Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

“YAŞAMA UMUDU VE İSTEĞİYLE BU KADAR DOLU BİR İNSANIN ŞU ANDA YAŞAMDA OLMAMASINA ÇOK ÖFKELİYİM”

Neslican Tay’ın yaşadıkları sinema filmini dönüştü ve bu zor rolü genç oyuncu Naz Çağla Irmak başarıyla canlandırdı. “Zor rol” diyorum çünkü Neslican’ın yaşadıklarını canlandırmak ve tekrar hatırlamak biz seyirciler için bile çok zor bir sınavdı. Filmi izlerken aynen yukarıdaki başlıkta Naz’ın dediği gibi düşündüm ben de; onun yaşam savaşını hatırladım ve yaşamadığına öfkelendim. Çünkü başına gelenlere rağmen bu kadar çok yaşamı seven ve inadına yaşamak için mücadele eden birini daha önce görmemiştim. Belki de bu nedenle hayat hikâyesinden yola çıkarak yaşadıkları ve hastalıkla mücadelesi bir sinema filmine dönüştü. Naz Çağla Irmak, Neslican rolüyle adeta hepimizi büyülüyor. O kadar anlamlı ve iyi oynuyor ki sanki Neslican Tay’ı karşınızda hissediyorsunuz. Filmi izlerken içiniz dışınıza çıkıyor ve ağlamaktan kendinizi alamıyorsunuz. Böylesi zor bir rolü ve psikolojik olarak da insanı çok etkileyen bir karakteri bu kadar güzel oynadığı için hatta içselleştirdiği için Naz’ı yürekten tebrik ediyorum. Bu rolü üstelik de fiziksel değişimleri de yaparak oynayabilmek büyük başarı.


Naz Çağla Irmak son zamanlarda izlediğim en iyi performanslardan birini sergiliyor.

“Demir Kadın: Neslican” yine elbette aramızda onu unutmak mümkün mü? Bu kez filmiyle bizlere kendisini hatırlatarak “yaşadıklarım değil, mücadelem çok güzel” demeye devam ediyor. Hayatın ne kadar güzel olduğunu kısacık ömründe bize anlattı ve umutla ayakta durdu. Umudunu ve mücadelesini herkesle paylaştı, biz ona güç verdiğimizi zannederken aslında o bize yaşarken güç verdi. Bize nasıl güç verdiğini son nefesindeyken yazdıklarını bir kez daha paylaşarak hatırlatmak isterim.

Neslican Tay, yoğun bakıma alınmadan önce paylaştığı son mesajında şu ifadelere yer vermişti:
"Bu yaşadığım kaçıncı nüks ya da metastaz sayamıyorum. Ciğerlerim zaten berbat durumdalar. Benim tümörüm en iyi kemoterapi ile durdurulabiliyormuş. O yüzden kemoterapi almaya başlayacağım. Bunu kabul etmem çok zor oldu. Çünkü gerçekten iyileşeceğime çok inanıyorum. İyileşmeyeceğimi bir gün bile düşünmüyorum ama iyileşirken bu kadar acılı olması beni çok yıpratıyor. Saçlarımı kaybetmek, yaşam kalitemin düşmesi, özgürlüğüm vesaire kemoterapinin getirdiği bir sürü acı şey var maalesef. Bunları yaşamak gerçekten istemiyorum ama onunla savaşmak için, bu hayatta kalmak için bunu yapmam gerekiyorsa kemoterapiyi alacağım ve o şekilde devam edeceğim. Konuştuğumda bile sesim gidiyor zaten. Bir ciğerim resmen çalışmıyor tümörler yüzünden. 'Bu kadar ileriye gidemezsin. 2 adım attığımda nefesimi kesemezsin. Sen nesin, kimsin de benim vücudumu, benim hayatımı bu kadar etkiliyorsun. Madem beni bu kadar etkiliyorsun alıyoruz kemoterapiyi ve paşa paşa seni öldürüyoruz' dedim. Çünkü bunu yapmak zorundayım, savaşmak zorundayım, onu yenmek zorundayım. Çünkü gerçekten bu hayatta kalmak istiyorum. Çok acılı olacak yine bir sürü şey yaşayacağım hiç umurumda değil ben hayatta kalmayı, yaşamayı çok fazla istiyorum. Bunun için ne gerekiyorsa yapacağım. Ben ağlarken çok çirkin oluyorum benim gözyaşım akmamalı."

“Çünkü ben gerçekten hayatta kalmak istiyorum” diyen Neslican Tay bize çok şey anlattı ve gitti. Naz Çağla Irmak başta olmak üzere bütün ekibi yürekten tebrik ediyorum. Neslican’ın ailesine ne denir ki inanın bilmiyorum sadece “iyi ki böyle bir kız yetiştirdiniz bu hayata” diyebilirim.


Demir Kadın: Neslican filmiyle sinemalarda, lütfen bu filmi izleyin! Naz Çağla Irmak ile filmin galasında buluştuk ve duygusal bir ruh halinde sohbet ettik. İkimiz de hayatta olduğumuz için şu cümleleri kurduk: “Yaaa biz insanlar suya sabuna dokunmayan şeyleri nasıl dert edebiliyoruz, bu ne nankörlük. Neslican ne çok şey söyledi ve gitti, ondan ne çok şey öğrendik aslında öğrenmeye de devam edeceğiz. O zaman acının sesini kıs, müziğin sesini aç! hala hayattasın çünkü!”

Yaşamda kalmak için mücadele veren ve yaşama bağlılığıyla hepimizi duygulandıran genç bir kadının hayat hikâyesi sinema filmi oldu. Neslican’ı yaşarken takip ediyor muydun, kendisinden haberdar mıydın?

Tabii ki çok yakından kendisini takip etmiştim. Her durumundan haberdardım ve ne yaşadığını paylaşımlarından biliyordum. Her gelişmesinden haberdar olmaya çalışıyordum. O yüzden de benim için çok özel onu canlandırmış olmak. Bunu nasıl söylerim bilemedim, üzerine de düşündüm aslında bir anlamda Neslican bana bir şey hediye etti; onu oynayarak belki de kariyerimi başka bir yöne çevirdim, bu benim için büyük şanstı.

“O acıları bu şekilde göğsünde yumuşatıyor olması beni hep çok etkiledi”

Takip ettiğin dönemde Neslican yaşarken sana neler hissettiriyordu?

Empati kuramıyordum çünkü bende o gücün yansımasını bulamıyordum. O kadar mücadele şevkiyle doluydu ki, hep gülümseyen bir yüz, çok çok farklıydı. Öyle bir hastalığın içinde bu kadar güçlü durmak ve yaşarken bu mücadeleyi göğüslüyor olmak çok zor şeyler. O acıları bu şekilde göğsünde yumuşatıyor olması beni hep çok etkiledi. Açık açık söyleyeyim hiç empati kuramadım “nasıl yaa” diye sorduğum bir durumdu. Ve sonra hayat çok garip Jülyet’i oynamaktan kaçardım, bugün onu oynuyorum, bu rol için de bunu söyleyebilirim. Kaçtığım bir roldü ama hayat karşına çıkarır ya bir şey demek ister ve kendini onun içinde bulursun.

“Hiç durmadan uykumda bile onu düşündüm gerçekten”

Peki bu rolle nasıl buluştun?

Bana geldiğinde rolü oynamak için çok az bir zaman kalmıştı. Neden beni seçtiler onu yapımcılara sormak gerekir. Bana rol geldiğinde oynamak için sadece 20 günüm vardı. Çok değerli ve zor bir karakteri canlandırmak için çok az vaktim vardı ama kapattım kendimi, canla başla hiç durmadan uykumda bile onu düşündüm gerçekten. Sonra da sete girerken çok hazır hissettim kendimi. Ruhlarımız birbirine değdi gibi hissettim.


“Annesi ile sarıldık sanki kızını öper gibi öptü beni”

Hazırlık süreci nasıldı, ailesiyle tanıştın mı ve onlarla konuştun mu?

Ailesiyle sette tanışma fırsatı yakaladım. İlk saçımı kazıdığım gün annesi Fatma Teyze geldi, ben de garip bir durumdaydım çünkü ilk kez kendimi kel görüyorum tabii ruh halim garipti. Annesi ile sarıldık sanki kızını öper gibi öptü beni, o anı düşündükçe içim tuhaf oluyor. Ablası Nazlıcan ile hep iletişim halindeydik ona hep Neslican’ı sordum. Babasıyla da iletişim içindeydim.

“Kimse ben böyle hasta olsam ne olur?” diye düşünmez

Bu rolü psikolojik olarak oynamak bile çok zorken üstelik saçını kazıttın ayrıca protez bacakla oynadın.

Protez merkezine giderek protezle nasıl yürünür çalıştım. Sonrasında saçı kazıma günü geldiğinde his olarak o gün hem benim için hem set için uygun bir zaman değildi. Yönetmenim Özgür Bakar, “bugün günü değil” diyerek bir sonraki güne erteledi. Psikolojik olarak da sette çok yardımcı oldular. Herkesin benim motivasyonumu gözettiği bir setti,

bu anlamda çok mutluyum. Deniz Uğur daha önce biliyorsunuz kanseri atlattı, onun benim yanımda olması ve güç vermesi de çok önemli oldu. Tabii ki insan bazen tribe giriyor çünkü düşünmekten ve empati kurmaktan korktuğun yer burası; “kimse ben böyle hasta olsam ne olur?” diye düşünmez, “aman aman düşünme” dersin, “Allah korusun” dersin geçersin. Ben bunun içinde özdeşlik kurmak, sürekli bunu düşünmek ve raks etmek durumundaydım. Ve anlamaya çalışmak sonra da anlatmak zorundaydım, o yüzden benim sınavım biraz oydu ve zordu.

“Rol zordu ama etkilenmeden çıkabildiğimi düşünüyorum tabii ufak anksiyete de bırakmıştır bende”

Zor bir sınavmış.

Evet kesinlikle yaklaşmak istemediğin bir yerin içine girmen gerekiyor. Rol zordu ama etkilenmeden çıkabildiğimi düşünüyorum tabii ufak ufak anksiyete bırakmıştır bende. Ama kazasız belasız atlattık diye düşünüyorum.


“Filmden çıktığınızda neyin daha değerli olduğunu, neye kıymet vermeniz gerektiğini hayatta tekrar hatırlayacaksınız”

Mücadelesinin içinde Neslican’ın hangi dönemini izliyoruz ve hayatından neler göreceğiz?

Hastalık sürecinin öncesinden başlıyoruz onu anlatmaya yani Neslican’ın üniversiteye hazırlandığı zamandan başlıyoruz. Sürecin sonuna oradan gidiyoruz. Çok sıcak, çok umut dolu, bir insanın mücadele şevkini kendi içinde nerede bulduğuna dair çok güzel sahneler var. Benim şöyle bir iddiam yok; “film adına konuşmayayım bu filmden çıktığınızda müthiş umutlu olacaksınız” demiyorum ama filmden çıktığınızda neyin daha değerli olduğunu, neye kıymet vermeniz gerektiğini hayatta tekrar hatırlayacaksınız. Zaten bildiğimiz bir şeyi bize hatırlatıyor bu film.

“Hayallerini gerçekleştiremediğini ve bu hikâyenin sonunu bilmek çok acı”

İlk defa bir filmin sonunu biliyoruz bu da tuhaf bir durum ve acı bir son… Çok zor sahneler olmalı, çekerken neler hissettin?

Mesela bir sahne vardı hayallerinden bahsettiği çok zorlandım oynarken, biliyorum ya ben o hayallerin gerçekleşmediğini o beni acayip etkiledi. Filmde çok zor sahneler vardı okuduğunda “bu zor sahne demezsin ben oynarım dersin” ama oynarken hiç öyle olmadı çünkü biliyorum olmadı. Yaşama umuduyla ve isteğiyle bu kadar dolu bir insanın şu anda yaşamda olmamasına çok öfkeliyim ve garip bir hırs duyuyorum aslında. Hayallerini gerçekleştiremediğini ve bu hikâyenin sonunu bilmek çok acı. İlk kez hikâyenin gerçek sonunu biliyoruz.

“Ailesinin önderliğinde onlara danışarak ve onayıyla yazıldı senaryo”

Hayat hikâyesi ne kadar gerçeğe yakın yansıtıldı sonuçta bu bir film ama…


Neredeyse tamamı. Bu karakterler var tabii ki ama dinamik olarak aynı aslında. Zaten ailesinin önderliğinde onlara danışarak ve onayıyla yazıldı senaryo. O yüzden birebir olmasa da ilgi çekici kurgu şeyler vardır ama temel olarak hikâyesi aynı.

“Bence görevliydi, ben hep öyle düşündüm”

Sence Neslican’ı hayatta ne tuttu ve sonuna kadar mücadele gücünü kendinde nasıl buldu?

Bence görevliydi, ben hep öyle düşündüm. O geldi bize bunu anlattı, hatırlattı, gösterdi “bak, böyle değil; o iş böyle böyle yaparsan eğer kaybetsen de kaybetmiş olmuyorsun zaten yenemeyeceğin değil nasıl gittiğin, o yolu nasıl yürüdüğün önemli olan” dedi bize ve sonra görevini tamamlayıp gitti gibi hissediyorum.

“Bu filmin kıymeti hiç değişmeyecek hatta hayatımda bir milat olacağını düşünüyorum”

Oyunculuk kariyerinde nasıl bir yerde duracak bu film ve senin için önemi ne olacak?

Bence hiçbir zaman değişmeyecek bu filmin kıymeti. Daha çok yolun başındayım önümde çok proje olacak ama bu filmin kıymeti hiç değişmeyecek hatta hayatımda bir milat olacağını düşünüyorum. Sadece mesleki açıdan değil benim hayattaki farkındalıklarım açısından da bir milat. Ben Neslican’ı oynamadan önce dert ettiklerim, oynadıktan sonra dert ettiklerim ya da neyin önemli olduğunu fark etmek beni insan olarak da çok etkiledi sadece mesleki değil gerçekten.

“Ben kendi içimde bile bulamadığım bir gücü onda buldum, o da bana kendi gücümü buldurdu”

Neler etkiledi seni?

Ben kendi içimde bile bulamadığım bir gücü onda buldum, o da bana kendi gücümü buldurdu. Çünkü nasıl ya diyordum anlayamıyordum orada kayboldukça ama onun şevkini, gözlerindeki ateşi, içindeki güzelliği, o gözündeki alevi gördüm. Ve onu oynamak için benim o aleve ihtiyacım var ama şu anda aynı güç bende yok. Ama bilmiyorum nasıl oldu? Orada ruhlarımız bence birbirine değdi ve “tamam oynayacaksın” dedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi