Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a montaj tepkisi: Allah bizi kumpasçılardan, sahtekarlardan korusun!
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kim teröre destek veriyorsa, kim teröristlerle yan yana duruyorsa, kim onların musluğuna su taşıyorsa Allah bin belasını versin. Terör nereden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin hepimizin ortak mücadele etmesi lazım. Beni derinden üzen olay şu; siyaset, ahlak işidir. Ahlaklı adamların siyaset yapması lazım. Siyaset; elbette ki rakibine sert sözler söyleyebiliriz, birbirimizi eleştirebiliriz. Buna da saygı duyarım. Ama siyaset, rakibe iftira atmak, rakibine kumpas kurmak değildir. Allah bizi kumpasçılardan, Allah bizi sahtekarlardan korusun. Sahtekarlık yapandan cumhurbaşkanı olmaz. Dolayısıyla bizim, ahlaki değerler üzerine siyaset yapmamız lazım" dedi. Kılıçdaroğlu, "Daha düne kadar, bizim terör örgütleriyle iş birliği yaptığımızı söylediler. Bununla ilgili sahte videolar hazırladılar. Dün televizyona çıkan kişi, evet montajlı görseller yaptıklarını ve bunu vatandaşlarla kullandıklarını, onlara anlattıklarını ifade etti. Allah’a sığınıyorum. Haksızlık, iftira karşısında Allah’a sığınıyorum" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün deprem bölgesi Hatay’ın merkez ilçesi Antakya’da düzenlenen Millet Buluşması’nda yurttaşlarla bir araya geldi. Buluşmada Kılıçdaroğlu’na, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş eşlik etti. Kılıçdaroğlu, depremzedelere seslenirken şunları söyledi:
"Birkaç konuda düşüncelerimi açıklayacağım. Birincisi şu; büyük acılar yaşadınız. Buraya beşinci kezdir geliyorum. Depreme maruz kalan, yakınlarını kaybeden herkese yeniden başsağlığı diliyorum. Sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Herkesi ama herkesi yürekten kucaklıyorum. İki konuda düşüncelerimi aktarmak isterim.
"5 kuruş almadan bu daireleri, iş yerlerini teslim edeceğiz"
Birincisi; evleri, iş yerleri yıkılan, ahırı yıkılan herkesin ama herkesin evini, iş yerini, ahırını yapacağız, 5 kuruş almadan bu daireleri, iş yerlerini teslim edeceğiz. Bu konuda bütün çalışmalarımız büyük ölçüde tamamlanmış durumda. 5 yıl ödemesiz, 20 yıl vadeli, çok düşük faizle uluslararası krediler de bulunmuş vaziyette. Sözleşmeler yapılmış vaziyette. Hiç kimse endişe etmesin; söz verdim mi mutlaka ama mutlaka yapacağım, nokta.
İki; bölgenin, Adıyaman’dan başlayarak Kahramanmaraş, Şanlıurfa, depreme maruz kalan Osmaniye, Adana, Hatay, bütün bu bölgenin yeni bir üretim üssü olması için ayrıca çaba harcayacağız. Çünkü 1 milyona yakın konut yapılacak; yani inşaat, yani yeni bir bölüm yapılacak. 5 kapı olsa 5 milyon, 5 tane musluk olsa 5 milyon üretilecek demektir. Bunların tamamını bu bölgede yapacağız. Fabrikalar bu bölgelerde kurulacak, üretim bu bölgelerde olacak. Bu bölgelerden malzemeler alınacak. O malzemelerle bu bölgelerde binalar, iş yerleri, her şey bu bölgede üretilecek, bu bölge kazanacak. Bu bölgede istihdam yaratacağız.
Yaralar sarıldıktan sonra bu bölge, aynı zamanda Akdeniz’in, Orta Doğu’nun ve Afrika’nın en büyük üretim bölgelerinden birisine dönüşecek. Bunu hafızanızın bir yerine yazın. Bütün bunlar yapıldığında, depreme dayanıklı evlerde oturacaksınız, işsizlik sorunu son bulacak, ihracat merkezi olacak bu bölgelerin tamamı ve Türkiye üretecek, Türkiye kazanacak. Herkes üretecek, herkes kazanacak. Her alın terinin değeri olacak.
"En geç 2 yıl içinde herkesi kendi ülkelerine göndereceğiz"
İkinci konu; sığınmacılar. Bu konuda büyük şikayetler var. Biliyorum. Sanmayın sadece bu şikayet Hatay’da. Türkiye’de 81 il var, 81 ilin tamamında da aynı şikayetler var. İktidar sahipleri diyorlar ki ‘Biz sığınmacıları göndermeyeceğiz’. Önümüzdeki seçim bu bağlamda önemlidir. Elini vicdanına koyan ve gerçekten de sığınmacıların ırkçılık yapılmadan kendi ülkelerine gönderilmelerini sağlayan projemiz hazır. Bu konuda liderler karar verdik. En geç 2 yıl içinde herkesi kendi ülkelerine göndereceğiz. Bu konuda siyasi partilerin liderleri, yani Millet İttifakı olarak anlaştık. Bu konuda görüşlerimizi Ortak Mutabakat Metni’nde yazdık. Ortak Mutabakat Metni’ndeki kurallara, ilkelere aynı şekilde uyacağız. Bunları kendi ülkelerine yolcu edeceğiz. Şunu da ifade edeyim; geri kabul anlaşması yaptılar. Türkiye’yi bir anlamda sığınmacı deposu haline getirdiler. Asla ve asla Türkiye’yi bir sığınmacı deposu yapmayacağız ve Türkiye’yi buradan kesinlikle çıkaracağız. Suriye ile de barışı sağlayacağız. Suriyeli kardeşlerimiz, hafta sonu isterlerse Türkiye’ye gelebilirler, düğünlerini yapabilirler, eğlenebilirler ama kendi ülkelerinde huzur içinde yaşamalarını isteriz. Türkiye’yi bölgenin en büyük üretim üssü yapacağız. Türkiye, bütün bölgenin, Orta Doğu’nun aynı zamanda güvencesi olacak. Barışın, sevginin, dostluğun güvencesi olacak. Bunu da yapacağız.
"Allah bizi kumpasçılardan, sahtekarlardan korusun"
Öteden beri, düşündüğümden, siyasete girmediğimden beri, terörü her yerde ve her ortamda bir insanlık suçu olarak ifade ettim. Kim teröre destek veriyorsa, kim teröristlerle yan yana duruyorsa, kim onların musluğuna su taşıyorsa Allah bin belasını versin. Terör nereden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin hepimizin ortak mücadele etmesi lazım. Beni derinden üzen olay şu; -bu konuyu lütfen sessiz dinleyin- siyaset, ahlak işidir. Ahlaklı adamların siyaset yapması lazım. Siyaset; elbette ki rakibine sert sözler söyleyebilir. Buna da saygı duyarım. Birbirimizi eleştirebiliriz. Buna da saygı duyarım. Ama siyaset, rakibe iftira atmak, rakibine kumpas kurmak değildir. Allah bizi kumpasçılardan, Allah bizi sahtekarlardan korusun. Sahtekarlık yapandan cumhurbaşkanı olmaz. Dolayısıyla bizim, ahlaki değerler üzerine siyaset yapmamız lazım. Ahlaki değerler üzerine siyaset yapılmıyorsa bir sorunumuz var demektir.
"Haksızlık, iftira karşısında Allah’a sığınıyorum"
Daha düne kadar, bizim terör örgütleriyle iş birliği yaptığımızı söylediler. Bununla ilgili sahte videolar hazırladılar. Dün televizyona çıkan kişi, evet montajlı görseller yaptıklarını ve bunu vatandaşlarla kullandıklarını, onlara anlattıklarını ifade etti. Allah’a sığınıyorum. Haksızlık, iftira karşısında Allah’a sığınıyorum. Rahmetli babam derdi ki ‘Oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur’ diye. Samimi söylüyorum; her yer, her ortamda, hiçbir ayrım yapmadan bütün vatandaşlarımı kucakladım. Her türlü iftiraya, saldırıya, linçlere maruz kaldım. Ama bu ülkenin güzel insanlarını her zaman kucakladım. Her zaman sizinle beraber oldum. Hiçbir ayrım yapmadım, hiçbir ayrım da yapmayacağım. Size söz veriyorum, 85 milyona söz veriyorum; 85 milyonun cumhurbaşkanı olacağım ve 85 milyonu kucaklayacağım. Söz veriyorum.
Elbette ki birleşe birleşe kazanacağız. Bu ülke, bizim ülkemiz. Çok güzel bir ülkemiz var. Ülkemizde huzur içinde, beraber yaşamak isteriz. Ülkemizde birisinin bir derdi varsa o derdi paylaşmak isteriz. Kimsenin ayağına basmak istemeyiz. Kimsenin aleyhine kötü bir söz söylemek istemeyiz. Dolayısıyla yeni bir siyaset anlayışına, ahlak ve erdem üzerine inşa edilmiş bir siyaset anlayışına ihtiyacımız var. Rakibimiz olabilir, rakibimiz ile ilgili eleştiri yaparız, ama rakibe kumpas kurmayız. Rakibe, arka kapıdan gidip de onun aleyhine olmayan olayları olmuş gibi de göstermeyiz. Böyle de sunmayız. Çünkü biz, ahlaklı ve erdemli insanlarız. Ahlaktan ve erdemden yoksun insanların devletin tepelerinde işi yoktur. Bunu da bilmenizi isterim.
"Vatanseverlik, adaleti ve ahlakı isteyenleri iktidara taşımaktır"
Amik Ovası, dünyanın en verimli ovalarından birisi. Hububat, toplanmaya başladı. Ağır ağır toplanacak ama hâlâ hububatla ilgili taban fiyat açıklanmadı. Buradan açık ve net çağrı yapıyorum iktidara; neden bu fiyatı açıklamıyorsunuz, neden? Açıklamazlarsa söz veriyorum, yarın ben açıklayacağım. Bizim öngördüğümüz düzende buğday için taban fiyatımız budur diye açıklayacağım. Şimdi çağrı yapıyorum; seçim sonucunu değil, şimdi açıklayın.
Belediyelerimiz bu bölgede ve depremin yaşandığı bütün bölgelerde vatandaşa hizmet etti. Hiçbir ayrımcılık yapmadı. Hiçbir ayrımcılığı asla aklının ucundan bile geçirmedi. Ben, hepinizin huzurunda bütün belediye başkanlarımıza yürekten teşekkür ediyorum. İyi ki onlar var ve iyi ki onlar sizlere hizmet ediyorlar. Hepimize tekrar en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Sandığa gitmeyi unutmayın. Oy kullanmayı unutmayın. Vatanseverliğinizi unutmayın. Vatanseverlik, oy kullanmaktır. Vatanseverlik, adaleti ve ahlakı isteyenleri iktidara taşımaktır. Vatanseverlik, bu ülkede huzur içinde yaşamaktır. Vatanseverlik, huzuru sağlayan bütün alt koşulları hazırlamaktır.”