. Öyle ki Lût, konuklarına saldırmamaları için onlara kızlarını dahi “teklif etmiştir”!.. Aldığı cevap ise son derece hoyratça, “Sen aslında bizim neyin peşinde olduğumuzu pek iyi bilirsin” olmuştur.

“Erkeğe zorla zina, günahtır!”

Demek ki kutsal kitaplarda Lût kavminin azgınlığıyla kastedilen esasen böylesi bir “zorla ilişkiye girme” yolunda saldırganlıktır.

Yani günümüz terminolojisiyle ifade edecek olursak, Lût kavmini helâk eden, tacizdir. Hani şu dinî vakıflarda ha bire karşımıza çıkan ve dinbaz iktidarca da kırk dereden su getirilerek üstü örtülmeye çalışılan cinsten tacizler!..

Evet, kutsal anlatılarda aktarıldığı kadarıyla Lût kavmi, erkek eşcinselliği üzerinden “cinsel taciz”i yaygın bir eylem haline getirdiği için helâk edilmiştir ve burada “zorlama” olarak karşımıza çıkan ayrıntı çok önemlidir. Aynen Müslüman trans birey Öykü Ay’ın kendisiyle yaptığım söyleşide gayet berrak şekilde ifade ettiği gibi:

“Çok büyük bir yanlış anlaşılma var. Aslında İslam’ı şarlatan gibi kullanan beylere söyleyeceğim, Lût kavminin sebebi onlar!.. Çünkü neden? Erkeğe zorla zina günahtır. Ben, bunu isteyerek yapıyorum. Kimseyi de bu konuda eğilime teşvik etmiyorum, etmem de. Hiçbir eşcinsel de yapmıyordur. Bu benim kişisel tercihim. Ama o dönemde [Lût kavmi dönemi] çocuğa taciz, erkeğe taciz, kadına taciz ve zevk-u safa; bunlar olduğu zaman, eşcinselliğin üzerine yapıştırılmış bir damga bu… Erkeğe zorla taciz, kadına zorla taciz, tecavüz, içki, âlem, kavga-gürültü derken Lût kavmi helâk olmuş. Bu, başımızın üstünde! Ama bir avuç travestinin veya bir avuç LGBTİ bireyinin kalkıp da Lût kavmi helâkine uğrayacağını sanmıyorum. Lût kavmine sebep, o şarlatanlar.” (3)

Yüz karası doktorlar/profesörler

Günümüz dünyasında Müslümanlığın en yumuşak karnı eşcinsellik, daha doğrusu LGBT konusudur. Uygar ve olgun insanlık nezdinde bu bir farklılık, hatta “çeşitlilik” olarak kabul görüyor ve “farklılıkların harmonisi”ne dayalı bir yaşamın imkânları telkin ediliyor. İslam’ı, ataerkil zorbalık ve ergenliklerine kılıf kılmış dinbaz iktidar sahipleriyle onların yardakçısı medya şarlatanları, tıbbın yüz karası doktorlar, akademinin yüz karası profesörler ve din değil saray ulemasına göre ise LGBT kimlik ve kültür, hastalık, sapkınlık, ahlâksızlık sayılıyor.

Onlar ne Zeki Müren’in ruhî ne Bülent Ersoy’un kalbî ne Ebrar’ın manevî ve ne de Öykü Ay’ın imanî seviyesine vâkıf ve vâsıl olabilirler.

Ahirette ilk sorulacak sorunun kimle cinsel ilişkiye girildiği değil, Hakk’a inanılıp inanılmadığı, İslam’ın 5 şartının yerine getirilip getirilmediği olacağını unuturlar.

Ve LGBT kimliği/bireyi İslami kisve altında ama özde şeytani bir zevkle mahkûm etmeyi, katletmeyi kendilerine vazife sayarlar.

İngiltere merkezli Müslüman-LGBT topluluğu IMAAN üyeleri Onur Yürüyüşü’nde.

Gökkuşağı ferahlığı

Çünkü kendilerinden korkmaktadırlar. Hislerinden, itkilerinden, dürtülerinden, eğilim ve yönelimlerinden korkmaktadırlar.

Cinselliğin yekpare bir beton parçası değil, gökkuşağı ferahlığıyla açılan bir yelpaze olduğu gerçeğinden korkmaktadırlar.

“İnsana dair hiçbir şey bana yabancı değil” diyen bilge sesten korkmaktadırlar.

Halbuki bu homofobik/transfobik korkudan kurtulabilseler, heteroseksist azgınlıktan sıyrılabilseler, LGBT hareketinden, daha iyi insan olma, daha doğru insan olma, daha fazla insan olma yolunda öğrenilecek pek çok şey olduğunu fark edebilecekler.

Yakın akraba tecavüzüne uğrayan oğlan ve kız çocuklarının hiç de sıradan olmadığı bir toplumda, LGBT’den öğrenilecek çok şey vardır.

Din-iman telkiniyle kandırdığı insanların kendisine emanet ettiği oğlan çocuklarını iğfal eden din adamlarının “hoca” diye at oynattığı vakıfların ve onları aklamaya uğraşan yöneticilerin olduğu bir toplumda LGBT’den öğrenilecek çok şey vardır.

Cinsel şiddeti adeta norm yaparken, cinsel yönelimi korku ve nefret odağı yapmış bir toplumda LGBT’den öğrenilecek çok şey vardır.

Nihayet, insanın cinsiyetine ve cinsel yönelimine “Takdir-i İlâhi”yi de aşıp karar vermeye, değer biçmeye, hesap kesmeye kalkışan sapıtık bir toplumda…

Elbette, “Rabbim böyle yarattı” diyen LGBT’liden öğrenilecek çok şey vardır.

1 William Wordsworth, “Kalbim Yerinden Fırlar”, Bir Bulut Gibi-Seçme Şiirler (Türkçesi: Nazmi Ağıl), Vakıfbank Kültür Yayınları, 2020, s. 25.

2 Tayfun Atay, “’Rabbim Böyle Yaratmış!’: Bir Trans’ın Dinî Serzenişi”, Çin İşi Japon İşi: Cinsiyet

ve Cinsellik Üzerine Antropolojik Değiniler içinde, İletişim Yayınları, 2021 (3. Baskı), s. 213- 218.

3 Atay, “Rabbim Böyle Yaratmış”, s. 216.

Öne Çıkanlar