Kılıçdaroğlu: İnsanların karnını doyurması lazım köprü yiyecek değiller ya!
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Her mutfağın vazgeçmediği bir ürün ararsanız onun adı soğandır. Her mutfakta mutlaka vardır. Pazara çıkan mutlaka soğan alır. u kadar geniş ve güzel coğrafyası olan bir ülkede soğanı satın alınamaz noktaya getirmişseniz ve mutfaklarda gerçekten yangın varsa, kendi vicdanında "ya bu memleketi ben bu hale nasıl getirdim" diye sorgulaması gereken kişinin adı Erdoğan'dır. İnsanların karnını doyurması lazım köprü yiyecek değiller ya" dedi.
T24 yazarı Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in DEVA Partisi kontenjanından CHP listesinden aday gösterilmesine ilişkin olarak, "Diğer yerlerde de, illerde de benzer tartışmalar var, olabilir ama dediğim gibi yani Sadullah Bey başka bir partinin adayı, diğer arkadaşlar da başka bir partinin adayı. Bizim partililer de var. Dediğim gibi Saadet'li var, DEVA'lı var, Gelecek Partili var, Demokrat Partili var, İYİ Parti'li var. Dolayısıyla bunlar artık oyların heba olmaması ve bunların lehe çalışması için böyle bir akılcı politika izlendi. Biz onların iç işlerine karışamayız. O zaman çok büyük sıkıntı çıkar. Onlar da bizim iç işlerimize karışamazlar. Onlar ayrı partiler, biz ayrı partiyiz. Onlar kendi adaylarını seçerler biz kendi adayımızı seçeriz. Dolayısıyla birbirimizin alanına girip oraya yönelik üstü örtülü veya açık eleştiri yaparsak asla doğru olmaz. Biz olduğu gibi kabul ederiz" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisinin vaatlerini tekrarlaması ile ilgili ise şöyle konuştu:
"Ortaya çıkan bir gerçek var: Erdoğan artık ülkeyi yönetemiyor. Dolayısıyla Erdoğan bizi izliyor. Biz ne dersek, acaba oradan ne kapsam da ben bunu yapacağım desem, noktasına geldi. Ülkenin iyi yönetilmediğini aslında o da görüyor. Onun partisi de görüyor, milletvekilleri de görüyor. Ülkenin içinde bulunduğu sorunları aşağı yukarı o da yakından görüyor, biz de yakından görüyoruz. Dolayısıyla Erdoğan'ın yapması gereken vaat vermek değil, izzeti ikbal ile bab-ı hükümetten (hükümet kapısı, dairesi) çekilmek yani. Doğrusu odur. Çünkü hem Türkiye'yi yordu, hem kendisi yoruldu. Türkiye'yi o kadar yordu ki Türkiye'yi bir sorunlar yumağı haline getirdi. İşin içinden çıkamıyor. Dolayısıyla pek çok soruna doğrudan doğruya kaynaklık yapıyor. O nedenle bir an önce güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçme konusunu onun da bir şekliyle en azından kendi iç dünyasında sorgulaması lazım. Ya bir yerde hata yaptık galiba, bu Kılıçdaroğlu doğruları söylüyor ve beni öyle bir noktaya getirdi ki ben onun söylediklerini tekrar eder noktaya geldim. Doğru. Benim söylediklerimi tekrar eder noktaya geldi. Eskiden hep eleştirirdi. Ama benim şimdi söylediklerimi tekrar ediyor. Çünkü o nasıl yönetileceğini bilmiyor ama ben nasıl yönetileceğini biliyorum. Hem de çok iyi biliyorum. Başka bir şey daha var: Sorun alanlarını da bilmiyor. Yani ülkede pek çok sorun var. Sorun alanlarını, tarımda sorun var, sorunun nasıl çözüleceği üç aşağı beş yukarı bellidir. Gençlerin sorunları var. On tane genci, bağımsız genci oturup dinlese aslında sorunları görecek. Efendim mülakatı kaldıracağız. Mülakatta yapılan haksızlıkları dünyada herkes duydu. Yeni mi duyuyor kendisi.
Benim vaatlerimin Erdoğan tarafından tekrarlanması güzel bir şey. Çünkü en azından benim ne kadar doğru ve sağlıklı hesap yaptığımı o da anlamış vaziyette."
Muharrem Erkek ve Ahmet Akın'ın bakan olacağını ilan etmesine yönelik olarak da Kılıçdaroğlu, "Böyle bir proje olmadı, ne bakanı olacaklarını konuşmadık. Diğer liderlerle oturup karar vermemiz lazım. Şimdiden benim şu şu bakan, şu şu bakan demem şık olmaz, doğru da olmaz. MYK'daki arkadaşlara şunu söyledim: Milletvekili olmak isteyen doğal olarak başvurabilir. Ama ben yürütme organında görev almak istiyorum diyenler başvurmazlar, onların talepleri de öbür türlü değerlendirilir diye. Bunun üzerine bazı arkadaşlarımız biz yürütme organında görev almak istiyoruz yani bakan olmak istiyoruz, ülke yönetiminde söz sahibi olmak istiyoruz dediler. Onlar da bir yerde şimdilik bekliyor. Kadro şöyle; sadece benim değil, şimdi kimsenin hakkını yemek istemem. Diğer partilerin de kadrolarında bakan olmak isteyenler var. Onun ölçüsünü de koyduk biliyorsunuz bir kamuoyuna yaptığımız açıklamada. Her partiye bir bakanlık verilecek. Daha sonra alınan oylara göre bakanlıklar dağıtılacak diye. Bu çerçeve altı liderin imzasına bağlanmış vaziyette. Kamuoyuyla paylaşılmış vaziyette. Bu çerçevede ne gerekiyorsa yapacağız" dedi.