Macaristan dönüşü Erdoğan'a skandal soru: CHP panik halinde bu paniğin sebebi Kandil baskısı mı?

Macaristan dönüşü Erdoğan'a skandal soru: CHP panik halinde bu paniğin sebebi Kandil baskısı mı?
Macaristan dönüşü Erdoğan'a uçaktaki gazeteciler pes dedirten bir soru yöneltti. Sorudan çok değerlendirme içeren ifadelerde "CHP üzerindeki kandil baskısı nedeniyle panik halinde" denildi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan ve Macaristan ziyaretleri sonrası uçaktaki gazetecilerin sorularını cevapladı.

Bir gelenek haline gelen bu röportajlarda Erdoğan tarafından verilen cevaplar kadar gazetecilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorduğu ve sormadığı sorular da gündem oluyor.

Bahçeli’nin Öcalan çağrısını sorumak yine yasak

Macaristan ve Kırgızistan ziyaretleri sonrası Erdoğan’a yine gündemdeki gelişmelere ilişkin sorular soruldu. Geçtiğimiz haftalarda Erdoğan’ın Tataristan ziyareti sonrası herkesin gözü Erdoğan’ın Bahçeli’nin Öcalan çağrısına ne yanıt vereceğindeydi ancak uçakta yer alan gazeteciler bu soruyu soramamıştı.

Bu durumun bir benzeri bu gezi sonrası oldu. Erdoğan’a atanan kayyımlara ilişkin sorular sorulurken Bahçeli’nin “sözlerimin arkasındayım” çıkışı ile yeniden gündeme oturan Öcalan çağrısı Erdoğan’a yine sorulamadı

Peki ne soruldu?

Erdoğan’a soru yönelten gazetecilerin soru öncesi kişisel değerlendirmelerine alışkınız. Ancak Macaristan dönüşü Esenyurt, Batman, Mardin ve Halfeti’ye atanan kayyımlara ilişkin bir gazetecinin sorduğu soru pes dedirtti.

İletişim fakültelerinde ders olabilecek nitelikte olan soruda CHP’nin ve DEM Parti’nin panik içinde olduğu ifade edilirken “Bu paniğin ana sebebi Kandil’in baskısı mı” denildi.

İşte o skandal soru:

Sınır ötesinde PKK’ya yönelik operasyonlar devam ederken, yurt içinde terörle mücadelenin kapsamı yerel yönetimler üzerinden mi genişletilecek? Çünkü, Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerinde de Esenyurt Belediyesinde olduğu gibi bir süreç yaşanmıştı. Ahmet Özer’in ve diğer terörle bağlantılı, terör suçundan yargılanan isimler hakkında CHP’nin de birtakım söylemleri ve açıklamaları olmuştu. Ancak tam da iç cepheyi kuvvetlendirme mesajları verilirken CHP'nin bu söyledikleri ne anlama geliyor? CHP ve DEM’in içerisinde bir panik havası olduğunu da görüyoruz. Bu paniğin ana sebebi Kandil’in baskısı mı?

Erdoğan bu soruya şöyle cevap verdi:

“Bu konuda Kandil’in baskısı olur veya olmaz bu önemli değil. Seçim kampanyasında bir şey söylemiştik. Dedik ki; ‘kesinlikle hak eden makama oturur ama hak etmeyen, makamını suiistimal eden, kesinlikle bedelini öder. Yargı, başsavcı ve savcılar bu konuda çok ciddi bir dirayet ortaya koyuyorlar. Ben bu dirayetleri sebebiyle yargıyı tebrik ediyorum. Bu süreç içerisinde attıkları adımlarla aldıkları mesafeyle ben inanıyorum ki halkımın güvenini de kazanıyorlar. Çünkü yargı eğer dik durursa halkımın da yargıya olan güveni artarak devam eder. Terörle demokrasinin, terörle sivil siyasetin aynı koltukta taşınmayacağını her zaman söyledik, söylüyoruz. Seçilmiş olmak, kimseye terörle kol kola, yan yana yürüme hakkı vermez. Siyasetçinin görevi halkına, şehrine, ilçesine hizmettir; bölücü elebaşlarına hizmetçilik yapmak değildir. Milletin imkanlarının, Kandil’deki ve Avrupa’daki terör baronlarına veya bölücü örgütün şehir yapılanmasına peşkeş çekilmesine göz yummayız. Adı geçen şahıslarla ilgili yargı kararları, deliller, iddialar, bilgi ve belgeler ile yürütülen soruşturmaları hep beraber takip ediyoruz. Yargıdan, artık ayyuka çıkan bu vahim iddiaları ve suçu görmezden gelmesini bekleyemeyiz. Muhalefet yargıyı görevini yaptığı için baskı altına almaya kalkmamalıdır. Hele hele savcıları tehdit etmek, hukuk insanlarını hedef göstermek ve onlara hakaret etmek tam anlamıyla eşkıyalıktır. Biz bu baskılara, bu hakaretlere boyun eğmeyiz. Siyasi nezaketimizi sonuna kadar koruruz, ama tehdit siyasetine eyvallah etmeyiz"

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar