CHP ve MHP arasında yüksek gerilim: Özel isim vermeden Ateş cinayeti üzerinden Bahçeli'nin iki kurmayını hedef aldı

CHP ve MHP arasında yüksek gerilim: Özel isim vermeden Ateş cinayeti üzerinden Bahçeli'nin iki kurmayını hedef aldı
Devlet Bahçeli’nin, eleştirilerine yanıt veren Özel, İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın’ın isimlerini anmadan Bahçeli’ye soru sordu. Özel,” Bu iki isim Sinan Ateş cinayeti iddianamesinden nasıl ayıklandı? Bu ikisinin bu cinayet üstündeki payı nedir?” dedi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugünkü grup toplantısında kendisine yönelttiği sorulara karşılık veren Özel, "Bahçeli bana 4 tane soru sormuş okumaya utanırım. Sorular CHP gibi 'Türkiye İttifakı' diyen bir partinin genel başkanına sorulacak soru değil. Bu soruların kime sorulacağını biliyorum da o seviyeye inmek istemiyorum. Bu soruları kimin sorduğunu biliyorum" dedi.

Özel, İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın'ı işaret ederek Bahçeli’ye "Bu iki isim Sinan Ateş cinayeti iddianamesinden nasıl ayıklandı? Bu ikisinin bu cinayet üstündeki payı nedir?" diye sordu

Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde;

27 Mayıs 95’ten beri aileler her cumartesi günü İstanbul’da Galatsaray Lisesi önünde toplanıyorlar ve faili meçhul cinayetlere kurban giden hayatta mı değiller mi diye bilmedikleri yakınları için orada toplanıyorlar. 13 Mart 1999’da orantısız bir müdahale sonrası eylemlere ara verilmişti. 31 Ocak 2009’da yeniden başladı. dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan Dolmabahçe’de anneleri kabul etti ve devlet sözü verdi. Berfu ana hayattaydı, 31 yıldır evladını bekliyordu. Devlet bir söz verdi evladını bulmak hiç değilse evladının kemiklerini teslim etmekti. Berfu ana iki yıl sonra 106 yaşında evladına kavuşamadan gözleri açık gitti. O günden sonra annelerin eylemleri devam etti ama 25 Ağustos 2018’de Süleyman Soylu Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kriminal ve karanlık bakanı Cumartesi Annelerinin 700’ünü eylemine saldırdı ve orantısız güçle, o eylemi dağıttı ve oradaki anaları evlatları destekçileri perişan etti. O tarihten bu tarihe marifetmiş gibi Galatasaray Meydanı annelere kapalı. Her hafta anneleri tutukladılar akşam saldılar. Soylu yılmadı anneler yılmadı, Soylu utanmadı anneler bir adım geri durmadı.

"Cumartesi annelerinin etrafındaki utanç bariyerlerini kaldırın"

Bugüne kadar gelindi son haftalarda hakkını teslim etmek lazım, Sayın Ali Yerlikaya doğru değil yeterli değil ama belli sayıda annenin oraya ulaşmasına izin veriyor ama etraflarına utanç bariyerleri çekiliyor. Bu hafta 1000. hafta talepleri vardı, Ali Yerlikaya’dan ve bu hafta hepimiz Cumartesi annelerinin Türkiye’yi utandıracak değil hep birlikte hak aramanın, kullanımına şahitlik etmek istiyoruz. CHP Milletvekilleri orada olacaklar. Orada yoğun bir katılımla destek vereceğiz. Bu büyük çağrının tarih önünde bir kez daha hakkını bulmasını ümit ediyoruz.

12 Eylül darbe döneminde yaşanan kayıpların anaları var orada. Cumartesi annelerinin etrafındaki utanç bariyerlerini kaldırın. Hak aram mücadelesinin önünde durmayın. O acıyı yaşayanlara değil yaşatanlara yaşayanlara duygudaş olun onlar gibi hissedin bu ülkede bu ayıbı ortadan kaldırın bir orada olacağız arkada duracağız.

Geçtiğimiz hafta ülkemizin siyasetini ve yargısının uzun süre işgal eden bir davaın karar duruşması vardı. HDP’nin eş Genel Başkanları Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksedağ’ın da yargılandığı davada hukuki değil siyasi karaların verildiğine hepimiz şahitlik ettik. Davanın iddianamesi uzun yıllar siyasilerin kürsüden savcılara dikte edilmesi sonucu yazılmıştı. Olaylar yaşandıktan 5 yıl sonra dava açıldı ve 6-8 Ekim olaylarında hayatını kaybeden rahmetli 16 yaşındaki evladımız Yasin Börü’nün öldürülmesinden sorumlu tutuluyorlardı. Ne Demirtaş ne bir başkası Yasin Börü’nün ölümüyle bağlantılı bulunmadı. Hiç biri o süreçle ilgili ceza almadı. Attıkları tweetlerden başka başka zamanlarda kullandıkları ifadelerle ceza aldılar.

"Kobane cezaları Erdoğan’ın siyasi adreslemesiyle doğru"

Aslında kararı veren hakim cezaları verdiği yerle yükü sırtından attı. Dedi ki Ne Erdoğan’ın Ne AKP’ sözcülerin ne de MHP’lilerin söylediği iddiaların hiç birinden ceza vermiyorum. Birçok kişi salıverildi. Ama Sayın Demirtaş Yüksedağ ve bazıları çok büyük cezalar verdiler. Bu cezalar Erdoğan’ın siyasi adreslemesiyle doğru. Erdoğan’ın yatsın dediğini yatıran, Erdoğan’ın kendi vicdanında mahkum ettiklerine ceza veren ama cezaları konuşmalara veren, Yani İstinaf Yargıtay olmadı AYM’nin bal gibi bozacağı kararı veri ve sorumluluğu siyasilere bıraktı.

Ben Başak Demirtaş’ı aradım, Yüksedağ’ın eşini aradım bu kararları nasıl yorumladığımızı ve kendileriyle ilgili dayanışmayı ifade ettim. Erdoğan’ın kimi neyle suçladığına değil hukuka, siyasileşmiş bir davanın ülkenin siyasi hayatına ne kadar zarar vereceğine inancımızla karar veriyoruz. Bu davadaki kararların hiç birisini hukuki kararlar olarak değerlendirmiyoruz.

Bugün Sayın Bahçeli, Kobani mahkeme kararlarına siyasi kararlar dememizin normalleşmeye aykırı olduğunu söylemiş bana da 4 tane anormal soru sormuş. 4 soruyu okumaya utanırım sorular CHP’nin ülkenin kurucu partisinin CHP gibi Türkiye İttifakı diyen bir parti. Ay Yıldızı meydanlarda haykıran bir partinin. Milli Takımla ağlayanların partisinin genel başkanına sorulacak sorular değil bunlar. Ben bu soruların kime sorulacağını biliyorum da ben bu seviyeye inmek istemiyorum. Soruların içinde ‘Kürdistan Kurulsun mu en diyorsun’ gibi şeyler var. Valla dönüş promtera okumuş.

Bahçeli'ye,İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın sorusu

Ben o promtera bunları kimin yazdığını biliyorum. O meşhur ikili var ya MHP’lilerin illallah dediği. MHP’de metinleri yazan gece bir evinde telefon bir elinde bardak ile uzman çavuşa bile verdiği sözleri tutmayan birisi var ya o ikisi 4 tane soru yazmışlar, Sayın Bahçeli’ye oku bakalım Özgür Özel cevap versin demiş

Sayın Bahçeli siz bu soruları yazan o arsız metin yazarları var ya şu 4 soruya cevap versinler bakalım. O iki kişinin isimleri Sinan Ateş cinayeti iddianamesine nasıl ve kimler tarafından iddianamesinden ayıklanmıştır. Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış bir simin sokak ortasında ölümünden sonra kimse Tweet atmayacak, taziye bildirmeyecek, cenazeye gitmeyecek diyen talimatı kim yazmıştır.

Tetikçiyi kaçıran aracın fotoğrafları açığa çıkıp Ülkü Ocakları Genel Başkanına bu aracın ceza yemeyecek ya da trafikte durdurtulamayacak statüye kavuşturulamasın hangi iki ya da ikisinden hangisi katkı sağlamıştır.

İran Cumhurbaşkanının ölümünün üzerindeki sis perdesi aralanmalıdır diye promtera yazanlar Sinan Ateş davasının züerine sis çöktürülürken, bu ikilinin bu sisteki payı nedir yoksa bizzat bu ikili sisin kendisi midir? Bu dört soruyu cevaplayın benin 4 soruya bakarız.

Yargı paketi açıklamsı

Şimdi 9'uncu Yargı Paketi geliyor. İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede çıkarken yaptıklarını savunmaya başladılar. Şimdi o kanunun en önemli maddelerinden birisi eşine, kadına şiddet uygulayanların uzaklaştırılması, zorlama hapsine itiraz yolunu açıyorlar. 6284'ün içini boşaltacak diye kadın örgütleri uyarıyordu, şimdi tazyik hapsini kaldırmaya yönelik itiraz mekanizmasını getirmeye.

İkinci husus AYM'nin bir kararı var. Kadın isterse kızlık soyadını kullanabilir. Onu düzenleyeceklerine onu yasaklayan kanun maddesi getirmişler. AYM'nin 153'üncü maddesinin arkasından dolanıyorlar. CHP olarak kadının ister evlilik sonrası eşinin soyadını, ister önceki soyadını, ister ikisini birden kullanmasını savunuyoruz. Bu mücadelenin arkasında olacağız.

Ata Emre Akman açıklaması

Ata Emre Akman, motokuryelik yapıyor. Önüne bir araç geçiyor ve 23 yerinden bıçaklanarak hayatını kaybediyor. Babası Albay Erol Akman’ı aradım. ‘Benim evladım gitti. Lütfen bu konuda bütün siyasetçiler bir şey yapın, ben yandım, başka babalar yanmasın’ diyor. Kurye Hakları Derneği’nin sesine bir kulak vermemiz lazım. Diyorlar ki; mesleki yeterlilik belgesi aranmadığı için motorun üzerine çıkan herkes kurye... Bu konuda mutlaka tedbirler alınmalıdır diyorlar. Her gün trafikte yanımızdan geçen, sipariş verdiğimizde geciktiğinde yüzümüzü asmaya kalktığımız o insanlar aslında hayata pamuk ipliğinde bağlılar.

Hükümet sürekli kendi ekonomik tahminleri tutturamadığını itiraf edip, revize etmekle meşgul. Enflasyon hedefi yüzde 33'tü şimdi yüzde 38 olarak revize ettiler. Kamuda tasarruf adı altında memurun servisiyle uğraşıyorlar, öğretmen ataması yapmamayı marifet sayıyıorlar.

Enflasyonu düşüreceğiz diye asgari ücrete zam yapmayanlar, emekliyi 10 bin liraya muhtaç bırakanlar köprülere, yollara yüzde 181 zam yapıyorlar. Sonra da enflasyonla mücadeleden bahsediyorlar.

Özel'den Tandoğan'a çağrı

İki buçuk çeyrek altın aldıran anlayış. Şimdi emekli ile yüz yüze gelme zaman geldi. Pazar günü Tandoğan Meydanı’na bütün emeklileri, emekçileri, emeklilere sahip çıkan herkesi bekliyoruz.

Öne Çıkanlar