CHP'li Kuşoğlu: "Çekil" diyenlerin bir lideri olmalı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu'na yönelik görevi bırakma çağrılarını "Sadece 'Kemal Bey gitsin'in bir anlamı yok. Yüzde 48’i, 51 yapabiliyorsak bu değişimdir" diye yorumladı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, ikinci turda kaybedilen cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası başlayan 'değişim' çağrılarını değerlendirdi.
"Sadece 'Kemal Bey gitsin'in bir anlamı yok. Yüzde 48'i, 51 yapabiliyorsak bu değişimdir. Kılıçdaroğlu kurultayda aday olur ama yerel seçim sonrasında yeni bir değerlendirme yapar" diyen siyasetçi, mevcut tartışma için "Çekil çağrıları yapanların bir lideri olması lazım. Gelip bu partiyi nasıl yöneteceklerini, kimle yöneteceklerini, nasıl yüzde 51'e ulaştıracaklarını göstermeleri lazım" ifadesini kullandı.
Kuşoğlu, Kılıçdaroğlu'nun seçimi kaybettiği gece görevi bırakması gerektiğine dair görüşlere de şöyle karşı çıktı:
"Kemal Bey 28 Mayıs akşamı 'Ben bırakıyorum. Ne yaparsanız yapın' deseydi bugün parti çok büyük bir kaos yaşardı. Bu büyük bir haksızlık olurdu partiye karşı. 48'e kadar çıkarılmış olan muhalefet hareketine de saygısızlık olurdu. Herkes çok büyük bir yanlış yaptığını, Türkiye'yi tam 48'e getirmişken yani sonuç almaya çok yaklaşmışken bıraktığını söylerdi. Ama o şimdi 'Yakında bir seçim var. Türk siyasetini sağlam bir yere kadar götüreceğim. Karmaşa ve kaos olmadan' diyor."
Kuşoğlu ayrıca, değişim tartışmasının en güçlü aktörü konumunda bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'la ilgili de konuştu.
İki ismin de kendi şehirlerinde başarılı yönetimleri olduğunu belirten siyasetçi, "Siyasi karşılıkları var. Bunu devam ettirmeliler. Her ikisininin de İstanbul ve Ankara'yı alacağına güvenimiz tamdır" dedi.
Cumhuriyet gazetesinden İklim Öngel'in soruları ve Kuşoğlu'nun bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
- Kemal Bey de İmamoğlu da değişim diyor. Değişimden ne anlamalıyız?
Değişim tabii sihirli bir sözcük. Herkesin iştirak edeceği, destekleyeceği bir sözcük. Ama değişim kontrollü olmalı. Değişim eşyanın tabiatına karşı olmamalı ve değişim olumlu sonuç vermeli. Bu dönem siyaset yapanlar olarak üzerimizde çok büyük bir sorumluluk var. Cumhuriyetin 100. yılında 21 yıllık bir iktidar söz konusu ve bu bir anlamda karşı devrim de inşa etmiş vaziyette. Atatürk ile Cumhuriyet değerleri ile sorunu olan bir iktidar söz konusu. Bu iktidar cumhuriyet açısından, ulus devlet açısından, Anadolu’nun kültürü açısından her an büyük sıkıntılar çıkarabilir.
- Muhafazakar olduğunu söyleyen bir iktidar Anadolu kültürü açısından ne gibi sıkıntılar çıkarabilir?
Bu iktidar muhafazakâr olduğunu söylüyor, ama bizim bildiğimiz Anadolu İslam’ı ile ilgili de sorunları olan, bizim Anadolu Müslümanlığı ile ilgili sıkıntıları olan bir iktidar. Çünkü FETÖ'ye mal ettiği ılımlı İslam'ı kendisi uyguluyor. Eşbaşkan merkezli bir ılımlı İslam uygulanıyor Türkiye'de, uygulanmaya çalışılıyor. Yani din anlayışımızı bile değiştirmeye çalışan, nereye gittiği belli olmayan bir iktidar. Yani laiklikle, dinle, Türk kavramıyla, Türk ulus devleti ile soruları var. Bir taraftan yeni Osmanlıcılığı da savunuyor. Bu toksimoron bir durum. Böyle bir iktidara karşı şu anda mücadele edebilen tek kurum var. O da Cumhuriyet Halk Partisi.
- Peki diğer muhalif partiler?
Onların da çok büyük sorumlulukları var ama parti olarak onlar yeni partiler. Bizim gibi 100 yıllık parti değiller. Onlardaki siyasetçiler, birey olarak sorumlu. Yani bizimle beraber hareket eden muhafazakar kesimler, milliyetçi kesimler de de bu iktidara karşı mücadelede sorumlu.
- ‘Değişim’e dönersek, burada kasıt nedir?
Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında 6 partiyi bir araya getirdik. 21 yıllık bir tehlikenin karşısına oturduk. Yüzde 48 aldık. Hiç kolay olmadı. Yüzde 48'i 51 yapabiliyorsak, bu değişimdir. Benim değişimden kastım budur. Kemal Kılıçdaroğlu'nun da kastı budur. Şu anda kitlelerin beklediği değişim de budur. Benim çocuğum hiçbir zaman yurt dışına gitmek istemedi ama seçim sonrası gitmek istiyor. Bakıyorum toplumda birçok genç aynı vaziyette.
Yani özgürlüklerin kısıtlandığı, demokrasinin yok edildiği, adaletin olmadığı bir ülkede yaşamak istemiyorlar. Tek umut Cumhuriyet Halk Partisi. Cumhuriyet Halk Partisi de bir yol çizdi ve bunu 48'e kadar çıkardı. Oyu 25 olan bir parti, 48'e kadar çıkardı. Bunu 51'e çıkarmamız büyük bir değişim olacaktır.
- CHP’nin değil de Erdoğan’ı istemeyenlerin oyu yüzde 48 şeklinde yorumlar da var...
Erdoğan'ı istemeyenler hep vardı ama hiçbir zaman toplam oyları yüzde 30'u geçmedi. CHP bunları bir araya getirdi. Dağınık olmasının hiçbir faydası yok. Önemli olan 48 olması. Şimdi hedefe 2 artı 1 kaldı. Bunu başarmak zorundayız. Değişim böyle gerçekleşecek.
- Yani yüzde 48 bir değişimdi, bunu yüzde 50’nin üzerine çıkarmak da şu an söz edilen değişim mi oluyor?
Öncelikle 21 yıllık iktidarın değişmesi. Kastımız budur. Bu zihniyetin değişmesidir. Toplum ‘o gitsin bu gelsin’ peşinde değil. Bizim hep beraber böyle bir görevi yerine getirmemiz lazım. Çok büyük bir sorun var. Sürdürülebilirlik ve yoksulluk. Tüm dünya için geçerli bu. Biz ülke olarak küme düşmüş vaziyetteyiz ama bu henüz fark edilmedi. Önümüzdeki günlerde, aylarda, yıllarda bu çok net olarak görülecek. Biz hem ekonomik olarak bir alt kümeye düştük hem de siyaseten dünyadan çok geri kaldık. Onun için değişim öncelikle bu iktidardan kurtulmaktır.
- Peki bu hedef için Kemal Bey değişmeli mi?
Kemal Bey bu değişimin, yenilenmenin öncüsü olmuştur. 48'e kadar bunu çıkarmıştır. 48'e 51 yapacak olan kişi ya da kişiler önce adayım desin. Gelsin, nasıl yapacağını göstersin, o koltuğa otursun. Ben de arkasında olurum. Kemal Bey hiçbir zaman ‘Ben bu koltukta devamlı oturacağım. Bundan sonraki dönemde de adayım’ demiyor. Değişim, yenilenme tamam ama ne yönde, nasıl, kimlerle? Sadece, yarım ağızla ‘Kemal Bey gitsin’i anladık şimdiye kadar değişim taleplerinden. Sadece ‘Kemal Bey gitsin'in bir anlamı yok. Partili de bu bakışı benimsemedi zaten.
- CHP şu an sıkıntılı bir görünüm çiziyor. Adaylık ve değişim sürekli gündemde. Kamuoyunun gördüğünün arkasında ne var?
Değişim arzusu ya da tartışmaları keşke düşünce bazında olsa. Yani ‘Ben şu yöntemi benimsemiyorum, karşı çıktığım konular şunlar, partinin ya da Genel Başkanın söylediği konuların dışında şunları savunuyorum’ diyebilmeli insanlar. Ama şimdiye kadar öyle bir şey duymadım. Parti veya Kılıçdaroğlu'nun politikalarıyla ilgili hiçbir eleştiri söz konusu olmadı. Kılıçdaroğlu'nun politikalarına 28 Mayıs akşamına kadar belediye başkanlarımız dahil bütün partililer katıldı. Ve ondan sonra da ‘Yanlış şuydu’ denmedi. Halbuki Cumhuriyet Halk Partisi'nin de olması gereken yanlış olan politikalara zamanında yanlış diyebilmek.
- Kemal Bey'in ifadeleri, kurultayda yeniden aday olacağı yönünde yorumlandı. Ne dersiniz?
Kemal Bey 28 Mayıs akşamı ‘Ben bırakıyorum. Ne yaparsanız yapın deseydi bugün parti çok büyük bir kaos yaşardı. Bu büyük bir haksızlık olurdu partiye karşı. 48'e kadar çıkarılmış olan muhalefet hareketine de saygısızlık olurdu. Herkes çok büyük bir yanlış yaptığını, Türkiye'yi tam 48'e getirmişken yani sonuç almaya çok yaklaşmışken bıraktığını söylerlerdi. Ama o şimdi ‘Yakında bir seçim var. Türk siyasetini sağlam bir yere kadar götüreceğim. Karmaşa ve kaos olmadan.’ diyor.
- Yani Kurultayda Kemal Bey aday mı olacak?
Kemal Bey aday olur ama yerel seçim sonrasında yeni bir değerlendirme yapar.
- O zaman kasım gibi kurultay olur mu?
Evet, ekim sonuna doğru il kongreleri bitiyor. Kasım sonunda da kurultayımızı yapmış oluruz.
- Kemal beye yönelik ‘çekil’ çağrılarını nasıl değerlendirirsiniz?
Çekil çağrıları yapanların bir lideri olması lazım. Gelip bu partiyi nasıl yöneteceklerini, kimle yöneteceklerini, nasıl yüzde 51'e ulaştıracaklarını göstermeleri lazım.
- Muharrem Bey ‘Atatürk gelse kazanamaz’ dedi. Oradaki bu eleştirinin sebebi ne?
Türkiye'deki seçim kanunu ve siyasi partiler kanunu çok adaletsiz. Bunun adaletli hale getirilmesi anayasamızdan daha önemli. Yıllardan beri bunu söyledik. Halen de söylüyoruz. Ama bu sorun Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili bir sorun değil. Cumhuriyet Halk Partisi'nden başka mahalleden başlayarak seçim yapan bir parti var mı? İktidar Partisi 21 yıldan beri orada bir adalet var mı? Erdoğan'ın dediği dışında başka bir şey söz konusu olabiliyor mu?
Bu sistemde en iyisi Cumhuriyet Halk Partisi. ‘Cumhuriyet Halk Partisi'nde gerçek anlamda demokrasi uygulanıyor, çok hakkaniyetli seçimler yapılıyor’ demiyorum. Ama en demokratı yine de Cumhuriyet Halk Partisi.
Genel Başkanın kurultay delegesi seçiminde ne kadar etkisi olabiliyor?
Bireysel olarak sayın Kılıçdaroğlu hiçbir şekilde delege seçimlerini etkilemeye çalışmaz. Seçimler sırasında bir birliktelik oluşuyor. Bunlar çeşitli gerekçelerle olabilen bir birliktelikler. Biz arzu ederiz ki bu birliktelikler fikri bazda olsun.
- Partiden bir kopma olur mu bu süreçte?
Cumhuriyet Halk Partililer aklı başında insanlar. Tehlikenin farkındalar. Bir karşı devrim inşa edildiğini görüyorlar. Aslında bu karşı devrimi sadece Erdoğan'la sınırlı tutmak, Erdoğan'ın köklerinin dışarıda olduğunu, küresel güçlerin elinde olduğunu düşünmemek çok büyük bir hata olur. Basit görmemek lazım. ‘Karşımızda Erdoğan var, onu yenemiyoruz’ Olay böyle değil. Karşımızda çok daha büyük, çok daha güçlü bir düşman var, küresel güçler var. Bunları görmek, anlamak zorundayız. Bunun çarelerini bulmak zorundayız.
- Grup toplantılarına katılmayan eski genel başkan yardımcıları çok konuşuldu. Onlarla ilgili bir bilginiz var mı?
O arkadaşların da Kemal Bey'e karşı bir tavrın içerisinde olduklarını düşünmüyorum. Tamamen tesadüf olmuştur. Yani öyle simgesel bir tavırları söz konusu değil. Zaten o yönde de bir açıklamaları yok. Bizim birbirimize ihtiyacımız var. Çok büyük bir sorumluluk taşıyoruz. Onun için hiçbirimizin birbirimize küsmeye, birbirimizle ilgili olumsuz laflar etmeye hakkı yok.
Muhalif seçmen kazanılacağına emindi ama seçim kaybedildi. Partide bunun muhasebesi yapılıyor mu?
Tabii bunu yapıyoruz ama görünür olmadı maalesef. Eksiğimiz ne oldu? Bunu nasıl 51'e tamamlayabiliriz, konuşmamız gerekiyorken maalesef bugün çok dağınık bir görüntü veriyoruz. Toplum bizden bir an önce toparlanmamızı ve tekrar umut olmamızı bekliyor. Çünkü çok yakında yerel seçim var.
- İttifak olmazsa belediyelerin kaybedilme riski var mı?
Evet. İttifakın öyle veya böyle bir arada olması lazım. Yoksa başarılı olmamız mümkün değil. Bir an önce bunlarla uğraşmamız lazım. Sayın Kılıçdaroğlu'nun da garipsediği durum budur. Yani ‘Ben yarın gidiyorum’ görüntüsü verirse, bu siyasetten doğru olmaz. Ayrılacak olsa bile bunu söylemesi de doğru değil. Ama bir an önce partililerin de toparlanması lazım.
- İttifak olmalı diyorsunuz ama Meral Hanım kuyruk siyaseti dedi. Yeşil Sol Parti aday çıkaracağını söyledi. Nasıl ittifak olacak?
Bir resmi ittifak var biliyorsunuz. Seçim kanunu ile sadece milletvekili seçiminde ittifak yapılabiliyor. Ama yerel seçimlerde de ittifak tadında bölgesel seçim işbirliği söz konusu olacaktır.
- Bu ifadelere rağmen nasıl yapılır?
Birincisi ittifak tabanda, seçmende gerçekleşecektir. En iyi adaylar tespit edilip onlara ağırlık verilecektir. İkincisi de tavanda olacaktır. Liderler bazı kritik yerlerde birlikte tespit yapacaktır. Bu konuyla ilgili olarak ben Meral Hanım'ın da diğer Liderlerin de gereken fedakârlığı ve sorumluluk bilincini göstereceklerini düşünüyorum. Zaten, Meral hanım kapıyı da tamamen kapatmadı.
- Şimdi böyle söyleseler bile seçim gelince olaylar farklı mı gelişir?
Sonuçta onlar bu bilinçte olan kişiler. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimindeki bilinçle hareket edilirse bunların hepsinin aşılacağını düşünüyorum.
- Peki Ankara ve İstanbul belediye başkanları ile devam edilir mi?
Edilmesi lazım. İstanbul ve Ankara bizim için çok önemli. Türkiye için çok önemli. Ekrem Bey'in de Mansur Bey'in de başarılı yönetimleri var. Siyasi karşılıkları var. Bunu devam ettirmeliler. Her ikisininin de İstanbul ve Ankara'yı alacağına güvenimiz tamdır.
- Yüzde 48'den 50'ye nasıl ulaşılacağı konuşulmaya başladı mı?
Evet bu ittifakla ilgili bazı sorunlar sıkıntılar vardı. 48 olduğumuza inanmayan yani 50 artı biri aşabileceğimize inanmayan Cumhuriyet Halk Partililer de vardı. Bunları tespit ediyoruz. Bize oy vermeyenler de vardı. Cumhuriyet Halk Partisi'nden olup da oy vermeyenler de vardı. Bunlar her zaman o yüzde 2'yi tamamlayabilecek durumdalar.
- CHP içinde kaçak mı oldu yani?
Kaçak oldu evet.
- Nasıl tespit ettiniz?
Tespit ediyoruz. Yani daha önceden oy aldığımız yerler, şimdi almadığımız yerler. Onlara bakınca birçok şeyi tespit edebiliyoruz.