Cumhuriyet’in 100. yılında İş Bankası’ndan Uluslararası Atatürk Konferansı: “Şu bizim Paşa amma da hayalperest…”
“Türk milleti! Sonsuza akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, mutluluklarla huzur ve rahatlık içinde kutlamanızı gönülden dilerim.”
Büyük Önder Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 1933 yılındaki 10. yıl Söylev’inde böyle seslenmişti.
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, bankanın Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamaları etkinlikleri kapsamında düzenlediği “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış” temalı uluslararası konferansın sunumunu Atatürk’ün bu sözleriyle yaptı. “İkinci yüz yılımıza girerken bugüne kadarki başarılarımızı gururla anımsıyor, bundan sonrası için daha büyük hayaller kuruyoruz” diyen Hakan Aran, Mazhar Müfit Bey’in Mustafa Kemal ile anısını konferans katılımcıları ile paylaştı:
7-8 Temmuz 1919, Erzurum sabaha karşı
“Mustafa Kemal, Mazhar Müfit Bey’in günlük olayları not ettiğini bilir ve ‘Şimdi sana söyleyeceklerimi not et ama sen, ben ve Süreyya’dan başka kimse bilmeyecek’ der ve başlar yazdırmaya… ‘7-8 Temmuz 1919, Erzurum sabaha karşı… 1- Zaferden sonra hükümetin biçimi cumhuriyet olacaktır.” 2-3 devam ederken Mazhar Müfit Bey duraklar, Paşa sorar, ‘Niye durakladın?’ der. Mazhar Müfit Bey, ‘Darılma ama Paşam, sizin hayal peşinde koşan taraflarınız var’ diye yanıt verir. Mustafa Kemal, ‘Bunu zaman gelince gösterir sen yaz’ diye ısrar eder. 5. maddeye geldiğinde ‘Latin harfleri kabul edilecek’ deyince Mazhar Müfit Bey artık yatmak için müsaade ister ve ‘Şu bizim Paşa amma da hayalperest’ demekten kendini alıkoyamaz. Evet cumhuriyet ve Türkiye İş Bankası bir hayaldi. Kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, vizyonel bir lider olarak ve hayalperest bir lider olarak bu millete olan inancını cumhuriyetin ilanıyla ortaya koydu. Büyük mücadelelerin ardından gelen cumhuriyet, yeni bir mücadelenin de başlangıcıydı. Sosyal, kültürel özellikle de ekonomik anlamda bir yeniden inşaya ihtiyaç vardı. Siyasi bağımsızlığın devamının ancak iktisadi bağımsızlıkla mümkün olacağına inanan Mustafa Kemal Atatürk’ün vatanı kurtaracak ve yükseltecek tedbirlerin başında olarak halkın doğrudan itibar ve itimadından meydana gelen modern ve milli bir banka kurulması talimatıyla cumhuriyetin ilanın üzerinden henüz bir yıl geçmeden ülkemizin ilk milli bankası olarak Türkiye İş Bankası kuruldu. Bankamızın ilk günden bu yana Atatürk’ün koyduğu vizyon ve değerlerden aldığı ilhamla ülke ekonomisinin ve parçası olduğumuz toplumun gelişimine katkıda bulunmak için çalışıyoruz.”
HAKAN ARAN: “Bizler Atamızın bu hayallerini gerçekleştirmek için 100 yıldır çalışıyoruz”
İş Bankası Genel Müdürü Aran, Atatürk’ün “Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz. Yurdumuzu dünyanın en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Asya şüphemiz yoktur ki ülkemiz yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. Cumhuriyet bizlerden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister…” sözlerini alıntıladı, “Ve bizler Atamızın bu hayallerini gerçekleştirmek için 100 yıldır çalışıyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali: “Atatürk’ün ekonomi politiğinin esasını iktisadi bağımsızlık ülküsü oluşturuyordu”
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali Cumhuriyet’in bir yaş küçük kardeşi olan Türkiye İş Bankası’nın, kurucusunun iktisadi bakımdan ileri görüşlülüğünün başlı başına ispatı olduğunu, dolayısıyla bu buluşmanın gerek zamanı gerekse zemini bakımından çok büyük anlam taşıdığını ifade etti.
Atatürk’ün, henüz İstiklal mücadelesinin yaralarının sarıldığı bir ortamda İzmir’de toplanan İktisat Kongresi’nde dile getirdiği, “siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça kalıcı olamazlar” sözünün, yeni kurulacak Cumhuriyetin ekonomi şiarı olduğunu vurgulayan Bali, Atatürk’ün ortaya koyduğu iktisadi bağımsızlık nosyonunun, ekonomik kalkınmayı bir an evvel gerçekleştirmek, bunu dönemin hâkim anlayışı olan “milli iktisat” çerçevesinde başarmak üzerine kurulu olduğunu söyledi. Atatürk’ün ekonomi politiğinin esasını iktisadi bağımsızlık ülküsünün oluşturduğuna dikkat çeken Bali, İzmir İktisat Kongresi’nde “sermayesi münhasıran Türklere ait büyük sermayeli milli bir tedavül bankası kurmak” şeklinde tasavvur edilen İş Bankası’nın, bizzat Atatürk’ün teşebbüsüyle 1924 yılında kurulduğunu hatırlattı.
Adnan Bali, Atatürk’ün iktisat vizyonunun detaylarını anlattığı konuşmasında şöyle dedi: “Burada kaçırılmaması gereken, Atatürk vizyonunun milli menfaati de aşan, ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ doktrininin iktisadi sahada karşılığını bulduğu bir dünya refahı vurgusudur. Atatürk, 1932 yılında yaptığı Meclis açılış konuşmasında ‘milletler arasında mübadelenin azalması ve daralması şeklinde sahasını genişletmiş ve tesirini artırmış’ olan iktisadi buhranın çözümünü ‘ancak her milletin refahla yaşamağa ve ilerlemeğe hakkı olduğunu teslim eden bir zihniyetle, bütün milletlerin birlikte çalışmaları yolunun bulunmasında görüyoruz’ der. Atatürk’ün iktisadi vizyonunun yalnızca milli menfaati değil, bütün ulusların refahını ve kalkınmasını gözeten evrensel bir düşünce sistemi olduğu unutulmamalıdır.”
Ekonomi demek her şey demektir
Atatürk için iktisadi hayatın daima insani, sosyal, kültürel ve günlük hayata içkin olup toplum yaşamının kalbinden doğduğunu vurgulayan Bali, İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı açılış konuşmasında ekonomiyi “Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir” sözleriyle tanımladığını söyledi.
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali, Atatürk’ün iktisat yaklaşımının temelinde toplum yaşamının yer aldığına ilişkin Celal Bayar’ın aktardığı bir anekdotu da paylaştığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Celal Bayar, Ankara’dan İstanbul’a doğru birlikte çıktıkları bir tren yolculuğunda Eskişehir’e yaklaşırlarken Atatürk’ün kendisine ‘bizim Eskişehir Fabrikası ne oldu?’ diye sorması üzerine aklında iki yer olduğu, bu iki yerin de ayrı ayrı fayda ve mahzurları olduğu cevabını verir; Atatürk de bunun üzerine ‘bu işi beraber yapalım’ diyerek treni Eskişehir’de durdurur. Planladığı ilk yerin Porsuk suyunun yanında, arazisi daha ucuz, geniş bir saha olduğunu; diğerininse şehrin hemen yakınında, fabrika tesisi için daha maliyetli bir mıntıka olduğunu ifade eden Celal Bayar’a ikinci yeri işaret ederek ‘burada yapacaksınız’ diyen Gazi, bu tercihini şöyle açıklar: ‘Tren geçtikçe halk istasyonun hemen yanındaki fabrikayı görecek. Morali yükselecek. Bu yüzden parası ne olursa olsun, burada yapılmalı…’. İlk genel müdürümüzün naklettiği hikâyedeki Eskişehir Şeker Fabrikası da dâhil olmak üzere, kurulduğu günden itibaren pek çok sahada iştirak ettiği yüzlerce müesseseyle, kurucusunun salık verdiği teknik ve metodik çalışmasını bilen ve işine bu kanaatle sarılan Türkiye İş Bankası, yalnızca bankacılık yapmadı. Aynı zamanda memleketi sanayi, ticaret, ziraat ve bayındırlıkta yükselten işlere imzasını attı. Bir kısmı yaşça emsali olan, bugün hâlâ dimdik ayakta duran iştirakleriyle, 99 yıllık bu kutlu mazinin -10 yılı genel müdürlük vazifesi olmak üzere- 37 yılına tanıklık etmiş olmanın bahtiyarlığı içindeyim.”