Yozgat’ta, taşımalı eğitim verilen okulun kapatılmasına veliler tepki gösterdi
Yozgat’ın Osmanpaşa köyünde toplam 52 öğrencinin 12 yerleşim biriminden taşınarak eğitim gördüğü okulun yeni eğitim öğretim döneminde kapatılması kararına veliler tepki gösterdi. Okul önünde açıklama yapan veliler, Osmanpaşa köyünün merkezi konumda olduğunu belirterek çocuklarının daha uzak merkezlere taşınmasını istemediklerini dile getirdi.
Yozgat’ın daha önce belde olan Osmanpaşa köyünde bulunan, bölgedeki 12 köydeki 52 çocuğun taşınarak eğitim gördüğü Osmanpaşa İlk-Ortaokulu’nun yeni eğitim öğretim döneminden itibaren kapanması kararı alındı. Köy muhtarları ve okul idaresine Yozgat Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından resmi yazı gönderildiği bildirildi. Bunun üzerine çocukları taşımalı eğitim gören öğrenci velileri, okul önünde toplanarak okul yönetiminden bilgi aldıktan sonra açıklama yaptı.
"Saat 6'da kalktığı zaman ancak 8'de Yozgat'ta olacaklar"
Osmanpaşa köyünden Abdullah Çetin, şöyle konuştu:
"Çocuklarımız var, hepsi okudular, bu okuldan mezun oldular. Şu okulun çok güzel bir yapımı var ve çevrede Yozgat merkez dahil böyle ilköğretim okulu hemen hemen az bulunur, bir sürü masraf yapıldı. Buradaki öğrencileri alıp taşımalı olarak dışarılara vermek istiyorlarmış, okulu kapanması gerekiyormuş, bize gelen bilgiler böyle. Biz çocuklarımızı buradan 30 kilometre, örnek Yozgat 35 kilometre uzağa göndermek istemiyoruz. Şu an yazın belki erken olabilir. Kış günü saat 06.00’da kalkıp da saat 08.00’e kadar okula gidecek. Saat 06.00’da kalktığı zaman ancak saat 08.00’de Yozgat'ta olacaklar. Bu çocuklar nasıl verimli olacak, nasıl bir eğitim alacak, uyuyarak gidecek ilkokul çocukları. Şimdi Büyük İncirli köyümüz var, beş kilometre bize, rahatça gelebiliyor. Servisi kaçırdığı zaman ailesi kendi aracıyla getirebiliyor. Alt tarafta Karabıyık köyü var buraya geliyor. Beş kilometre şurada Yenice köyü var arkamızda hemen okulun arkasında. Tekkeye Yenicesi beş kilometre onlar buraya geliyor. Çallı buraya geliyor. Lök buraya geliyor. Sarınınören köyü buraya geliyor. Battal köyü buraya geliyor. Bunların hepsinin çevresinin toplamı on kilometreyi bulmuyor. Yani on kilometre çevremizde köylerimiz var. Şimdi bu vaziyette bu okul buradan giderse nasıl bir verimli olabilir? Çocuklar nasıl bir eğitim alabilir? Bu olmaz. Biz buranın kapanmasını istemiyoruz."
"Okulunun kapatılması bizim öğrencilerimizin okumaması anlamına geliyor"
Büyük İncirli Muhtarı Sedat Zorlusoy ise şunları söyledi:
"Benim köyüm buraya beş kilometre. Benim öğrencilerim sabah evinden çıktığı zaman 10 dakikanın içerisinde buraya gelip, burada okuluna devam edebiliyor. Osmanpaşa'nın okulunun kapanması demek benim ve diğer köylerdeki öğrencilerin en azından günde iki saatlerini yolda geçirmeleri demek. Yaz dönemi hava şartları iyidir, katlanabilirler belki ama kış döneminde bu öğrencilerin bu kadar yolları karda, fırtınada, yollarımız da kapanır. Bu öğrencilerin gidip gelmeleri tamamıyla büyük bir sorundur. Okulunun kapatılması demek bizim öğrencilerimizin okumaması anlamına geliyor. Bizim öğrencilerimiz evinden çıkmasın, köyde otursun, okumasınlar, tahsillerini yapmasınlar, körü körüne, hayvancılığa veya çiftçiliğe mahkum olsunlar demektir. Bu yüzden biz İncirli köyü muhtarı olarak ben benim öğrencilerimin kalkıp da 25-30 kilometre mesafeye taşınmasını istemiyorum. Benim çocuklarımın buraya Osmanpaşa'ya gelmesiyle Divanlı'ya gitmesinin arasında çok büyük bir fark var. Yıllardır bizim Osmanpaşa'yla yakın ilişkilerimizden, komşuluk ilişkilerimizden doğan bir hukukumuz var. Osmanpaşa’daki her aile benim çocuğumun her türlü sorunuyla ilgilenirler. Bu köyün bana vermiş olduğu büyük bir büyük bir güven. Benim çocuğumun bir tanesinin orada başına bir iş geldiği zaman, hastalandığı zaman veya herhangi bir sorununda ben oraya gidene kadar orada çocuğumun tek başına kalması demek. Cumhurbaşkanımızdan da bakanlarımızdan da milletvekillerimizden de ricamız, Osmanpaşa Ortaokulu’nun kapanmaması, buranın açık kalması ve arkadan gelecek yeni doğacak çocuklarımızın da sağlıklı, güzel bir ortamda yetişmesini sağlamak amacıyla biz buranın kapanmasını istemiyoruz."
"Buranın açık olmasını istiyoruz"
Karabıyık Muhtarı Galip Cangöz, "Benim köyüm buraya yedi kilometre. Yedi kilometreden alıp 20 kilometre yere göndereceklermiş benim öğrencilerimi. En çok öğrenci de benim köyümde. Hemen hemen iki servis geliyordu. O da azaldı. Öğrenci yok diyorlar burada. Aynı öğrenci Esen'de de var. Burada da var. Esenli'yi Milli Eğitim'de dedi bize. Esenli’yi çok öneriyorlar. İllaki Esenli diyor. Benim köyüm Paşaköy'e daha yakın. Paşaköy'e verilmesini isterim dedim. Ora kapanmasın. Servis bulamıyoruz dediler. Milli Eğitim’den de aradılar. Dedim ne gerekiyorsa onu yapın, bizim devlete karşı bir şeyimiz yok. Ama buranın açık olmasını istiyoruz" diye konuştu.
"İnsanları yozlaştırmaya kimsenin hakkı yok"
Osmanpaşa köyünden Mehmet Taşkın, tepkisini şöyle dile getirdi:
"Köyümüzde belediyemiz, karakolumuz, Toprak Mahsul Ofisimiz, sağlık ocağımıza kadar gitti. Şu anda ben burada altı tane çocuk büyüttüm, büyütüyorum. Üç tanesi şu anda okuyor. Hatta bir tanesi yeni yazılacak bu sene. Eğer ki okul gittiği zaman ben çocuğu hiç okutmayacağım. Ben çobanım, çocuğumu da çoban yetiştireceğim. Okuryazar olsun. 14 yaşından beri çobanlık yapıyorum. O yüzden çocuklarımı ben çoban olarak da yetiştirdim. Üç tane çocuk okutuyorum şu anda. O zaman ben çocuklarım okumasın. Nerede bu büyükler? Yeri geldi miydi atıyorlar, katıyorlar. Okul kapatmayla, karakol kapatmayla, sağlık ocağı kapatmayla insanları yozlaştırmaya kimsenin hakkı yok. Ben çocuğumu göndermiyorum. Bu okul gittiği zaman benim çocuğum okuryazar kalsın. Arazimiz karışık. Onun çocuğuna bir şey olsa biz kopup geliyoruz. Yani eğer ki buradan rahatsızlıklar varsa dışarıdan gelen köylülerin o zaman çıkar derler. Hepimiz birbirimizle bir mahalle gibi, aynı bir ev gibi, aynı bir horanta gibiyiz. Orada da varmış 52 öğrenci, burada da var 52 öğrenci. Daha benim çocuğum bir tanesi okuyacak. Ben kalkıp da bir çocuğumu 33 kilometre göndermeye mecbur değilim. Dağ başında bir öğrenciye eğer ki öğretmen gidiyorsa bu Osmanpaşa’ya da gelecek." (ANKA)