Mutlu Hesapçı
‘Gücün de sırrın da kanında’
Dünyanın değişik şehirlerinde içinde umudun olduğuna inanılan bir yolculuğa çıkıyorsunuz, insanlığı kurtaracak bir formülün peşinden gidiyorsunuz ve uzun süredir de beklediğiniz bu umuda ihtiyacınız var.
Bir türlü paylaşılamayan dünyadan yoruldunuz, hâlbuki dünya hepimize yetecek şekilde tasarlanmıştı.
Ama dünya insanı doymak bilmeyen boğazının ve nefsinin kölesi oldu, halbuki dünya nimetleri herkese yetecek kadar çoktu.
Dünyanın dengesi şaştı.
Çünkü dünyanın bir yerinden insanlar yaşamaktan acizken ve yaşam savaşı veriyorken başka yerlerde yaşam hep sonsuz akıyordu.
Dünya uzun süredir can çekişiyor ve insanlık, gıda krizinden tutun da iklim krizi en önemlisi de ekonomik bir krizle karşı karşıya.
Tabir yerindeyse insanın içine ettiği dünyada insan ‘en sağlıklı ve uzun ömürlü nasıl yaşayabilirim’in hesabını yapmaya başladı.
Durum kritik çünkü batan gemide herkes var. Öyle tek başına kurtulmak da artık pek mümkün görünmüyor.
En basiti acil bir durumda hiç tanımadığınız birinin kanı size can verebiliyor. Hepimiz kan kardeşiyiz ama farkında değiliz.
Tüm bu sorgulamalarımın ışığında geldi canım Nursel Köse’nin yeni kitabı, ‘5. Kan’…
O benim canım ve kanımdan hissettiğim arkadaşım, işte bu konuda şanslıyım.
Nursel öyle bir kitap yazmış ki oyunculuğuna hayran olduğum noktada yazarlığı ile beni kendisine bu kez hayran bıraktı.
Mesele, bir mucizevi kanı bulma hikâyesinden yola çıkıyor gibi görünse de kitap insanlığa sağlıklı yaşamı götürmeye çalışıyor.
Dünya eşitlenebilir oluyor ve herkes sağlıklı yaşam koşullarına kavuşabiliyor aslında. Ama dünyanın gündemine, buldukları formülle oturacak bilim insanları birden kaçak katillere dönüşüyor…
Elbette insan kötü olmaktan asla vazgeçmiyor ve kanı pahasına kötülüğü seçiyor.
Yolları Midilli’den İtalya’ya, İngiltere’den İsrail’e, Hindistan’dan Türkiye’ye uzanan kahramanlarımızın bu yolculuğunu soluksuz okuyorsunuz.
‘5.Kan’ kitabı bitince kanından, canından olan insanlara sarılarak “Gücün de sırrın da kanında. farkına var” diyorsunuz.
Herkese iyi okumalar ve sağlıklı bir yaşam diliyoruz. Ve tabii ki mutlu pazarlar!
Nursel kitabı bir solukta okudum, çok beğendim tebrik ediyorum seni. Ben çok heyecanlandım sende durum ne?
Çok heyecanlıyım kitap yeni çıktı. Bu benim 3. kitabım ama ilk romanım… Başka bir heyecan içindeyim.
“Ertelemeden yazmalıyım diyerek bu kitabı oluşturdum”
Yazma yolculuğun nasıl başladı?
Yazmaya başlamam 20 yıl öncesine dayanıyor ilk şiirle başladım yazmaya. Almanya’da Türkçe ve Almanca olarak ilk şiir kitabım çıktı. Sonra kabare ve tiyatro tekstleri yazarak devam etti. Ardından dört tane radyo tiyatrosu yazdım. Bunlar benim yazma dönemimi oluşturdu. 2016’da ‘Soytarı Özgürlüğü’ kitabım çıktı. Bu kitabın oluşum süreci uzun yılları kapsıyor diyebilirim ve hazırlık dönemi oldu. Ara ara hep yazıyorum, kısa hikâyelerim var. Yazılardan oluşan bir sandığım var. Yazmakla ileride emekli olurum, bir ormanın içinde göl kenarında otururum ve yazarım diye bıraktığım şeyler vardı. Burada başka bir dürtü geldi ve “Ertelemeden yazmalıyım” diyerek bu kitabı oluşturdum.
“Ben de eşim de kan grubu üzerinden besleniyoruz”
Bu kitabı okuyunca yazar Nursel Köse diyebiliyorum sana artık. Bu hikâyeyi nasıl oluşturdun ve fikir nasıl ortaya çıktı?
İlk etapta doğru beslenme nedir diye uzun yıllardır düşündüğüm bir dert vardı. Bir oyuncu olarak hem bedensel ve hem zihinsel zinde olmam için kendime nasıl yatırım yapmam gerekiyor ve nasıl iyi olabilirimi düşünmeye ve araştırmaya başlamıştım zaten. 15 yıl önce organik, doğru gıdalar, diyetler ve bunların faydaları nasıl olur diye araştırdım ama uzun vadede kalıcı olmadığını zamanla gördüm. Bu durumu araştırmaya başladıkça kan grubuyla beslenme yöntemi karşıma çıktı. Bu yeni bir olay değil, kan çok önemli ve bedenimizin can sıvısı. Bir damla kanımızı veriyoruz, bütün bedenimizin seceresi ortaya çıkıyor. Kan grubu ile beslenmenin vücudumuza çok iyi geleceğini fark ettim ve 15 yıldır da bu yöntemi hayatımda uyguluyorum. Ben de, eşim de kan grubu üzerinden besleniyoruz, bu şekilde beslenmenin çok faydasını çok görüyorum. Bu hikâyeyi yazmayı düşündüm ama asla bir bilim insanı olarak değil ki bunun için tıp okumak, belirli dallarda uzman olmak gerekiyor. Romanda böyle yazamayacağım için polisiye bir kurguyla hikâyeyi şekillendirdim ve aşı bulunmasıyla 5. kanın ortaya çıkması şeklinde bilimkurguyla besleyerek insanlara bunu roman olarak göstermek istedim. Tabii ki bunun bir bilim kitabı olmayıp macera ve gerilim kitabı olmasına çok dikkat ettim. Bunların hepsini bir araya getirerek bu kitap çıktı. Hem bilim kurgu, hem polisiye bir tarzı var kitabın. Kan gurubu, 5. kanın bulunması şeklinde bir kurgu olarak hikaye ilerledi.
“Kitabın ortaya çıkması pandemi döneminde oldu”
Kurgu çok güzel ilerliyor, romanı yazmak ne kadar sürdü?
Pandemiden önceki yaz eşimle bir Avrupa gezimiz oldu, gezerken de hep sürekli hikâyeler ürettik ve bu ülkede ne geçebilir diye düşünmeye başladık. Kitabın ortaya çıkması pandemi döneminde oldu. O süreçte kan grubuyla ilgili çok araştırma yaptık. İnsanın sağlığı, kalıtsal hastalıklar, kan grubundan dolayı yanlış beslenme, ortaya çıkan yeni hastalıklar ve en önemlisi de bağışıklık sistemini baya derin araştırdık, inceledik. Bu şekilde arka plan bilgilerini ortaya döktük ardından kan gurubuna göre beslenmede ne yenilir, ne içilir üzerine yazmaya başladık. Öyle ki hatta kan grubu burç gibi bir şeye de zamanla dönüştü.
“Kahramanlarımızı kan grubu üzerinden tarif etmek çok doğru geldi”
Evet okurken fark ettim kesinlikle öyle burç gibi özellikleri var.
Kahramanlarımızı kan grubu üzerinden tarif etmek çok doğru geldi bana, ben bunu kendimde de gördüm. Kan grubu bazı şeyleri söylüyor yanlış beslenirseniz sinir sisteminiz etkileniyor, hastalıklarınız farklı oluyor hatta gündelik hayattaki davranışlarınızı bile belirleyebiliyor. Kitabın kurgulanması pandemi döneminde oldu. O kötü dönemi yaşarken herkes, biz bu dönemi yazarak geçirdik ve kitabı oluşturduk. Editörümle birlikte son şeklini verdik ve kendisi beni çok motive etti. 10 sene kendi bedenimde denediğim beslenme yönteminin de etkisiyle kitap üç yıllık bir çalışmanın sonucunda ortaya çıktı diyebilirim.
“Kan grubuyla bedenin analizi çıkıyor aslında”
Pandemide dünyanın sonu geldi diyerek moral olarak hepimiz çökmüşken sizin bu durumu bir üretime çevirmeniz ne güzel. Sağlıklı beslenmenin bir sürü reçeteleri var senin tercih ettiğin uygulama kan grubuna göre beslenme. Ben seni 18 yıldır tanıyorum ilk tanıdığım gibisin, dondurulmuş gibisin. 5. kan o mucizevi kan sende var diye düşünüyorum. Kan grubuna göre beslenmenin faydaları neler, bu yöntemi neden tercih ettin ve hayatına yansımaları neler oldu?
Bu beslenme yöntemini kendi hayatımda, bedenimde bire bir gördüm. 15 sene önce romatizma başlangıcı olarak tanımlanan rahatsızlıklar çıktı, eklem yerlerim ağrıyordu. Almanya’da tedaviye başladım, tedavide önerilen çok fazla ilaç alarak ve yıllara yayınlan bir tedavi yöntemiydi. Ben bu tedavi yöntemini istemedim. Hayatımda neyi yanlış yapıyorum ve nasıl besleniyorum diye düşünmeye başladım, bu durumun araştırmasına girdim. Hakikaten de kan grubu üzerinden beslenmeyi görünce yanlış beslenmede sıfır kan gruplarının ilerideki hastalıkları romatizma, eklem yerleri kireçlenmesi olduğunu öğrendim. O kadar tıpatıp uyuyordu ki belirtiler buradan yola çıkarak beslenmemi tamamen değiştirerek kan grubuma göre beslenmeye geçince başlayan hastalığı yendiğimi gördüm. Ayrıca size yaramayan bir şeyi yediğinizde çöküyorsunuz, yoruluyorsunuz, enerjiniz düşüyor ama bedeninize uygun şeyleri yediğinizde dinç oluyorsunuz, şişkinlik olmuyor ve enerjiniz yükseliyor. Bütün bunları zaman içerisinde kendi üzerimde deneyerek çok faydasını gördüm. Aynı zamanda bilimsel bir sürü çalışmalar var. Tabii kan grubu üzerine kitaplar var, kan grubuna göre sağlıklı beslenme üzerine bilimsel araştırmalar var ve bu uygulanan bir yöntem, tıpta uygulanmayan bir şey değil her şikâyetimizde kandaki malzemeye bakıyorlar. Hasta olduğunuzda ilk bakılan ve incelenen şey kan zaten ve ona göre sizi tedavi ediyorlar. Kan grubuyla bedenin analizi çıkıyor aslında.
“Dünyanın tepesinde bazı karar vericiler var”
Neden kan grubuna göre beslenmiyoruz?
Toplumlarda belirli menfaatlerden dolayı kan grubuna göre beslenmek hem gıda azlığından, hem insanların aşırı sağlıklı olmasını istemeyen koca bir sistemin varlığından kaynaklı bilinçsiz bir durum var. Dünyanın tepesinde bazı karar vericiler var. Nüfus patlaması da yaşanıyor dünyada bu nedenle de insanların bu kadar çok sağlıklı olmasını tasvip etmeyen efsanevi gruplar var. İnsanların ebediyen uzun ve sağlıklı yaşaması belirli kitlelerin, sektörlerin işine gelmeyeceği senaryosundan yola çıkarak romandaki kahramanları ve anti kahramanları oluşturduk.
“Dünyada altın kan dediğimiz bir kan daha var ve çok nadir insanlarda bulunuyor”
Sistemin dayattığı şeyler var ve insanlık hem bedensel hem de ruhsal açlık çekiyor. Bir taraftan da obezite yükselişte. Ruhsal olarak insanların açlığının yarattığı travmalar ortada. Dünyanın yarısı çok doyuyorken diğer yarısı açlık çekiyor. Doyma ve açlık durumunu sistem kendine göre oynayarak insanlık üzerinde işliyor ve değiştiriyor. Tam da kitap bu noktada 5. kandan yola çıkarak herkesin şifalı ve sağlıklı yaşayabileceğini, herkese yetecek kadar yiyecek olduğunu da anlatıyor. Paylaşımcı bir model sunuyor aslında. Kitabın konusu ne?
Kan grupları üzerinden beslendiğimiz zaman bütün her şey bitmiyor başka şeyler de gerekiyor ve bu uzun bir proses. Eninde sonunda sağlıklı yaşamak isterken aldığımız gıdalara eklenen, katılan katkı maddeleri, suni şekerler gibi sağlığımızı bozmaya yönelik bir gıda sistemi var. Şu anda dünyanın her yerinde tohumlar çok değerli oldu, doğru gıda ve yiyecekler üzerine daha çok düşünmeye başladık. Gıdaların içinde bir sürü karışım söz konusu. Endüstri gıdayı etkilemeye başladı teknoloji de işin içine girdi ve bundan dolayı hastalıklar inanılmaz bir şekilde çoğaldı. Buralardan yola çıkarak kahramanlarımız Dr. Krauter, Saniye ve Max bunun formülünü buluyor. Kandan yola çıkarak araştırmalar yapıyorlar. Hakikaten araştırmalara göre de kutsal insanların kanının iyileştirici, şifa kan olduğu söylenir. Dünyada altın kan dediğimiz bir kan daha var ve çok nadir insanlarda bulunuyor. Bizim kahramanlarımız da bunu nano teknolojiyle, tıptaki gelişmelerle birleştirerek bir formülle aşı haline getiriyor. Ve bu aşıdan sonra insanlar hakikaten uzun ömürlü, sağlıklı olacak. Herkese şifa dağıtarak iyileştirecekler. Bu dünyada herkese yetecek kadar da sağlıklı gıda olabilir ve bulunabilir diye yola çıkarak hikâyeyi oluşturduk. Elbette herkes bu aşının ve formülün peşinde ama herkes iyi niyetli değil ve bunun peşinde olan düşmanlarımız da var. O düşmanlardan birkaçı ve aynı zamanda da kendilerini aklama ve o aşının doğru olduğunu ispatlama gibi kahramanlarımızın görevleri var. Bunu da başarıyorlar mı, başaramıyorlar mı romanı okuyucunca göreceksiniz.
“Güncel konular açısından ‘5.Kan’ çok aktüel bir kitap oldu”
Buradaki kahramanlarımız da insanlığa aşı aracılığıyla şifa dağıtmak istiyorlar aslında.
Burada önemli olan çok eskiden kalma İbn-i Sina döneminden Çin tıbbından kalma metotları da bitkileri de kullanıyorlar. Tamamen hikâye, ilaç ve endüstriden olmuş bir şey değil. Eskiler derler ya eskiden her şey çok iyiydi; çaylarla, bitkilerle ve otlarla her hastalığımızı yenerdik. Doğadaki her şeyde bir şifa vardı, ben bunun hâlâ doğru olduğuna inanıyorum. Alternatif tıp dediğimiz bir dal var tabii ki, diğer müspet bilimler bunu itiyor bir işbirliğine giremiyorlar. Çünkü orada bir endüstri var. Sürekli ilaç içmemizi isteyen bir sektör oluşmuş durumda. Bu anlamda sadece romanda değil şu anda dünyada da kapışma halindeler. İnsanı yedirme, doyurma meselesi var. İnsan doymak zorunda ama doğru yeme, doğru ve sağlıklı gıda alma gibi bir problem yeni yeni çıkmaya başladı dünyada. Bu soruna gıdaların azalmasıyla birlikte kafa yormaya başladık. Neyi doğru yiyoruz ve nasıl yaşıyoruz, ne ekilmeli, biçilmeli diyerek tarımın ne kadar önemli olduğunu fark ettik. Bu anlamda güncel konular açısından ‘5. Kan’ çok aktüel bir kitap oldu.