Sırrı Süreyya Önder’in ‘devletin iki farklı eğilimi’ sözlerinin anlamı ne?

Sırrı Süreyya Önder’in ‘devletin iki farklı eğilimi’ sözlerinin anlamı ne?
DEM Parti Grup Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder “Öcalan’a devletin iki farklı eğiliminden iki farklı yaklaşım söz konusu” dedi. Önder’in sözlerini eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Gazete Pencere’ye değerlendirdi.

Gazete Pencere – Caner Taşpınar

DEM Parti Grup Başkanvekili ve İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, dün (13 Ocak 2025) Mezopotamya Ajansı’na röportaj verdi.

Sırrı Süreyya Önder “Öcalan’a devletin iki farklı eğiliminden iki farklı yaklaşım söz konusu” diyerek önemli açıklamalarda bulundu.

“Herkes bölgesel gelişmelere, konjonktüre dikkat çekiyor. Kimisi sadece fırsatları kimisi sadece tehditleri görüyor. Siz ne görüyorsunuz? ‘Büyük fırsatlar var ne gerek var şimdi bu girişimlere’ diyenlere ne demek istersiniz?” sorusuna Sırrı Süreyya Önder şöyle yanıt verdi:

“Evet, gerçekten bazı çevrelere bakınca insan hayret ediyor. Özellikle bu çevrelere bakılacak olursa, Kürtler yatırımlarını barışa yaparsa, büyük fırsatı, yani Kürdistan’ın bağımsızlığı ihtimalini kaybedecek. Peki sahiden şu anda barış olmazsa, Kürtler açısından fırsat kapıları mı aralanır? Kürtler, büyük güçlerin çatışmasından sıyrılıp özgürlüğe mi ulaşır? Bu çok büyük riskler barındıran bir ihtimal. Öcalan başından beri Kürtlerin bu riski göze almalarının tarihi bir başarı kadar, tarihi bir felaketi de beraberinde getirebileceğine işaret ediyor. Öcalan’ın demokratik konfederalizm teorisi tam da bu iki ihtimalin üzerine kuruldu zaten. Yani Öcalan ‘Kürdistani olmadığı için’ değil, Kürtlerin özgürlüğü kadar güvenliğini de öncelediği için böyle bir teori geliştirdi. Şimdi bu teorinin hayata geçirilmesinin tam zamanı olduğunu savunan Öcalan’a devletin iki farklı eğiliminden iki farklı yaklaşım söz konusu. Dolayısıyla Öcalan da, Kürt hareketi de barış konusunda net. Devlet de belli bir netliğe kavuştuğunda, esas ‘süreç’ o zaman başlamış olacak. Bu sürece şimdilik ‘çözüm süreci’ denmiyor olabilir. Ama barış, çözümün önemli ve ilk adımlarından biri olarak değerlendirilmeli.”

Sırrı Süreyya Önder ayrıca “Şu anda ne ABD’nin, ne İsrail’in, ne İran’ın, ne Türkiye’nin ne de Suriye sahasındaki diğer aktörlerin nasıl bir yol alacağı netlik kazanmış durumda. Şam’daki yeni iktidarın da ne yapacağı, nasıl bir Suriye kurgulayacağı net değil. Bence hâlâ bu konuda net bir karara varılmadığı için Türkiye’de süreç net değil” değerlendirmesini yaptı.

Sırrı Süreyya Önder'in bu röportajının siyasette ve medyada neredeyse hiç tartışılmaması dikkat çekti.

277330.jpg

DEM Parti Grup Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder.

Konfederasyon talebi emperyalizmin 100 yıllık projesi

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Sırrı Süreyya Önder’in açıklamalarını Gazete Pencere’ye değerlendirdi.

Cevat Öneş, “DEM Parti Grup Başkanvekili ve İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’in 13 Ocak 2025 tarihli Mezopotamya Ajansı’na verdiği röportaj meseleyi aydınlatıcı ipuçları vermektedir” dedi.

Konfederasyon kavramı ve talebinin Genişletilmiş Büyük Orta Doğu stratejisi içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Cevat Öneş şunları söyledi:

“Röportajın çerçevesi, Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununa ilişkin kırk yılı aşan silahlı mücadele (terör) süreci için şekillendirdiği ideolojik, teorik, pratik gerçekliği üzerinde görüşmeler yapılmakta olduğunu göstermektedir.

Konfederalizm kavramı içinde vatandaşlarımız Türkiye Kürtleri, Irak, Suriye, İran gibi ortak sınırlara sahip komşu ülkelerin bulunması siyasi, coğrafi, jeopolitik, askeri, sosyal kültürel, ekonomik, psikososyal gibi farklılıkların, çıkar çatışmalarının yer aldığı ve sürekliliğe sahip riskleri ortaya çıkaran bir gerçeği de göstermektedir.

Konfederasyon kavramı ve talebinin, emperyalizmin 100 yılı aşan Genişletilmiş Büyük Orta Doğu stratejisi içerisinde değerlendirilmesi gerçekleri açıkça ortaya koyabilir.

Türkiye, Cumhuriyet’in kurtuluş ve kurucu ilkeleri, demokratik, çağdaş, laik vizyonuyla emperyalizmin boyunduruğundan kurtulmuş ve tamamlanamamış demokrasi hedeflerinin yolunu açabilmiştir.”

mit-eski-yetkilisi-onesten-siyasi-cinayetler-uyarisi-somut-supheler-var.png

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş.

‘Devletin değil siyasi iktidarın farklı eğilimleri’

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Sırrı Süreyya Önder’in “Öcalan’a devletin iki farklı eğiliminden iki farklı yaklaşım söz konusu” sözlerine değinerek “Devletin değil siyasi iktidarın veya iktidar gücünü kullanan sınırlı sayıdaki siyaset aktörlerinin ve bürokratlarının farklı eğilimlerinden bahsedilebilir” dedi.

“Aktif görünen aktör ile temkinli davranan aktörle muhatap olmaktayız” diyen Cevat Öneş şöyle konuştu:

“Misak-ı Milli sınırları içerisinde, Neo-Osmanlı görüntüsü veren milliyetçi İslamcı ittifakı içindeki farklılık taşıyan arayışlarından bahsedilebilir. Meselenin kapalı kapılar arkasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve milletin bilgilendirilmesi, onayı alınmadan tartışılması Cumhuriyet’in kurucu değerlerinin yok edilmesi sonucu da doğurabilir. Türkiye’nin kurumsal yapılarının çökertildiği siyasi, ekonomik, sosyal gibi topyekun potansiyel gücünün zayıflatıldığı bir süreçte böylesi hayallerle siyasetin ve toplumun meşgul edilmesi sadece felaket getirir.”

‘İfade etmeye zorlandığımız bir rejimin inşasını akla getirebilir’

Bölgedeki ve İmralı sürecindeki gelişmeler için ABD’nin yeni başkanı Trump’ın resmen koltuğa oturacağı 20 Ocak 2025 tarihinin beklediği yönündeki yorumlara da değinen Cevat Öneş şu değerlendirmede bulundu:

“Irak, Libya, Suriye örneklerinde görüldüğü gibi Suriye’deki gelişmeler emperyalizmin hedeflerinin süreklilik kazandırılan uygulamalarındandır. Türkiye’nin sınırlarının genişletilmesi, Orta Doğu bataklığına saplanış, Kürtlerin vasiliğine yöneliş gibi gelişmeler Türkiye’de ifade etmeye zorlandığımız bir rejimin inşasını da akla getirebilir. Trump ifade ettiğimiz emperyalizmin yeni aktörlerindendir. Küresel bölgesel çıkar çatışmaları ve güç dengelerinin çok karmaşık yapısının yarattığı riskler karşısında Türkiye’nin çıkış yolu Cumhuriyet’in kurucu değerlerini nitelikli demokratikleşme ile taçlandırmak ve Türkiye’nin demokrasi ittifakının yaratılması mücadelesinden geçmektedir.”

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar