Sevil Atasoy’dan Narin cinayeti yorumu: ‘Elde bir sihirli değnek olduğunun farkında bile değil’
Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve cansız bedeni 8 Eylül'de bulunan Narin Güran'ın davası 28 Aralık'ta sonuçlandı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada tutuklu sanıklar amca Salim Güran, anne Yüksel Güran ve ağabey Enes Güran'a "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezası verildi.
Narin’in cesedinin 19 gün Eğertutmaz deresinde beklemiş olması birçok DNA ve delilin kaybolmasına yol açtı. Buna karşılık mahkeme daraltılmış baz kayıtları ve Güran ailesi üyelerinin cesedin bulunmasının önüne geçilmesi için yürüttükleri faaliyetler ve delil karartmalar üzerinden karar verdi. Elbette Narin’in cesedini dereye gömen Nevzat Bahtiyar’ın itirafları da dava açısından kritikti.
Narin cinayetinde delil var mı, yok mu?
Cinayette ilk günden bu yana yapılan hatalar nelerdi?
Bu soruların yanıtlarını, Adli Tıp Kurumu’nun temellerini atan Üsküdar Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy verdi.
Prof. Dr. Sevil Atasoy, TV100 televizyonunda Okan Bayülgen’in programına konuk oldu.
Türkiye’nin merak ettiği “Narin neden öldürüldü?” sorusu üzerinden cinayetin de aydınlatılamayacağını belirten Sevil Atasoy, “Motifi bulmak ve sonra da faili bulmak gibi bir yol izleniyor. Neden öldürüldüğünü bulursak kimin öldürdüğünü buluruz anlayışı var, bu yanlış” dedi.
Narin Güran cinayetini işaret ederek “Dünya kadar delil var” diyen Sevil Atasoy hapis cezası alan Abi Enes Güran’la ilgili şunları söyledi:
“Adamın kolunda ısırık izi var. İlk gün onunla konuşan jandarma görmüyor mu? O ısırık izinin etrafında DNA var, tükürük var, o anda yıkanmış olabilir. Yine de bulunur bir şeyler… Ama günler geçtikten sonra görülüyor.”
Olay yeri konusunda ve delil konusunda toplumun ve olay yerinde görevli herkesin eğitilmesi gerektiğini söyleyen Sevil Atasoy, Adli Tıp Kurumları’nın önemini şöyle anlattı:
“Narin cinayetin birçok delil var. Elde bir sihirli değnek olduğunun farkında bile değil, laboratuvarın neler yapabileceğini hala bilmiyor toplum.
Canlı yayınlarda mesela ‘kanlı eldiven’ konuştular. Burada asıl önemli eldivenin içindeki DNA’dır. Bunu kimse söylemedi. Gerçekten bu konuda çok cahiliz.
Benim yaptığım çalışmalar ve öğrencilerim okyanusta bir damla… 82 milyonluk ülke, o nedenle herkesin olay yeri konusunda eğitilmesi lazım.”
Kaynak:Haber Merkezi