Murat Sabuncu: Milliyetçi-muhafazakar cephe genişlerken CHP yalnızlaştırılmaya çalışılıyor
Murat Sabuncu bugünkü yazısında, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, CHP’yi yalnızlaştırması yolunda çapa sarf ettiğini ifade etti. Sabuncu, “Adına ister lig ister cephe diyelim, Türkiye’de (dünyadakine de benzer) hiç eksilmeyen milliyetçi rüzgârın daha sert eseceği, siyasetin şeklini belirleyeceği bir döneme giriliyor” dedi.
Sabuncu’nun yazısından öne çıkan satır başları şu şekilde;
AKP ve MHP birlikteliği ve eski-yeni etrafındaki kümelenmeler sadece seçimlerle sınırlı olacak gibi gözükmüyor. Son dönemde PKK’nın saldırılarını artırmasıyla ülkede oluşan psikolojik hava da iktidarın yanında daha kolay bir şekilde var olabilmenin yolunu açıyor. İYİ Parti’nin sadece seçimlerle sınırlı kalmayacağı anlaşılan iktidara yakın yeni bir yola girdiği düşünülebilir. Millet İttifakı’nda bir arada kamuoyunu etkileme anlamında daha etkin olabilen muhafazakâr partilerin de ulaşabildikleri kitle azalıyor, etki alanı zayıflıyor. Geriye, en organize-şu an itibariyle muhalefetteki en büyük parti olarak CHP kalıyor. Tayyip Erdoğan’ın bu seçimler ve sonrasında CHP’nin yalnızlaştırılması yolunda çaba sarf edeceği ortada. DEM’i kriminalize etme yolunda özellikle ortağı MHP yoluyla hayli yol almış Erdoğan, CHP’yi de eski ortaklarından uzaklaştırarak ya da ortaklarını güçsüzleştirerek-yanına çekerek yalnız bırakma konusunda mesafe kat etmiş gözüküyor. CHP, bir yandan yeni yönetimin sancıları öte yandan iktidarın yalnızlaştırma operasyonları ile uğraşıyor. Tüm bunlara karşı topluma yeni bir umut, yeni bir yol haritası önermeye çalışıyor.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken aklımda AKP’li Tuğrul Türkeş’in 2023 seçimleri sırasında yazdığı bir yazı var. Değişik partilerde olsalar da ortak bir ideali destekleyecek ‘milliyetçiler’den bahsetmiş, seçimin galibini Türk milliyetçileri olarak ilan etmiş, bir ‘lig’ çatısı altında toplanma önermişti.
Daha geriye gidersek 1970’li yıllara Milliyetçi Cephe hükümetleri de gelebilir aklımıza. AP, CGP, MSP ve MHP’nin oluşturduğu. 18 Aralık 1974’te CGP Lideri Turhan Feyzioğlu’nun okuduğu bildiriyle kamuoyuna açıklanan ‘cephenin’ ilham kaynağı ‘milliyetçilik-muhafazakâr değerler’ olarak tarif edilmişti. (Feroz Ahmad-Demokrasi Sürecinde Türkiye).
Adına ister lig ister cephe diyelim, Türkiye’de (dünyadakine de benzer) hiç eksilmeyen milliyetçi rüzgârın daha sert eseceği, siyasetin şeklini belirleyeceği bir döneme giriliyor. Bu kez Türkiye önümüzdeki seçimlere; bir yanda ‘milliyetçi-muhafazakâr değerleri söyleminin merkezine oturtmuş’ çoğu iktidar etrafında yer tutmuş siyasal partiler ile diğer yanda ‘sol-sosyal demokrat değerleri öne çıkarmaya çalışan ama zaman zaman ülkedeki egemen dilin etkisine kendini kaptıran’ ana muhalefet CHP ile sosyalist partiler ve Kürt Hareketi’nin çok az yerde iş birliği yapacak gözüktüğü bir konjonktürde giriyor. Ülkeyi iki ana ideolojik eksene bölme riski, farklılıkların bir arada ortak bir demokrasi zemini için bile bir araya gelemeyecek olması endişe verici. Önümüzdeki günler Türkiye’nin gideceği yön açısından da çok önemli-zorlu bir sürecin memleketi beklediğini gösteriyor.
Murat Sabuncu’nun yazısının tamamına ulaşmak için tıklayınız