Kılıçdaroğlu: Gemiyi limana sağlam götüreceğim, değişimin önünü açacağım

Kılıçdaroğlu: Gemiyi limana sağlam götüreceğim, değişimin önünü açacağım
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 7 Mart 2023'te "Buraya son kez çıkıyorum" dediği kürsüye tekrar çıktı. Grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, CHP içerisindeki değişim çağrıları hakkında yaptığı yorumda...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 7 Mart 2023'te "Buraya son kez çıkıyorum" dediği kürsüye tekrar çıktı. Grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, CHP içerisindeki değişim çağrıları hakkında yaptığı yorumda "Hiçbir zaman değişimin önünü tıkayan bir kişi değilim, değişimin önünü tamamen açacağım" dedi. "Gemiyi limana sağlam götürmek kaptanın görevidir, kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilsin" diyen CHP lideri, çınar-filiz benzetmesi yaptı ve "Bu değişimin ve yeniliğin parçası olmak istiyorum diyen bütün yoldaşlarıma sesleniyorum. Bireysel beklentilerden arınmak zorundayız. Söz konusu vatansa gerisi teferruattır" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Bu seçim döneminde demokrasi konusundaki kaygılarımızı haklı kılan bir gelişme oldu. Bir milletvekili arkadaşımız, başka bir partiden, Yüksek Seçim Kurulu'na başvurdu, şu anda tutuklu. 'Ben milletvekili adayı olmak istiyorum' dedi. Oradaki hakimlerin tamamı 'Evet, milletvekili olabilirsin, milletvekili adayı olabilirsin' dedi, onayladı. Seçime girdi, kazandı. Yargıçlar mazbatasını verdi, 'Evet, artık milletvekilisin, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gidebilirsin' diye. Mazbatayı aldığı tarihten şu ana kadar bu arkadaşımız hala tutuklu. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu ülkeye demokrasiyi getiren bir partiyiz. Nerede bir haksızlık, hukuksuzluk varsa; o haksızlığın giderilmesi için mücadele eden bir partiyiz. Kişinin bizim partiden olup olmamasının önemi yok. Önemli olan bu milletin iradesiyle seçilen bir milletvekilinin hala yasalara, Anayasa'ya aykırı olarak hapishanede tutulmasıdır. TBMM’nin onurunu, şerefini, haysiyetini koruyacak olan bir numaralı isim TBMM Başkanı'dır; bu konuda suskun davranamaz. O milletvekilinin derhal hapisten çıkıp, parlamentoya gelip yemin etmesi gerekiyor. Demokrasinin erdemi, güzelliği budur. Keşke böyle bir konuşmayı hiç yapmasaydık.

Biz neden diyoruz "CHP demokrasinin güvencesidir, bu ülkenin geleceğidir, insan haklarının güvencesidir" diye... İşte bunun için; bizden olsun veya olmasın bir kişi haksızlığa uğruyorsa ona sahip çıkmak gerekiyor. Biz bunu yapıyoruz, bunu yapmaya da devam edeceğiz.

"Yolumuz zorlu, yükümüz ağır"

Bir seçim dönemini geçirdik, artısıyla eksisiyle... Elbette oturup değerlendireceğiz. Elbette her değerlendirmenin artıları eksileri olacak ve bunun üzerinde soğukkanlı, aklımızı kullanarak değerlendirme yapacağız. Güzel bir atasözümüz var; yolu doğru olanın yükü ağır olur. Yolumuz doğrudur ve yükümüz ağırdır. Bizim yükümüz sadece bize özgü bir yük değil, 85 milyonun yükünü çeken bir partiyiz biz. O nedenle yolumuz zorluysa, yükümüzün ağır olduğunu da herkesin bilmesini isterim. Biz her zaman ve her yerde haksızlığa uğrayanların yanında olduk. Mazlumların yanında olduk. Aklını kullananların yanında olduk. Fakirin fukaranın, kendisini kimsesiz hissedenlerin yanında olduk. Çünkü Gazi Mustafa Kemal'in bize bir sözü vardı; 'Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir' diye... Biz tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruduk. Buna özen gösterdik. Çünkü biz ahlaktan, erdemden, insandan, insanlıktan yanayız. Düşünceden, düşünce özgürlüğünden yanayız. Aksi halde bu ülkeye demokrasiyi getiremeyiz.

"O gazetecilerin gazeteciliğini sorgularım"

Değerli arkadaşlarım bize oy veren 25 milyonu aşkın vatandaşımızla aynı duygularla sandığa gittik. Bir değişim yapacaktık. Otoriter bir yönetimi demokratik yollarla yolcu edecektik. Açıkça ifade etmek gerekirse kazanamadık. Eleştirilerin tamamını saygıyla karşılıyorum. Ama kalemi eline alıp da önyargıyla hareket edenlerin gazeteciliğini sorgulamak da benim görevimdir. Kalemini satmayan, onurlu gazetecilik yapan, haklı eleştirilerini her zaman yazan bütün gazetecilere saygım vardır. Ama kalemini satan ve onurlu davranmayan, kendisini bir anlamda savcı, yargıç yerine koyup karar veren gazetecinin gazeteciliğini sorgularım!

"Kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz"

Bize oy veren 25 milyonun hayaliyle bizim hayalimiz aynıydı. Demokrasiyi getirecektik, yaşanılabilir bir Türkiye inşa edecektik. Kinden, öfkeden arınmış bir siyaset anlayışını bu ülkeye getirecektik. Bize oy vermeyen vatandaşların hakkını hukukunu da savunacaktık. Hiç kimseyi ötekileştirmeyecektik. Yeni bir anlayışı, yeni bir kültürü bu ülkeye getirecektik. Kimsenin kimliğinden, yaşam tarzından ötürü ötekileştirilmediği güzel bir Türkiye inşa edecektik. Bu idealimizden vazgeçtik mi? Asla vazgeçmeyeceğiz. İnançla, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Bu ülkeye demokrasiyi getirinceye kadar yolumuza devam edeceğiz.

"Aynı duyguları ve aynı hüzünleri yaşıyoruz"

25 milyonu aşkın vatandaşımızın oyunu aldık. Oy veren vermeyen tüm vatandaşlarıma yürekten teşekkür ederim. Ama 25 milyon vatandaşımıza şunları söylemek isterim; aynı duyguları ve aynı hüzünleri yaşıyoruz. Çünkü hedefimiz, amacımız birdi. Çünkü bu ülkeye bütün güzellikleri getirmek istiyorduk. Ama sakın ola bunlar bizi umutsuzluğa sevk etmesin. İnsanlık tarihi adalet mücadelesi, hak mücadelesi tarihidir. İnsanlık tarihi bir demokrasi tarihidir. İnsanlık tarihi zulüm ile zalime karşı mücadele tarihidir. İnsanlık tarihi, bir demokrasi tarihidir. Bu ülkede demokrasinin mihenk taşı da Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Onlar sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemediler. Onlar ortaya koyduğumuz Türkiye idealini, Türkiye'yi yönetme irademizi, demokratların ve vatanseverlerin ittifakını, kardeşliği, barışı, huzuru ve adil bölüşümü desteklediler. Onlar yalan siyasetinin karşısında hakikatin yanında oldular. Onlar her türlü iftiraya karşı gerçeklerden ayrılmadılar. Onlar kimseye iftira atmadılar, kimseyi ötekileştirmediler. 25 milyon bu ülkenin temel taşıdır artık. Ve yeni kazanacağımız gençlerle, kadınlarla 25 milyonu 30 milyon yapmak da Cumhuriyet Halk Partililerin boynunun borcudur. Bunu demokratik yollarla, inançla yapmak zorundayız.

"Bu Saraylıları elbet göndereceğiz"

Saray’a ve sözcülerine de seslenmek isterim; işte siz bu iradeyi teslim alamayacaksınız. Demokratların iradesini, insan haklarını savunanların iradesini, kötülüğe karşı iyiliği savunanların iradesini asla teslim alamayacaksınız. Biz değişeceğiz, biz yenileneceğiz, biz güçleneceğiz ve memleketin bu yalan ve iftira siyaseti içinde olmasına asla izin vermeyeceğiz. Beraber olacağız, yalanlara karşı birlikte mücadele edeceğiz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti en olmaz denilen anlarda, en ümitsiz anlarda yeniden doğmasını bilmiştir. Yeniden doğacaktır, yine doğacaktır. Bunu da bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim. Bu Saraylıları elbette göndereceğiz, beraber göndereceğiz. Bunun sözünü veriyoruz.

"Bahane bulmuyoruz, üretmiyoruz"

Biz hiçbir vatandaşımıza kızgın ya da küskün değiliz. Bahane bulmuyoruz. Bahane üretmiyoruz. Benim için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının başımın üstünde yeri vardır. Çünkü benim için yandaş değil, vatandaş esastır. Tercihleri, kararı, iradesi ne olursa olsun hepimiz aynı ülkenin vatandaşları, aynı memleketin evlatlarıyız. Bizi ayrı kılmaya çalıştılar. Bin bir yalan, iftira, karalama ve montajlarla aramıza nifak sokmaya çalıştılar. Devleti kuran partiyi, terör örgütleriyle bir arada gösterme cüretini utanmaz sahtekarlar gösterdi. Devleti beşli çetelere soyduranlar, dünyalıklarını yurt dışına kaçıranlar, dokunulmazlık dosyalarıyla bizi tehdit eder oldular. Şunu asla unutmasınlar; biz hiçbir zalimin karşısında diz çökmedik ve çökmeyeceğiz.

"Partinin uzun hedeflerini de düşünüyorum"

Omuzlarımızdaki yükün farkındayız. Mesele bir fani olarak Kemal Kılıçdaroğlu olayı değildir. Kemal Kılıçdaroğlu, bu büyük mücadelenin sadece ve sadece bir neferidir. Yüzyıllardır bu topraklarda verilen mücadelenin bir parçası neferi olmuşsam ne mutlu bana. Ben CHP’nin bir üyesi olma şerefini, bu partinin genel başkanı olma şerefini ömrüm boyunca taşıyacağım. Bu şeref benden aileme kalacak olan en kıymetli mirastır. Ben bugün partimize yeni üye olan bir genç kardeşimle aynı heyecanı, hüznü, duyguyu yaşıyorum. Hiç kimse unutmasın; biz ceplerinde idam fermanlarıyla vatan mücadelesi yapan bir gelenekten geliyoruz. Biz sıradan bir parti değiliz. Biz avukat odalarında dilekçe ile kurulan bir parti değiliz. O nedenle dokularımız, inançlarımız çok farklıdır. Gelecek hayallerimiz çok farklıdır. İnsanı ve doğası seven bir gelecekten ve gelenekten söz ediyoruz. Ben bir genel başkan olarak partimin sadece bugününü ve yakın geleceğini değil; uzun hedefli yapısını da düşünüyorum. Ve düşünmek zorundayım. Hiç kimse unutmasın; gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir. Kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilsin. Benim Cumhuriyet Halk Partisi kültüründen aldığım en büyük derslerden birisi budur.

Çınar-filiz benzetmesi

Ben Önderimiz, devletimizin ve partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’in koltuğunda oturuyorum. Göreve başladığım günden beri bu emanete haram bulaşmaması için, bu ideallerin kirlenmemesi için her türlü çabayı göstermeye özen gösterdim. Ve bunu yaşamımın her aşamasında bir borç bildim. Ben genel başkan olarak dev bir çınar ama aynı zamanda yeni bir filiz olan Cumhuriyet Halk Partisini ve değerlerini her zaman korudum ve kolladım. Ama değişime dönüşüme açık bir çınar olarak ifade ediyorum. Asla statik, durağan bir yapımız olmadı. Çınarımız var ama o çınarımız sürekli yeni filizler verir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin değerlerini her zaman korudum ve kolladım. Bunu yapmaya, bu partinin bir neferi olarak devam edeceğim. Sıradan bir üyesi, neferi olarak da aynen devam edeceğim.

"Namerde boyun eğmedim"

Bir an olsun namerde boyun eğmedim. Majestelerinin muhalefeti olmadım. Sırça köşklere tamah etmedim. Üstüme düşeni gözümü kırpmadan yaptım. Çünkü bir Cumhuriyet Halk Partili olmak bunu gerektiriyordu ve ben bunu yaptım. Ben kuş uçmaz kervan geçmez yerlerde nasıl bir memleket istediğimi anlattım. Cumhuriyet'i anlattım. Mücadelemizi anlattım. Yeri geldi tepkiler gördüm. Asla tepkilere kızmadım, dinledim ve muhataplarımı ikna ettim. Asla bir araya gelemezler denen kim varsa onları Halil İbrahim sofrasında buluşturdum. Bu ülkedeki vatanseverleri aynı mücadelenin neferi yaptım. Biz vatan toprağını düşmanlara bırakıp kaçanlardan değiliz. Biz vatan toprağını dişiyle tırnağıyla geri alanlardanız.

"Bireysel beklentilerden tamamen arınmak zorundayız"

Şimdi köklü bir çınarın altında yeni filizler ve yeni kadrolarla her şey ve daha da önemlisi mücadelemize omuz veren aziz milletimizle beraber yürüyeceğiz. Saray'ın ve yandaşların değil milletimizin ve vatandaşlarımızın kazanacağı tüm eleştirileri dikkate alacağımız yeni süreci inşa etme zamanıdır. Bu değişimin bir parçası olmak istiyorum diyen bütün vatandaşlarıma seslenmek istiyorum; önce bireysel beklentilerden tamamen arınmak zorundayız. Önce ülkemizi ve partimizi seviyorsak, gelecek ideallerin peşinde koşacaksak bireysel beklentilerden tamamen arınmak zorundayız. Söz konusu vatansa gerisi teferruattır, asıl hedefimiz budur. Ve gençlere seslenmek istiyorum. Gelin CHP’ye üye olun, köklü mücadelenin bir parçası olun. Gelin, bu Saray iktidarının kurduğu Londra’daki tefecilerden medet umanlardan bu memleketi kurtaralım. Kapımız her aydınlığa açıktır.

Bu memleket bizim. 85 milyon vatandaşımız. Biz kimse unutmasın, gerçeği her yerde anlatmakla görevliyiz. Eleştirilere saygı evet, eksiklerimizi bize hatırlatanlara evet. Büyün bunların önünü açacağım endişe etmeyin. Değişimin önünü tıkayan bir kişi değil, değişimin önünü açan bir kişi olacağım. Mutlaka kazanacağız."

Toplantı sırasında bir kişi Kılıçdaroğlu'na "Neden kaybettin" diye bağırdı.

Öne Çıkanlar