"Arpın herkesçe tanınmasında ne yazık ki Ceren’in vefatı çok etkili oldu"
Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğretim görevlisi ve Arp Sanat Dalı Başkanı, dünyaca ünlü arp sanatçısı ve pedagog Ceren Necipoğlu, Brezilya’nın Rio de Janerio şehrinde verdiği konserden dönerken, 1 Haziran 2009’da Air France Havayolları’na ait uçağın Atlas Okyanusu’na düşmesi sonucu yaşamını yitirmişti. Sanatçının anısına, ablası Ayşe İmre Tüylü’nün önderliğinde düzenlenen Ceren Necipoğlu İstanbul Uluslararası Arp Festivali, ilk kez Ocak 2020 yılında gerçekleşti. Ömrünü arp sanatına adayan Necipoğlu’nun “paylaşarak öğrenme” misyonunu yaygınlaştırmayı, katılan tüm gençlerin yeni ufuklar keşfetmesine yardımcı olmayı ve Türkiye’de arp sanatının gelişimine katkı sağlamayı amaçlayan festival, 14-19 Ocak 2025 tarihleri arasında bir kez daha dünyaca ünlü sanatçıları İstanbul’da ağırlayacak.

Konserlerin yanı sıra iki farklı yaş kategorisinde arp yarışmaları, oda müziği yarışmaları, ustalık sınıfları, söyleşiler ve çalıştayların yer aldığı program, 19 Ocak Pazar akşamı AKM Tiyatro Salonu’nda düzenlenecek ödül töreni ve Arpanatolia’nın vereceği kapanış konseriyle sona erecek. 2. Ceren Necipoğlu İstanbul Uluslararası Arp Festivali’nin, İstanbul İngiltere Başkonsolosluğu ve Pera Müzesi’ndeki iki özel konser haricindeki tüm etkinlikleri, Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.
Festival direktörü ve sanatçı Ceren Necipoğlu'nun ablası Ayşe İmre Tüylü açılıştan önce sorularımızı yanıtladı.
* Ceren Necipoğlu’nun ismini taşıyan bu festivalin fikir aşamasından hayata geçirilme sürecine kadar nasıl bir yolculuk yaşandı?
Biricik kardeşimi en verimli çağında elim bir uçak kazası sonucu kaybettikten sonra, onun öğrencileri ve arkadaşlarıyla beraber kafamızda hep onun adını ve misyonunu yaşatma fikri vardı. Hayal kurarak başladık, ilk festivalin Düzenleme Komitesi olarak güçlerimizi birleştirdik ve yola çıktık. Odağımıza hep gençlerimizi koyduk ve “nasıl onlar için daha faydalı oluruz” diyerek tüm programlarımızı oluşturduk. Farklı ülkelerden ve disiplinlerden dünyaca ünlü sanatçıları bir araya getirdik, ve onlardan en fazla yararlanabilmelerini sağlayacak şekilde tüm planlarımızı yaptık. Bu noktada ben tüm jüri ve sanatçılarımıza da teşekkürü bir borç biliyorum, zira onlar da bu hususta en az bizim kadar istekliydiler ve İstanbul’daki yarışmaların dışındaki tüm zamanlarını ustalık sınıfları, atölye çalışmaları ve söyleşiler ile gençlerimize adadılar.

* Ceren Necipoğlu’nun arp sanatına olan tutkusu ve müziğe katkıları hakkında neler söylemek istersiniz? Onu bu alanda özel kılan neydi?
Ceren ülkesini, enstrümanını ve öğrencilerini çok sevdi. Yüksek lisansının ardından yurtdışında kalabilecekken, o memleketine dönmeyi tercih etti. Anadolu topraklarının çok zengin bir kültür birikimine sahip, farklı gelenekleri kucaklamış topraklar olduğunu ve bizlerin ülkemizdeki tüm bu tarihi ve tabiat zenginliklerine, bütün bu mirasa içtenlikle sahip çıkmamız gerektiğini savunurdu. Kendisi de önce Bursa, ardından Eskişehir’e gitti ve ömrünün son 7 yılını Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde çok sevdiği öğrencilerini yetiştirerek geçirdi. Aynı zamanda Ceren, özellikle arp dünyasında farklı şeyler yapmanın, memleketimizin ezgileri ile arpının müziğini birleştirmenin de sınırsız gayreti içindeydi. Yolculuğu boyunca buna önem verdi, bu değeri hep paylaştı. Ceren aynı zamanda paylaşmayı, paylaşarak öğrenmeyi yaşam felsefesi olarak benimsemişti: müzisyen ve besteci dostlarıyla da düşüncelerini içtenlikle paylaşırdı; bu yüzdendir ki, ithaf edilen eserlerin gitgide azaldığı şu dönemde, birbirinden değerli sanatçılar tarafından Ceren’e onlarca eser ithaf edilmiştir.
* Festivalin ilk yılında nasıl bir etki yarattığını gözlemlediniz? Bu yıl farklı olarak ne gibi yenilikler var?
15-19 Ocak 2020’de İstanbul’da ilk defa uluslararası düzeyde bir arp festivali düzenlendi ve hem ülkemiz hem de katılımcıları için çok başarılı sonuçları oldu. Bu yılki festival programımızı oluştururken, ilk festivalde başarıyla gerçekleştirdiklerimizi yineleyip, farklı ve güzel dokunuşlar yaparak zenginleştirmeye çalıştık. Odak noktamızda gençler olunca, 17.Ocak gününü “Gençlik Günü” ilan ettik ve o gün ilk festivalin kazananlarını konser vermek üzere davet ettik. Bunu önümüzdeki dönemler için de bir gelenek haline getirmeyi arzu ediyoruz.
Yarışmalar ilkindeki gibi iki farklı yaş kategorisinde solo arp ve oda müziği, sadece solo arp kategorilerinde yaş aralıklarını biraz daha genişlettik ve zorunlu repertuvarı her iki kategorinin birinci aşamalarında tek esere indirdik. Böylece, yarışmacılarımızı daha esnek ve özgün bırakmış olduk. Bu yılki farklılıklardan biri de değerli bestecimiz Berkant Gençkal’ın “The Stairs of MC Eschel/MC Eschel’in Basamakları” adlı eserini bizim ricamız üzerine 2.Ceren Necipoğlu İstanbul Uluslararası Arp Festivali için özel olarak bestelemiş olmasıdır.
İlk festivalde sadece iki tane sanatçımız ile ustalık sınıfımız varken, bu sefer 5 sanatçımız ile ustalık sınıflarımız olacak ve ilkinden farklı olarak sadece arpa değil, aynı zamanda oda müziğine de yönelik planladık.
* Festivalin hedef kitlesi kimler? Sadece arp sanatçılarına mı hitap ediyor, yoksa müzikseverler de programın içinde kendilerine yer bulabiliyor mu?
Festivalin hedef kitlesi tüm müzikseverler. Arp elbette odak noktasında, ancak biz her iki festivalde de oda müziğine de çok önemli yer verdik. Oda müziğinde arp bulunma zorunluluğu da yok, dolayısıyla herkese ve her enstrümana açığız.
* Arp yarışmalarının iki farklı yaş kategorisinde düzenlenmesinin amacı nedir? Genç yetenekler için nasıl bir fırsat sunuyor?
Arp bildiğiniz gibi oldukça büyük ve komplex bir enstrüman. 47 tane teli ve 7 tane pedalı var. Bu nedenle yaşla beraber bedensel olarak geliştikçegüçleniyorsunuz ve çalabileceğiniz eserler ile tekniğiniz de ciddi anlamda gelişiyor. Biz 12-17 yaş grubuna “Young Hope” , 18-24 yaş grubuna da “Young Artist” dedik. Zorunlu eserleri farklılaştırdık ve onlardan da bambaşka repertuvar bekliyoruz. Repertuvarları bu sefer ilk aşamadaki tek zorunlu eser dışında serbest bıraktık, böylece yarışmacılarımız daha esnek ve özgün olabilecekler.
* Festival süresince gerçekleştirilecek ustalık sınıflarına kimler katılabiliyor? Bu dersler genç arp sanatçılarına nasıl bir katkı sağlıyor?
Ustalık sınıflarına başvuru yapan herkes, kontenjan dahilinde, katılabiliyor. Genç müzisyenlerin sanatsal gelişimleri için bu çok kıymetli bir katkı sağlıyor, zira hem dünyaca ünlü bir sanatçıyla beraber çalışıyor, onu izliyor, dinliyor, tekniğini öğreniyor, hem de kendini gösterme imkanı buluyor.
* Festivali düzenlerken sponsor ve destekçi bulmak konusunda nasıl bir yol izlediniz? Kültür-sanat etkinliklerine destek yeterli mi? Festivalin organizasyon sürecinde karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdi?
Festival bizlerin bireysel çabaları ve değerli sponsorlarımızın desteği hayata geçiyor. Ne yazık ki kültür-sanat etkinliklerine destek hiç yeterli değil, ve organizasyon sürecindeki en büyük zorluğu maddi destek bulmakta yaşadık. Özellikle kültür sanatla ilgilenen kurumlar da kendi bünyelerindekini tercih edip, festivalimiz gibi farklı ve yenilikçi oluşumlara destek vermekten imtina ediyorlar. Halbuki festivalimiz henüz ikinci edisyonunda bile 30 farklı ülkeden 75 sanatçıyı memleketimize getirerek hem ülkemiz ve şehrimizin tarih boyu süregelen kültür-sanat merkezi olmasına çok önemli katkı sağlayıp, getirdiği olağanüstü sanatçılarla da genç müzisyenlerin kariyer yolculuğuna son derece önemli dokunuşlar yapıyor. Biz bunun görünmesini istiyoruz.
Söz destekçilerimizden açılmışken, hem birinci hem ikinci festivalde bizi destekleyen T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığımıza, İstanbul Büyükşehir Belediyemize ve tüm arplarımızı bize tedarik eden Salvi-Lyon Healy ve Myna Müzik’e en içten teşekkürlerimizi sunuyorum.

* Gaziantep’teki Zeugma Müzesi’nde “Çingene Kızı” mozaiğinin sergilendiği alanda Şirin Pancaroğlu’nun müziğini duyuyoruz, gündelik hayatta farkında olmadan arp müziği duyuyor muyuz?
Elbette! Günlük hayatımızda dinlediğimiz pek çok eserde arp var, ayrıca TV izlerken de sıklıkla arpın o muhteşem sesini duyuyoruz.
* Sizce Türkiye’de arp müziğine ve klasik müziğe olan ilgi yeterli mi? Bu festivalin bu alandaki farkındalığı artıracağını düşünüyor musunuz?
Bu soruya evet cevabı vermeyi çok isterdim, ama maalesef yeterli değil. Aslında yakın zamana dek arp toplumun her kesimince bilinen bir çalgı değildi. Teknolojinin ilerlemesi ile insanların daha çok karşısına çıkar oldu. Ama arpın herkesçe tanınmasında ne yazık ki Ceren’in vefatı çok etkili oldu. Ceren’in hayattaki en büyük arzularından biri arpı ve müziğini hem Türkiye’ye hem de dünyaya tanıtmaktı. Ne yazık ki bu hayali onun kaybıyla gerçekleşti. Ben bu anlamda festivalin de bu konuda kıymetli bir araç olduğuna inanıyorum ve gelecekten de bu anlamda umutluyum.
* Önümüzdeki yıllarda festivalin içeriğini daha da genişletmeyi düşünüyor musunuz? Örneğin, farklı disiplinlerden sanatçılarla iş birliği yapma gibi planlarınız var mı?
Hedefimiz festivalimizin temel formatını koruyup, gerektiği noktalarda da şüphesiz geliştirerek her üç yılda bir tekrarlamak. Daha kısa dönemde festivalimizle bağlantılı çeşitli etkinlikleri planlayacağız, tıpkı pandemi döneminde yaptığımız çevrimiçi etkinlikler gibi. Yarışmalarımızı kazananlara vereceğimiz ödülleri de bu sefer daha zenginleştirdik, nakit para ödüllerinin yanı sıra tüm birincilerimiz İstanbul’da Borusan Müzik Evi’nde konser verecekler. Ayrıca, her kategoride birbirinden farklı özel ödüller de var. Ayrıca, festivalimiz öncesinde değerli bestecimiz Berkant Gençkal’a 18-24 yaş solo arp yarışmalarının repertuvarında yer alması için bir eser sipariş ettik; kendisi de bizi kırmadı ve “MC Escherin Basamakları” adlı eserini festivalimiz için besteledi. O eserin de Dünya Prömiyerini Young Artist kategorisinde yarışan genç arpistlerimiz seslendirecek.
Kaynak:Nilay Can