Mutlu Hesapçı
Okyanusları aşacak iki Türk genç; Ezgim Mıstıkoğlu - Derin Deniz Bınaroğlu
Bu gençler olmasa hayata dair umut hiç olmayacak sanki… Ne zaman gençlerin başarılarına dair haberler okusam içim açılıyor ve hayat birden tekrar güzelleşiyor, yaşamaya dair umut doluyorum. Sizlerle bugün tanıştıracağım gençler sayesinde pazar gününüz çok güzel geçecek ve umutlu olmak için çok sebep var diyeceksiniz ve bu ülkenin gençleri ile bir kez daha gurur duyacaksınız.
Ezgim Mıstıkoğlu ve Derin Deniz Bınaroğlu iki Türk genci olarak, bizleri temsil etmek için uzun bir yolculuğa çıkıyorlar. İki Türk yelkenci Ocean Globe Race’e katılmaya hak kazandı ve okyanusu geçmeye hazırlanıyorlar. 10 Eylül’de başlayacak bu retro yarış için heyecanlı geri sayım başladı.
Gönül isterdi ki onlarla bir araya gelerek sohbet edebileyim ama yarışa hazırlandıkları için buluşmayı gerçekleştiremedik, o yüzden Ezgim ve Derin’e mail üzerinden merak ettiklerimi sordum.
Şimdiden iyi bir ikili olmayı başarmışlar ki sorularımı da kendi aralarında paylaşarak cevaplamışlar.
Derin Deniz aynı zamanda üniversiteden arkadaşımızın oğlu ne büyük gurur… Ezgim ve Derin Deniz sizinle gurur duyuyoruz, harikasınız!
Şansınız, bahtınız açık olsun ve yolculuğunuz su gibi ferah geçsin. Hadi gidin gelin ve hep birlikte kutlayalım bu büyük başarınızı.
Yelken sporuna ilginiz nasıl başladı, ne kadar zamandır bu sporla ilgileniyorsunuz ve neden yelken?
Derin: Yelken sporuna daha okuma yazma bilmediğim 6 yaşımda başladım. Dragos Yelken’in ücretsiz kursu ile başladığım serüvene İstanbul Yelken Kulübü’ne geçerek devam ettim. İYK’da optimist, Laser 4.7 ve Laser Radial sınıflarında birçok kere ulusal ve uluslararası yarışta boy gösterdim. Ardından üniversite ile birlikte yat sınıflarında yarışmaya başladım. IRC 1-2 klasmanlarında da aktif olarak yarışıyorum.
Ezgim: Yelkene 9 yaşımda İskenderun Yelken Kulübü’nde başladım. Yaz kursu ile başladığım bu serüvene 5 yıl daha optimistte devam ettim. Türkiye şampiyonalarına katıldım. Ardından yatlarda yarışmaya başladım. İstanbul’da ve güneyde birçok yat yarışına girdim. Şimdi de Derin ile birlikte okyanuslara yelken açacağız.
“Birbirimizden haberimiz olmadan ikimiz de Ocean Globe Race’e ayrı ayrı başvurduk”
Siz nasıl tanıştınız, ikili olarak Ocean Globe Race’e katılmaya nasıl karar verdiniz ve seçildiniz?
Ezgim: İkimiz de Ocean Globe Race’e ayrı ayrı başvurduk, birbirimizden haberimiz olmadan. 3 adımlı bir seçme sürecinden geçtik. Seçmelerde hep farklı gruplardaydık o yüzden yüz yüze görüşme şansımız olmadı ama birbirimizi Instagram’dan bulduk ve hep iletişimde kaldık. Son seçmeler Atlantik geçişiydi, ilk defa ondan önce buluştuk. Takım belli olunca da Portekiz’deki antrenmanlarda beraberdik. Yani bu yarışa katılmaya ikili olarak karar vermedik ama aynı takımı bulmuş olmak ve takımdaki tek 2 Türk olmak çok güzel bir tesadüf oldu bizim için.
“Yarışı özel kılan faktörlerden biri de teknolojinin de 1973 ile aynı olacak olması”
Bu nasıl bir yarış ve önemi nedir?
Derin: Ocean Globe Race aslında bir retro yarış. 1973’te yapılan Whitbred Round The World Race’in aynısının günümüzde yapılan versiyonu. Yarışı özel kılan faktörlerden biri de teknolojinin de 1973 ile aynı olacak olması. GPS, telefon, navigasyonel veri gibi birçok şey bu yarışta yasak. Bu da bizi geleneksel olan göksel navigasyona ve bol bol kitap okumaya yönlendiriyor.
“Uzun ve zorlu bir yolculuk olacak. Atlantik, Hint ve Pasifik okyanuslarını aşacağız”
İki Türk genci olarak okyanusta bir yolculuğa çıkacaksınız, nasıl bir yolculuk olacak ve heyecanınız nedir?
Ezgim: Uzun ve zorlu bir yolculuk olacak. Atlantik, Hint ve Pasifik okyanuslarını aşacağız. Denizcilik ve yarışçılık anlamında çok şey öğreneceğimiz bir yolculuğa çıkıyoruz, aynı zamanda hayatımız boyunca unutamayacağımız dünyadan izole olan yerlere gideceğiz. Böyle bir şansın çok nadir bir şekilde ele geçtiğinin farkındayız ve bu yüzden çok heyecanlıyız. Her zaman yaptığımız gibi teknede en iyi şekilde yarışıp her anın tadını çıkarmaya çalışacağız.
“Yarış yaklaşık 8 ay ve 27.000 deniz mili sürecek, tam bir dünya turu”
Yarış ne kadar sürecek, nerelere uğrayacaksınız ve yarışma şartları neler?
Yarış yaklaşık 8 ay ve 27.000 deniz mili sürecek, tam bir dünya turu. Southampton’dan başlayacak yarışımız sırasıyla Cape Town (Güney Afrika), Auckland (Yeni Zelanda), Punta del Este (Uruguay) ve tekrar Southampton’da (İngiltere) son bulacak. Yarışı başka hiçbir yerde karaya çıkmadan ve karadan destek almadan tamamlamamız gerekiyor ve motor açmak tabii ki yasak. Böyle olunca hiç rüzgâr olmayan günlerde çok rüzgâr olan fırtınalı günler kadar zor olabiliyor.
“Yarışta her türlü teknoloji yasak buna GPS de dâhil”
Teknolojinin yasak olduğu bir yarış olacak peki yönünüzü nasıl bulacaksınız?
Yarışta her türlü teknoloji yasak buna GPS de dâhil. Yönümüzü astronavigasyonla bulacağız. Sekstant denen bir alet var, yıldızlardan ve gezegenlerden ufuk çizgisiyle birlikte açı alarak koordinatlarımızı bulabiliyoruz. Tabii ki hava bulutlu olursa bu yöntem işe yaramıyor. Aynı zamanda yakından geçen gemiler varsa pozisyonumuzu onlara da sorabileceğiz.
“Yapıldığı ilk yılda 3 yelkencinin suya düşerek bir daha bulunamaması da tehlike ve riski açıklıyordur sanıyorum”
Gece yolculuğu zor olmayacak mı, bu yarışta bekleyen tehlikeler neler ve nasıl bir adrenalin?
Derin: Gece yolculuğu özellikle Hint ve Pasifik okyanuslarında bizi zorlayacak gibi gözüküyor. Oralardaki fırtınalar, dalga boyları ve soğukluk gerçekten sınırları zorlayacak seviyelerde. Yapıldığı ilk yılda 3 yelkencinin suya düşerek bir daha bulunamaması da tehlike ve riski açıklıyordur sanıyorum.
“Her 2 ayda bir karaya çıkacağız”
8 ay boyunca okyanusta olmak, karadan uzak olmak çok acayip bir duygu olmalı…
Ezgim: Her 2 ayda bir karaya çıkacağız. Cape Town, Yeni Zelanda ve Uruguay’da duracağız. 2-3 hafta kadar teknolojiye yakın ve sudan uzak olacağız.
“Belki birçok dünya turunun ilki belki de ilk ve son”
Yarışın sonucu ne olursa olsun seçilmeniz zaten büyük bir başarı, tebrik ediyorum çok gururlandım. Yarış nasıl sonuçlansın istersiniz ve bu yarışın sonucu sizi nereye taşıyacak, bundan sonraki hedefler neler olacak?
Derin: Yarışın sonucu sizin de dediğiniz gibi çok önemli değil fakat yarışı kazanmak repütasyon açısından kesinlikle çok yararlı olur. Finişe girdiğimiz ve yarışı bitirdiğimiz an bizim için bence gerçekten çok özel olacak. Belki birçok dünya turunun ilki belki de ilk ve son. Böyle şansları yakalamak çok önemli ve böyle anları da yaşamak bizler için değerli olacak. Buradan çıktıktan sonra Ezgim ile birlikte iki kişilik açık deniz yarışlarının yanı sıra daha prestijli olan Rolex yarışlarında da boy göstermek yapmak istediğimiz hedeflerden…
“Deniz bizim için özgürlük demek”
Deniz sizin için ne ifade ediyor ve denizci olmak kendinizi nasıl hissettiriyor?
Ezgim: Deniz bizim için özgürlük demek. Denizde olmak ait olduğumuz yere dönmek gibi. O yüzden teknede bu kadar uzun süre kalmak çok zor gelmiyor. Kendimize denizci diyebilmek için daha çok denize çıkmamız lazım. Şu anda öğrenme ve gelişme aşamasındayız. Belki bu yarışı bitirdikten sonra denizci olmaya yaklaştık diyebiliriz ama şu an değil.
Derin: Yelkenin, denizin, rüzgârın inanılmaz bir çekiciliği var bence. Yaşattığı aksiyon ve her denize çıkışında farklı bir senaryo ile karşılaşacak olmak beni gerçekten yelken yapmaya ve yarışmaya devam ettiren yegâne faktörlerden.
Hayat 8 aylığına duracak mı, okul durumlarını nasıl ayarladınız?
Derin: Benim okulumun son senesi kaldığı için dondurdum. Hazırlık okumadığım için kafam rahat kendimi bir yıl kaybetmiş gibi düşünmüyorum. Hayalimi gerçekleştirmenin verdiği yatıştırma var diyebilirim.
Ezgim: Ben de okulumu Hollanda’da tamamladım. Bu yıl da ara vermiş gibi oldum.
“İlk önceliğimiz bu yarışı sağ salim bitirebilmek”
Bundan sonraki hedefleriniz ve hayalleriniz neler?
Ezgim: Double-Handed yarışlara katılmak olabilir, beraber bir Türkiye rekoru kırabiliriz. Aklımızda bir sürü proje var. Ama tabii ki ilk önceliğimiz bu yarışı sağ salim bitirebilmek.