Mehmet Uçum ağzındaki baklayı çıkardı: Muhalefet Erdoğan’ın adaylığının önünü açsın
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim'de PKK lideri Abdullah Öcalan’a, örgütü lağvetmesi koşuluyla, "Umut hakkı için başvurması ve TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşması" için çağrı yapması, Türkiye'de büyük yankı uyandırdı.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, “yeni çözüm süreci” olarak tarif edilen bu sürecin öne çıkan isimlerinden biri oldu.
Mehmet Uçum Pazar yazılarıyla sürece ilişkin mesajlarını ilk günden bu yana sosyal medyadan verdi.
Uçum geçen ay “DEM kendisine sunulan terör vesayetinden kurtulma imkanını değerlendirmezse terör vesayeti hukuk yoluyla tasviye edilir” demişti. “Türkiye’de ne önceki uygulamaya benzer ne de yeni versiyonla bir çözüm süreci olmaz, olamaz” diyen Uçum’a DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan “Kötülüklerin Başdanışmanı Mehmet Uçum atandığı koltuğun nimetlerine yaslanarak yine konuşmuş! Bu ülke ivedilikle sizin gibilerin vesayetinden kurtulmalı” karşılığını vermişti.
Mehmet Uçum bu tartışmadan sonra sosyal medya hesabından yayınladığı “Terör saldırısı ‘tarihi fırsat penceresini’ kapattıramaz!” başlıklı yazısıyla PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik konuşulan “ev hapsi” uygulamasına yeşil ışık yakmıştı.
Mehmet Uçum bugünkü yeni “Pazar Yazısı” ile yeni çözüm süreci mesajlarının ardından ilk kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı için muhalefetten Meclis desteği istediğini açıkladı.
Uçum “Cumhurbaşkanı Seçiminde İstisnai Adaylık” başlıklı yazısında muhalefetin Erdoğan’ın adaylığı için meclis desteği vermesinin demokrasi gereği olduğunu öne sürdü.
‘Muhalefetin demokratik rekabete cesaret göstermesi’
Mehmet Uçum’un yazısı şöyle:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde demokratik işleyiş açısından halkın önüne daha fazla seçenek çıkması ve demokratik iradeyi temsil edenlerin yenilenmesi için, dönem sınırlaması anlamlıdır.
Buna mukabil dönem sınırlaması bir ülkeyi, liderlik tecrübesine ve yetkinliğine daha fazla ihtiyaç duyulan zamanlarda, dezavantajlı duruma sokabilir. Bunun için demokrasi içinde istisnai bir tedbir alınması isabetli olur. Nitekim bizim sistemde, TBMM’nin seçimleri yenilemesi yoluyla böyle bir tedbir alınmıştır.
Anayasaya göre Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir (Anayasa m. 116/3). Bu adaylık hali iki dönem kuralının istisnasıdır. Bu nedenle ‘istisnai adaylık’ denir.
Görüldüğü üzere istisnai adaylık bir anayasa normundan doğuyor. Bu norm iki dönem görev yapmış bir Cumhurbaşkanı için bir defa daha adaylık imkanı getiriyor. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’a özgü bir durum değildir. İki dönem cumhurbaşkanlığı yapacak herkes için bir hukuksal istisna söz konusudur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan için istisnai adaylık imkanı ancak ilgili anayasal hükmün işletilmesiyle olabilir. Buna karar verme yetkisi TBMM’dedir. Meclis 7 Mayıs 2028 tarihinde yapılacak genel seçimlerden önce, örneğin 2027’nin ikinci yarısında, 360 milletvekili ile seçimlerin yenilenmesi kararı alırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan bir defa daha, yani son kez aday olabilir.
Hal böyleyken Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a son kez adaylık imkanı verilmesi önerimizi; anayasaya aykırılık, kişiye özgü imtiyaz ve sınırsız sayıda istisnanın önünü açmak gibi itirazlarla eleştirmek akıl,mantık ve hukuk dışıdır.
Bazıları bu anayasal hüküm işletilmesin diyebilir, bu da bir görüştür. Ancak böyle bir hukuki imkan yokmuş, keyfi bir öneri yapılıyormuş gibi konuyu ele almak tam bir cehalettir ve kötüniyetli bir tavırdır.
Bir konunun doğru bilgilerle tartışılmasını beklemek demokratik kamuoyunun hakkıdır. Tartışanlar bakımından ise doğru bilgiyi kullanmak bir ödevdir.
Anlaşılan o ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan’a son kez adaylık imkanı verecek anayasal hükmün işletilmesi ihtimali, iç ve dış bazı çevreleri ve odakları çok tedirgin ediyor.
Emperyalist odakların korkusunun nedeni belli: Onlar, Erdoğan’sız Türkiye’de emperyalist operasyonlar için daha fazla imkana sahip olacaklarını düşünüyorlar. Bu nedenle 2028’i iple çekiyorlar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son kez de olsa aday olmasını istemiyorlar.
İçeride ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’la seçimlerde son kez demokratik rekabete ve yarışa girilmesi ihtimali bazılarını şiddetli bir şekilde ürkütüyor. Sonuçta adaylık imkanından, seçime girmekten söz ediliyor. Demek ki adaylık imkanı açılırsa ve Cumhurbaşkanı Erdoğan aday olursa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yarışmaktan korkuluyor. Tekrar ve son kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçileceği korkusu, hukuki bir yol olan adaylık imkanına abes itirazların ana sebebidir.
Muhalefet şununla yüzleşmelidir: Hukuken adaylık imkanı olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünü keserek 2028 seçimlerine girmek demokratik yarış açısından kendilerine güç mü kazandırır yoksa zaafa mı uğratır. Büyük olasılık zaaf görüntüsü ağır basar, bu da seçmen nezdinde muhalefetin korkaklığı olarak değerlendirilebilir.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anayasal hükmü işleterek adaylık imkanı verip yarışa girmek, seçmen nezdinde muhalefetin demokratik rekabete cesaret göstermesi şeklinde görülebilir.
Belirtelim ki; Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde seçimlerin yenilenmesi kararı da istisnai bir durumdur.
İşte bu noktada Ülke Liderliği müktesebatı ve dünyadaki siyasi etkisi açısından Türkiye’nin büyük bir kazanımı ve milli değerlerinden biri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a önümüzdeki genel seçimlerde son kez adaylık yolu açmak bu istisnai durumlardan sayılabilir. Bu imkanı kullanmanın Türkiye’nin hayrına olacağı güçlü bir öngörüdür.”
Uçum'dan Bahçeli'nin 'umut hakkı' çıkışına yorum: Koşullar oluşursa devlet gereğini yapar
Kaynak:Haber Merkezi