Rusya, Wagner İmparatorluğu’nu Ayakta Tutmaya Çalışacak
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in son zamanlarda adı sıkça duyulan Wagner Grubu’nun ardındaki Rus iş adamı Yevgeni Prigojin’in ölüm haberine ilişkin sessizliğini bozması için yaklaşık 24 saat geçmesi gerekti. Putin, Prigojin’i, “ülkemizde sadece çalışmakla kalmayıp yaptığı işin sonuçlarını da alan” ama “hayatında birtakım ciddi hataları olan yetenekli bir iş adamı” olarak niteledi.
Kremlin, paralı askerlerin patronunun 23 Ağustos’ta bir uçak kazasında hayatını kaybettiğini resmen onaylamayı hâlâ reddediyor. Ancak Rusya Devlet Başkanı’na göre Prigojin’in öldüğüne şüphe yok: Bir zamanlar “Putin’in şefi” olarak anılan adamdan bahsederken geçmiş zaman kipi kullandı.
Prigojin bunu hak etmişti. Ne de olsa, Rusya’nın güvenlik teşkilatının kırılganlığını açık eden bir isyan başlatarak patronuna meydan okumuştu. Wagnerciler Haziran sonunda Putin’in Ukrayna’daki özel askeri operasyonunun komuta merkezi olan Güney Askeri Bölgesi’nin Rostov-on-Don Karargâhı’nın kontrolünü ele geçirmişti. Bununla kalmayıp Moskova’ya doğru ilerlemiş, hatta kente 200 km kadar yaklaşmış ve bunlar olurken de pek bir engelle karşılaşmamıştı. Söz konusu çekişme, Wagner’in yenilgiyi kabul ettiği ve görünüşte askerlerini Ukrayna’dan çekerek Belarus’a taşıdığı bir ateşkesle sonuçlanmıştı.
Bu isyanı “ihanet” olarak adlandıran Putin, Prigojin’i “affetmiş” görünüyordu. Prigojin’le ve Wagner komutanlarıyla şahsi olarak bir araya geldi ve onun St. Petersburg’da yapılan Rusya-Afrika Zirvesi’ne katılmasını sağladı.
Wagner’in kumandanının ölümüne ilişkin olarak değerlendirmede bulunan Rus yorumcu Alexander Baunov, 1970’lerin bir sinema klasiği olan Baba (The Godfather) filmi ile paralellik kuruyor. Mafya babalarının kendilerine meydan okuyan birini ortadan kaldırmaya karar verdiğinde önce temas kurup barış yaptıklarına dikkat çekiyor.
Geçtiğimiz 20 senede Putin suç dünyasının bir diğer düsturunu daha benimsemiş görünüyor: Ya güçlü olduğunu gösterirsin ya da av olursun.
Prigojin’in akıbeti Rusya seçkinlerinin tümüne bir mesaj niteliğinde: Putin’in otoritesine doğrudan meydan okumaya kalkışanların bunun bedelini ağır ödeyeceğini söylüyor. Silahlı isyan bir yana, rejimin hiçbir karşı çıkışa tahammülü yok.
Prigojin’in kavgasının Kremlin ile değil de müşterilerinden biri olan Savunma Bakanlığı’yla olup olmadığı pek de önem taşımıyor. Bakanlık Prigojin’in şirketleriyle sözleşmeler yaparken oldukça cömert davranmış, Prigojin’in servet kazanmasını ve itibarını artırmasını sağlamıştı. Hatta paralı askerleriyle Wagner, Rusya’nın askeri istihbaratı GRU’nun uzantısı olmuştu.
Putin’in Ukrayna’yı geniş çaplı işgali planlandığı gibi gitmeyince Prigojin ve Savunma Bakanlığı yetkilileri arasındaki gerilim arttı.
Paralı askerlerin patronu iyi çara değil, asiller sınıfının kötü olanlarına parladı. Sosyal medyadaki maskaralıkları genellikle Kremlin’in askeri bürokrasideki düşmanlarına müdahale etmesini sağlamaya yönelikti. İsyanın amacının da bu olması muhtemel. Tabii Putin böyle anlamadı, durumu kendi yönetimine bir meydan okuma olarak gördü ve nihayetinde de sadık hizmetkârlarından, Savunma Bakanı Sergey Şoygu’dan ve Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov’dan taraf oldu.
Prigojin’in ölmüş olması Kremlin’in sorunlarını çözmüyor. Putin’in bir diktatör olarak sokaktaki itibarını yeniden kazanmaya çalışması muhtemel. Rakiplerini ve kendine karşı çıkanları kolaylıkla hapsedebilir, zehirleyebilir ya da ortadan kaldırabilir ama bunlar seçkinlerin ve halkın genelinin artmakta olan huzursuzluğunu hafifletmeyecektir.
Prigojin’in artık ortada olmaması, her şeyden önce bir isyanın ortaya çıktığı ve bu isyanın rejimin zayıflığını gözler önüne serdiği gerçeğini değiştirmeyecek. Ukrayna’daki savaşın en iyi ihtimalle baştan savma bir iş olduğu gerçeğini de değiştirmeyecek. Wagner’in komutanı da fırsatını buldukça bunu vurgulamaktan hoşlanıyordu.
Putin’in Prigojin’i etkisiz hale getirmek için en kaba yöntemlerle hareket etmek zorunda olduğu gerçeğini de değiştirmeyecek. Rusya Devlet Başkanı’nın, kavgalı oldukları ve rakipleri de dahil, maiyetindekileri artık havuç ve sopalara başvurarak yönetemeyeceği açık.
Geçtiğimiz günlerde BRICS zirvesinde bir araya gelen Rusya’nın küresel hasımlarının yanında yol arkadaşları ve ortakları da bütün bunları fark etmekten geri kalmayacaktır. İsyan Putin’in zayıf görünmesine neden oldu. Prigojin’in ölümünün bunu düzeltmesiyse pek mümkün değil.
Ayrıca Wagner’in çökmekte olan imparatorluğunun Sahra-altı Afrika’da bıraktığı boşluğu Rus devletinin mi, başka bir vekil aktörün mü doldurabileceği sorusunun yanıtı da belirsizliğini koruyor. Paralı asker grubunun yerini almak öyle kolay bir iş olmayacak.
Birçok şey Prigojin’in Mali ya da Orta Afrika Cumhuriyeti gibi yerlerdeki yerel liderlerle gayriresmî ilişkilerine bağlıydı. Rus savunma yetkililerinin Prigojin’in yerini alıp alamayacağı ise tam olarak belli değil. Rus hükümeti Libya’da daha görünür bir konumda olmak zorunda kalacak. Bu da bu sürece dahil olan Türkiye, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi diğer güçlerle yaşanan sürtüşmelerin yeniden başlamasına neden olabilir.
Bu geçişi başarıyla yönetmesi ve Afrika’daki rolünü sürdürmesi Putin’e dünya sahnesindeki saygınlığını az çok geri kazandırabilir. Bunları gerçekleştirememesi durumundaysa Kremlin’in itibarı daha da zedelenir.
Putin ilk günlerinde, sözde güç eksenini ustalıkla yönlendiren etkili bir yönetici olmakla övünüyordu. Ancak artık kendi halkı ve dünya nezdinde, her gün biraz daha kendi yarattığı krizi yönetmekte zorlanan zayıf bir otokrat olarak görülüyor.
Bu yazı Al Jazeera sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için buraya tıklayınız.
En son çıkan yazılardan anında haberdar olmak için bizi @PerspektifOn twitter hesabımızdan takip edebilirsiniz.