"Ne yaşıyorsam onu çalıyorum, kendimin en iyi versiyonu olmaya çalışıyorum"
Piyanist ve besteci Alfredo Rodríguez, Yarel Hernandez ve Michael Olivera, Latin ve Afro-Küba ezgilerinin harmanlandığı repertuvarlarını 26 Kasım Salı akşamı İş Sanat’ın İş Kuleleri Salonu’nda müzikseverlerle paylaşacak.
Yeteneği çok küçük yaşta keşfedilen, Amadeo Roldán Konservatuvarı ve Instituto Superior de Arte’de (Küba Sanat Üniversitesi) klasik piyano eğitimi alan Alfredo Rodriguez, 2006 yılında Montreux Caz Festivali’ndeki performansı sayesinde efsanevi müzisyen Quincy Jones’un dikkatini çekti. Kariyer yolculuğuna Jones’un rehberlik ettiği Rodriguez, kısa sürede caz dünyasında önemli başarılara imza attı. Dünyanın dört bir yanındaki prestijli sahnelerde, Siedah Garrett, Tan Dun, Richard Bona gibi caz dünyasının saygın isimleriyle ortak çalışmalar yürüttü.
Mentoru için “Quincy bana, türü ne olursa olsun, müziğin içinde saklı güzelliği bulmayı öğretti. Amacı, insanları bir araya getirmek. Ben de müziğimle bunu amaçlıyorum” diyen Rodriguez, yapımcılığını Jones ile birlikte üstlendiği The Invasion Parade albümündeki “Guantanamera” parçasıyla Grammy Ödülü adaylığı kazandı.
Ünlü sanatçı Alfredo Rodriguez, Gazete Pencere okurları için e-posta ile yönelttiğimiz sorulara yanıt verdi… Rodriguez, çocukluğunda kalemlerle, bardaklarla nasıl vurmalı çalgılar yaptığını, klasik müzikle nasıl tanıştığını ve Küba’da büyümesinin müzik tutkusunu nasıl etkilediğini, ‘Hayatımdaki en önemli figür’ dediği Quincy Jones’u anlattı…
· Müzikle, piyanoyla ne zaman tanıştınız? Bu enstrümana tutkunuz ne şekilde gelişti?
Müzikle çok küçük yaşta tanıştım. Babamın Küba’da çok ünlü bir şarkıcı olması sayesinde müzikle iç içe bir ailede büyüdüm. Küçükken davulcu olmak isterdim; elime geçenlerle, kalemlerle, bardaklarla vurmalı sesleri çıkarırdım. Altı yaşımda ailem beni klasik müzik okuluna götürdü ve evde piyanomuz olmamasına rağmen piyanoda çalmaya başladım. Evde de mutfak tezgahına piyanonun tuşlarını çizmiştim, böylece okula gitmeden önce çalışabiliyordum.
· Küba’da büyümenin müzikal kariyerinize nasıl bir etkisi oldu?
Bir Kübalı olarak müzik her zaman benliğimin, kimliğimin bir parçası oldu. Sokaklarda oynayan, şarkı söyleyen, dans eden insanlarla ilgili sayısız anıya sahibim. Müzik ve sanat, Kübalıların kanında var. Çocukken sokaklarda duyduğum seslere dikkat kesilmek de klasik müzik teorisi ve pratiği gibi eğitimimin önemli bir parçasıydı. Babamın şarkıcı olması da beni farklı müzik türleriyle çok küçük yaşlarda tanıştırdı.
· Quincy Jones ile tanışmanız kariyerinizdeki önemli dönüm noktalarından biri. Bu iş birliği müziğinizi nasıl şekillendirdi?
Quincy Jones, müzik tecrübesi bir yana, benzersiz bir hayat tecrübesine de sahipti. 20’li yaşlarımda onunla çalışmaya başladım. Quincy’den öğrenmek, onu dinlemek benim için büyük bir kazanım oldu. Beni bir müzisyen ve insan olarak değiştirdi. Hayatımdaki en önemli figürlerden biriydi. Onu çok özleyeceğim.
· Birçok farklı kültürden ve müzik türünden etkileniyorsunuz. Çalışmalarınıza bu çeşitliliği nasıl yediriyorsunuz?
Müziğimde çeşitliliği şiar edindim. Dünyanın dört bir yanından pek çok sanatçıyla ortak çalışmalara imza attım. Benim için müziğin en keyifli yanlarından biri de türleri ve kültürleri harmanlamak. Her zaman keşfedilecek yeni türler, atılacak yeni maceralar var. Sık sık ne yaşıyorsam onu çaldığımı dile getiriyorum. Müziğin insanları bir araya getirdiğine içtenlikle inanıyorum. Birbirimizi müzisyen kimliklerimizle tanımadığımız insanlarla bile birlikte çalmaya başladığımız an sadece müzik konuşuyor ve aramızda derin bağlar kuruluyor. Farklı coğrafyalardan müzisyenlerle etkileşimde olmak, kültürlerarası köprüler kurmak, sadece benim müziğimi değil, müziğin kendisini de şekillendiriyor.
· Sizce doğaçlama yapmak bir müzisyen için neden bu kadar önemli?
Sadece müzikte değil, hayatımızda da sürekli doğaçlama yaptığımıza inanıyorum. Bu yüzden ben ve benim gibiler, sahnede doğaçlama yapmaktan büyük bir keyif alıyor. Tüm bestelerim doğaçlamalardan doğdu. Piyanonun başına oturur, kendimi müziğin akışına bırakır, önce melodileri bulur, sonra parçalarımı yazarım. Söz konusu müzik ve sanatsa, kendiniz olmanız, müzik bilimine vâkıf olmak için çok çalışmanız gerekir. Böylelikle kendinizi özgürce ifade edebilmek için hayal gücünüzün ellerine bırakabilirsiniz.
· Pandemi sürecinin sizin çalışmalarınıza etkisi neler oldu?
Pandemiden herkes farklı şekillerde etkilendi, ben de bir istisna değildim. Sanatsal açıdan benim için de zorlu bir dönemdi ancak şöyle de bir şansım oldu: Pandemi başladığında kızım birkaç aylıktı. Öncesinde sürekli turnede olduğum için onu istediğim kadar göremiyordum. Pandemide yaklaşık 18 ayımı evimde kızımla geçirip onun büyümesini izleyebildim. Bu süreçte “Coral Way” albümümü besteledim. Pandemi bana müziğimi çevrimiçi olarak paylaşma ve dünyanın her yerinden daha fazla insanla bağlantı kurma fırsatı verdi.
· Sizi motive eden ve yaratıcılığınızı besleyen şeyler neler?
Ben bizzat hayatın kendisinden ilham alıyorum: İnsanlarla tanışmak, etrafımı iyi insanlarla ve iyi müzisyenlerle çevrelemek bana ilham veriyor. Grubumun, ekibimin, yaptığı işi seven insanların varlığı beni motive ediyor. Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürüyorum ve kendimin en iyi versiyonu olmaya çalışıyorum. Ailemi ve kızımı önemsiyorum. Kızımın büyüdüğünde benim adanmışlığımı görmesi, onun için olabileceğim en iyi baba olmaya çalıştığımı fark etmesi ve tıpkı benim gibi onun da tutkusunu ve amacını bulması, en büyük dileğim.
· Sahnede enstrümanınızla iletişiminiz çok güçlü. Canlı performanslar sırasında seyircilerle nasıl bir bağ kuruyorsunuz?
Dinleyicilerle en güçlü bağı sahnedeyken kuruyorum. Salonun, insanların enerjisini hissetmeyi seviyorum ve sahnede, piyanonun başındayken bu enerjiyi yansıtıyorum. Beni izlemeye gelenlerin hayatına dokunabilir, onlara ilham verebilirsem ne mutlu! Gösterilerden sonra da dinleyicilerle konuşmak için zaman ayırıyorum. Genellikle duygularını ve müziğimin onları nasıl etkilediğini anlatıyorlar. Bu geri dönüşler benim için en büyük ödül.
· Birçok genç müzisyene ilham veriyorsunuz. Müzik dünyasına yeni adım atanlar için tavsiyeleriniz neler?
Müzik benim için bir ihtiyaç. Hayatımı sürdürebilmem için ona ihtiyacım var. Nasıl birlikte yaşadığımız, birlikte çalıştığımız insanlarla yakın olmayı isteriz, müzik için de durum böyle. Genç müzisyenlere tavsiyem, kendilerinde bu duyguyu aramaları, uzun vadede süreçten keyif almanın bir yolunu bulmaları… Müzikle çok genç yaşta tanıştığım için minnettarım çünkü halen çocukluğumdaki heyecanı taşıyorum. Müzik hakkında, sektör hakkında, sanatçı olmanın, turneye çıkan bir müzisyen olmanın, müzikten bir kariyer inşa etmenin anlamı hakkında çok şey öğrendim.
· Gelecek projeleriniz hakkında da biraz bilgi alabilir miyiz?
Şu anda İstanbul’daki konserimiz için gün sayıyoruz. Türkiye’ye gelmek, bu güzel ülkede konser vermek benim için her zaman büyük bir zevk. Turne programım dışında, beste yapmayı asla bırakmıyorum, aynı anda birden fazla proje üzerinde çalışıyorum. Yeni albümümün kayıtları bitti ve albüm önümüzdeki yıl yayınlanacak. Yakında dünyayla çok daha fazlasını paylaşmak için sabırsızlanıyorum.
Kaynak:Nilay Can