Mutlu Hesapçı
“YARGI DİZİSİ BELKİ YARALARA MERHEM OLMAYACAK AMA UYUYANLARI UYANDIRACAK”
Son zamanlarda izlediğim en güzel ve başarılı projelerden biri ‘Yargı’ Kendini tekrarlamayan, her karakterin kendi hikâyesinin olduğu ve birbirine bağlanarak olayların hiç bitmediği zekice yazılan müthiş bir proje. Karakterlerin her birinin kendi içinde psikolojik karakter tahlillerinin gözler önüne serildiği, sosyolojik temele dayanarak yargı dediğimiz hayat damarının insanı yargılamaktan adaletteki yargılamasına dönüşen bir serüven adeta. Kadın karakterlerini ele alış açısından da ayrıca çok başarılı bir örnek. Dizideki her kadın gerçek hayatta karşılığını bulan sahici karakterler. Ve bu karakterlerin içinde yüzündeki acıyı etimiz parçalanırcasına bize geçiren Gül Erguvan var ki ahhh anne diyerek izliyorsunuz diziyi. Bu karaktere hayat veren oyuncu Zeyno Eracar oynamıyor adeta yaşıyor ve bize yaşatıyor o karakteri. Kendisini hangi projede izlesem fark yaratan oyunculuğu ve enerjisi ile onu görünce ekranda kalıyordum zaten. ‘Yargı’ dizisinde ise adeta büyülendim. Bu büyünün etkisiyle başarılı oyuncu Zeyno Eracar ile röportaj yaptım. Ve kendisinin dediği gibi; “Yargı belki yaralara merhem olmayacak ama uyuyanları uyandıracak” Ben diziyi her izledikten sonra bir şey düşünürken buluyorum kendimi. Eminim hepiniz diziyi izliyorsunuzdur başarısı zaten ortada ama izlemeyenler hala kaldıysa lütfen izleyin. Bütün dizi ekibini ve emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum. Herkese adaletin yerini bulduğu zamanlar dileriz.
‘Yargı’ dizisi o kadar başarılı ki her hafta sabırsızlıkla yeni bölümü bekliyorum. ‘Yargı’ size nasıl geldi, siz ilk okuduğunuzda neler hissettiniz ve dizinin bu kadar çok beğenileceği ve gündem olacağını ön görmüş müydünüz?
Yargı ilk okuduğumda; güçlü sahneleri, etkileyici, keskin ve net üslubuyla benim çok ilgimi çekti. Tam sezon hazırlıklarının yapıldığı, castların tamamlandığı bir dönemdi. Birkaç senaryo daha vardı elimde. Evet, hepsi kendi yollarını çizmeye hazırdı ama Yargı sihirli ve gizemliydi. Birbirine çok yakın karakterlerden ziyade, ters köşe bir rol oynamak istiyordum. Sonra bir toplantı yaptık Ali (Bilgin) Hocam, Sema (Ergenekon) Hanım ve ben. Toplantının 5. dakikasında Sema Ergenekon “Kaç bölüm okudunuz?” diye sordu ben de 1 bölüm dedim. “Lütfen 3 bölüm okuyun, yolluyoruz.” dedi ve şöyle söyleyeyim, soluksuz okudum, bitirdikten sonra şöyle dedim; “Allah’ım ya bir aksilik olursa, ya bu iş olmazsa…” Çünkü yürekten istedim Gül karakterini oynamayı, temiz ve etkileyici bir iş olacağı daha okurken belliydi. Yargı, oyuncularına da sürprizler yapan bir iş. Sadece seyircilerine değil. Ama büyüsü bozulmasın diye en yakın arkadaşlarıma bile bahsetmedim.
Kalemine, zekasına saygı duyduğum insanlarla yol almayı seviyorum
Son yıllarda başarılı ve izlenen projelerde görüyoruz sizi. Oynadığınız dizileri seçerken kriterleriniz neler ve dizilerinizin bu kadar çok tutma sebebinde şans önemli bir faktör mü?
Bu bir meslek sırrı. Şaka bir yana; kalemine, zekasına saygı duyduğum insanlarla yol almayı seviyorum. Gönül gözüyle görebilen ve dahil olduğum projede oynadığım karakterin yok olup gitmesine izin vermeyen insanlara… Oyuncunun sesini duyan ama yanlış yola girersem ışık tutup doğruyu gösteren yönetmenlere ve önce kendisine ait olan ama sonra bana emanet edilen karakterin beraberce nasıl olgunlaştığını keyifle izleyebildiğim insanlara.
Gül karakteri bana ilaç gibi geldi
Birbirinden farklı anne karakterlerinde izledik sizi. ‘Yargı’ dizisindeki anne karakteri diğer oynadığınız anne rollerinden nasıl ayrılıyor ve farklılıkları neler?
Yaşamda hepimizin annesi farklı. Hiçbir anne diğer bir anneye benzemiyor zaten. Ben hep sınırları olan ve kocasından bir adım geride durması gereken anneler oynadım. Farklı dertleri olan anneler… Hep kocasına sezdirmeden çözümler üretmeye çalışan anneler. Ne yazık ki bir televizyon dizisi çekerken sınır tanımayan anneler oynayamıyorsunuz. Öyle roller çok az çıkıyor ve ben bu durumdan çok sıkılmıştım ama Gül karakteri bana ilaç gibi geldi. Daha en başında bir bomba patladı içinde, evladını kaybetti ve beklenen tepkiyi vermedi. İşte bu rol tam bu noktada aşık etti kendini bana. Artık Gül tekinsiz bir anneydi, sınırları olmayan, çığlıklarını bastırmayan ve tüm evladını yitirmiş anneler gibi parçalara bölünmüş…
“Sanki öldüm ama görmeyi unuttunuz”
Bir insanın dünyada başına gelebilecek en kötü şey evlat acısı derler üstelik de bir cinayete kurban giden kızının yasını tutmak yaşarken ölmek gibi. Bu açıdan baktığınızda Gül Erguvan’ın içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz ve oynarken o acıyı nasıl yaşıyorsunuz? (Öyle ki o kadar iyi canlandırıyorsunuz ki o acı bizim yüreğimize oturdu ve her bölümde acınızı nasıl hafifletiriz diye izliyoruz.)
Gül karakterinin bir cümlesiyle cevap vereyim: “Sanki öldüm ama görmeyi unuttunuz.” işte içinde bulunduğum durum tam olarak bu. Ama dedim ya; az tekinsiz, pek ne yapacağı belli olmayan ve daha evvelden de ne yaptığı pek bilinmeyen sınırsız bir kadın var elimizde. Sürprizlere hazır olun. Gül karakterini oynarken çok sevdiğim kıymetli bir dostumun dediği gibi: o karakterin içinde eriyip, o karakterle bir bütün olmaya çalışıyorum, elimden geldiği kadar.
Canlandırdığım karakterimi sadece yönetmenimin ve yazarımla yoğururum
Role hazırlanmak diye bir şey var mı, Gül Erguvan rolüne nasıl hazırlanıyorsunuz?
Kesinlikle role hazırlanmak diye bir şey var. Çok çalışmak, gözlem yapmak, denemek, eğip bükmek gerekiyor ve sancılı bir süreç ama bir o kadar da keyifli ve heyecan dolu. Bana bir karakter emanet edildiğinde el ele tutuşup bir yol yürümeye başlarım o karakterle, ona alışmaya çalışırım. Ne hissettiğine, nasıl bir tepki verdiğine, nasıl bir Türkçe kullandığına bakarım. Sonra çok sıkı dost olurum onunla, kendimi de anlatırım. Ortak dili konuşmaya başladığımız andan itibaren o proje bitene kadar aramıza kimseyi almam. Canlandırdığım karakterimi sadece yönetmenimin ve yazarımla yoğururum. Başka hiç kimsenin bu büyüyü bozmasına izin vermem.
Yargı zekice yazılan kıymetli bir iş
‘Yargı’ dizisi toplumsal bir yarayı gündemde tutuyor, kadın cinayetleri üzerinde seyirciyi düşündürüyor ve sorgulatıyor. Bu anlamda dizinin önemini ve misyonunu tecrübeli bir kadın oyuncu olarak siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yargı zekice yazılan çok kıymetli bir iş. İlerleyen bölümler belki yaralara merhem olmayacak ama uyuyanları uyandıracak.
Daha öğrenilecek çok şey var…
Sahnede, TV ve sinemada, dublajda varlık gösteriyorsunuz. Bunların hepsi nasıl bir bütün ve dışarıdan baktığınızda kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Daha öğrenilecek çok şey var, gidilecek çok yol, söylenecek çok söz var diyorum.
Hayatta beni en çok vicdanının sesini duyan ve bu sesi ciddiye alan insanlar etkiler
Hayatta sizi bir oyuncu olarak etkileyen hayatın içinde bir rol ve hikâye nedir, sizi yaşamda neler etkiler?
Hayatta beni en çok vicdanının sesini duyan ve bu sesi ciddiye alan insanlar etkiler. Adaletli, kafaları özgür insanlar... Yolun sonundaki ödül havuca doğru düşüncesizce, duygusuzca, etrafta yıkıp döktüklerinden bir haber koşturup duran sonra ödül havuca ulaşınca bak nasıl başardım diyen; ekran sarhoşu, hayat sarhoşu tipler uzak dursun.
Oyuncu olmaya annem sayesinde karar verdim
Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz, klasik bir soru belki ama başarılı oyuncuların oyuncu olma hikâyelerini, duygularını ve motivasyonları hep çok merak ediyorum.
Oyuncu olmaya annem sayesinde karar verdim. Çocuğunu iyi tanıyan ve doğru yönlendirme yapabilen fedakâr annelerin çok iyi bir örneğidir. Darısı günümüz çocuklarının başına.
Bir değişim dönemindeyim
Zeyno Eracar nasıl bir dönemde, oyunculuktan arta kalan zamanlarda vaktini nasıl geçiriyor?
Çok açık söyleyeyim; bir değişim dönemindeyim. Yenilenme, arınma, temizlenme dönemi. Fazlalıklardan kurtulduğum ve gittikçe sadeleşip, özgürleştiğim… Oyunculuktan arta kalan zamanlarımın tamamı oğluma ait. Ancak beyefendiden izin alabilirsem azıcık sosyal olabiliyorum.
Adalet her zaman yerini bulur
Son olarak ‘Yargı’ daki karakter nasıl bir dönüşüm ve değişim yaşayacak, sizce adalet yerini bulacak mı, vicdan denen insan olma koşulunu herkes hatırlayacak mı?
En başta söylemiştim. Yargı kendi oyuncularına da sürprizler hazırlayan bir senaryoya sahip. O sebepten karakterlerin nasıl dönüşeceği iki bilinmezli denklem gibi. Ama şunu söyleyebilirim; Adalet her zaman yerini bulur.