Kılıçdaroğlu: Barış içinde, keyifli, bayram havası içinde bir kurultay yapacağız

Kılıçdaroğlu: Barış içinde, keyifli, bayram havası içinde bir kurultay yapacağız
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 4-5 Kasım tarihinde gerçekleştirilecek 38. Olağan Kurultayı öncesi gerçekleşen son grup toplantısındaki konuşmasında, "Güzel ve keyifli bir kurultay yapacağız, barış içinde bir kurultay...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 4-5 Kasım tarihinde gerçekleştirilecek 38. Olağan Kurultayı öncesi gerçekleşen son grup toplantısındaki konuşmasında, "Güzel ve keyifli bir kurultay yapacağız, barış içinde bir kurultay yapacağız, birlikte, bayram havası içinde bir kurultay yapacağız" dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:

Erdal İnönü'nün ölüm yıl dönümü. Bir bilim insanı, siyasetçi... Zorla siyasete sokulan bir bilim insanı. Hepimizin saygı duyduğu, esprileri ile siyasete renk katan, hepimizin hafızasında yer alan saygıdeğer politikacıydı, bilim insanıydı. Onu rahmetle, saygıyla anıyoruz.

Cumhuriyet'in 100. yılını kutladık. 100 yıl bitti ikinci yüzyılın eşiğindeyiz. Artık iki yüzyılı bir arada yaşayacağız. İkinci yüzyılın ilk günlerinde beraber, birlikte olmak, toplumun her kesimine sıcak, olumlu mesajlar vermek en çok CHP'ye yakışır. Gençler, kadınlar, erkekler, engelliler, toplumun her kesimiyle güzel bir bayram kutlaması yaptık. Güzel bir resepsiyonumuz oldu. Belediye başkanlarımız bulundukları yerlerde çok güzel etkinlikler yaptılar. Toplamda 10 milyonu aşkın yurttaşımın katılımıyla 750'yi bulan konserler gerçekleştirdiler.

Akşam saatlerinde eski Meclis'ten Anıtkabir'e güzel bir yürüyüş gerçekleştirdik. Örgütle beraber, ellerimizde meşalelerle 10 binler Anıtkabir'e yürüdük. Tandoğan'a geldiğimizde farklı bir manzara ile karşılaştık. Anıtkabir'e girmek sorundu, kalabalıktı. Bütün insanlarımız oradaydı. Artık öyle bir noktadayız ki hiçbir güç cumhuriyeti ve demokrasiyi engelleyemez.

Gazi Mustafa Kemal, 1923'te İzmir İktisat Kongresi'nde "Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa bağımsızlığınızı koruyamazsınız" diyor. Bütün komutanlar savaş meydanlarından gelmişler. Enflasyon, kur, dolar nedir bilmiyorlar. Bağımsız bir Merkez Bankamız bile yok. Kendi paramızı 1930'dan sonra basmaya başladık Merkez Bankamızda. Milli Kurtuluş Savaşı sonrası hiç kimseye boyun eğmemek için, hiç kimseye yalvarmamak için mücadele yaptılar. Önce ekonomik kalkınma, yoksullukla mücadele, eğitim dediler. Nereden nereye geldiğini Türkiye'nin hepimizin bilmesi gerekir. Soru şu; Nasıl bir cumhuriyet? Onun yanıtını da yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk veriyor. "Demokrasinin tam ve en belirgin hükümet şekli Cumhuriyet'tir" diyor. Biz Cumhuriyeti yokluklar içinde kurduk. 100 yıllık bir cumhuriyeti son 20-22 yıla sığdırmak ne kadar doğrudur? Bir yüzyıllık mücadeleyi, demir ağlarla örülen bir Türkiye'yi, her tarafına fabrikalar kurulan bir Türkiye'yi, TARİŞ'i, Toprak Mahsulleri Ofisi'ni nasıl görmezsiniz? Devleti yöneten kişi kendi dönemini anlattı. Çünkü kuruluş yılları ile bugün arasında çok farklar var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin itibarını ayaklar altına alıyorlar. Üç-beş kuruş için yalvarılır mı? Cumhuriyeti kuranlar yolsuzluklarla mücadele ettiler. TBMM'de üç kişiyi yüce divana gönderdiler. Bunlar bu parlamentoda yolsuzluklarla mücadele yapılmasın diye yasa çıkarttılar. Onlar her kuruşun hesabını verdiler, bunlar ise lüks ve şatafat içindeler. Sayıştay tamamen işlevsiz bırakıldı. Bunlar Türk lirasını yerlerde sürünür hale getirdiler. Onlar devlette liyakatli kadroları istihdam ettiler. Adalete gölge düşürmediler. Burada ise yargıda çetelerin oluştuğunu görüyoruz. O dönem ile bu dönem mukayese kabul etmiyor. Onlar asla ve asla mal varlıkları ile tehdit edilmediler. Milli Kurtuluş Savaşını bu Meclis'ten yürüttüler. Şu geldiğimiz hale bakın sarayın noteri gibi çalışıyor burası. Onlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sınırlarını korudular asla bir sığınmacı deposu haline getirmediler. Bunlar egemen güçlerin talebi üzerine, onların tehditleri üzerine geri kabul anlaşması yaparak Türkiye'yi sığınmacı deposuna döndürdüler. Bunlarla, Cumhuriyeti kuran yiğit insanlar arasında siyahla beyaz kadar fark vardır. O nedenle Erdoğan eskilere giremiyor.

Nasıl bir cumhuriyet? Demokrasisi gelişmiş bir Cumhuriyet. Bu Gazi Meclis o dönemde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e başkomutanlık yetkisini bile belli sürelerde vermiştir. Şimdi başkomutan geçinen adam Türkiye'yi sığınmacı deposuna döndürdü. Üniversite son sınıfta okurken, Devrim Tarihi kitabı vardı. Orda bir anekdot var. İkinci Dünya Harbinden sonra Almanya yerle bir edilmiş. ABD'li general, Alman generale "Siz artık toparlanamazsınız, taş taş üstünde kalmadı" der. Alman general, "Doğru ama unutmayın Almanya'nın üniversiteleri ayaktadır" der. O Almanya bugün en güçlü Avrupa Birliği ülkesi oldu. Nasıl bir Cumhuriyet? Demokrasisi gelişmiş, bilgiye birikime önem veren bir Cumhuriyet.

Can Atalay milletvekili seçiliyor hala içeride. Yargıtay, talimatla karar aldı. Anayasa Mahkemesi'ne gitti. İhlal kararı alındı. Karar Resmi Gazete'de yayımlandı. Anayasayı, yargı kararlarını kim uygulayacak. Kendi milletvekiline sahip çıkmakta acze düşmüş bir parlamento, bir Meclis Başkanı düşünün. Suç işliyorlar. Kendilerine göre demokrasi sanıyorlar. Halkın iradesini yok sayan bir rejime demokrasi denmez.

Nasıl bir Cumhuriyet? Herkesin karnının doyduğu bir cumhuriyet. Yoksulların afişe edilmediği, onurun gururun korunduğu bir cumhuriyet. Aile Destekleri Sigortasını önermemizin temel nedeni buydu. Hiç kimsenin yoksulluğu medyada yer almayacak. Milyonlarca insan aç ve sefil durumda. Saray hükümeti milyonlarca insanı bir avuca hizmet eden hale getirmiştir. Tefecilere hizmet edenler bana inanç dersi veremezler.

2022 Genel Uygunluk Bildirimi geldi. Bütçeler yapılırken ödenekler ayrılır. Bakanlıklar bu ödenekleri harcarlar. Bu 2022 yılı Genel Uygunluk Bildirimi'nden enteresan bir şey var. Her bildirimde artış, iki harcama diliminde ayrılan ödenek bile tam kullanılmamış. 1. Şehit yakını ve gaziler için ayrılan ödenek kullanılmamış. Sizlere sesleniyorum. Gün gelir bunlara övgüler dizersiniz. Bu kardeşiniz sizin hakkınızı sonuna kadar savunur gelip yeteri kadar destek vermezsiniz ama ben yine de hakkınızı savunacağım. 2. Bağımlılıkla mücadele. Çünkü bunlar uyuşturucu baronlarıyla iç içe oldukları, korudukları için bu tablo meydanda.

Nasıl bir Cumhuriyet? Özgürlükçü, adaletli, insan haklarına saygılı, dış politikasıyla bütün mazlum milletlere örnek olan bir Cumhuriyet. Güven veren bir Cumhuriyet bunu istiyoruz.

Filistin'de kan akıyor. Başkenti Kudüs olan bir Filistin'i her yerde her zaman destekliyoruz. Beyefendi miting yapıyor. Ya sen muhalefet değilsin ki miting yapacaksın. İktidarı bize devret. Sorun nasıl çözülüyor göreceksin o zaman. Bizim yani devrimciler ve onlar arasında büyük fark vardır. Devrimci söz verdi mi kapı gibi sözünü tutar. Ben Filistin'in bağımsızlığı için mücadele edeceğim diyen devrimci gençlerin mezarları Filistin topraklarındadır. E seni de sözde kefenler karşılıyorlar dimi onlar nerede? Devrimcilik adalet, hak ister.

Dış politika da iflas etmiş. Bana Dışişleri Bakanlığı'nın gerçek anlamda, eskiden olduğu gibi bir bakanlık olduğuna kim inandırabilir? Rüşvet alanı büyükelçi yaptılar. Cumhuriyeti kutlayamıyor bunlar. Cezayir de bağımsızlık mücadelesi verdi. Dönemin hükümeti tanımadı ve ciddi bir sorun çıktı. Ta ki Özal'a kadar. Özal "Yanlış yapmışız" dedi. Dış politika budur.

Nasıl bir Cumhuriyet? Yöneten kişinin sözüne güven duyulan bir Cumhuriyet. 2 Eylül 2011, "Ben Gazze'deki kardeşlerimin beni beklediğini biliyorum, ben de özlem içerisindeyim. Er veya geç, rabbim ömür verirse gideceğim" dedi. Gitti mi? Hayır. 2013'de "Nisan ayında Gazze'ye gideceğim" dedi. Nisan'da "Tarih kesinleşti, Mayıs sonu gibi gideceğim" dedi. Bir şey söylüyorsanız Dışişleri ilişkiler sağlamıştır. Nisan'da konuşuyor ama dönemin ABD Dışişleri Bakanı "Gazze'ye gitme" diyor. Bizimki derhal geri vites, gitmiyor. "Hiç şık değil bu konuşma" diyor. Ne demek hiç şık değil ya? Bedeli ne olursa olsun gideceksin, gidemiyor. Ne Gazze'ye gitti ne başka yere, sarayından çıkmadı. Bol bol ahlaki ve siyasi meşrutiyeti olmayan videolar dolaştırdı ve cumhurbaşkanlığı sahtekarlık yaparak kazandı. Nasıl bir cumhuriyet? Dirayetli, devleti yönetenlerin sözüne güven duyulan, bedeli ne olursa olsun takipçisi olan.

Güzel bir kurultay yapacağız. Keyifli bir kurultay yapacağız. Barış içinde, birlikte, bayram havası içinde bir kurultay yapacağız.

Öne Çıkanlar