Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

“Her yeni karakter beni besliyor, geliştirip değiştiriyor”

Duygu adı gibi… Onunla yıllar öncesinden tanışıyorum. Aramızdaki arkadaşlık hayal kurma ve mesleki plan yapma üzerine diyebilirim. Uzun saatler süren bir sohbette hayallerimizi konuştuğumuz ve o hayallere giden yolculukta neler yapabileceğimizin planlamasını yaptığımız o günler aklıma geliyor şimdi. İkimizin de gözlerinin içinin parladığını ve heyecanlandığımızı hatırlıyorum. O günden bugüne çok zaman geçti ve şimdi bakıyorum; o hayallerimizin çoğu gerçekleşti ve kariyer yolculuğumuz da bildiğimiz yoldan şaşmadan ilerliyor. Benim Duygu’yu takip etmem de sürüyor elbette ve kendisiyle gurur duymaya devam ediyorum. Duygu’nun on elinde on marifet var, farklı disiplinlerde bu kadar yaratıcı ve üretici olan az insan tanıdım. Öyle ki “ben oyuncuyum” diyerek kenara çekilmiyor ve başka alanlarda da üretmeye devam ediyor. Duygu Serin kendisine ve çevresine ışık saçan bir insan ve parıldayan bir oyuncu.  Siz onu son zamanlarda ‘Yargı’ dizisinde severek izlediniz. İstedim ki benim yakından tanıdığım Duygu’yu siz de tanıyın. Duygu Serin röportajı ile sizleri baş başa bırakıyorum. Herkese duygu dolu mutlu pazarlar dileriz.

Duygu, ben seni yolculuğunun bir yerinde yakaladım sonra hikâye nasıl gelişti?

Aslında tam da senin bıraktığın yerden sonra hikâyem değişti ve yurt dışına yerleştim. Hem tasarım hem de tiyatro mezunu olduğum için tasarım kariyerimle ilgili o zamanlar çok iyi teklifler aldım. Ve farklı ülkelere yolculuklarım başladı. Tasarımcı olarak önce Bakü sonra da Amerika’da coğrafi bilgi sistemi projelerinde kullanıcı deneyimi ve kullanıcı ara yüzü çalışmalarında yer aldım. Tasarım ekiplerini yönettim, bu sebeple de farklı ülkelerdeki gelişmeleri takip etmek için Yunanistan, Katar, Hırvatistan, Sırbistan, Almanya vb. ülkelerde konferanslara ve incelemelere katıldım. İllüstratör olarak da Sırbistan ve Hırvatistan’ın daveti üzerine bu iki ülkede sergi açtım. Serginin adı “Mavi Kırmızı İstanbul” ama sonunda oyunculuk ağır bastı, pandemiden önce doğru bir zamanlamayla çok şükür ki Türkiye’ye döndüm. 

Kariyer yolculuğunda hayatının yönünü değiştiren durum, olay ne ya da kişi kim oldu?

2019 yılında bir rahatsızlık geçirdim, bu olay hayatımda nelere öncelik vereceğim konusunda büyük bir değişim yarattı. O süreç uzun geçti. üstüne detaylı konuşmak istemem. Geldi, geçti ve bitti.

“HER ŞEY ÇOK HIZLI OLDU”

‘Yargı’ dizisindeki rol sana nasıl geldi?

Her şey çok hızlı oldu, diziyi zaten çok severek izliyordum. Göksu karakteri ile ilgili audition geldi, çekim yolladım. Seçildim ve set sürecim bu şekilde başlamış oldu.

“YARGI’DA BİRLİKTE ÇALIŞTIĞIM TÜM OYUNCULAR İLHAM VERİCİ”

‘Yargı’ dizisinde yer almak nasıl bir tecrübe oldu ve oyunculuk anlamında sana ne kattı, nasıl bir katkı sağladı?

Harika bir ekiple çalışıyorum ve bu anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum. Herkesin birbirine destek olduğu ve geliştirmek için çaba harcadığı bir ekip. Ben de her gün mesleğimle ilgili kendime yenilikler katıyorum. ‘Yargı’da birlikte çalıştığım tüm oyuncular ilham verici.

“GÖKSU İŞİNİ EN İYİ ŞEKİLDE YAPMAYA ÇALIŞAN BİR POLİS”

Yargı’da canlandırdığın karakterden bahseder misin ve gittikçe de rolün çoğaldı. Göksu olmadan cinayetler çözülemeyecek duruma geldi.

Ne güzel böyle bir intiba yaratmış olmak. Göksu hevesli, meraklı ve işini en iyi şekilde yapmaya çalışan bir polis. Dizinin 1. sezonunda babasını kaza kurşunu ile kaybettiği için polis olmaya karar verdiğini Ilgaz’a anlatır ve hayatına dair bir şeyler öğrenmeye başlarız. Göksu, abisi çok ünlü bir futbolcu olmasına rağmen kendi ayakları üzerinde duran çok güçlü bir kadın karakter.

“DİZİ SEYİRCİSİYLE YENİ TANIŞTIK DİYEBİLİRİM”

‘Yargı’ dizisiyle tanınırlığın arttı diyebiliriz herhalde. Yargı dizisinden önce seni dizilerde neden göremedik ya da fark etmedik?

Dizi, hayatıma birbirinden güzel insanları getirdi. ‘Yargı’ dizisinden önce yine Ay Yapım’ın Çukur dizisinde çok kısa süreli yer almıştım. Hem yurt dışında olmam hem de geri kalan zamanlarda tiyatroda olmam sebebiyle dizi seyircisiyle yeni tanıştık diyebilirim.

“TÜM SÜRECİN KEYFİNİ ÇIKARMAYI KENDİM İÇİN KIYMETLİ BULUYORUM”

Seninle tanıştığımızdan bugüne hep kendi yolunda ve bildiğin doğrultuda yolculuk etmektesin. Entelektüel alt yapın, disiplinli bir çizgin ve idealist duruşun var ve bu yoldan hiç taviz vermedin hatta sapmadın. Farklı disiplinlerde de üretimlerin devam etmekte. Sen kendini nasıl tanımlarsın ve nasıl bir yolculuk içindesin?

Senden bunları duymak ne güzel, duygulandım. Sanırım kendini tanımakla ve her gün yeniden yeni özelliklerini keşfetmekle ilgili bitmeyen bir süreç oluyor. Hayatın sana getirdikleri ve senin tüm hayatı karşılama tarzınla şekilleniyor duruşun, vizyonun, bakışın. Farklı sanat disiplinleri içerisinde büyüdüm, üretim süreçleri kişiden kişiye değişken ve biricik. Ben yolda olmayı ve tüm sürecin keyfini çıkarmayı kendim için kıymetli buluyorum. Hep söylediğim bir cümle var; severek yaptığım işimi severek yapmayı sürdürmek… Mesleğimle ilgili en sevdiğim şeylerden biri, sürekli kendini geliştirme, dönüştürme ve öğrenme hali. 

“RESİM, TASARIM VE TİYATRO OKUDUM”

Oyunculuk çocukluk hayalin miydi peki, illüstrasyon hayatının neresinde?

4-5 yaşlarında sahne ile tanıştım, oyunculuk net çocukluk hayalimdi. Lisede tiyatro bölümünde okumak istedim ama o zamanlar İzmir’de okuduğum lisede tiyatro bölümü yoktu ben de Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü’nde okudum. Annem ressam olduğu için çizim yapmak hayatımızın bir parçasıydı. Kardeşim, kuzenim, teyzem hepimiz annemden etkilenip resim bölümünde okuduk. Ben resimden sonra tasarım okumayı tercih ettim. Paralelinde tiyatro da okudum ve okul hayatım bir türlü bitmedi.

“KÜLTÜRE DAİR ANLATIMLAR İÇEREN İLLÜSTRASYONLAR TERCİH EDİYORUM”

İllüstrator olarak yaptığın çalışmalar neler?

Ben kültüre dair anlatımlar içeren illüstrasyonlar oluşturmayı tercih ediyorum ama gelen konulara göre de değişiyor. Sırbistan ve Hırvatistan’da açtığım sergilerde illüstrasyonların içeriği İstanbul ile ilgiliydi. Son yaptığım iki proje; göç temasıyla ilgili olan ‘Buluşan Adımlar’ ve toplumsal cinsiyet ve hafıza yürüyüşleri için ‘Cins Adımlar’da illüstrasyonlar oluşturdum. İleride bu çalışmalarımla ilgili bir sayfa oluşturmayı düşünüyorum ama yoğunluktan henüz başlayamadım. 

“KENDİNE AİT BİR OYUN ALANI KURMAK İSTİYORSUN”

Şu anda ’45 Saniye’ oyununu oynuyorsunuz aynı zamanda tiyatronun da kurucularındansın. Tiyatro oluşumunuzdan ve oyununuzdan bahseder misin?

Aybike Turan, Melda Narin Güler ile birlikte 2019 yılında tiyatromuzu kurduk. Tiyatro kurma sebebimiz kendi oyunlarımızı yapabilmekti ve bu gereksinim “Benim oynamak istediğim oyunlar var” dediğin anda doğuyor. Çünkü denemek, görmek ve kendine ait bir oyun alanı kurmak istiyorsun. Bu durum bir oyuncu olarak kendi iş sahanı yaratmak adına da çok önemli. Oyunumuz ‘45 Saniye’ ofis ortamında “Bir ayağa kalksana” lafı ile karşılaşan bir kadının 45 saniye içinde aklından geçenleri konu alıyor.

“LIVING ALTAR-COLAB4 PROJELERİ VE BODY PEELİNG OYUNU”

2017 yılında New York'ta ilk solo performansını ‘Living Altar’ projesi kapsamında sergiledin. 2018 yılında Hollanda-Türkiye işbirliğinde gerçekleştirilen ‘CoLab4’ projesi ile Paul Pourveur'un ‘Body Peeling’ oyununda yer aldın. Bu iki proje çok önemli, öyle herkesin başaracağı ve içinde yer alacağı işler değil. Nasıl projelerdi, önemi nedir ve yurt dışında böyle projelerde seni görmeye devam edecek miyiz?

‘Living Altar’ projesi için farklı ülkelerden 10 kişi seçildi, New York’ta prova süreçleri gerçekleşti ve orada sergilendi. Buraya o süreçle ilgili makale yazarım ama şöyle anlatayım: Proje açık bir çağrıydı ve belirli bir metin size iletiyorlar, bu metin ile ilgili bir performans tasarlamanız isteniyor. Performansı tasarlarken sizden istenilen belirli öğeler var ama tüm proje, kostüm, dekor, müzik, yönetim, tasarım sizin üretiminiz oluyor. Tek kelimeyle; harikaydı. ‘CoLab4’ ise İzmir’de bulunan 4 farklı yerel tiyatronun birlikte oluşturduğu bir projeydi. Paul Pourveur'un ‘Body Peeling’ oyunu çalışıldı ve İzmir’de sergilendi. Paul Pourveur da gösterimde bize katıldı. Bu iki proje de hayatımda unutulmaz deneyimler oldu. Evet, uluslararası projelerde yer almaya devam etmek istiyorum.

“GELEN İŞLER KENDİMİ GÖRMEK İSTEYECEĞİM PROJELER OLUYOR”

Yargı’nın dışında var mı başka heyecanlar, seni nerelerde göreceğiz?

Çok işler konuşuluyor, güzel bir dönem geçiriyorum, heyecanlı ve çok mutluyum. Genellikle iş konusunda şanslıyım, gelen işler kendimi görmek isteyeceğim projeler oluyor tıpkı ‘Yargı’ dizisi gibi. Bu ay bir reklam filminde yer aldım çekimleri geçtiğimiz haftalarda tamamlandı. Bir de ‘Dünya Bu’ dizisinin 3. bölümünde beni de görebilirsiniz, o da bu ay yayınlandı. Film olarak da “Görmediniz” (kısa film) geçen yıl festival sürecine girdi. Yakında farklı mecralarda umarım sizlerle buluşur. Bu filmin önemi benim için çok ayrı bir yerde çünkü beni şu ana kadar gördüğünüz karakterlerden farklı göreceksiniz

“İÇİMDEN ‘DAHA İYİSİ GELECEKTİR’ DİYE GEÇİRDİM VE ‘YARGI’ GELDİ”

Daha önce sana gelen bir rolü kabul etmeyip pişman olduğun oldu mu?  

Hiç olmadı ama şöyle bir hikâyem var; Yargı’nın geldiği haftadan bir hafta önce başka bir dizi ile anlaşmak üzereydim ve oyun programım ile set tarihi çakıştığı için olmadı. İnan içimden “Daha iyisi gelecektir” diye geçirdim ve ‘Yargı’ geldi.

“ÇALIŞMAK İSTEDİĞİM BİRÇOK YÖNETMEN VAR”

Keşke ben olsaydım dediğin rol var mı ya da hayalini kurduğun bir rol ne?

Son zamanlarda çok iyi işler üretiliyor ülkemizde, çalışmak istediğim birçok yönetmen var. Birkaç rol ya da ad vererek sınırlandırmak istemem. Keşke ben olsaydım diye içimden geçirmiyorum ama bana ilham oluyorlar.

“DAHA İYİ BAKABİLMEK BENİ ÜRETKEN KILIYOR”

Bir kadın oyuncu olarak sektörü nasıl görüyorsun ve sen kendini içinde nasıl konumlandırıyorsun?

Eskisine göre çok daha güçlüyüz, örgütleniyoruz, her geçen gün daha da güzel insanların yer bulacağını düşünüyorum ve düşünmek istiyorum. Çünkü daha iyi bakabilmek beni üretken kılıyor.

“BİTMEYEN ÖĞRENME HALİ, MESLEĞİMLE İLGİLİ EN HEYECAN DUYDUĞUM ŞEY”

Role hazırlanma sürecin nasıl oluyor, mesela Yargı’da kriminal bir hikâyede kendi rolüne nasıl hazırlandın?

Bol araştırma okuma, izleme, dokunma, deneyimleme... İhtiyaç duyduğum ne varsa buraya yazabiliriz. Bu süreç hep devam ediyor, bu bitmeyen öğrenme hali mesleğimle ilgili en heyecan duyduğum şey. Her yeni karakter beni besliyor, geliştirip değiştiriyor. Bunu çok seviyorum.

“SEVEREK YAPTIĞIM İŞİMİ SEVEREK YAPMAYI SÜRDÜRMEK”

Hayallerin ve hedeflerin neler?

Severek yaptığım işimi severek yapmayı sürdürmek. Oyuncu olarak hem ülkemizde hem de uluslararası birçok projede yer almak. Bunun varlığı için, her gün yeni güzellikler çıkıyor karşıma.

“EN ÜZEBİLECEK ŞEY, OLAYLARI SAĞLIKLI DEĞERLENDİREMEYECEK BİR ZİHNE SAHİP OLMAK”

Seni en çok mutlu eden ve en çok üzen ne var?

Yaşamak, deneyimlemek, nefes almak gibi belki her gün farkında olmadan yaptığımız eylemleri fark etmek beni mutlu eden şey. Hani derler ya ‘sağlık olsun’ gerçekten öyle, sağlık olsun gerisini hallederiz. En üzebilecek şey, olayları sağlıklı değerlendiremeyecek bir zihne sahip olmak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi