Suriye ile normalleşme çabası: Erdoğan 'Beşar Esed’e bir davetimiz olabilir' dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kazakistan dönüşünde gazetecilerin sorularını cevapladı. Erdoğan gündeme ilişkin yaptığı açıklamalarda Suriye ile ilişkiler açısından kritik bir cümle kurdu.
Erdoğan, gazetecilerin Türkiye-Suriye-İran ve Rusya görüşmesine ilişkin sorduğu soruya “Bizim Sayın Putin ile Beşar Esed’e bir davetimiz olabilir” ifadesini kullandı.
Erdoğan geçtiğimiz hafta Cuma namazı çıkışı yaptığı konuşmasında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile yan yana gelebilme olasılıklarından bahsetmiş bu konuşmadan sonra Afrin ve İdlib’de konuşlu Türk askerlerine bir dizi saldırı gerçekleşmişti.
Gazetecilerin Erdoğan’a sorduğu sorulardan bazıları şöyle:
Türkiye-Rusya-Suriye ve İran 4’lü görüşmelerinin yeniden başlatılması sürecini sormak istiyorum. Bu bağlamda “Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebebimiz yok” demiştiniz. Görünürde Beşar Esad ile bir araya gelmeniz için hangi şartların yerine getirilmesi ya da ne tür gelişmelerin yaşanması gerekiyor?”
Suriye ile yeni bir süreci başlatabileceğimizi Cuma günü, Cuma namazı çıkışında zaten söylemiştim. Bizim Sayın Putin ile Beşar Esed’e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir. Suriye sahasında aradan geçen onca yıl herkese kalıcı çözüm mekanizmasının kurulması gerektiğini net bir şekilde göstermiştir. Altyapısı yok olmuş, halkı darmadağın hale gelmiş Suriye’nin yeniden ayağa kalkması ve istikrarsızlığın son bulması elzemdir. Sahada son zamanlarda sağlanan sükunet, akıllıca politikalar ve önyargılardan uzak ve çözüm odaklı yaklaşımlarla barış kapısını aralayabilir. Bölgedeki istikrarsızlığın başta PKK/PYD/YPG olmak üzere terör örgütlerine hareket alanı sağlaması, bir sorundur.
Yeni anayasada Suriye çağrısı
El birliği ile ayrımsız bir biçimde bu terör yapılarının kökünün kazınması, Suriye’nin geleceğinin inşası için mühimdir. Suriye’nin demokratik altyapısının inşası, kapsayıcı ve onurlu bir barışın sağlanması ve tüm bunlara Suriye’nin toprak bütünlüğü temelinde yaklaşılması önemlidir. Suriye’de esecek barış rüzgarları ve bütün Suriye’de hayat bulacak barış iklimi, çeşitli ülkelere dağılmış milyonlarca insanın ülkelerine geri dönmeleri açısından da gereklidir. Biz komşumuz Suriye’ye dostluk elimizi daima uzattık ve uzatırız. Adil, onurlu ve kapsayıcı yeni bir toplum sözleşmesi temelinde kucaklaşan, müreffeh, bir ve bütün Suriye’nin her zaman yanında oluruz. Yeter ki Suriye, bu büyük kucaklaşmayı başlatsın ve her alanda toparlansın.
Kayseri’de ve Suriye’nin kuzeyinde eş zamanlı başlayan provokasyonlara şahit olduk. Şu an Suriye’nin kuzeyinde durum tamamen kontrol altında mı? Ankara ve Şam arasında bir görüşme olabilir mi? Türkiye ve Suriye arasındaki normalleşme bazı ülkeleri rahatsız mı ediyor? Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve istekli geri dönüşü konusunda nasıl bir mesafe alınabilir? Bunu da mı istemeyen ülkeler var?
Ülkelerin değil PKK/PYD/YPG, DEAŞ gibi örgütlerin rahatsızlığı söz konusu. Onların böyle bir buluşmayı, Suriye’nin yeniden ayağa kalkmasını istemedikleri ortaya çıkıyor. Fakat Suriye’nin kuzeyinde biliyorsunuz birçok yapılanma mevcut. Bunların içerisinde Türkiye ile münasebetlerini süratle iyileştirmek isteyenler de bulunuyor. Nitekim bu Suriye’nin kuzeyindeki olaylar başladıktan sonra Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa Bey, devreye girdi ve süratle bu olumsuz gelişmeleri hemen olumluya çevirdiler. Türkiye içinde de Kayseri’deki hadisede güvenlik güçlerimizin süratli müdahalesiyle hava sakinleşti ve bir an önce olumlu neticeyi her tarafta aldık. Ülkemizde kısa süreli bu tür durumlar ortaya çıksa bile bunların uzamasına zaten müsaade etmeyiz. Suriye tarafında da terör örgütlerinin karşısında olan yapılar böyle bir duruma izin vermez. Türkiye’de de ırkçı, akımlar oluşturup kardeşlik iklimini bozmayı amaçlayanlar, karanlık odaklardan aldıkları talimatları yerine getirme gayretindeler. Fakat biz bu oyunları da, nasıl bozacağımızı da çok iyi biliriz. Alçakça bir hadise üzerinden kaos planlayanlara da, istismarlara da müsaade etmeyiz. Kayseri’deki hadisede devletimiz üzerine düşeni yapmıştır, yapmaktadır. Bu ülkede kimsenin kendini devletin kolluk kuvvetlerinin, yargısının, hükümetinin yerine koymasına izin vermeyiz. Onlar kendi sinsi planlarının güçlü olduğunu zannedebilir, ancak bizim kardeşliğimiz, birliğimiz ve beraberliğimiz tüm oyunları bozmaya muktedirdir.
Siyasette yumuşama dediğiniz süreçte siz, CHP Genel Başkanını KKTC’ye birlikte girmeye davet etmiştiniz? Resmi bir cevap geldi mi? Onu da Cumhurbaşkanlığı uçağına davet eder misiniz? Böyle bir diyalog var mı?
Biz samimi olarak siyasette bir yumuşama sağlayalım, milletimizin bu konudaki beklentilerini karşılayalım istedik. Samimi bir yaklaşım ortaya koyduk. Kendilerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne birlikte gitme teklifimizi bir kere yaptık. Bizim bu teklifimiz sonrası kendi uçaklarıyla gideceklerini açıkladılar. Biz bu noktada KKTC’ye MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Bey ile gideriz. Kıbrıs’a belki bir gün önceden gitme durumumuz olabilir. Malum 20 Temmuz’da Kuzey Kıbrıs’ta kavurucu bir sıcak oluyor. Kavurucu sıcakta Kıbrıs’taki kardeşlerimiz de bir yere kadar tahammül edebiliyorlar. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Bey bir gün önceden gelinse de geceyi burada geçirseler ve sabah saat 9 gibi törenleri yapsak diye bir teklifle geldi. Biz de “uygundur” dedik. Şimdi kendimizi ona göre hazırlıyoruz.
Haziran ayı enflasyon rakamları açıklandı. Enflasyon, piyasa beklentilerinin altında gelirken bir yılın en düşük aylık enflasyonu gerçekleşti. Yıllık enflasyon da 8 ayın ardından ilk kez geriledi. Bu tablo, Mayıs 2023 seçimleri sonrasında başlayan ekonomi programının öngördüğü dezenflasyon süreci, öngörülen tarihte başladığına işaret ediyor. Hem ekonomi programının devamı hem enflasyonun bundan sonraki süreçte nasıl ilerleyeceği konusunda neler söylersiniz? Temmuz ve Ağustos ayı enflasyon rakamlarına göre para politikasında yeni adım atılabilir mi?
Biz geçen sene dezenflasyona geçiş için bir süre öngörmüştük. Çünkü geçen sene gerçekten deprem etkisiyle olağanüstü koşullarla karşı karşıyaydık. Para politikasının etkili olması zaman alıyor. Maliye politikasında ilave çaba gerekiyordu. Biz o nedenle dezenflasyon Mayıs 2024’ten sonra başlayacak dedik. Nitekim Haziran ayında yıllık bazda enflasyonda düşüş başladı ama Temmuz’da yani 60’lı rakamlar diyorum ama öngörmek mümkün değil. Muhtemelen düşük 60’lı rakam olacak. Ağustos’ta yine düşük 50’li bir rakam olacak. Ve muhtemelen büyük ihtimalle Eylül enflasyonu açıklandığında 50’nin bir tık altı olabilir. Bizim öngördüğümüz politika bu çerçevede. Geçen sene çok ciddi bir cari açık problemimiz vardı. Bu sene artık cari açık problem olmaktan çıktı. Milli gelire oran olarak yüzde 6’lardan neredeyse bu sene muhtemelen yüzde 2 civarına düşecek. Rezerv konusunda çok önemli mesafe kat ettik. Brüt rezervimiz yaklaşık 145 milyar dolar. Ve swap hariç rezervlerimiz 10 milyarın üzerine çıktı. Mart seçiminden bu yana swap hariç net rezervlerdeki iyileşme neredeyse 80 milyar dolar civarı. Gerçekten eşi benzeri kolay görülmeyen bir iyileşme, bir güven var. Dolayısıyla dış denge bir endişe kaynağı olmaktan çıktı. Ülkemizin risk primi kendisine benzer ülkelere oranla 10 kat daha hızlı düşüyor. Bugün itibariyle 263 baz puan civarında. Türkiye’nin son 3 aydır , yerel seçimlerden sonra bizim 2 yıllık tahvil faiz oranlarımız 1000 baz puan düştü. Özellikle bu son enflasyon rakamlarından sonra faizler düşmeye başladı. Dün hem 2 yıllık hem 5 yıllık hem 10 yıllık bütün faizlerimiz düştü. Yine bizim yurtdışına ihraç ettiğimiz tahvil faizleri 50 baz puan düştü son yerel seçimden sonra. Yani risk primi düşüyor, faizler düşüyor ve gerçekten notumuz artıyor, cari açık daralıyor, bütçede de dengeyi iyileştiriyoruz. Dolayısıyla biraz sabra ihtiyacımız var. Enflasyonda düşüş daha yeni başladı. Hızlanarak devam edecek. Biz inanıyoruz. Bu hedefler başlangıçta iddialı görüntü ama hedefleri başaracağımıza gerçekten samimi bir şekilde inanıyoruz. Programımız çalışıyor. Başlangıçta program yok dediler, sonra bu program çalışmaz dediler, sonra para geliyor ama bu sıcak para dediler. Sürekli bir kulp, bir hata üzerinde yoğunlaşıyorlar. Tabii ki sorunlarımız var ama bu sorunları çözecek güçlü bir siyasi irade var. En büyük sorunumuz hayat pahalılığı. En adaletsiz vergi enflasyon. O nedenle dar gelirlilerimize, asgari ücretlimize, emeklilerimize yapacağımız en büyük iyilik popülizm yapmadan enflasyonu kalıcı bir şekilde tekrar tek haneye düşürmek. Vatandaşımızın kalıcı olarak refah seviyesini yükseltmek.
İnşallah son çeyreğe girerken bu işi çözüme kavuşturmuş olarak Allah’ın izniyle gireceğiz.
A Milli Takım futbolcumuz Merih Demiral’ın çeyrek final maçında yaptığı bozkurt işareti çok konuşuldu. Bu konuda ne demek istersiniz?
Kimse Almanların formalarında kartal var diyor mu? Kimse kalkıp da Fransızların formasında horoz var, niye horozlanıyorsun diyor mu? Orada Merih heyecanını bu görüntüyle verdi. Bunun üzerine de malum Dışişleri Bakanlığımız bunların yetkililerini çağırdılar, gerekli adımlar da buna göre atılıyor. İnşallah bütün mesele Cumartesi günü. Biz, sahadan galibiyetle ayrılarak bir üst tura çıkalım. Fevkalade bir durum olmazsa, maça gitme kararımızı verdik.
Kaynak:Haber Merkezi