Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

“O kadar fazla şeyle uğraşıyoruz ki... Duyguları, aşkı düşünmek lüks geliyor artık”

Ne zaman bir şarkı çıkartsa duygularıma girmeyi başarıyor kendisi. Her şarkısında “Bu kız nasıl bir hikâye anlatacak yine bana?” diyorum.

Güliz Ayla yeni teklisi “An’da” ile duygularıma güçlü bir giriş yaptı. Şarkı beni etkisi altına aldı ve müzik listemdeki şarkılarımın içine yerleşti.

Güliz Ayla kendi bildiği yolda ilerleyen, kendi adımlarıyla yürüyen başarılı bir müzisyen. Güliz Ayla’ya yolculuğunu ve beni etkileyen şarkısını sordum. Bu pazar onun şarkıları eşliğinde röportajımızı okuyun böylece duygulu ve güzel bir pazar geçirmiş olursunuz. Ben şarkılarını söylemeye başladım bile... Herkese iyi pazarlar dileriz...

Hayırlı olsun yeni şarkın “An’da” ne zaman çıktı, tek şarkılık bir single çalışması değil mi?

Evet, tekli single listelerden dinleyebilirsiniz. Artık fiziksel çıkmıyor, her şey dijital. Haziranda yayınladık şarkıyı, heyecanla takip ediyoruz.

“ŞARKININ ZAMANI YAZA KISMETMİŞ”

Şarkıyı çok sevdim ben; An’da ne güzel bir şarkı ve durum ismi de aynı zamanda. İlk çıkış şarkın gibi çok sevileceğini düşünüyorum.

Aaaa ne güzel, böyle düşünmene çok sevindim. Evet evet, ben de sevileceğini düşünüyorum. Bu şarkı aslında geçen yıl sonu yaptığım bir şarkıydı. Cihad Selamlar ile birlikte oluşturduğumuz bir çalışma oldu. Memleketin gündemi asla bitmediği için şimdi değil sonra çıkartalım, sonra bir şey ekleyelim falan derken zamanı şimdiymiş ki yeni çıkartabildik. Aslında sonbahar şarkısı diye anılacak bir şarkı gibi de gelebilir ama yaza kısmetmiş şarkının zamanı. Şarkıyı beğendiler ve bence de beğenilecek güzel bir şarkı yaptık.

ŞARKILARIN MEVSİMİ OLUR MU?

Şarkıların mevsimi olur mu? Duygusu güzelse bir şarkıyı sonbahar-yaz ya da mevsimlik diye ayırmayalım istiyorum. Hakikaten özel şarkıların içine yerleşecek bir şarkı olmuş “An’da”. Her mevsim dinlerim.

Her mevsimlik şarkı aslında her şarkı. Şarkıda önemli olan; insana geçen melodisi, duygusu ve onda bıraktığı etki. Bu etkiler varsa şarkının mevsimi de olmuyor aslında.  

“AŞK ŞARKILARI YAZARKEN NAİF VE POZİTİF BİR DİLLE YAZMAYI SEVİYORUM”

Sözlerinden yola çıkarsak şarkı nasıl çıktı, biraz duygusundan bahseder misin?

Cihad bana bir şarkı hazırladığını söyleyerek önce şarkının iskeletini getirdi ve ilk hali çok başkaydı. Şarkının bir tek nakaratı olduğu gibi kaldı A’sı, B’si komple değişti. Ben şarkıları yaparken mesela aşk şarkıları yazarken naif ve pozitif bir dille yazmayı seviyorum. Hani böyle çok ayrılık şarkısı gibi değil de içindeki duygunun güzelliğini anlatmayı seçiyorum.

“BEN AŞKIN POZİTİF YÖNÜNDEN BESLENİYORUM”

Sendeki etkisini aslında ifade ediyorsun ve aşk sende pozitif bir duygu o zaman.

Aşkın etkisi her zaman pozitif çünkü ben mutlu olmayı severim aşkta, kimisi kaosu sever ve aşkın karanlık duygusundan beslenir. Ben aşkın pozitif yönünden besleniyorum.  O yüzden de aşk şarkısı yazdığımda böyle şeyler, bu tarz kelimeler saçılıyor.

“KENDİLİĞİNDEN SÖZLER VE MELODİLER GELİYOR…”

Evet, duyguları pozitif anlatan bir şarkı ayrılık şarkısı desen ayrılık şarkısı değil, yani böyle içinde aşkın bütün renklerini barındıran da bir duygusu var. Nasıl bir ortamda ve durumda yazılıyor bu şarkılar?

Ya nasıl yazıyorum? Bilmiyorum, genelde şarkı yazarken böyle televizyon falan açık oluyor. Eskiden özel ortam hazırlardım ama şimdi olağan, olduğum ortamda yazabiliyorum. Bir oturup başına geçeyim derdim, kendimi zorlardım eskiden bir düzen kurardım. Şu an öyle yaptığımda hiçbir şey çıkmıyor. Başka bir dönem başladı hayatımda; mesela çok enteresan yerlerde melodi ve söz kaydetmeye başladım. Kendiliğinden sözler ve melodiler geliyor, bu ara öyle çalışıyor bende durumlar. Bu şarkıyı da öyle yazdım, televizyon karşısında olduğumu hatırlıyorum ama zaten sıfırdan var etmediğim bir şarkıydı, iskeleti elimde hazırdı sonrasında birazcık ödeve dönüştü ve tamamladım diyebilirim. Şarkının ilk halini gördüğüm anda ki Cihad kendi projesi için bana şarkıyı dinletmiş ve fikrimi almak istemişti. Şarkıyı dinlettiği zaman “Bu şarkıyı bana veriyorsun, birlikte yapalım ve ben bu şarkıyı söylemek çok isterim” dedim. Ve şarkıyı böylece sahiplendim. Birlikte oluşturduğumuz bir şarkıya dönüştü böylece “An’da” şarkısı…

“KARŞI TARAFA BİR İTİRAFIN DA ŞARKISI”

Bu şarkı eski sevgiliye çekinmeden gönderilecek şarkılar arasında. “Al bendeki duygun bu” diyerek güzel hislerin ifadesi olabilir. Hatta karşı taraf böyle düşünmüyorsa bile “Ya ne güzel şeyler hissetmiş ya ne kadar naifmiş” diyebilir. Kendi değerimizi karşı tarafa anlatacak bir şarkı gibi geldi bana.

Evet, sözleri öyle gerçekten. Böyle pozitif duygularla yazılmış ve aşkın güzel halini, duygusunu anlatıyor. Aslında dediğin gibi karşı tarafa bir itirafın da şarkısı. Hani böyle bir duygu seli ve işte karşındakine hani hissettiğin o en yoğun duygularının ifadesi gibi.

“BEN YİNE DE AŞKTAN YANA OLAN TARAFTAYIM”

Bu duygular sadece şarkılarda, kitaplarda ve filmlerde kaldı gibi geliyor bana. Sen nasıl bakıyorsun?

O duyguları yaşamıyoruz çünkü hiç tahammülümüz kalmadı. Dünya çok büyük bir kaos içinde, küresel olarak hepimiz öyleyiz ve dertlerimiz çok fazla gerçekten. Özellikle Türkiye’de çok karmaşık şeyler yaşıyoruz. Hepimiz yorgunuz. Artık duygularla yaşamak zamanı değil ama ben yine de aşktan yana olan taraftayım.

“SEVDİĞİM ZAMAN FEDAKÂRLIK YAPARIM, KENDİMDEN ÖDÜN VERİRİM”

Nasıl bir âşıksın?

Ben sevdiğim insanı mutlu etmek için her şeyi yaparım. Yazdığım gibiyim, duyguluyum ve özen gösteririm. O yüzden yazıyorum bu duyguları ve bildiğim duygular bunlar. Sevdiğim zaman fedakârlık yaparım, kendimden ödün veririm. Tabii ki de bu hani majör şeylerden bahsetmiyorum ama… Her iki insanın aynı düzende ve bir arada buluşabilmesi zaten çok ütopik bir şey. “Ben böyleyim, beni böyle kabul et” diyerek yola çıktığında ortak bir noktada buluşman zor, biriyle beraber olabilmen zor. Çünkü milyarlarca insan var ve herkes çok farklı yani denk gelmek zaten çok zor. O yüzden birbirimize biraz yaklaşmak zorundayız.

Başka türlü yaşayamazsın, yaşanmaz. Ben yaklaşırım, yaklaşmayı da severim ama karşılıklı anlayışla bu mümkün. Her insan başka bir kapı benim için… Ama insanların öncelikleri para kazanmak, geçim derdi, memleket sorunları yani o kadar fazla şeyle uğraşıyoruz ki duyguları ve aşkı düşünmek lüks gibi geliyor artık. Yeni birini tanımaya bile üşeniyor insan ve şey diyor; “Off, seninle mi uğraşacağım? Daha yeni tanıştım seninle. Senin için vakit harcayamam ve uğraşamam…” Genel çoğunluk böyle düşünüyor ve herkes başka şeylerin yorgunluğunun içinde...

“ÖNCELİK SIRALAMAMIZ ÇOK FARKLI”

Çok başka şeylerin, bir mücadelenin içindeyiz. Şairin dediği gibi ; “… durup ince şeyleri düşünmeye vakit yok” hikayesine dönüştü bizim de hikayemiz.

Evet, gerçekten öyle yani tamamen böyle, ince şeyleri düşünmeye vakit yok. Öncelik sıralamamız çok farklı. Ama ödün vermeden olmuyor. Annelerimiz babalarımız anlatır ya bizde boşanmak mı vardı yavrum diye ki bu sözü biz çok duyduk. Bütün aileler bizde boşanmak olmaz derlerdi ve öyle yıllarca aynı yastığa baş koyarlardı. Eee ne kadar mutlulardı onu bilemem ama yaşarlardı. Onu o yaşayan iki kişi bilir ama ilişkilerde bence biraz ödün vermeden olmuyor. Arkadaşlık ilişkisinde de  böyle değil mi? Annenle babanla böyle zıt karşı karşıya geliyorsun, yeri geliyor kardeşinle yabancı biriyle mi karşı karşıya gelmeyeceksin? Bu noktada iki farklı insan diye meseleye bakmak lazım.

“BEN SEVDİĞİMİ SÖYLERİM HATTA DİREKT SÖYLERİM”

Şarkılarla ifade ediyorsun da normal hayatta sevgini, aşkını ifade eder misin?

Ben sevdiğimi söylerim. Benim öyle tabularım yoktur, sevdiğimi söylerim. Böyle ilk adımı falan bekleyen bir tip değilimdir mesela. Ben duygularımı ifade etmeyi seviyorum. Hatta direkt söylerim!

“BENİM ŞÖHRETİM ŞARKININ ŞÖHRETİNİN YANINDA HİÇBİR ŞEY”

Senin ilk çıkış şarkın bütün testlerden geçti ki üzerinden onca yıl geçmesine rağmen hâlâ çalınmaya devam ediyor. Seni tanımamız ‘Olmazsan Olmaz’ şarkısıyla oldu değil mi?

Evet, evet tanınmam o şarkıyla oldu. Hiç farkında değildim şarkının bu kadar çok ses getireceğinin hatta öyle ki benim şöhretim şarkının şöhretinin yanında hiçbir şey. Ama şöyle söyleyeyim bu durum bana inanılmaz mutluluk veriyor. Yıllardır insanlar beni görünce “aaa Olmazsan Olmaz şarkısını söyleyen kız” diye sesleniyorlar. Bu şarkıyla aşırı özdeşleştim. Bu şarkı bir haftada patlayan bir şarkı oldu ve hemen benimle röportaj yapmak istediler. Sebebi de o dönem Türkiye’de en çok Shazam uygulamasıyla en çok aranan şarkı olmasıymış yine Youtube izlenmesi 235 milyon civarında ve %100 organik sayı bu. Vevo video klip portalında izlenmesi 100 milyonu geçen ilk Türk kadın şarkıcı oldum bu şarkı sayesinde. Hiç beklemiyordum böyle olmasını, bir tılsım yarattı şarkı. Çok fazla dizide kullanıldı, yaşlısı genci hatta çocuklar da şarkıyı çok sevdi. Düğün şarkısı da oldu, sünnet düğünü şarkısı olarak da kullanıldı. 

“BENİM NE OLACAĞIM BELLİ ZATEN... SONRAKİ AŞAMA ALBÜM”

İlk şarkınla bu kadar çok konuşulacağının, bu başarıyı yakalayacağının hayalini kurmuş muydun?

Bilmiyordum böyle olacağını gerçekten. Ben zaten hep sahnedeydim, yıllarca back vokalistlik yaptım, kendi gruplarım da dâhil 16 yaşından beri sahneye çıkıyorum. Her zaman müzisyenlik yaptım. Benim için aslında albüm yapmak hayalimdi evet ama öyle büyük hayaller kurmadım. Ben zaten müzisyenim ve bu benim işim diye baktım.

Ne bileyim bazı insanlar başka bir meslekten gelir ya şarkıcılığa ve şarkıcı olacağım derler ama benim ne olacağım belli zaten şarkıcı olacağım sonraki aşama albüm yapacağım. Ve bu çok normal bir şey. Yolum ve sonum belli, sürpriz değil bana. Şarkılarım var diye gezerken birden acayip bir şey oldu ve 27 yaşında ‘Olmazsam Olmaz’ şarkısı patladı. Öyle hayallerim hiç yoktu, sabırsız da değildim yoksa 27 yaşına kadar beklemezdim. Ben kendi halimde sahne almaya, projeler yapmaya devam ediyordum. Ta ki hadi sana albüm yapalım denilene kadar. Sıla ve Efe Bahadır’la çalışmaya başladık ve ilk albümün prodüktörleri onlar oldu. Benim öyle büyük hırslarım yok, müziğimi yapayım ve kendi dünyamda mutlu olayım yeter. Hayattan beklentim bu kadar!

“BİR MÜZİSYEN KARİYERİ OLUŞTURUYORUM BEN”

Bildiğim işi yaparım gerisine karışmam gibi bir durumun var “Ben buradayım” diye de bağırmıyorsun.

Ben her zaman şunu söylüyorum; ben bir müzisyenim… Mesela işte bunu parantez açıp söylemek isterim, kimsenin şarkıcı olmasında gözüm yok ya da sen de mi albüm yaptın demem ve gerçekten beni enterese de etmez. Sesini beğenmediğim yüzlerce isim sayarım. Şarkıcı olup da hatta müzisyenlerden de sayarım bu kişisel zevktir. Kendi adıma şunu söyleyebilirim, ben sadece müzikle uğraşıyorum ve işim bu. Ben müzisyenim yarın öbür gün buradan meşhur olup oyuncu olayım ya da influencer olayım hatta model olurum sonra parayı bulurum tekne alırım, restoran açarım gibi amaçlarım yok. Hiçbir zaman böyle dükkanı kapatıp gitmeyeceğim, ben bu işi yapmaya devam edeceğim. Ben kalıcı olacağım, bunu biliyorum ve ben kalıcı olmayı seçtim! Adım geçtiği zaman “O hep müzik yaptı” desinler istiyorum. Bir müzisyen kariyeri oluşturuyorum ben kendime.

“ŞARKILARIM İÇİN ARABA TESTİ YAPARIM"

Peki, kendi şarkılarını dinlerken ne hissediyorsun?

Çok dinlemeyi sevmiyorum. Şarkı çıkana kadar yüzlerce kez dinlediğim için belirli bir süre sonra kendime yabancılaşıyorum. Ama araba testi yaparım ve çok severim. Arabada giderken o şarkıyı dinliyorsam ve seviyorsam tamamdır, o şarkı olmuştur. O yüzden araba testini seviyorum. Arabada kendi şarkılarımı dinlemeyi daha çok seviyorum. Sürüş esnasında ne hisset- tiriyor bana işte o başka bir yolculuk oluyor.

“ŞARKI YAZAN, BESTELEYEN VE SÖYLEYEN İNSANLAR BENİM İLGİ ALANIMDA”

Peki, bu anlamda beğendiğin, ustadır dediğin kimler var?

Kayahan çok kıymetli bir isimdir ve ustamızdır. Çok güzel şarkılar yapmış. Sezen Aksu her şeyimiz gerçekten, sektörü çok besliyor. Şarkı yazan, besteleyen ve söyleyen insanlar benim ilgi alanımda. Mesela Gökhan Türkmen, onu da çok beğenirim. Aslında bütün bu isimleri ayırt eden özellik müzisyen olmaları, o yüzden bu insanlar benim ilgi alanıma giriyor. Ben de şarkı üreten bir müzisyenim ve şarkılarımı söylüyorum.

“MÜZİK SEKTÖRÜ OLARAK BİZ BİRLİK OLAMIYORUZ”

Pandemi her sektörü etkiledi ama en çok da müzisyenleri vurdu. Maalesef gerçek müzisyen dediklerimiz de zorluk yaşıyorlar, geçinemiyorlar?

Pandemiden beri ya aslında Gezi’de başladı bu zorluklar diyebilirim. Gezi’den sonra hayatlarımız çok değişti. Temel sorunumuz genel ve özellikle sektör olarak biz birlik olamıyoruz bence. Çok fazla arkadaşım işi bırakmak zorunda kaldı. Müzik dünyasında sektöre katkı sağlayan çok fazla çalışan ve çözüm ortağımız var, hepsi işsiz kaldılar. Sahnenin önünden çok arkasında çok fazla emekçi var. Ve bu insanların çoğu memleketlerine döndüler.

Sizler bizi baz almayın… Hadi diyelim sahne önündekiler olarak birikim yapabildik biz ya peki orkestralar, teknik ekipler onların işi çok zordu. Ben şarkı sözlerinden telif alabiliyorum yan gelir olarak peki ya diğerleri… POPSAV, MSG kurullarında yer alıyorum ve bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama maalesef yeterli değil. Millet olarak herkes kendi derdinde ve halinde olma durumundan kurtulamıyoruz. Bencillik de var ve kendini düşünme hali bitmiyor. Biri de ben bu konsere çıkmam diyemiyor ve ekibinin haklarını hatta bütün müzisyenlerin haklarını korumuyor. Tabii ki de ismini vermeyeceğim ama mesela çok ünlü bir şarkıcı biliyorum “Bana ne işte müzisyen de parasını biriktirseymiş, kötü duruma düşmeseymiş” diyor ve kendisiyle kıyaslayarak “Ben birikim yaptım, benim halim, vaktim yerinde o da kendi geleceğini düşünseymiş” diyerek meseleye böyle bakanlar var. Bir laf var ya argo ama doğru “Yaralı parmağa işemez” diye öyle bir durum işte.

“ÖLENE KADAR HEP YANIMDA VE ARKAMDA OLDULAR”

Müzisyen olmana karşı çıktı mı ailen, geçinemezsin ne işin var demediler mi?

Hani derler ya inek bir öğrenciydi diye, gerçekten öyleydim yani çok çalışkandım. Aile büyüklerim doktor olmamı falan bekliyordu. Ama çekirdek ailem her zaman destekçim oldu, ne istiyorsan onu ol dediler. Şarkıcılık konusunda en büyük destekçim ailemdi. Tabii Samsun gibi bir yerde bile şarkıcı olacağım dediğinizde alkış almıyorsunuz. Babamı 12 yaşında annemi de 3 yıl önce kaybettim. Ölene kadar hep yanımda ve arkamda oldular. O karşı çıkan akrabaları hiç umursamadılar ve ilgilenmediler. Herkese karşı savundular ve alkışladılar beni.

“ANNEM KONSERLERİMİ HİÇ KAÇIRMIYORDU”

Şarkıcı olduğunda memleketine gitmek güzel olmalı ve annen seninle hava attı mı?

Tabii ki, çok güzeldi. Bir yerde şarkım çalıyor kızımın şarkısı diye hava atıyordu. Memleket insanı da benimle gurur duydu tabii zamanla, mahalleliler, akrabalar çok güzel duygular bunlar. Öyle ki annem konserlerimi hiç kaçırmıyordu. Güliz’in annesi Fatoş denilmesi en çok gururlandığı hitap şekliydi. Aşırı mutluydu ve peşimden her yere gelmek isterdi.

“KÜÇÜK ŞEYLERLE MUTLU OLMAYI ÇOK ÖĞRENDİM”

Şu anda hayatın nasıl gidiyor, müzik yaparak hayatını istediğin gibi yaşayabiliyor musun?

İstediğim gibi yaşayabiliyorum çünkü küçük şeylerle mutlu olmayı çok öğrendim. İşte biraz da böyle şeylerle öğrendim, yani babamı, annemi kaybettim. Annemin çok uzun süren bir hastalık süreci oldu. O kadar çok böyle hani hayatta gerçek olan şeyi o kadar iyi ve erken anladım ki.

“DAHA KÖTÜ NE GELEBİLİR İNSANIN BAŞINA?”

Hayatın anlamını ve değerini değil mi?

Evet, öyle güzel tokatlandım ki şu an benim şarkımın bir günde 1 milyon dinlenmesi hiçbir şey ifade etmiyor yani. Çok klişe olacak ama sevdiklerin yanında olmadığında hepsi çöp. Ben onu istemiyorum, ben işte sevdiklerimle gerekirse kendi küçük çemberimde, daha az dinlenmelerinde mutlu olabilirim. Onu çok iyi öğrendim. O yüzden hırslarım yok. Çünkü çok güzel tokat yedim hayattan önce babamı kaybettim, sonra annemi kaybettim. Daha kötü ne gelebilir insanın başına? Allah korusun bir evladım olursa bir gün onun acısı herhalde bilmiyorum ki… O yüzden hep şey diyorum beni hiçbir şey yıkamaz hele de sektörle ilgili. Ben mutlu olmayı öğrendim kendi hayatımda. Çok mutluyum şu an gerçekten. Maşallah konserlerim yerinde, güzel bir dinleyicim var, istediğim koşullarda yaşayabiliyorum, daha ne olsun ki! Her şey kendi içinde olup bitiyor anladığım kadarıyla. Çok kolay böylesi ama işte kendine hesap ver, kendine soru sor, kendini açıkla. Hiç başka kimseyi üzmüyorum gerçi…

“SAÇIMLA OYNAMAYI ÇOK SEVİYORUM”

Sürekli saçlarını niye değiştiriyorsun?

Bilmiyorum. Çocukluğumdan beri böyleyim. Küçükken kına yakardım, keserdim kendim, mora boyadım saçımda her şey denedim. Hiç acımıyorum saça mesela yarın dazlak falan gelebilirim.

Kadınlar mutsuz olduklarında saçlarıyla uğraşır derler…

Hiç alakası yok, çok seviyorum saçımla oynamayı sadece. Gece bakmışımdır mesela Instagram’da bir saç modeli mi gördüm ertesi günü hemen ilk iş kuaföre gidebilirim o derece. Bu kızılda kalacağım ama gerçekten. Zaten menajerime de söz verdim, ekibim de yasakladı artık. Sürekli saç değiştirdiğim için de tanınmıyorum o da ayrı mesele oluyor. Ekibim tanınmamak için bu kadar çaba sarf eden başka biri olamaz diye benimle artık dalga geçiyor. Bu artık son hali, bu renk ve tarz hoşuma gitti. Söz verdim, uzun süre değiştirmeyeceğim saçımı… : )))

“KARDEŞLERİM DİZİSİNİN JENERİĞİNİ BİZ YAPTIK, ŞARKISINI DA BEN SÖYLÜYORUM”

Yeni projeler neler?

Artık şarkılar arasında uzun ara vermeyeceğim yeni şarkılar art arda gelecek. Eylül’de çok güzel bir proje İbrahim Erkal’ı anma albümünde yer aldım ‘Ömrüm’ şarkısını söyledim, çok heyecanlıyım ve sevenleriyle buluşmasını bekliyorum.  İşte arada güzel ve farklı işler oldu.   Mesela dizi müzikleri, jenerikleri oldu. Şu anda yayınlanan ATV’de Kardeşlerim dizisinin jeneriğini de biz yaptık, dizinin jenerik şarkısını da ben söylüyorum. Hatta bir sinema filmi içinde şarkı besteledim. Dizi ve sinema müziği alanında çalışmalarım devam edecek. Konserler yazla birlikte hareketlendi, yaz konserlerim de sürüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi