Mustafa Balbay: Özgür Özel’i bir tavşan aday olarak öne sürmek gibi bir plan mı var?
Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay, bugünkü yazısında CHP Genel Başkanlığına adaylık için adı geçen Özgür Özel'e ilişkin "Özel’i bir tavşan aday olarak öne sürüp... Öteki aday adaylarını onunla etkisizleştirip... Özel hayli yol alıp öne geçince... Özel’in, “Ben uğruna gözyaşı döktüğüm genel başkanım Kemal Kılıçdaroğlu adına fedakârlık yapıyorum” demesi gibi bir plan mı var?" diye sordu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na görünüşü itibariyle "Gandi" benzetmelerini hatırlatan Balbay, "Gandi’den sonra Kemal Abi, ardından Kemal Amca, Kemal Dede derken şimdi Kemal Kaptan olarak yeni bir seyir defteri yazmaya hazırlanıyorsunuz..." diye seslendi.
Balbay yazısında şunları söyledi:
Kemal Kaptan,
Gemiyi hangi limana, nasıl ve kimlerle götüreceğinizi şu aşamada açıklamıyorsunuz. Bu tutumunuz doğal olarak gemiyi yönsüz bırakıyor. Bu da işi oluruna bırakıp gelişmeleri izlemek, daha sonra harekete geçmek anlamına geliyor.
İlk konuşmanızı seçimin üzerinden iki hafta geçtikten sonra yaptığınıza göre takındığınız tutum “dalgalanmaya bırakmak” olarak yorumlanabilir.
Öyle anlaşılıyor ki sizin genel başkanlığınıza yönelik olarak yaşanacak gelişmelere göre tutum sergileyeceksiniz. Örneğin, Ekrem İmamoğlu “Değişim... Mutlaka değişim” diye bastırıp genel başkanlığa aday olabileceğinin işaretini verince grup başkanlığını devrettiğiniz Özgür Özel, “Ben de varım. Elimi taşın altına sokarım, özveriye de fedakârlığa da varım” dedi. İmamoğlu’nun attığı adıma göre Özel’in de adım atması, ilginç bir tablo oluşturdu.
Yine arta kalan hoşgörünüze sığınarak sormadan edemiyoruz:
Özel’i bir tavşan aday olarak öne sürüp... Öteki aday adaylarını onunla etkisizleştirip... Özel hayli yol alıp öne geçince... Özel’in, “Ben uğruna gözyaşı döktüğüm genel başkanım Kemal Kılıçdaroğlu adına fedakârlık yapıyorum” demesi gibi bir plan mı var?
Bu her şeyden önce Özel’i harcamak olur.
Kemal Kaptan,
Hiç kimse ama hiç kimse kendisinden sonrasını şekillendiremez. O nedenle de büyük insanlar böyle bir şekillendirmeye girmez, en çok yönlendirmeye girer.
Bunun somut örneği, oturduğunuz koltuğun ilk sahibidir. Mustafa Kemal, kendisinden sonrası için yön tarifleri yaptı ama isim tarifleri yapmadı. İsmet İnönü’ye yönelik olumlu düşüncelerini çevresiyle paylaştı, o kadar. İnönü başbakanlıktan da ayrılmıştı. Bir gün sonra 11 Kasım 1938’de yüce Meclis toplandı ve 2. cumhurbaşkanını seçti. Sadece bir buçuk ay sonra da 26 Aralık’ta CHP, 2. genel başkanını seçti, İnönü’yü o koltuğa oturttu.
Bugüne gelirsek... “Ben olmazsam CHP dağılır” gibi bir söylem her şeyden önce CHP’ye haksızlık. Yakın tarihimizde Özal da Demirel de cumhurbaşkanı olunca partiyi kendi istediklerine devretmek istedi, olmadı.
***
Kemal Kaptan,
Başarı için harcadığınız çaba büyük takdir topladı ve sizi seçimi kazanamasanız da siyasi yaşamınızın zirvesine taşıdı.
Gelin sadece CHP genel başkanı gibi değil, lider gibi düşünün!
Nasıl Türkiye’de kutuplaşmaya son vermeyi hedefliyorsanız CHP’de de kutuplaşmaya son verin.
“Değişimin önünü tıkamam” diyorsunuz... Bu zaten mümkün değil. Değişim, önü açılmaya muhtaç bir olgu değildir, devrimci bir harekettir!
Geldi mi, karşısına çıkanı yok eder!
Ne güzel sözdür:
Değişim rüzgârları esmeye başladı mı, akıllı insanlar değirmen kurar, akıllı olmayanlar duvar örer!
Kemal Kaptan,
CHP’yi tartışma konusu yapmayın, umut kapısı yapın.
Bu da tepeden tırnağa yenilenerek olur!
En derin kaygılarımla...