Yüksekdağ sessizliğini bozdu: Tatmin edici bir kent uzlaşısı sağlanmadığı sürece DEM Parti adaylarını çıkarmalı
HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, sessizliğini bozdu. Yüksekdağ, DEM Parti'nin Batı'da kendi adayları ile girmesinin bir ihtiyaç olduğunu belirtti.
2016 yılından bu yana Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ yerel seçimlere ve Kobani Davasına dair PİRHA muhabiri Dilan Morsümbül’ün sorularını yanıtladı.
Morsümbül’ün DEM Parti ve CHP arasındaki temasların sonuçsuz kalmasına ilişkin sorusunda Yüksekdağ, Kürtlerin ve her inançtan halkın göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti.
“DEM Parti seçmeni bakımından belirleyici olan siyasi iradesinin araçsallaştırışmaması ve hakkının teslim edilmesidir. Bütün seçim süreçlerinde kilit ve belirleyici olan, bunun karşısında demokratik taleplerine saygı ve güven verici cevaplar isteyen bir toplumsal yapıdan bahsediyoruz. Bu sosyolojik gerçekliği seçim taktiklerine basamak olarak görürseniz sadece siyasal değil sosyal yabancılaşmaya da yol açarsınız. 2023 genel seçimleri sonrasında muhalefetin DEM Parti ile kurduğu ilişki böyledir. İstanbul başta olmak üzere batı metropollerinde DEM tabanı kendi iradesini de görmek istiyor. Doğal ve adil olan budur. Milyonlarca Kürdün ve her inançtan, ulustan emekçi sınıflardan DEM seçmeninin yaşadığı metropollerde yerel seçilmişler belirlenirken bu toplumsallığı dışta tutamazsınız. Eğer böyle bir demokratik uzlaşı gelişirse güven tesis edilebilinir.”
“Tatmin edici kent uzlaşısı olmazsa DEM Parti’nin Batı’da kendi adaylarıyla seçime girmeli"
“DEM Parti’nin batıda kendi adaylarını çıkararak aktif bir seçim faaliyeti yürütme ihtiyacı da, hakkı da vardır. Eğer demokratik ve tatmin edici bir kent uzlaşısı sağlanamazsa DEM’in batıda kendi adaylarıyla seçim yarışına girmesi ciddi bir ihtiyaçtır. Tabanımızda bu yönlü taleplerin ağırlığı ise sır değildir. Kitlemizi aynı hedef etrafında kenetlemek partinin genel, güncel gelişim stratejisi bakımından da hayati önemdedir. Sonuçta nihai kararı delegelerimiz, parti yönetim kurumlarımız ve DEM kolektifi verecek. Her durumda halkımız partisinin iradesi etrafında en sağlam şekilde birleşmelidir. Gerek iktidardan, gerekse de bir kısım muhalefetten gelen tasfiye operasyonlarına duruşuyla ve siyasi faaliyete katılımıyla cevap vermelidir. Yerel seçim stratejisinin öncelikli hedefi iki kez kayyum atanarak gasp edilen belediyeleri geri almaktır. Tepeden siyasi darbeyle atanan kayyumları halkımız demokratik direnişiyle ve seçimle görevden alacaktır. Seçimle iş başına gelmeyen, halkın iradesini hiçe sayan ve siyasete karşı yılmadan bıkmadan toplumsal hakikati göstermeliyiz. Yerel seçimler bu bakımdan bir toplumsal hakikat ve onur direnişidir. Başta belediyelerine el konulan Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarının bu irade sınavından başarıyla geçeceğine inanıyorum.”
Kaynak:Haber Merkezi