Burak Soyer
“Zaten son güzel havalar, ileride üzülmeye vakit olacak…”
Kırık kalplerin merhemi ya da dinleyicilerinin takdimiyle, “Zor Zamanların Yoldaşı” Sera Savaş, yeni albümü “Son Güzel Havalar”ı, “Şarkılar Perişan” teklisi ile tamamladı. Şarkı, sanatçının alıştığımız melankolik halinin aksine hayli oynak bir şarkı olsa da sözleriyle yine efkârlı, hüzünlü havaları gönüllerden düşürmüyor ve “Son Güzel Havalar”a kendince ayrı bir renk katıyor.
Amerika hayatı nasıl gidiyor? Orada neler yapıyorsun? Orada senin yaptıklarından ne kadar haberdar insanlar? Duyunca nasıl yaklaşıyorlar?
Yolunda gidiyor her şey, yoğun bir şekilde buradaki iş hayatıma da devam ediyorum. 8-5 çalışma tempomun ardından kalan vaktimi yeni kayıtlara, demolara ayırıyorum genelde. Vakit buldukça New York’taki lokal ve yeni sanatçıların konserlerine gitmek de çok hoşuma gidiyor. Burada da beni yakından takip eden destekleyen bir çevrem var ve destekleri beni çok mutlu ediyor. Yeni tanıştığım insanlara müzik kariyerimden bahsettiğimde çok ilginç buluyorlar. Buradaki iş hayatımdaki çalışma tempomun yoğunluğundan müzik kariyerime nasıl vakit bulduğuma çok şaşırıyorlar. Biraz da ilham kaynağım bu yoğun tempom diyebilirim. Dolu dolu yaşamak, yeni deneyimler, yeni şehirler ve yeni insanlar katıyor hayatıma.
Son şarkın “Şarkılar Perişan”la “Son Güzel Havalar” albümünü tamamladın. Var mı kafanda soru işareti, “Şurayı şöyle yapsaydık,” dediğin yer? Tamamen içine sinen bir albüm oldu mu?
Albüm sürecine başlamadan önce kafamdaki sorulardan biri de buydu galiba. Ya şarkılar kafamdaki gibi sonuçlanmazsa, istediğim sound’u yakalayamazsam… Çünkü ilk defa şarkılarımın yapım sürecinde yeni insanlarla çalışacaktım. Albümdeki aranjeler Berkant Ali İncesaraç’a ve mixler Onur Gülanber’e ait. Demolarımı Berkant’a gönderdikten sonra aranjeler konusunda benimle fikirlerini paylaştı ve onun düzenlediği demoları dinlerken “tamam bu şarkı böyle olmalı” hissi hep vardı içimde zaten. Berkant’ın aranjelerine ve müzikteki bakış açısına tanıştığımız günden beri güveniyorum. O nedenle her şarkı içime sindi. Zaten aranjelerin yapım süreci biraz da doğaçlama ilerleyen bir süreçti. Bazen bir şarkının aranjesi biterdi sonra aklımıza bir şey gelir onu da denerdik ve böyle böyle şarkılar son haline geldi. Yapım şirketimiz Garaj Müzik de attığımız her adımın içimize sinmesi için çok destek oldu. Çalıştığım ekip sayesinde çocukluğumdan beri hayalini kurduğum ilk albümümü en güzel ve en saf haliyle yayımladık.
Albüm bir bütünlük taşımasına rağmen her şarkının bu bütüne bağlı bir hikâyesi var. Ama bunu bilinçli yaptığını sanmıyorum. Yani “Albümün havasını bozmayalım,” diye, ona şartlandırılmış şarkılar değil. Katılır mısın bu görüşüme?
Albümün hikâyesi aslında albüme de adını veren şarkıdan geliyor “Son Güzel Havalar”. Bütün bu şarkıların kapanış şarkısı tadında bu şarkı. Mevsim geçişleri hep beni büyülemiştir, özellikle yazdan sonbahara geçişler. Ani bir mevsim geçişi oluyor ve bazen sonbahar sadece iki gün sürüyor, yerini korkunç bir soğuk alıyor. O zamana kadar da havanın kötüye gideceğini bile bile güneşin tadını çıkarıyor insan.
Bu şarkıların da vermek istediği duygunun buna yakın olduğunu albümü bitirmeye yakın anladım. Kavuşamamak ama yine de sevmek. Uzaktan sevmek, sonunda o soğukta yalnız kalacağını bile bile sevmek ve bütün bunları kabullenmek… Albümdeki şarkıların hepsini “Son Güzel Havalar”ı yazmadan önce yazmıştım ve “Son Güzel Havalar”ı yazdığımda albümü noktalamak istediğimi hissettim. Bütün bu şarkılar hayatımın geride kalan bir dönemini anlatıyor ve zaten ardı ardına yazılan şarkılar oldukları için bir kitabın bölümleri gibi birbirlerini tamamlıyorlar.
“Böyle Kalma”yla ilgili yaptığımız röportajda sana “Hiç tam olamıyoruz galiba değil mi?” diye sormuştum. Sen de, “Bir saniye sonra ne olacağını bilmemek bizi heyecanlandıran, üzen veya mutlu eden şey. Üzülüyoruz çünkü hayat hep böyle devam edecek sanıyoruz ama birden beklenmedik bir şekilde bu üzüntümüz yarım kalıyor ve yerini başka bir duygu alıyor. Aşık oluyoruz, mutlu oluyoruz. Aşk bitiyor, yerini kalp kırıklığı alıyor. Bu sırada bir umut belki işler yoluna girer diye düşünüyoruz. Sonra başka umutlar, başka mutluluklar, başka üzüntüler…” diye cevap vermişsin. Albümdeki şarkılar da (hepsi değil elbette) bu cevaptan izler taşıyor. Aynı soruyu bu albüm için sorsam neler söylersin?
Bu albüm aslında önceden sorduğun bu soruyu cevaplıyor galiba. Önceden bahsettiğim gibi albümdeki şarkıları hayatımın geride kalan bir döneminde yaşadıklarım hakkında yazdım. Bazı şarkılar kavuşamamak, bazıları ise kavuşmayı anlatıyor. Güzel şeyler de olmuş hayatımda, beni umutsuzluğa, mutsuzluğa boğan şeyler de. Ama geriye dönüp baktığımda pişmanlık duyduğum veya başka türlü yaşamak isterdim dediğim bir durum olmadı. O dönemden geçmeseydim şu an olduğum insan olamazdım. Şu an hayatımda olan insanlarla tanışamazdım, deneyimleri yaşayamazdım. Hayattaki her olay zincirleme birbirine bağlı; ama hangi olay, hangi insan ne duygularla tanıştıracak bizi bilmiyoruz. Kendimizi tanımaya, tam olmaya çalışmaya dair bu süreci de güzel yapan şey bu bence.
Yine yukarıdaki soruda bahsettiğim röportajın başlığını senin cevabından alıntılayarak, “Her yarım kalan duygudan kendimizi tamamlıyoruz aslında” olarak atmışım. Bunu senin müziğin özelinde değerlendirecek olursak bu döngü içinde debelenmek zor olmuyor mu?
Bence bu tam olmaya çalışma çabası insanın kendisiyle yüzleşmesiyle alakalı. Benim için bu şarkıları yazmak da bu yüzleşme sürecinin bir parçası. Kafamdakileri kelimelere dökmek, sesli söylemek ve sonrasında şarkının kaydını dinlemek. Bu şarkılar benim için duygusal bir yolculuk aslında. Günlük tutmak yerine şarkılar yazıyorum. 2-3 yıl önce yazdığım şarkılarla şimdi yazdığım şarkıları karşılaştırdığımda ne kadar çok şey yaşadığımı ve daha bunların hayatımın ilk deneyimleri olduğunu ve daha birçok “ilk” yaşayacağımı hissediyorum. Bir nevi zor bir süreç. Anlam veremediğim hisler ve belki de en hassas olduğum konular hakkında yazıyorum.
Albümün son halkası “Şarkılar Perişan”da senin bildiğimiz tarzının dışına çıkmışsın. Çok da iyi yapmışsın. Ona ayrı bir parantez ayırarak hikâyesini dinlemek isterim…
Bu şarkı için farklı bir şey yapmak istiyorduk, çünkü tarzı, vermek istediği mesajla birlikte farklı bir şarkıydı. Albümdeki en özgün aranjelerden birini taşıyor.
Bu şarkıyı “neden hep yazılan şarkılar aşk şarkıları” gibi bir düşünce üzerine yazdım. Şarkılar şiirler hep âşıkların. Kavuşamayınca iki âşık, şarkılar da en az âşıklar kadar perişan oluyor.
Dinleyicilerin seni “Zor Zamanların Yoldaşı” olarak tanımlıyormuş. Bu zamanda böyle bir nitelemeyi hak etmek az buz iş değil. Şarkılarını yazarken “Ya beğenmezlerse” kaygısı taşıyor musun?
Şarkılarımı yazarken tamamen kendi dünyamda oluyorum, tek düşündüğüm şey “şu an ne hissediyorum” ve “bu duyguları nasıl anlamlandırabilirim” oluyor. “Kaç kişiye ulaşır, kim dinler" bunlar aklıma gelmiyor çoğu zaman. Hatta hiç paylaşmadığım, kendime sakladığım şarkılarım da var. Benim kendi iç dünyamda yaptığım bir yolculuk aslında. Şarkıları yazdıktan sonra yayımlamaya karar verdiğim an bu kaygı az da olsa oluyor. Ama zaten her zaman şarkılarımı beğenen bir kesim olacağı gibi beğenmeyecek bir kesim de olacaktır. En saf ve bana en doğru gelen haliyle yayımlamaya devam ettikçe dinleyicilerim beni bulacaktır ve bu yolda destek olacaklardır diye umuyorum.
Bu yılı “Son Güzel Havalar”la kapattın. Önümüzdeki yıl neler var kafanda?
“Son Güzel Havalar” hazırlıkları sonlanırken ikinci albüm hazırlıklarına başladık. Yeni şarkılar şu an kayıt aşamasında ve 2023’te yayımlamayı planlıyoruz. Bu sırada da konserler verip dinleyicilerimle buluşmayı çok istiyorum.