Mutlu Hesapçı
“Bir yumruk gibi oturdu göğsüme memleket özlemi denilen şey”
Kendisini yıllar önce ilk çıkış yaptığı dönemde bir televizyon programına konuk ettiğim zaman tanımıştım. Bildiği ve inandığı müziği yapan, popüler kültürün içinde yer almayı tercih etmeyen kaliteli bir müzisyen ve insandı. Sonrasında izini kaybettim diyebilirim. Ama ne zaman yağmur yağsa “Yağmur” şarkısı paylaşılmaya devam ediyordu ve kendisini herkese hatırlatıyordu. Uzun süredir görünürde olmayan Bertuğ Cemil’in haberlerini ortak arkadaşımız Barış Çimen’den aldım ve Londra’da yaşadığını öğrendim. Şarkılar üretmeye devam ediyordu ve yakın zamanda da arka arkaya iki şarkısını sevenleriyle buluşturdu. Oğlunun eğitimi için Londra’ya gitme kararı alan Bertuğ Cemil belki ülkeye baharlar geldiğinde döner kimbilir! Bertuğ Cemil ile değişen hayatını ve müzik çalışmalarını konuştum. Herkese güneşli, bahar kokusunda Bertuğ Cemil’in şarkıları eşliğinde bir pazar dilerim.
Ben şarkısını dinlemeye ve söylemeye başladım bile çünkü yağmur yağdı ve şimdi bahar gelecek;
Yağmur Yağmur Yağmur Yağmur
Geri verecek buharlaşan sevgimizi
Yağmur Yağmur Yağmur Yağmur
Sessizce silecek kibirimizi
Tam da bilinirliğinin olduğu bir dönemde üstelik müzik gibi zor bir sektörde tutunmaya başlamışken bırakıp gittin. Ne oldu da İngiltere’ye gitme kararı aldın ve orada yaşamaya başladın?
En önemli sebep oğlumun eğitimiydi. Türkiye’deki eğitim sistemi, ihtiyaçlarına uygun bütünsel bir eğitimi bir türlü sağlayamadı. Bir de buna o dönemdeki terör saldırıları ve karışıklıklar eklenince taşınmayı düşünmeye başladık. Hem eşimin hem de benim kariyerlerimizin durağan seyretmesi de bu kararımızı perçinledi. Avrupa’ya, Batı‘ya hiç gitmemiş biri olarak benim için çok enteresan bir macera oldu.
“Altı yıldır ailemle İngiltere’deyiz”
Kaç yıl oldu orada yaşamaya başlayalı ve orada nasıl bir hayat kurdunuz kendinize?
Yaklaşık altı yıldır ailemle İngiltere’deyiz. Burada hayat pahalı ve zorlu. Sade ve mütevazı bir hayat yaşıyoruz. Çok şanslıyız ki şahane bir Türk arkadaş grubumuz var. Ayrıca geldiğimde burada şahane müzisyenlerle tanıştım. Dolayısıyla yalnızlık hissetmeden, huzurlu denilebilecek bir hayatımız var. Oğlumuzun geleceğine seçenekler sunmak için çıktığımız bu yolda, şimdilik büyük sorunlar olmadan sakin bir hayat sürüyoruz. Sahne hayatım burada devam ediyor ve kayıtlar yaparak şarkılarımı dinleyicimle buluşturmayı sürdürüyorum.
“Ağırlıklı olarak Londra’da sahne alıyorum”
Müziğe İngiltere’de nasıl devam ediyorsun, Türkiye’den gittiğin dönemden bugüne nasıl bir kariyer planlaması içindesin?
Kariyerimi burada büyük konserler yapacak potansiyele getirebilmiş değilim henüz. Ancak ben küçük sahneleri hep sevmişimdir, dolayısıyla mesleğimi burada da gönül rahatlığıyla icra ediyorum. Şarkılarımı çalıyorum, Türkçe ve İngilizce repertuvarımla ağırlıklı olarak Londra'da sahne alıyorum. Elbette ki büyük sahneleri özlüyorum. Amacım Türkiye için Türkçe, İngiltere için İngilizce şarkılar yayınlayarak buradaki müzik sisteminin içinde daha üst katmanlarda yer almak ve Türkiye'ye konserler için gelebilmek. Aynı zamanda bir albüm yolculuğu içersindeyim iki yıldır. Her üç, dört ayda bir şarkı yayınlayarak bunları bir plakta toplamak istiyorum. Bu yolda yayınladığım tekli sayısı altıyı buldu. Kafamdaki rakam 12… Umarım o sayıya ulaşırım ve müzikseverler plağımla buluşurlar.
“Türkiye’yi özlemez miyim?”
Oradan bakınca ülkeni özlüyor musun?
Türkiye’yi özlemez miyim? Sürekli özlüyorum. Fırsat bulup da Türkiye'ye gelebildiğimiz zamanlar, bizim için en kıymetli olanları. İngiltere'ye ilk geldiğimizde birkaç ay o özlemi duymadım. Sonuçta hem yeni bir yere taşınmanın koşturmacası, hem de bambaşka bir yerde yaşamaya başlamanın heyecanı o özlemi örtmüş olmalı. Fakat birkaç ay sonra birden bire, bir yumruk gibi oturdu göğsüme memleket özlemi denilen şey. Hayatımda ilk defa hissettiğim, tarifsiz bir duygu. Hâlâ daha dönem dönem gelir o hissiyat göğsüme oturur. Buradaki hedeflerimize ulaşınca elbette döneceğiz ülkemize, ama o güne kadar hep ara ara bu hissiyatla geçmek durumunda buradaki hayatımız.
“DIŞARIDAN TÜRKİYE’YE ÜZELEREK BAKIYOR İNSANLAR“
Dışarıdan bakınca biz nasıl görünüyoruz, bizi nasıl görüyorlar?
Dışarıdan bakınca Batı‘dan uzaklaşan, her anlamda içine kapanan bir görüntüsü var Türkiye’nin. Özellikle ekonomik gelişmelere ve demokrasi konusundaki geri adımlara üzülerek bakıyor buradaki insanlar genelde. Ama Türkiye'nin buradaki gündemi çok fazla meşgul ettiğini söylemek mümkün değil. Depremi bundan ayrı tutuyorum, zira hiç görülmemiş şekilde, deprem sonrasındaki ilk günlerde buranın ana gündemi Türkiye’ydi. Depremzedelere yardım kampanyaları ve bu kampanyaların duyuruları her yerdeydi. Tabi burada Suriye'yi de kapsayarak yapıldı bu kampanyalar. Bu anlamda Türkiye'deki felakete duyarsız kalmadıkları için buradaki kuruluş ve kişilere minnet duyduk İngiltere'de yaşayan Türkler olarak.
“Şarkının büyüklüğünü kabullendim :))”
Nasıl bir şarkı yapmışsın arkadaş ‘Yağmur‘ Her yağmur yağdığında özellikle sosyal medyada en çok paylaşılan şarkılar arasında hâlâ. En çok bilinen ve senin tanınmanı sağlayan bu şarkı oldu diyebilir miyiz?
Kesinlikle diyebiliriz. Bu anlamda Sting’in bir konserde ‘Every Breath You Take’i anons ederken yaptığı “Muhtemelen en başarılı şarkım” yorumunu, ben de ‘Yağmur’ i̇çin rahatlıkla yapabilirim. İyi ki yapmışım dediğim, i̇nsanların sevgisine mazhar olan, insanların adını çocuklarına verdiği, eşleriyle sevgilileriyle ortak şarkıları olan canım Yağmur. Yıllardır çözemediğimiz, şarkıyı bilip şarkı yazarını ve yorumcusunu bilmeyen dinleyici sorunsalını aşabilmiş olmasam da, elinden geleni yapmış olmanın iç huzuru içerisindeyim. Şarkının büyüklüğünü kabullendim… :))
“Bu şarkı ‘Yetti Gayrı’ benim Türkiye'deki ve dünyadaki yönetimlere olan eleştirim”
Son iki yıldır single çalışmalarını yayınlıyorsun. En son çıkan iki şarkı ‘Aşk Uzak‘ ve şimdi yeni yayınlanan şarkın ‘Yetti Gayrı’. Nasıl çalışmalar oldu?
Bir rock şarkıcısı olarak giriş yaptığım albümlü sanatçı kariyerime değişik tarzlar eklemeye 2015’te yayınlanan ‘Issız’ albümümle başladım. ‘Aşk Uzak’ bu deneyimlerin en uç olanlarından biri. Elektro pop ve elektro funk’a göz kırpan, enerjik bir şarkı. İstedim ki seçim sürecine girene kadar insanlar biraz rahat nefes alsın, yaklaşmakta olan yaz mevsimini düşünerek pozitif bir moda girsin. Ama tam da şarkının promosyon süreci devam etmekte iken deprem oldu. Dolayısıyla bu şarkı ile ilgili çalışmalarımızı şimdilik durdurduk. Belki yazın tekrar gündeme getirmek için bir şeyler yapabiliriz. ‘Aşk Uzak’ hazır olduktan sonra, sıradaki şarkım olacak olan ‘Yetti Gayrı’nın mix ve klip aşamalarını hızlandırmıştık. Bu şarkı benim Türkiye'deki ve dünyadaki yönetimlere olan eleştirim. Dünya genelinde otoriterleşen, demokrasiyi gerileten ve ülke yönetmeyi etrafına rant dağıtmak ve kitlelerin hayatını zorlaştırıp bir takım zümrelerin hayatını kolaylaştırmaktan ibaret gören zihniyetlere karşı başkaldırı hislerimin dışa vurumu. Şarkıya can veren performanslarıyla müzisyen dostlarım Soner Doğanca ve Murat Ejder’in; ayrıca yaptığı mükemmel mix ve mastering ile Reha Omayer’in hakkını teslim etmem gerekir. İyi ki varlar ve iyi ki bu şarkının yapımında yer alıp şarkımı büyüttüler - yücelttiler.
“Son teklim bir protesto şarkısı”
Yeni yayınlanan son single çalışmanı çok sevdim. Tam da bu dönemde siyasi iklim ve ruh halimize tercüman olmuşsun. Sende uyandırdığı duygular ne ve senin için bu çalışmanın önemi nedir?
Son teklim bir protesto şarkısı. Daha önce de protesto şarkıları yapmıştım. Dünya, hayat ve dünya düzeni bizi ister istemez çeşitli duygularla dolduruyor dönem dönem. Ben de bu dünyanın ve Türkiye'nin bir parçası olarak duygularla doluyorum ve bu duyguların boşalma zamanı geldiğinde de şarkılar çıkıyor ortaya. Mesela aslında ‘Yağmur’ da bir protesto şarkısı kendince. ‘Yetti Gayrı’nın benim için en büyük önemi, bir sürelik aradan sonra yeniden rock sound’lu bir şarkı yayınlamış olmak ve Türkiye'nin ve dünyanın gidişine dair görüşlerimi, hissiyatımı dinleyici ile paylaşabilmiş olmak. Ve belki de onların duygu ve düşüncelerine ses olabilmek.
Yetti gayrı…
Gerçekten şarkında dediğin gibi ‘Yetti gayrı…’ diyoruz. Keder kadere dönüşmüş durumda. Sen nelere yetti gayrı diyorsun ve ne zaman o güzel günler gelecek?
Muhtemelen hiçbir şey her zaman ideal dünya görüşlerimizde olduğu gibi şahane olmayacak hepimiz için. Ama nasıl “Ben iyi biriyim” demek yeterli değilse ve her gün daha iyi biri olmak için çaba harcamak gerekiyorsa, dünyamız ve hayatımız için de aynı çabayı harcamak gerektiğini düşünüyorum. Din - mezhep - ırk - cinsiyet gibi insanlık için çok mühim mefhumları insanlığı ayrıştıran ve kavga ettiren unsurlar olmaktan çıkarmamız şart ki; çocuklarımız, torunlarımız huzurlu ve verimli bir geleceğe kavuşabilsin.
“Moğollar’dan ilhamla Türkçe şarkı üretimimi artırdım”
Gazetecilik okurken nasıl oldu da müziğe doğru yol aldı yolculuğun?
Müzik konusunda çocukluğumdan beri tutkuluydum, ama bu tutku liseden itibaren aşka dönüştü. Müzik de okuyabilirdim ama ailem başka bir meslek edinip geleceğimi daha fazla garanti almam gerektiğine inanıyordu. Bana da mantıklı geldi ve İstanbul Üniversitesi Gazetecilik bölümüne girdim. Okulu ve tanıyabildiğim kadarıyla mesleği çok sevmiştim, özellikle de ilk iki yıl. Ancak okulda Cengiz Köroğlu’yla tanışmam ve bir süre sonra Cengiz’le birlikte Moğollar‘ın efsane davulcusu Engin Yörükoğlu’nun Jazz-Stop isimli klübünde çalmaya başlamam, gazeteciliği açık ara ikinci sıraya düşürdü gündemimde. Bir yandan Moğollar’dan ilhamla Türkçe şarkı üretimimi artırdım, bir yandan da çeşitli gruplarla sayısız sahneye çıktım. 2006'daki ilk albümden sonrasını biliyorsunuz zaten…
Hayatımı değiştiren durum, olay, kişi dediğin ne var ve hayatımdaki kırılma noktam dediğin ne?
İlki İstanbul Erkek Lisesi’ni kazanarak yatılı olarak İstanbul’a gidişim. Daha sonra Cengiz Köroğlu’yla tanışıp aktif müzik hayatımın başlaması, sonra sevgili arkadaşım Yavuz Çetin’in hepimizi derinden sarsan intiharı… Kıraç’ın ön ayak olmasıyla Sayın Mustafa Karahan’la tanışmam ve Tmc Müzik ile albüm serüvenimin başlaması, eşimle tanışmam ve evliliğimiz, oğlumuzun dünyaya gelişi, kayınpederimi ve babamı elim hastalıklar sonucu yitirmemiz ve İngiltere’ye taşınma maceramız.
“Her yer pop ve R&B’nin ağır etkisi altında ve ben bundan hiç mutlu değilim”
İlk çıktığın ve müzik yaptığın dönemler ile bugünkü yapılan müziği karşılaştırdığında nasıl bir değişim görüyorsun?
Rock, blues, caz ve funk gibi kadim tarzlar direnmeye çalışıyor, ama her yer pop ve R&B’nin ağır etkisi altında ve ben bundan hiç mutlu değilim. Müzisyenlerin hayatları gün geçtikçe zorlaşıyor, büyük çoğunluk için hayatı müzikle idame ettirebilmek imkansızlaşıyor. Müzik üreticisi ve yorumcusunun insanca yaşayabileceği şartlar sağlanana kadar, bu konudaki mutsuzluğum devam edecek.
‘Trio’ albümü hayata geçirebilirsem dünyanın en mutlu insanı olacağım
Müzikle ilgili kurduğun hayaller ve yeni projelerin neler?
Önümüzdeki yıl, yukarıda da bahsettiğim projeyi nihayete erdirmek ve plağımı yayınlamak istiyorum. Daha sonrasında, önceden yayınlanmış olan ve dinleyici tarafından en çok istenen şarkılarımın yer alacağı bir ‘Best Of’ albümü çok şükela olur. Ve tabi yıllardır hayalini kurduğum bir ‘Trio’ albümü hayata geçirebilirsem dünyanın en mutlu insanı olacağım.