Temel Karamollaoğlu’ndan, Erdoğan’a sert sözler: Tek derdi bir dönem daha nasıl iktidarda kalabilirim

Temel Karamollaoğlu’ndan, Erdoğan’a sert sözler: Tek derdi bir dönem daha nasıl iktidarda kalabilirim
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet- Gelecek Partisi Grup Toplantısı’nda son kez konuştu. Erdoğan'a seslenen Karamollaoğlu, "Cumhurbaşkanı’nın bir tane derdi var. O da bir dönem daha iktidarda nasıl kalabilirim derdi" dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet- Gelecek Partisi Grup Toplantısı’nda son kez konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Karamollaoğlu, "Şu anda Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir tane derdi var. O da bir dönem daha iktidarda nasıl kalabilirim derdi. Başka bir düşüncesi yok. Bütün çabası bir dönem daha kalabilmek. Bazılarının da iddiası bir dönemi belki yedi yıla çıkaracaklar. Anayasa’da bazı değişiklikler yapılırsa, Sayın Cumhurbaşkanı bir yedi yıl daha iktidarda kalacak. Allah’tan kork. İşe gelirken iki dönemi, hadi bilemedin üç dönem diyordun. Şimdi 21 dönem sana yetmiyor. Nasıl bir anlayış? Mahvettin yahu" dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet- Gelecek Partisi Grup Toplantısı’nda son kez konuştu. Hafta sonu Ankara'da yapılacak Saadet Partisi'nin olağanüstü kongresi sonrasında başkanlığı bırakacak olan Karamollaoğlu, “Bu grup Meclis’te ülkenin problemlerinin tamamını yeri geldiği şekilde gündeme getiren ve iktidarı yönlendirmeyi çalışan bir grup. Ama iktidarı yönlendirmekte ne kadar başarılı oluyoruz? Onu kesin olarak söylemek mümkün değil. Neden çünkü iktidar biraz vurdum duymaz gibi davranıyor. Maalesef bu davranış kendilerine de zarar veriyor” dedi.

''Uzun zamandır sizlerle olma imkanına kavuşamadım. Bu sefer sizlerle birkaç kelime de olsa hem Dünya hem de ülkemizin gündemini değerlendirmeye çalışacağım'' ifadelerini kullanan Karamollaoğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde oldu.

“Dünyamız bir hengamenin içerisine sürüklenmiş buluyor. Bazıları fiilen 3. Dünya Savaşı’nın içerisindeyiz. Bu da böyle bir savaş’ diyorlar. Bazıları da bunun başlangıcındayız’ ifadelerini kullanıyorlar. Ama bizi en çok ilgilendiren maalesef hemen yanı başımızda Gazze’de meydana gelen katliam. İsrail, acımasız bir şekilde insan haklarını, hukuku, evrensel hakları hiçe sayarak her gün Gazze’yi bombalıyor. Bombalanacak yer kalmadı adeta. Hastaneler bombalanıyor. Ambulanslar, okullar bombalanıyor. Böyle bir vahşete Dünya bugüne kadar şahit olmadı. İkinci Dünya Savaşı’nda bile yapılan katliamların bu boyuta ulaştığını zannetmiyorum. Başta Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Almanya olmak üzere bu katliamları görmezden gelmenin ötesinde İsrail’e bu katliamlarını devam ettirebilmek için destek veriyorlar. Hedefin yeni adı ‘Büyük Ortadoğu Projesi’. Bunun için arkadaşlarımız da ben de defalarca Sayın Cumhurbaşkanı’na sorduk. Siz hala Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanlığını sürdürüyor musunuz? Çünkü bu projenin asıl adı Büyük İsrail Projesi. Fırat Nehri’nden Nil Nehri’ne kadar bütün toprakları kapsayan bir proje. Bunun cevabını hala Sayın Cumhurbaşkanı vermedi, veremiyor. İsrail’i bu katliamlar başladığında uzun bir süre desteklemeye devam etti. Sonra adım adım geri çekildi. İsrail’i desteklemiyormuş gibi bir hava içerisine girildi ama biz İsrail’i hala bu katliamlara rağmen tanıyoruz. Hala büyükelçimiz var. Bu katliamlara karşı Türkiye’nin takılacağı tavır, doğrudan doğruya İsrail ile olan ilişkileri kesmektir. Bu bizim inancımızın da gereği.''

Karamollaoğlu’ndan Erdoğan’a: ''Mahvettin yahu''

''Bizim bütün politikalarımızı, diğer ülkelerle olan münasebetlerimizi de insan haklarına karşı tavrımızı da çok net bir şekilde belirlememiz icap eder. Lafla peynir gemisi yürümez’ diye bir söz var” ifadelerini kullanan Karamollaoğlu, iç politikaya ilişkin yaptığı açıklamalarda ise şu ifadeleri kullandı:

''Biz ne kadar şatafatlı ifadeler kullansak da hala attığımız attığımız adımların neticesinin ne olduğunu bilmiyoruz. ‘Uçağımızı yaptık, yakında uçuracağız’, ‘dizaynı gerçekleşti’ gibi ifadeler güzel şeyler ama siz iktidara geleli 21 sene oldu mübarekler. Şu anda Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir tane derdi var. O da bir dönem daha iktidarda nasıl kalabilirim derdi. Başak bir düşüncesi yok. Bütün çabası bir dönem daha kalabilmek. Bazılarının da iddiası bir dönemi belki yedi yıla çıkaracaklar. Anayasa’da bazı değişiklikler yapılırsa, Sayın Cumhurbaşkanı bir yedi yıl daha iktidarda kalacak. Allah’tan kork. İşe gelirken iki dönemi, hadi bilemedin üç dönem diyordun. Şimdi 21 dönem sana yetmiyor. Nasıl bir anlayış? Milletin önüne çıkarken insanın yüzü kızarır. 21 sene önce söylediklerini bugün tekrar tekrar dinle lütfen. Modern teknoloji buna imkan veriyor. Kendi sesinden dinle, başkasının sesinden değil. Ne diyordun, şimdi ne diyorsun? Mahvettin yahu. Emeklisini, işçisini, memurunu, manavını, bakkalını tek tek gözden geçirin.

''Hiç utanma duygusu da taşımıyorlar''

Yüzde 20’lik bir zümre dışındaki bütün ülke felaketin içinde. Demek ki geçinemiyor kimse. Doğru dürüst bir zam gelmedi. Ellerinden geleni kendileri için yapıyorlar. Hiç utanma duygusu da taşımıyorlar. Bunun kabullenilmesi mümkün değil. Bugün adalet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki dudağı arasında. Bu kuralları değiştiremeden ülkede huzuru ve ekonomik iyileşmeyi sağlayamazsınız. Yüzde yirmilik bir ekip var. Onlar har vurup, harman savuruyor. Bir cebindekini diğer cebine aktarma imkanı bile duymuyor artık. Ekonomi düzelecekse buradan başlar. Ekonomi düzelirken de ilk atılacak adım israfı önlemektir, yanlış yatırımlardan vazgeçmektir. Ama maalesef Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadeleriyle ‘İtibarı kazanmak için yaptığın harcamalar israf sayılmaz’ Bir devlet adamı bunu nasıl söyler? Onun için de bir dönem daha iktidarda kalmayı arzu ediyor. Artık yüzde 50 yetmiyor, yüzde 40’tan da emin değil. Muhalefettekilere de bir şeyler vererek iktidarda kalabilir miyim? Diye düşünüyor. Yapamazsın. Ekonomi bir bütün. Üretime dönük bütün harcamalardan vazgeçmek zorundasın."

Davutoğlu'nun konuşması...

Ortak grup toplantısında konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sözlerine Diyarbakır ve Mardin arasındaki bölgede çıkan yangında hayatını kaybedenlere başsağlığı dileyerek başladı. Davutoğlu, hükümete yangın konusunda gerekli çalışmaların yapılması konusunda çağrıda bulundu. Davutoğlu, “Yangın mevsimine giriyoruz. Gerekli tedbirler alınmalı. Devlet risk oluşturan her yer yangını başlamadan engelleme ve başladıktan sonra söndürme konusunda geçmiş acı tecrübelerden de istifade ederek, tedbirler almalı” dedi.

"Ne tedbir aldıklarını paylaşmaları lazım"

Davutoğlu’nun grup konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

''Son günlerde bir 3. Dünya Savaşı tartışmaları var. Ama bizim çarpıcı olan dün Sayın Devlet Bahçeli’nin bu gündemi Türkiye’ye taşımış olması. Sayın Dışişleri Bakanı’nın da 3. Dünya Savaşı ihtimalinden bahsetmiş olması. Her şey önce Sayın Bahçeli’ye grup konuşması esnasında geçirdiği rahatsızlık dolayısıyla geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. İktidarda olanlar eğer gerçekten böyle bir değerlendirme varsa, yani Sayın Bahçeli, kendi görüşünü değil de Cumhur İttifakı’nın analizini yansıtmışsa, Sayın Dışişleri Bakanı bu konuyu Milli Güvenlik Kurulu’nda gündeme getirmiş ve tartışılmış ve Sayın Cumhurbaşkanı da böyle bir ihtimal söz konusu diye fikre sahipse, çok açık bir şekilde ifade ediyorum. Böylesi Türkiye’yi ateşin içine atacak bir ihtimal konusunda ne tedbir aldıklarını da kamuoyuyla paylaşmaları lazım.

Bir kez daha Gazze’nin bütün şehitlerine ve İsmail Haniye’nin neredeyse bütün akrabaları şehit oldu. Kendisine başsağlığı diliyorum. Gazze şehitlerini, bizim kendi şehitlerimiz gibi insanlık şehitleri olarak anarak hürmetle Meclis salonundan selamlıyorum.

"Dini istismar edip, düşük faizli krediyi yandaşlarına verdiler"

Bir vergi taslağı sızdırıldı. Bu vergi taslağının sızdırıldı çünkü kamuoyunu alıştırmaya çalışıyorlar. Verdikleri acı reçeteye alıştırmaya çalışıyorlar. Neden vergi paketine ihtiyaç hissediliyor? Neden 2016’da böyle bir paket ilan etmedik? Çünkü Merkez Bankası rezervlerimiz vardı. Yolsuzluklarla mücadele paketimiz, dünyada bir itibarımız vardı. En az yedi yıldır Hazine’nin, Merkez Bankası’nın, bütçenin kaynakları küçük bir zümreye aktarıldı. ‘Düşük faiz’ dediler, dini de istismar edip düşük faizli krediyi yandaşlarına verdiler. Onlar da yatırım yapmak yerine arsa aldı. Arsa fiyatları yükseldi, rant, kar elde ettiler. Ama kimse onları vergilendirmeyi düşünmedi. Kur Korumalı Mevduat’a 1,5 trilyon lira aktarıldı ama vergilendirilmedi. Onlar şimdi servetlerini alıp kenara oturdular.

"Toplanan vergileri yandaşlara peşkeş çekmek daha büyük ahlaksızlıktır"

Kaynaklar birilerine peşkeş çekildi. O peşkeş çekilen kaynaklar bütçe açığına yol açtı. Ve şimdi açığı kapatmak için Deli Dumrul yasaları gündeme geldi. Kayıt dışı ekonomi 300 milyar dolar. Bunlar vergilendirilmiyor. Bu vergi kaçağına müdahale etmeyeceksin ama motor kuryelerin bahşişlerine müdahale edeceksin. Vergi dediğiniz şey milletin devlete emanetidir. Bu emanetin karşılığı ise güvendir. Ama millet, devletin kendilerine emanet ettiği vergiyi doğru kullanmayacağını düşünürse millet de vergi kaçırır. Sen milletten topladığın vergiyi israfla, yolsuzlukla kötü kullanıyorsan, millete dönüp ‘vergi ver’ diyemezsin. Vergi kaçırmak ahlaksızlıktır. Ama toplanan vergileri yandaşlara peşkeş çekmek daha büyük ahlaksızlıktır.

Stok, imar, matrah affı... Bunları getirdiğiniz anda yaptığınız yolsuzlukların itirafı. ‘Sen şu kadar vergi kaçırdın, gel anlaşalım’ diyor. ‘Şu vergini bu kadarını öde, ben vazgeçeyim’ diyor. Devlet böyle demez. Devlet, vergi kaçıranın elini koparır. Bir daha o insan vergi kaçırmaz. Devlet, vergi kaçıranla pazarlık yapmaz. O zaman halk haklı. Neden vergi ödesin? Dolaylı vergiyle adalet sağlanmaz. Adaleti sağlayacak olan şey gelir vergisidir. Türkiye'de vergi düzeni adil değil."

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar