TİP’li öğrencilerden Barınma Raporu: 100 üniversite öğrencisinden 8’i yurtta kalıyor; devlet yurtlarında psikolog yerine 711 imam
Gazete Pencere Haber Merkezi
Türkiye İşçi Partili öğrencilerin hazırladığı Barınma Raporu’nda üniversite öğrencilerinin, barınma sorunundan, KYK yurtlarının fiziki şartlarına, ‘sabit menü’ uygulamasından yurtlardaki gıda zehirlenmelerine, devlet yurtlarındaki ‘manevi danışmanlar’ konusundanödenen devlet KYK burslarının yetersizliğine kadar pek çok konu ve çözüm önerileri yer aldı.
Rapora göre “10 milyona yaklaşan öğrencisi sayısına karşı KYK yurtlarının kapasitesi 800 bin öğrencinin barınma ihtiyacını karşılayacak” durumda.
Tarikat ve cemaat yurtlarının sayısı 2006 -2021 yılları arasında yüzde 93 artışla bin 723’ten üç bin 331’e çıkarken, devlete ait yurt sayısı 793’ten 776’ya düştü. Ancak KYK yurtlarının kapasitesi artırıldı.
“Geride bıraktığımız 3 yıl içinde pek çok öğrenci en temel insani ihtiyaçlarından biri olan barınma ihtiyacını karşılayamadığı için okulunu geçici olarak dondurmak ve hatta okulu bırakarak aile evine dönmek zorunda kaldı” denilen rapordan bazı bölümler şöyle:
“Yüksek kira fiyatları ve neredeyse asgari ücret seviyesine çıkan özel yurt ücretleri karşısında öğrenciler çaresiz bırakıldı. Bu süreçte geçmişte okurken cep harçlığını kazanmak üzere çalışan öğrenciler ciddi bir dönüşümün parçası olarak hayatlarını idame ettirebilmek üzere çalışırken boşta kalan zamanlarında okuyan bireylere dönüştü.
Cemaat ve tarikatlara ait yurt sayısı arttı
Parası özel yurtlara yetmeyen ve devlet yurdu imkanından yararlanamayan gençler ise doğrudan bu sürecin oluşmasını sağlayan yanlış devlet politikaları eliyle tarikat ve cemaat yurtlarına mahkûm edilmektedir. Yoksul ailelerin çocukları için neredeyse tek alternatif haline gelen tarikat yurtlarının sayısı 2006’da bin 723 iken 2021 yılı itibarıyla yüzde 93’lük artışla 3 bin 331’e çıkmıştır. Bugün geldiğimiz noktada cemaatlere ait olan ve herhangi bir resmi kaydı olmaksızın kaçak faaliyet yürüten yurtların sayısına yönelik kesin bir veri bulunmazken “merdiven altı” olarak tabir edilen bu yurtların sayısının binlerle ifade edilebilir bir düzeyde olduğunu biliyoruz.
OECD verilerine göre kira fiyat artışında Türkiye birinci sırada
Türkiye’de anayasal bir hak olan konut, barınma aracı değil yatırım aracı olarak kullanıldığından en temel ve insani haklardan olan barınma hakkı erişilemez hale gelmiştir.
OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) verilerine göre 2023 yılının birinci çeyreğinde, Nominal Konut Fiyatları Endeksi sıralamasında Türkiye 957 puanla 47 ülke arasında birinci olmuştur. Sıralamada Türkiye’ye en yakın ülke 259 puan ile Macaristan’dır; OECD ülkelerinin Nominal Konut Fiyatları Endeksi ortalaması ise 171 puandır. 2023 yılının üçüncü çeyreğinde, kira fiyatlarının değişimi incelendiğinde ise Türkiye’nin 43 ülke arasında 397 puanla yine birinci olduğu görülmektedir. Türkiye’ye en yakın ülke 169 puanla Litvanya’dır.
Endeksa’nın kira ve konut fiyatı analiz verileri, grafiklerin günlük yaşama etkisini ve krizin derinliğini açığa çıkarmaktadır. Ağustos 2019’da Türkiye genelinde ortalama kira fiyatı metrekare başına 14 TL iken 2023 yılının Ağustos ayında 125 TL olmuştur. Verilere göre 4 yılda kira fiyatlarında %793 oranında artış yaşanmıştır; konut fiyatlarındaki artış oranı ise %927 olmuştur. Ağustos 2019’da ortalama konut fiyatı metrekare başına 2.141 TL iken bu sayı 2023 yılı Ağustos ayında 21.997 TL olmuştur. Konut ve kira fiyatlarında yaşanan fahiş artış; kimi büyükşehirlerde ülke genelinden daha vahim bir tablo oluşturmaktadır. Son 4 yılda en fazla kira artışı yaşanan iller sırası ile Antalya (%1109), Mersin (%963), Muğla (%935), Ankara (%713) ve İstanbul (%713) olmuştur. Endeksa verilerine göre İstanbul’da ortalama konut kirası Ağustos 2019’da 1.873 TL iken 2023 yılı Ağustos ayında 18.538 türk lirasına çıkarak net asgari ücretin 1,6 katı olmuştur. Tüm Türkiye’nin kira ortalaması ise Ağustos 2023’te net asgari ücretin 1,3 katına yükselerek 14.318 TL olmuştur.
Konut fiyatlarındaki artış ve yaşanan ekonomik buhran sebebi ile konut satışlarında dramatik bir düşüş görülmektedir. TÜİK verilerine göre 2022 yılı Haziran ayında 150.509 adet konut satışı gerçekleşirken; Haziran 2023’te satılan konut sayısı 83.636’dır. Konut satışları sekteye uğrarken yapı ruhsatı verilen daire sayısı artmaktadır: TÜİK verilerine göre 2022’nin ikinci çeyreğinde 143.760 daireye yapı ruhsatı verilirken 2023’ün ikinci çeyreğinde 188.740 daireye yapı ruhsatı verilmiştir.
Barınma krizinin sebebi konut krizi değil!
Türkiye’de mevcut ve büyükşehirlerde yoğunlaşmış yapı stoku dikkate alındığında Barınma Krizinin konut açığından ortaya çıkmadığı aşikardır. Yaşanan Barınma Krizi, derinleşen yoksulluk ve sosyo-ekonomik sınıflararasında büyüyen uçurumun bir sonucudur. Boş konutlar, genellikle ikinci ve üçüncü konutlardır; azami kira zammını %25 olarak belirleyen kanun, ev sahiplerinin evlerini kiraya vermekten vazgeçmesine veya bekletmesine sebep olarak boş yapı stokuna konut katmıştır. Konut, bir yatırım aracı olarak kullanıldığından zenginler konutlarını boş tutarken yoksul kesime barınma hakkı sağlanmamaktadır. Kira fiyatlarını düzenleyen kanunlar, uygulamada gerekli kontrolü sağlayamamıştır: kira fiyatlarındaki fahiş artış fiilen devam etmektedir. Ev sahipleri ve kiracılar arasında yaşanan anlaşmazlıklar; yargı kararları, haciz işlemleri, şiddet ve cinayet haberleri ile karşımıza çıkmaktadır.
Kira dava sayısı üç yılda 10 katına çıktı
Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 2019’da dava türü “Kiralananın Tahliyesi” olan 37.287 dava varken bu sayı 2022’de 42.031’e yükselmiştir. “Kira” davalarının sayısı ise 3 yılda 10 katına çıkmıştır: 2019 yılında 2.655 olan dava sayısı 2022 yılında 26.540’tır. Sadece 2022 yılı içinde 21.537 adet “icra” davası açılmıştır.
Yükseköğretim Kurumu istatistiklerine göre 2019-2020 eğitim-öğretim yılında üniversitelerdeki öğrenci sayısı 7.838.891 iken 2022-2023 eğitim-öğretim yılında bu sayı 6.835.634’e düşmüştür fakat vakıf üniversitelerindeki öğrenci sayısı artmıştır. Vakıf üniversitelerinde eğitim gören öğrenci sayısı 4 yılda 597.529’dan 625.407’ye yükselmiştir. Toplam öğrenci sayısı azalırken vakıf üniversitelerinde öğrenci sayısının artması, piyasa merkezli eğitim politikalarının sonucudur. Yükseköğretimi ticaret kurumu olarak görme, toplumsal eşitsizliği artırmakta ve sınıfsal farkı derinleştirmektir. Devletin, yurttaşlarının eğitim hakkını koruması: kamu kaynaklarını kamusal eğitim için harcaması gerekmektedir. Kamu kaynaklarından eğitim için ayrılan bütçe, kamusal eğitimin desteklenmesi ve yaygınlaşması için yeterli değildir. Eğitimde kamu harcamalarının yetersizliği, öğrencilerin eğitim hakkına erişimini engelleyecek boyuta ulaşmıştır.
Ortalama kira fiyatı 18 bin lira iken öğrencilere verilen burs 1250 lira
2023 yılında üniversitelerin %30’unun bulunduğu İstanbul’da, ortalama kira fiyatı 18.538 Türk lirası iken 2023-2024 eğitim-öğretim yılında öğrencilere verilecek burs sadece 1250 TL’dir. Öğrencilerin bir ay geçimini sağlaması gereken burs ve kredi, günümüzde yemek masraflarını karşılamak için dahi yeterli değildir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın verilerine göre 2021 yılında yükseköğrenim gören 451.608 öğrenciye burs imkanı sağlanmıştır fakat bu sayı 2021’de üniversite öğrencisi olan gençlerin sadece %5,6’sını oluşturmaktadır.
KYK bursu son 9 yılda 137 dolardan 67 dolara düştü
2021 yılında Recep Tayyip Erdoğan, burs ve kredi miktarlarında Türk lirası bazında verilen zamma dikkat çekerek, “...’nereden, nereye geldik’...” ifadesini kullanmıştır.
Kredi ve burs miktarlarındaki değişim dolar bazında incelendiğinde ise yaşananın bir artış değil erime olduğu ortaya çıkmaktadır.
2014 yılında verilen burs 137 dolar değerinde iken günümüzde verilen burs 67 dolara tekabül etmektedir. Eğitim bütçesinde gereken artışın yapılmaması ve bütçenin yetersizliği, öğrencilerin yaşamında doğrudan etkisini göstermektedir. Öğrencilerin nitelikli eğitim ve insani yaşam koşullarında bir yaşama erişimi için eğitime ayrılan kamu kaynaklarının artırılması şarttır.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı KYK (Kredi Yurtlar Kurumu) yurt sayıları ve kapasiteleri incelendiğinde; öğrencilerin içinde bulunduğu Barınma Krizinin ana sebeplerinden birinin yurt yetersizliği olduğu anlaşılmaktadır. Eylül 2022’de Mili Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan örgün eğitim istatistiklerine göre 2020 yılında Türkiye genelinde 793 KYK Yurdu bulunurken yurt sayısı 2022’de 776’ya düşmüştür. Aynı raporda yer alan KYK yurtları kapasitelerine bakıldığında ise yurt sayısı azalırken kapasitenin arttığı görülmektedir:
2020’de yurtlarda toplam kapasite 703.175 iken 2022 yılında 759.838’dir. Yurt sayısı ve kapasitesi arasındaki bu ters orantı, KYK yurtlarının sadece nicelik açısından değil; nitelik açısından da yetersizleştiğini ifade etmektedir.
Üniversiteye giden her 100 öğrenciden 8’i yurtta kalıyor
Barınmak insani bir hakken, üniversiteye giden her 100 öğrenciden sadece 8’i yurtta kalma şansına sahip olabiliyor. Geri kalan öğrenciler, ailelerine, arkadaşlarına, akrabalarına veya vakıf ve derneklere mecbur bırakılıyor. Hatta barınma imkanı olmadığı için okullarını bırakıp memleketlerine dönmek zorunda kalan arkadaşlarımızı var. Bu durumda, barınma ve eğitim hakkının tüm yurttaşlar için karşılanması, devletin öncelikli ve vazgeçilmez bir görevi olmalıdır.
Erdoğan 2021 yılında yaptığı bir konuşmada öğrencilerin yurt sorunu olmadığını öne sürerken “Gayet de lüks yurtlar yaptık” demişti. Peki işin gerçeği anlatıldığı gibi mi?
Erdoğan’ın iftihar ettiğini açıkladığı KYK’nın 2018-2022 Stratejik Planında ise yurt konusu, kurumun “zayıf yönleri” arasında yer aldı.
Planda, “zayıf” kalınan konular şöyle sıralandı:
- Bazı yurtların fiziksel yetersizlikleri.
- Yurt yönetim süreci ile ilgili yaşanan sıkıntılar.
- Eğitim faaliyetlerine öğrenci katılımının düşük olması, eğitimlerin merkezi olarak planlanması.
- Kurumsal iletişim ve halkla ilişkilerin zayıf olması.
- Beslenme hizmetlerindeki aksamalar.
Planda, artan öğrenci sayısına karşın yetersiz kalabilecek yurt sayısının neden olabileceği “tehdit unsuru” da “Artan üniversite ve öğrenci sayısı ile birlikte barınma talebini karşılayamama riski” diye açıklandı.
Türkiye’nin popüler gayrimenkul sitelerinden biri, KYK yurtlarını ‘satılık’ ilanlarıyla sunuyor
Bu ilanlarda yemek yiyen öğrenciler de görülebiliyor. Afyon, Bartın ve Kırklareli’nde bulunan üç özel mülk, ‘Kiracılı’ filtresiyle satışa sunuldu. Kiracı ise devlet. Bu yurtların fiyatları 115 milyon ile 770 milyon TL arasında değişiyor ve kapasiteleri 220 ila 260 arasında. Satış temsilcisi emlakçılardan biri, bu binaların devlete kiralandığını ve kamu sözleşmesinin iptal edilemeyeceğini belirtti, bu da yeni sahibin yurdu çalıştırmaya devam edebileceği anlamına geliyor. KYK yurtlarında ödeme, KYK adına kamu bankaları aracılığıyla yapılmaktadır. Mülk sahibi, KYK ile olan sözleşmesi sona erdikten sonra yurt işletmeyi bırakmak istemezse ‘barınma sorunu’ yeniden ortaya çıkabilir. Bir emlakçı, KYK yurdu ilanında “KYK devlet yurdu, özel yurt, otel, konferans salonu, organizasyon kompleksi gibi birçok amaç için kullanılabilecek özel bir yapıya sahiptir” ifadesini kullanıyor.
KYK yurtlarında yemekten zehirlenen öğrenciler
KYK yemekhanesi pek çok öğrenci için her öğün yemek bulabileceği tek alternatif. Derinleşen ekonomik kriz perspektifinden bakınca erişilebilir ve nitelikli yemekhanelerin önemi daha iyi anlaşılabilir. Fakat mevcut durum bunun tam tersi.
Ocak 2023’te Samsun’da KYK Karadeniz Erkek Öğrenci Yurdunda kalan öğrenciler, yemeklerden zehirlendiklerini belirterek yurdun bahçesinde eylem yaptı. Öğrenciler, yemeklerin içinde böcek ve yabancı cisimler bulunduğunu söylüyor ve zehirlenmelerin bir haftadır devam ettiğini ifade ediyorlar.
Endüstri Mühendisliği öğrencisi Kağan, yemeklerin lezzetinden ziyade doyurucu olmasını istediklerini belirtiyor ve yemeklerin düzeltilmesini talep ediyor.
Yemeklerden zehirlenme şüphesiyle ambulansların sık sık geldiğini vurgulayan öğrenci Salih ise yemeklerden kurt, böcek ve tel gibi yabancı cisimler çıktığını aktarıyor.
Sancaktepe İyi Maya KYK Kız Öğrenci Yurdunda yemekler nedeniyle öğrenciler zehirlendi. 100’den fazla öğrenci hastaneye kaldırıldı. Bir öğrenci, yemeklerin uzun süredir kötü olduğunu ve fiks menüye geçildikten sonra kalitenin daha da düştüğünü belirtti.
“Sabit Menü” uygulaması doyurmuyor
KYK yemekhanelerde ‘Sabit Menü’ uygulamasına geçti. Sabah kahvaltısı ve akşam yemeği standart menüler halinde sunulacak ve öğrenciler parmak izi okutarak ücretsiz olarak bu menülere erişebilecekler. Sosyal medyada paylaşılan menüler, bazı insanlar için şaşırtıcı geldi. Örneğin, bir kahvaltı menüsünde sadece 1 adet açma veya poğaça, 20 gram krem peynir, 30 gram siyah-yeşil zeytin, 20 gram helva, 500 ml su, bitki çayı-çay ve çeyrek ekmek olduğu belirtiliyor.
Başka bir akşam yemeği menüsünde ise mercimek çorbası, tas kebabı veya etsiz kuru fasulye, şehriyeli pirinç pilavı, tarator, 500 ml su ve çeyrek ekmek bulunuyor.
Dicle Üniversitesi öğrencisi Emine, yurtların öğrenciler için kabusa dönüştüğünü belirterek, yemeklerin yetersiz olduğunu ve doyabilmek için ekstra para ödemek zorunda kaldıklarını söylüyor. Aralarında geri ödemeli burs dışında geliri olmayan öğrencilerin bulunduğunu vurguluyor ve fiks menünün doyurmaya yetmediğini ifade ediyor. Ayrıca, kahvaltılarını düzgün bir şekilde yapamadıklarından derslerden verim alamadıklarını belirtiyor.
KYK yurtlarında psikolog yerine 711 imam
2019 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında, ‘manevi danışmanlık ve din hizmeti’ protokolü imzalandı. Protokole göre KYK yurtlarında psikolog yerine 711 imam danışmanlık yapması yönünde karar verildi. Dönemin Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, “Önümüzde aşılması gereken bir mesele olarak bağımlılık konusu var. Pek çok bağımlılık türü var. Bağımlılıklarla mücadele konusunda Diyanet İşleri Başkanlığıyla gerçekleştirilecek koordineli çalışmaların önemli olduğunu düşünüyorum. Bu iş birlikleriyle gençlerimizi hiçbir kötü alışkanlığın esiri yapmama noktasında kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.
AKPli bakanın söylediğine tezat oluşturacak şekilde AKP İktidarı dönemi boyunca gençler arasında uyuşturucu kullanımı ve bağımlılık seviyeleri arttı.
Bunun sebebi uyuşturucu ticaretinin devlet eliyle yaygınlaştırılan bir rant kapısı olması. İktidar sahipleri buraya dair anlamlı değişiklikler yapmak istiyorlarsa, öncelikle kendi elleriyle besledikleri bu ağı yok etmeleri ve gençleri mecbur bıraktıları çaresizlik ve geleceksizlik batağını tanımaları gerekir.
Fakat iktidarın iddia ettiğinin aksine temel amaçları uyuşturucu ile mücadele etmek değil kamusal hayatın her alanına saldırmak için bir araç olarak dini ve dini değerleri araçsallaştırmaktır. Bu kişilerin gençlere ‘danışmanlık’ yapmaktaki psikolojik, pedagojik yetersizlikleri bir yana, varlıklarının amacı laik ilkeleri hiçe sayarak dindar ve kindar bir nesil yetiştirmenin yollarını aramaktır.
KYK yurtlarında ‘Manevi Danışman’ üç kızını öldürdü
Bunun iyi bir örneği Trabzon’un Of ilçesinde KYK’da manevi danışman olarak görev yapan Emre Göktaş, 3 kızını silahla vurarak öldürdüğünün ortaya çıkmasıdır. Gençlere rol model olması beklenen danışmanlar bunlar mı?
2022 yılında Akdeniz Üniversitesi (AÜ) kampüsünde Kredi Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı öğrenci yurtlarında kalan Halil Gülcan 11 Mayıs’ta, Emre Kandemir 21 Mayıs’ta, Muhammet Kaya ise 10 Haziran’da intihar etti. Öğrenciler, dini baskılara ve zorlu koşullara maruz kaldı.
Yurtta kalan tıp fakültesi öğrencisi Ahmet, dini eğitim alanlara avantajlar sağlandığını ve dini baskılara maruz kaldıklarını söyledi. İntihar eden öğrencilerin arkadaşları, derslerinin iyi olduğunu belirtti.
Bir arkadaşımız yurtta yaşananlar hakkında şunları paylaştı: “Halil Gülcan maddi zorluklar nedeniyle yurtta kalıyordu. Yurdun bir Whatsapp grubu vardı ve öğrencileri camiye götürüyorlardı.”
KYK yurtlarında dini seminerlere katılım için baskı iddiası
Diyanet’in yurtlarda yürüttüğü hizmetler arasında sadece “manevi danışmanlık” yok. Kız yurdunda kalan bir genç, dini sohbetler, Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri gibi organizasyonlar olduğunu da dile getiriyor. “Kutlu Doğum Haftasında peygamberin sevdiği yemeklerden menü olurdu. Bir gün tirit yemeği çıkmıştı, ücretsiz alabiliyordunuz” diyor.
Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinden örnek veren bir başka öğrenci ise, “Eğlence düzenlenir, katılan öğrencilere çekilişle hediye dağıtılırdı. Katılımı teşvik için yapılan şeylerdi tabii” diyor.
Ankara Şerife Bacı Kız Öğrenci Yurdu’nda kalan bir genç, dini programların 15 Temmuz darbe girişiminden sonra arttığını söylüyor. Aynı öğrenci, kadın öğrencilere yönelik etkinliklerin neredeyse tamamının aile üzerine olduğunu belirtiyor. “Sanki ailede tüm sorumluluk kadındaymış gibi bir algı yaratılıyor” diyor.
Erzurum’da KYK yurdunda kalan bir öğrenci yurtta çoğunlukla milliyetçilik ve din motifli söyleşiler olduğunu söylüyor. Özellikle Ramazan ayında dini etkinliklerin arttığını dile getirerek, “Yemekhanede teravih ve Cuma namazı kılınıyor. Geçtiğimiz ramazan ayında Sakal-ı Şerif gelmişti” diyor.
Bursa Orhangazi’de KYK yurdunda kalan bir arkadaşımız “2017-2018 eğitim döneminde bir sene kaldım. Dini seminerler oluyordu. Katılım zorunlu olmamakla beraber yurt müdürü tarafından katılmamız için baskı yapılırdı. Akşam yemek saatine denk gelirse yememiz engellenir ya da zorlaştırılırdı” diye anlatıyor.
Kocaeli Zekiye Gündoğdu Yurdunda kalan bir öğrenci de benzer şekilde, “Benim kaldığım yurtta A ve B bloklar ranzalı, tuvalet ve banyo ortaktı. Vakıfta ise odalar bazalı, banyo ve tuvalet odaların içindeydi. Seminerlere sıklıkla katılanlar için vakıfta kalma şansının arttığı söylentisi vardı” diye anlatıyor.
Mühendislik okuyan bir öğrenciye yurt müdürlüğü geçen sene maden gezisi düzenleyeceğini söylemiş. Geziye katılmak üzere yola çıkan öğrenciler kendilerini bir türbede bulmuş.“Fikrimiz sorulmadan ve bilgimiz olmadan bir türbeye götürüldük. Sabah türbeye, öğleden sonra madene gittik” diyor.
İstanbul’da KYK yurdunda kalan bir öğrenciden edinilen “Haftalık Ders ve Sohbet Programı” duyurusunda, hafta içi her gün “Kur’an-ı Kerim”, “Hadis-Siyer”, “Tefsir-Meal”, “İlmihal” sohbetleri düzenlendiği notunun yanı sıra, “Hafta içi her gün 13.00-22.00 saatleri arasında ‘manevi danışmanlarımız’ yurttadırlar” bilgisi yer alıyor.
İstanbul’da bir yurtta kalan bir arkadaşımız her sene muhakkak Kuran kursu açıldığını, dini günlerde mutlaka yurdun mescidinde program düzenlendiğini söylüyor.
Boğaziçi’ni kazanan öğrenciler tarikat ve cemaat yurtlarına yönlendirildi
AKP Hükümeti devletin her aygıtı ile bu yapılara olan desteğini ise sürdürüyor. Boğaziçi Üniversitesinin kayyum rektörü Naci İnci yönetimi barınacak yerler olarak tarikat yurtlarını yeni başlayan öğrencilere önererek okula başlamamış öğrencileri mağdur etti. Okul tanıtım günlerinde “Şehir dışından gelen tüm öğrencilere yurt sağlayacağız” diyen yönetim, okulun açılmasına üç hafta kala en az 600 öğrenciyi yurtsuz bıraktı. KYK bursu çıkan bazı öğrencilere uzak ilçelerde yurtlar verildi. Bazı öğrenciler ise okulun “Şehir dışından gelen herkese yurt vereceğiz” sözüne güvenerek başka yurt seçeneklerine başvurmadı ve bu nedenle mağdur oldular.
Boğaziçi Üniversitesi, yurt sonuçlarını 6 Eylül’de açıkladı ve yurt çıkmayan öğrencilere yardım edebilecek kurumların isimlerini paylaştı. Bu kurumlar arasında Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED), AKP’ye yakın olan Boğaziçi Üniversiteliler Derneği (BURA) ve Boğaziçi Yöneticiler Vakfı (BYV) bulunuyordu. BURA ve BYV, öğrencilere tarikat ve cemaat yurtlarını önerdi.
Önerilen yurtlar şunlardı:
-Etiler Camii Kız Öğrenci Yurdu
-İnsan Vakfı
-Ensar Vakfı
-İlim Yayma Cemiyeti
-Türgev
-Önder
-Diyanet Vakfı
-Yeni Dünya Vakfı
-Birlik Vakfı
Çözüm önerileri
Bu raporun da somut bir şekilde ortaya koyduğu üzere barınma krizi bütün yurttaşlarımızı ama özellikle de gençleri etkiliyor. Barınma konusunda yaşadığı çaresizlik nedeniyle hiçbir sıra arkadaşımızın kazandığı üniversiteyi okuyamamasını, okurken yaşayabilmek için çalışmak zorunda kalmasını, cemaat ve tarikatların karanlığına kaybolmasını kabul etmiyoruz.
Her zaman söylediğimizi yeniliyoruz. Barınma hakkı aynı eğitim hakkı gibi bir temel haktır. Herhangi bir geliri ve güvencesi olmayan öğrencilerin eğitim almalarının mümkün kılınabilmesi için gerekli desteği almaları şarttır.
Bu destek herhangi başka kurum ve kuruluşlar tarafından değil sadece devlet tarafından sağlanabilir. Çünkü devlet bütün yurttaşlara olduğu kadar gençlere de haklarını sağlamak konusunda mesuldür.
Bu sebeple:
1. KYK yurtlarının sayısı ve kapasitesi arttırılmalı ve nitelikleri insanca yaşam standartlarına yükseltilmelidir.
2. Cemaat ve tarikat yapılarına bağlı yurtların tamamı kamulaştırılmalı ve boş kamu binaları yurt olarak hizmete açılmalıdır.
3. KYK bursları bir öğrencinin hayatını idame etmesini mümkün kılacak şekilde arttırılmalı ve burs alan öğrenci sayısı arttırılmalı.
4. Öğrenci evlerine kira ve fatura destekleri yapılmalı. Bizler biliyoruz ki barınma krizi ne sebepsiz ne de çözümsüz. Barınma krizi çözülene dek mücadelemize devam edeceğimizi duyuruyoruz!