Kılıçdaroğlu: Teröre destek verenin de teröristin yanında duranın da Allah bin belasını versin!
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Açık ve net söylüyorum; terör bir insanlık suçudur. Nereden gelirse gelsin, hep beraber mücadele etmek zorundayız. Teröre destek verenin de teröristin yanında duranın da seyyar mahkemeler kuranların da Allah bin belasını versin!" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte Sivas’ta mitinge düzenledi. Kılıçdaroğlu, mitingde şunları söyledi:
“Sivas değişime hazır mı? Alın terine değer verme yönünde hazır mı? Herkesin kazandığı, her evde huzurun olduğu bir ortam için hazır mı? Bay Kemal de hazır. Beraber yapacağız. Birlikte yapacağız ama benim Sivaslı kardeşlerime soracaklarım var.
“SİVAS DEMİR ÇELİK FABRİKASI’NI KAMULAŞTIRACAĞIM. BİNLERCE İŞÇİ ORADA ÇALIŞACAK”
Bir dönem Sivas, 14 milletvekili çıkarırdı, şimdi 5 milletvekili çıkarıyor neden? Hiç acaba Sivaslı kardeşlerim düşündü mü? Yahu Sivas, Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı bir kent. Anadolu’nun göbeğinde. Bereketli toprakları var. Cumhuriyet döneminde yapılan büyük ve güzel yatırımları var. Bir anlamda demir yolunun Türkiye’de merkeziydi burası. Ne oldu da 14 milletvekili çıkaran Sivas, şimdi 5 milletvekili ancak çıkarabiliyor? Bu soruyu vicdan sahibi her arkadaşıma soruyorum. Neden biliyor musunuz? Ben söyleyeyim. ‘Yahu nasıl olsa Sivas, oyları çantada keklik. Efendim fabrika yapsak da yapmasak da demir çeliği satsak da satmasak da nasıl olsa oylar çantada keklik. Bize oy veriyorlar, önemli değil.’ Siz, önemli bir kentsiniz. Güzel bir kentsiniz. Sivas coğrafyası, sıradan bir coğrafya değil. Benim size sözüm var. Göreceksiniz. Sivas Demir Çelik Fabrikası’nı kamulaştıracağım. Binlerce işçi orada çalışacak, binlerce Sivaslı.
“BAY KEMAL, ALTI AY İÇİNDE O FABRİKAYI KAMULAŞTIRACAK VE SİVASLILARA TAHSİS EDECEK”
22 yıldır yapmıyorlar. Yapamıyorlar. Sizi düşünmüyorlar, evlatlarınızı düşünmüyorlar. Herkes nerede? İstanbul’a gidiyor. Ankara’ya, İzmir’e gidiyor; ‘Acaba asgari ücretle bir iş bulabilir miyim’ diye. Neden arkadaşlar? Baba toprağı burası. Burada çalışın, burada iş yaratın. Burası bizim toprağımız değil mi? Yapamadılar. Bay Kemal, altı ay içinde o fabrikayı kamulaştıracak ve Sivaslılara tahsis edecek. Göreceksiniz.
“SÖZÜNÜ SİVASLI SANAYİCİLERE, YATIRIMCILARA VERİYORUM. BÜTÜN TEŞVİK, SİVAS’IN TAMAMINI KAPSAYACAK”
Ayrımcılık benim kitabımda yoktur. İnsan, insandır; başımın üstünde yeri vardır. Görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun benim başımın üstünde yeri vardır. İnsana saygı duyarım ve onun dertleriyle dertlenmesini bilen birisiyim. O nedenle ayrımcılığa karşı çıkmak lazım. Ayrımcılık sadece insanlar arasındaki ilişkide değil, yatırım yapıyorsanız orada da ayrımcılık olmaması lazım. Bir sanayi bölgesi var, yeni açılan bir sanayi bölgesi var, ikisi sanayi bölgesi arasında teşvikler farklı. Niye farklı? Çünkü diyorlar ki ‘önce yatırım yapanları cezalandıracağız, sonra yatırım yapanları da ödüllendireceğiz’. Böyle bir anlayış, devlet yönetiminde olmaz. Devlet, adaletle yönetilir. Devlet, liyakatle yönetilir. Bütün bunlar olmadığı taktirde böyle farklı kararlar ve rahatsız edici uygulamalar çıkıyor ortaya. Onun da sözünü Sivaslı sanayicilere, yatırımcılara veriyorum. Bütün teşvik, Sivas’ın tamamını kapsayacak.
“TÜRKİYE, DÜNYA İLE YARIŞACAK. DÜNYANIN İŞSİZLİK DEPOSU OLMAYACAK, GÖÇMEN DEPOSU OLMAYACAK BURASI”
Büyük, güzel bir coğrafya… Bereketli toprakları var. Ya arkadaş; buğdayı, arpayı, yulafı, canlı hayvanı neden dışarıdan alıyoruz? Neden? Toprak mı, insan mı yok? Var. Neden üreticiyi, çiftçiyi toprağa küstürdük. Barıştıracağım, barıştıracağım. Yurt dışından değil; burada üretecek insanımız, burada kazanacak insanımız. Her şeyi biz üreteceğiz. Türkiye, dünya ile yarışacak. Dünyanın işsizlik deposu olmayacak, göçmen deposu olmayacak burası. Dünyanın çöp deposu olmayacak burası. Türkiye Cumhuriyeti devleti; bilgiyle, birikimle, kalkınmayla dünyayla rekabet eden bir ülke haline gelecek. Bunun sözünü veriyorum.
“TAŞERON İŞÇİLERE DE KADRO VERECEĞİZ”
Bu taşeron işçisi belası hâlâ bitmiş değil. Taşeron işçilerin tamamına, yaklaşık 150 bin taşeron işçisi var, onlara kadro verilmedi. Bu kardeşiniz adaletten yanadır. Taşeron işçilere de kadro vereceğiz. Onlar da evlerine huzur içinde… İş güvenceleri olarak iş başı yapacaklar, kazanacaklar, üretecekler ve sizlere hizmet sunacaklar. İnsanı koru ki devleti yaşatabilesin. Biz, insanı koruyacağız, hiç endişe etmeyin.
“CUMHURİYET’İN 100. YILINDA 100 BİN ÖĞRETMENİN ATAMASINI GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”
Şunu sakın unutmayın; köy okullarını yeniden açacağız. Bütün köylerde öğretmenimiz olacak. Bütün köylerdeki okulları açacağız. Cumhuriyet’in 100. yılında 100 bin öğretmenin atamasını gerçekleştireceğiz. Köyler boşaldı ya. Baba, evladını okutmak için köyü terk ediyor, gidiyor. Dışarıda atama bekleyen 100 binler var. Niye bunu yapmıyoruz? Köylerde sadece öğretmen değil, sadece imam değil, ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni olacak. Hayvancılık yapılıyorsa veteriner hekim olacak. Tamamının atamasını yapacağız. Üreten bir anlayış ve her evde huzurun, bereketin olması gereken bir anlayış… Bunu yeniden inşa etmek beraber ve birlikte olacak. O açıdan desteğinizi istiyorum.
“SİZİ ELE GÜNE MUHTAÇ ETMEYECEĞİM. HİÇBİR KADINI ELE GÜNE MUHTAÇ ETMEYECEĞİM”
Kadın kardeşlerim; size de bir çift sözüm var. Eğer bir evde bir anne çocuğunu okula gönderirken beslenme çantasına koyacak bir şey bulamıyorsa, eğer bir anne üniversiteyi gitmiş evladına iş bulamıyorsa ve binlerce çocuğumuzun kaldığı hanelerde sular, elektrikler, doğal gazlar kesiliyorsa buna sessiz kalamayız. Benim size sözüm var. Aile Destekleri Sigortası’nı getireceğiz. Göreceksiniz. Geliri olmayan veya asgari ücretin altında olan bütün evlere devlet yardım yapacak. Sizlerin, hanımların bankada hesabı olacak. Gideceksiniz, emekli gibi, işçi gibi, memur gibi paranızı çekeceksiniz; çoluğunuzun çocuğunuzun rızkı sağlayacaksınız. Sizi ele güne muhtaç etmeyeceğim. Hiçbir kadını ele güne muhtaç etmeyeceğim. Hiç merak etmeyin, Bay Kemal gelince göreceksiniz; hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Hiçbir ailenin doğal gazı, elektriği, suyu kesilmeyecek. Huzuru getireceğim, bereketi getireceğim, birlikte yaşama sevincini getireceğim.
“TÜRKİYE, BİR GÖÇMEN DEPOSU OLMAYACAK. AVRUPALI RAHAT ETSİN DİYE BURADA TUTUYORUZ. DERDİ BİZ ÇEKİYORUZ, KEYFİ ONLAR YAŞIYORLAR”
Kendi ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Dışarıdan geldiler. 3 milyon 600 bin Suriyeli kardeşimiz geldi. Ama en geç iki yıl içinde hepsini kendi ülkelerine uğurlayacağız. Türkiye, bir göçmen deposu olmayacak. Avrupalı rahat etsin diye burada tutuyoruz. Derdi biz çekiyoruz, keyfi onlar yaşıyorlar. Olmaz. Bay Kemal buna izin vermez.
“TÜRKİYE’NİN İTİBARINI HER YERDE KORUYABİLİRSİNİZ. YETER Kİ VERİLMEYECEK HESABINIZ OLMASIN”
Türkiye’de itibar sahibi olduğunuz zaman, Türkiye’de halkına güven verdiğiniz zaman çok rahat konuşabilirsiniz. Türkiye’nin itibarını her yerde koruyabilirsiniz. Yeter ki verilmeyecek hesabınız olmasın. Diyeceksiniz ki bu verilmeyecek hesaptan kastettiğiniz nedir? Kastettiğim şu; malum, Trump dedi ki ‘Bak ha beni kızdırma, senin mal varlığını açıklarım kamuoyuna’. Tek bir cümle çıkmadı. Oysa aynısı Bay Kemal için söylenseydi, Bay Kemal şunu söylerdi; ‘Araştırmazsanız namertsiniz’.
27 buçuk yıl devlette çalıştım. Devletin ne olduğunu bilirim. Her zaman her yerde dürüst görev yapmaya özen gösterim. Hiç kimsenin hakkını, hukukunu ihmal etmemeye özen gösterdim. Herkes yardımcı olmak gibi geleneksel bir aile yapısından geliyoruz zaten.
“MUHSİN YAZICIOĞLU’NUN OĞLU GELDİ, ZİYARET ETTİ. ‘BABAMIN HAKKINI, HUKUKUNU SAVUNUN’ DEDİ. ONA DA SÖZ VERDİM. O OLAYI DA BÜTÜN AYRINTILARIYLA ORTAYA KOYACAĞIM VE BU MİLLETE BİLGİ VERECEĞİM”
Sinan Ateş’in katillerini unutmadım. Kulaklarından tutacağım. Yargıya teslim edeceğiz. Hiç endişe etmeyin. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun oğlu geldi, ziyaret etti. ‘Babamın hakkını, hukukunu savunun’ dedi. Ona da söz verdim. O olayı da bütün ayrıntılarıyla ortaya koyacağım ve bu millete bilgi vereceğim. Gizli kapaklı bir şey olmayacak.
“BU ÜLKENİN HAKKINI VE HUKUKUNU SONUNA KADAR KORURUZ. BİRİLERİNE BOYUN EĞMEYİZ. DÜNE KADAR KÜFRETTİKLERİ ADAMIN KAPISINA GİDİP DE PARA DİLENMEYİZ”
Bir şey söylüyorlar; yok masanın altı yok, masanın üstü, yok terör örgütleri, yok iş birliği… Açık ve net söylüyorum. Terör, bir insanlık suçudur. Nereden gelirse gelsin hep beraber mücadele etmek zorundayız. Teröre destek verenin de terörün yanında duranın da seyyar mahkemeler kuranın da Allah bin belasını versin. Biz milliyetçiyiz. Bizim milliyetçiliğimiz onlarınkine benzemez. Onlarınki mevsimlik milliyetçilik. Biz, kökten milliyetçiyiz. Bu ülkenin hakkını ve hukukunu sonuna kadar koruruz. Birilerine boyun eğmeyiz. Düne kadar küfrettikleri adamın kapısına gidip de para dilenmeyiz. Biz, Kuvayi Milliyeciyiz.
“KAÇIRDIKLARI 418 MİLYAR DOLARI ALACAĞIM VE SİZE VERECEĞİM. HİÇ MERAKLANMAYIN; HAKKI, HUKUKU VE ADALETİ SAĞLAYACAĞIM”
‘Emekliye Ramazan ve Kurban Bayramı’nda asgari ücret kadar ikramiye verilsin’ dedik. Önce ‘Para yok’ dediler. Sonra bin lira verdiler. Şimdi seçim yaklaşıyor, bin lirayı 2 bin liraya çıkardılar. Ben ne söylemiştim? Asgari ücret kadar. Emekliler, Kurban Bayramı’nda bankaya gittiklerinde 15 bin lirayı çekecekler ve harcayacaklar. Şimdi ben bunu dedim ya koro başlıyor; ‘Parayı nereden bulacaksın?’ Sen yandaşlar için para buluyorsun. Beşli Çeteler için para buluyorsun. Oralara para var. Vatandaşa gelince ‘Parayı nereden bulacaksın?’ Alacağım, alacağım. Kaçırdıkları 418 milyar doları alacağım ve size vereceğim. Hiç meraklanmayın; hakkı, hukuku ve adaleti sağlayacağım. Benim görevim o.
“BEN, SARAYLARDA OTURAN BİRİSİ DEĞİLİM. MÜTEVAZI EVİMDE OTURUYORUM. E BENİM MUTFAĞIMI DA BİLİYORSUNUZ. HUZUR İÇİNDE YAŞIYORUZ. İSTERİM Kİ HER EVDE HUZUR OLSUN”
Ben, saraylarda oturan birisi değilim. Mütevazı evimde oturuyorum. E benim mutfağımı da biliyorsunuz. Huzur içinde yaşıyoruz. İsterim ki her evde huzur olsun, bereket olsun. En büyük arzum bu. Allah nasip eder, sizlerin oylarıyla cumhurbaşkanlığına seçildiğimde gideceğim yer saray olmayacak. Gazi Mustafa Kemal’in mütevazı Çankaya’sına gideceğim. Sizler gibi bir aileden geliyorum aslında. 7 kardeşiz. Annem okuma-yazma bilmezdi. 7 kardeşten üniversiteye giden sadece benim. 7 kardeşe birden, babamın bir bayramda ayakkabı aldığını da hayatımda hiç görmedim. Çünkü geliri düşüktü. Bir bayramda iki kişiye, bir bayramda üç kişiye alırdı. Bazen ayakkabılarımızı değiştirirdik. Böyle bir aileden geliyorum. Lüksüm yok. Şatafatım yok. Millete tepeden bakmak gibi bir alışkanlığım yok. Herkesi seviyorum. Herkese saygı duyuyorum. Bana oy versin vermesin, söz verdim, 85 milyonun cumhurbaşkanı olacağım. Benim kitabımda ayrımcılık yoktur. Çünkü çok kutuplaştık. Kavga eder hale getirdiler memleketi. Buradan çıkmamız lazım. Huzura ihtiyacımız var, beraberliğe ihtiyacımız var.
“ŞUNU YAPACAĞIZ; SANDIĞA TEK BAŞINIZA GİTMEYECEKSİNİZ. KOMŞUNU ALACAKSINIZ, AKRABANIZI ALACAKSINIZ, BAYRAM HAVASI İÇERİSİNDE GİDECEKSİNİZ”
Şunu yapacağız; sandığa tek başınıza gitmeyeceksiniz. Komşunu alacaksınız, akrabanızı alacaksınız, bayram havası içerisinde gideceksiniz. Oylarınızı kullanacaksınız. Akşam sayım yapıldığında orada olacaksınız. Tutanaklara bakacaksınız. Doğru aktarılıp aktarılmadığına bakacaksınız ve otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştireceğiz. Allah bunu bize nasip edecek inşallah. Haramilerin saltanatını bitireceğim. Hiç endişe etmeyin. Kul hakkı yemem, ama kul hakkı da yedirmem. Beraber ve birlikte güzel Türkiye’yi inşa edeceğiz.”