7'nci tepeden ‘İnsan Hakları-Olanlar Olmayanlar’a ve İstanbul’a bakmak…
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mahir Polat, İBB Kültür Varlıkları Dairesi Başkanı Oktay Özel, İBB Kültür Dairesi Başkanı T. Volkan Aslan ve İBB Kültürel Diplomasi Ofisi Direktörü Ozan Şakar’ın katılımıyla da basına tanıtıldı.
Sergi, önde gelen uluslararası fotoğrafçıların dünyanın çeşitli ülkelerinde çektiği ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 30 maddesine atıfta bulunan yaklaşık 90 fotoğraftan oluşuyor. Serginin küratörlüğünü ise efsanevi fotoğraf ajansı Magnum’un ilk Türk fotoğraf sanatçısı üyesi Emin Özmen üstleniyor.
7’NCİ TEPENİN YILDIZI BULGUR PALAS
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mahir Polat, İBB Miras tarafından İstanbul’a yeniden kazandırılan Bulgur Palas’ta “Magnum İstanbul’da: İnsan Hakları-Olanlar Olmayanlar” sergisini anlattı. Polat, Cerrahpaşa Hastanesi’nin taşınmasından sonra Bulgur Palas ile bölgede tekrar hareketlenme olmasından duyduğu memnuniyeti de paylaştı.
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mahir Polat, Bulgur Palas ve sergi hakkında şunları söyledi:
‘‘Burada tabii ki biz sergimizi açtık, bir yandan da sergiyi anlatan bir program yapalım istedik. Bulgur Palas’ın bulunduğu yer İstanbul’u gören 7’nci tepe. Kadim anlatılar aslında bütün dünyada çok geçer bir konu olmakla yani insanlar kentlerine ilişkin hikayeleri unutmamakla kentlerine değer atfetmeye devam ediyor. Ama İstanbul’un kaderinde ne yazık ki böyle bir şey var. Kendi ürettiği hikayeleri bazen unutturuyor. Bunu böyle suçlayan bir dille söylemiyorum ama gerçekten kolektifte çok eksiğiz. Burası kurgulandığı zaman ben özellikle 7’nci tepenin İstanbul'a kazandırıldığını anlatmayı çok seviyordum ve buna vurgu yapıyordum. O yüzden şu an İstanbul'un 7 tepesindesiniz. Binanın en üstünde cihannüma bölümüne çıktığınızda karşıdaki diğer altı tepeyi de görebileceksiniz. Altı tepenin de görülebildiği tek nokta burası. Burada o yüzden fotoğraf sergileme konsepti oldu çünkü görme üzerine İstanbul'daki en güçlü noktalardan birisi burası.
İSTANBUL’UN BAKI NOKTALARI…
İstanbul'un böyle bir tarihi var. İstanbul'da iki tane çok güçlü bakı noktası, panorama noktası vardır. Birisi Galata Kulesi… Oradan Tarihi Yarımada'yı görürsünüz ve iyi bir panorama verir. İkincisi de bu defa karşı tarafı görmek üzere 19. Yüzyılın ortalarında geçen yeni kentle beraber Beyazıt Yangın Kulesi… Orada da Beyoğlu ve diğer uzak İstanbul’u görürsünüz.
Fakat bizim 7’nci tepe her ne kadar antik dönemden beri İstanbul’un 7’nci tepesi olmakla beraber İstanbul'un biraz değer kaybetmiş biraz yeni kentsel gerilimlerinin gözlemlenebileceği bir alan olarak kendi iç tarihi var.
TARİHİ YARIMADA’NIN SON 30 YILDA HIZLI DEĞİŞİMİ
İstanbul'un Tarihi Yarımadası Fatih'in büyük oranda modern zamanın son 30 yılda Belki de çok hızlı oldu. Çökmesi ve dejenerasyonuyla beraber gördüğünüz bu manzarayı veriyor. Aslında İstanbul'a nereden bakacağınızı kararınızı biraz size bırakan bir tercih oluyor. Çünkü kentte nereden bakarsanız gördüğünüz başka bir hakikat başka türlü bir evren var.
İSTANBUL’A BAKMAK VE GÖRMEK…
O yüzden biz Bulgur Palas’ı değerlendirme projesine girdiğimizde, bunun tekrar halka kazandırılması projesinde hangi tema öne çıksın dediğimizde İstanbul'u görmek, İstanbul'a bakmak temas üzerinde… Bunun ayrıntılarından bir tanesi tabii ki fotoğraf… Sinema ve diğer görüntüleme alanları da bunun içinde olabilir ama İstanbul'un 7’nci tepesine bu yakışır diye düşündüğümüz için bu alanın restorasyonunu tamamladık ve şimdi de bir yarı dinamik fotoğraf müzesi gibi çalışan bir alan oldu.
Tabii bu projeyi yaparken bizim için anlamlı olacak partnerlikler ve işbirlikleri önemli. İstanbul'da fotoğraf hafızası ve fotoğrafa dayalı gözlemleme sadece estetik bir konu değil. Sadece fotoğrafın bir sanat dalı olarak ele alınması değil. Aynı zamanda dokümantasyon değeri çok yüksek belgelemeyi, çağına, yaşanan gündemlere ya da dönüşüme, toplumsal sürece tanıklık etmesi bakımından da fotoğrafın çok değerli bir yanı var.
BİLDİRGENİN HAYATLARA ETKİSİ
Bu sergi, Magnum’la yaptığımız ikinci sergi. ‘‘İnsan hakları olanlar, olmayanlar’’ adıyla bir sergi programında sizleri ağırlıyoruz. Bu sergide insan hakları teması üzerinden tam da İnsan Hakları Bildirgesinin kabul edildiği gün açtığımız bir sergi var. Bu serginin uzlaştığı, üzerinde konuşmak istediği konu, İnsan Hakları Bildirgesi 1948 yılında ilan edilmiş. Türkiye'nin 1949 yılında altına imza attığı bir bildirgenin aradan geçen bunca zamandan sonra tekrar ne kadar insanlığa ortak acılar üzerine işe yaradığı ya da hayatla karşılaştırdığımızda bize ne sunduğu…
Serginin küratörü Sevgili Emin Hocamız ve Magnum ekibi ile İBB Kültür, İBB Miras ve İBB Diplomasi ekiplerindeki arkadaşlarımız temalara ayrılmış 90 fotoğrafı, İnsan Hakları Bildirgesi’nin 30 maddesiyle ilişkilendirerek anlattıkları bir sergi oluşturdular.
TEKRAR DÜŞÜNME VE TARTIŞMA FIRSATI
Bildirge maddeleri ve fotoğraflar tekrar düşünmek üzerine, tartışmak üzerine bir imkan veriyor. Konuşma fırsatları veriyor ve bunu çok önemsiyoruz.
Bulgur Palas yaklaşık olarak birinci yılına geliyor. Bu bölgede 450.000 ziyaretçiyle inanılmaz güçlü bir sayıya ulaştık. Kentte dezavantajlı ve yoksulluğun çok hakim olduğu bir kentte, kültürün sanatın yaşam alanlarını bir insan hakları meselesi olduğunu düşünüyoruz.
Çocuklar burayı çok seviyor, kadınlar, gençler çok seviyor. Mekanın programında da zaten dinamik bir program var. Yaşam etkinlikleri var. İkinci etap programıyla aşağıya doğru birkaç yaşam alanı daha üreteceğimiz çalışma olacak.’’
Kaynak:Eda Yılmayan