Kılıçdaroğlu: Hapse girmiş uyuşturucu baronlarını bile çıkarıyorlar, ülkeyi bu batağa sokanlara oy vermemeniz lazım!

Kılıçdaroğlu: Hapse girmiş uyuşturucu baronlarını bile çıkarıyorlar, ülkeyi bu batağa sokanlara oy vermemeniz lazım!
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hapse girmiş uyuşturucu baronlarını bile çıkarıyorlar, ülkeyi bu batağa sokanlara oy vermemeniz lazım" dedi. Millet İttifakı Cumhurbaşkanı...

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hapse girmiş uyuşturucu baronlarını bile çıkarıyorlar, ülkeyi bu batağa sokanlara oy vermemeniz lazım" dedi.

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Öyle bir noktaya geldik ki uyuşturucu baronları da kendi hesaplaşmalarını Türkiye’de yapıyorlar. Her birisi yabancı ülkelerden gelmişler; kimisi doğudan, kimisi batıdan gelmişler, kendi çıkarları için Türkiye’de hesaplaşıyorlar. Birbirilerine silah çekiyorlar, öldürüyorlar ve bu ülkeyi yönetenler sadece seyrediyor. Onların hesaplaşmaları değil, ‘Bu topraklarda onlara yer yok dememiz’ lazım. Onlara bu toprakları, eğer kalırlarsa söz veriyorum, vallahi billahi mezar yapacağım" dedi. Kılıçdaroğlu, "Eğer bir şehirde uyuşturucu kullanımı yaygınsa o kentte kimse sokağa çıkamaz. Genç kızlar, gençler sokağa çıkamaz. O nedenle bu temelde ele alınması gereken büyük bir illettir. Ve bu illeti ile ilgili mücadele etmek gerekiyor" diye konuştu.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Adana'da düzenlenen Millet Buluşması'nda yurttaşlarla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, uyuşturucu ile mücadele sözü verdi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Beni dikkatle dinlemenizi isterim. Öyle bir illet ile karşı karşıyayız ki bu illetle mücadele etmek zorundayız. Eğer bir evde bir uyuşturucu bağımlısı varsa annesi, babası, çocuğunun uyuşturucu kullanmasını başkasının bilmesini istemiyor. Yıllardır ben bunu araştırıyorum, üniversitelerde hocalar araştırıyor. Akademik dünyanın araştırması dışında bu konuda belediye başkanlarımızın, artı pek çok sivil toplum kuruluşunun araştırmaları da var. Bu illet bulaştığı andan itibaren evde huzur kalmaz. O nedenle benim bir sözüm var, bu millete bir sözüm var. Her evde huzurun olmasını istiyorum, her evde bereketin olmasını istiyorum. Her evde eğer huzur varsa, bereket varsa apartmana, sokağa yansır; caddeye, şehre yansır. Eğer bir şehirde uyuşturucu kullanımı yaygınsa o kentte kimse sokağa çıkamaz. Genç kızlar, gençler sokağa çıkamaz. O nedenle bu temelde ele alınması gereken büyük bir illettir. Ve bu illeti ile ilgili mücadele etmek gerekiyor.

"Bu benim için namus sorunudur"

Türkiye, özellikle son 10 yılda, altını çiziyorum, özellikle son 10 yılda bütün uyuşturucuların neredeyse merkezi haline geldi. Ta Güney Amerika’dan, önce Afrika’ya, sonra Türkiye’ye getiriliyor. Asya’dan, Afganistan’dan, bütün o sınırlar aşılarak yine Türkiye’ye getiriliyor. Önce fakir ailelerin çocukları uyuşturucuya alıştırılıyor. Bir arkadaşımızın dediği gibi, bedava veriyorlar. Arkasından bunlar torbacı haline getiriliyor, torbacı yapıyorlar bunları. Ben, o fakir ailelerin sorununu çözmek zorundayım. Bu benim için bir namus borcudur. Ben, o yoksul ailelerin derdini çözmek zorundayım. Bu benim için namus sorunudur. Nasıl olur da ta kalkacaksınız, Afganistan’dan uyuşturucu getireceksiniz. Bütün bu sınırlar nasıl aşılacak? Gemilerle uyuşturucular getirilecek, nasıl aşılacak? Öyle bir musibet ki bulaştığı andan itibaren evde, mahallede, şehirde huzur bırakmaz. O nedenle bu konuda yaptığım bütün araştırmalarda, bütün gözlemlerde bu acı tabloyu yaşayan ailelerde, zaman zaman bir araya geldiğimizde onların gözlerinden, seslerinden, davranışlarından anlıyorum.

Bunun bir siyasi tercih olduğunun da altını çizmek isterim. Eğer deseler ki uyuşturucu konusunda siyasi otorite, ‘Kardeşim, bunu engelleyin’… Vallahi billahi polise yetki versinler ve siyasiler dokunmasın, bütün uyuşturucu baronlarını, gider kulaklarından tutar, hâkimin karşısına çıkarırlar. Ben bunu adım gibi biliyorum. Hepimiz bunu gayet iyi biliyoruz. İstanbul’da bir anne, aynen şunu söyledi; ‘Çocuğumu okula gönderiyorum, okuldan çıktığı anda karşısında uyuşturucu satıcısı var. Onu biliyor, görüyor, tanıyor. Akşam gelince ceplerine bakıyorum, cep telefonu duruyor mu, durmuyor mu diye. Satmışsa cep telefonunu, demek ki uyuşturucu almış.’ Bir anne için en büyük dram. Yine bir ailede tanık oldum. Anne, baba diyorlar ki ‘Vallahi biz yatarken yatak odası kapısını arkadan kilitliyoruz. Oğlumuz geliyor, uyuşturucu kullanıyor. Kendi hayatımız tehlikede’. Bu tablodan Türkiye’nin çıkması lazım. Bu tablo, bizim hak ettiğimiz tablo değil. Neden ‘’siyasiler diyorum? Bu işin sorumlusu neden siyasiler? Bu işin sorumlusu neden bu ülkeyi yönetenler? Şunun için; para bitti, her şeyi sattılar, fabrikaları sattılar, arsaları sattılar, daireleri sattılar, yine para yok. Paraya ihtiyaçları var. Bu sefer kanun çıkardılar; ‘Yurt dışındaki bütün kirli paranı Türkiye’ye getirebilirsin. Uyuşturucu paralarını getirebilirsin. Paraları getir.’ Tam sekiz sefer kanun çıkardılar. ‘O parayı, uyuşturucu baronlarının parasını Türkiye’ye getirin ne savcı ne polis ne mahkeme, hiç kimse size dokunmayacak.’ Ve bunlar paraları getirdiler. Paraları getirirken kendileri de geldiler.

"Hapse girmiş uyuşturucu baronlarını bile çıkardılar"

İstanbul, şu anda uyuşturucu baronlarının at koşturduğu bir yer. O kadar rahatlar ki ‘Kimse bize dokunamaz’ diyorlar. Ve kimse dokunmuyor. Hapse girmiş uyuşturucu baronlarını bile çıkardılar hapisten. Şimdi sizin düşünmeniz lazım. Ülkeyi bu batağın içine sokanlara sizin oy vermemeniz lazım. Evladınızı, ailenizin huzurunu, komşunuzun huzurunu düşünüyorsanız bu uyuşturucu baronlarıyla mücadele etmeyenlere asla ve asla oy vermemeniz lazım. Bu illetten çocuklarımızı kurtarmak gerekiyor. En fakirinden en zenginine kadar her ailenin bütçesine göre uyuşturucu satılıyor. Fakirse ona göre uyuşturucu, zenginse ona göre uyuşturucu… Ya böyle bir pazar olur mu? 80 milyon insan zehirleniyor burada. Bizim evlatlarımız, bizim çocuklarımız zehirleniyor. Ki her anne için evladın ne olduğunu hepimiz biliriz. Anneler, evlatları üzerine titrerler, ‘Ayağına taş değmesin’ derler. ‘Aman, karnı aç mıdır, tok mudur’ derler. ‘Aman, yemeğini zamanında yedi mi, aman güzel bir evlilik yapsın, aman güzel torunlarım olsun’… Bütün aileler, bütün anneler böyle bir beklenti içindedir. Ama bu beklentinin dışına çıkıp uyuşturucu illeti ile tanışınca farklı bir dünya çıkıyor ortaya. Bunun mücadelesini beraber yapmak zorundayız.

Mücadele nasıl olacak? Bir; uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağız. Allah nasip eder, sizlerin oylarıyla Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumda ilk yapacağım, bu uyuşturucu baronlarının kökünü kazımak olacak. Hiç birisini Türkiye’de tutmayacağım. Fakiri, zengini, bütün evlatlarımızı zehirlediler. Hepsinin kökünü kazıyacağım, dışarı süreceğim. Buradaysa hepsini yakalayıp hapse attıracağım. Böyle bir rezalet olmaz. Bunun yolu; sandığa gideceksiniz, elinizi vicdanınıza koyup oyunuzu öyle kullanacaksınız. O evlatlar, hepimizin evladıdır. Bir annenin, babanın yaşadığı dram, hepimizin ortak dramıdır. Onun başına gelen, yarın bizim başımıza da gelir. Evladımızın da başına gelebilir. Bu memlekette huzur istemiyor muyuz, beraber yaşamak istemiyor muyuz? Beraber yaşayacaksak, huzur içinde yaşayacaksak bu laneti bu topraklardan temizleyip atmak zorundayız.

"Yeter ki siyasetçi de namuslu olsun, siyasetçi de bu milletin hakkını, hukukunu gözetsin"

Afganistan’dan buraya gelirken milyar dolarlar dönüyor. Gemilerle Güney Amerika’dan gelirken milyar dolarlar dönüyor. Türkiye’de imalatçıları var. Kimin nerede uyuşturucu imal ettiğini herkes biliyor. Adresi de yeri de şahıs da belli. Ama polis yakaladığında hemen polise müdahale; ‘Sen niye yakaladın’. Başı belaya giriyor, polisi sürüyorlar. Bu memleketin namuslu polisleri, bürokratları var. Yeter ki siyasetçi de namuslu olsun, siyasetçi de bu milletin hakkını, hukukunu gözetsin. Bunu yapacağız. Hiç endişe etmeyin; onların gözünü çıkaracağım, bu topraklardan süreceğim.

Bir devlet, meşru zeminde olmak zorundadır. Yani bir devlet, kirli paraya ihtiyaç duymaz. Eğer bir devlet, bir siyasi otorite, kirli paraya ihtiyaç duyuyorsa uyuşturucu baronlarının adamı olur. Benim cumhurbaşkanlığı adaylığıma iki kesim çok karşı. Birisi uyuşturucu baronları, diğeri de Beşli Çeteler. Beşli Çeteleri de temizleyeceğim, uyuşturucu baronlarını da temizleyeceğim.

"Onlara bu toprakları, eğer kalırlarsa söz veriyorum, vallahi billahi mezar yapacağım"

Öyle bir noktaya geldik ki uyuşturucu baronları da kendi hesaplaşmalarını Türkiye’de yapıyorlar. Her birisi yabancı ülkelerden gelmişler; kimisi doğudan, kimisi batıdan gelmişler, kendi çıkarları için Türkiye’de hesaplaşıyorlar. Birbirilerine silah çekiyorlar, öldürüyorlar ve bu ülkeyi yönetenler sadece seyrediyor. Onların hesaplaşmaları değil, ‘Bu topraklarda onlara yer yok’ dememiz lazım. Onlara bu toprakları, eğer kalırlarsa söz veriyorum, vallahi billahi mezar yapacağım.

"Uyuşturucu baronlarını da onların çakallarını da temizleyeceğim"

Sizin evlatlarınız hepimizin evladıdır, sizin çocuklarınız hepimizin çocuklarıdır. Onların güzel bir Türkiye’de yaşaması, bulundukları kentte huzur içinde yaşamaları, iş güç sahibi olmaları hepimizin ortak arzusudur. O zaman ülkeye bereket, huzur gelir. Eğer çakallar varsa bu ülkede, çakalların savaştığı bir yer varsa o ülkede huzur olmaz. O nedenle söylüyorum; uyuşturucu baronlarını da onların çakallarını da temizleyeceğim inşallah, göreceksiniz.

Uyuşturucu kullanan gencecik evlatlarımız var. Onların tedavi edilmesi lazım. Bu konuda sınıfta kalmış vaziyetteler. Yeteri kadar tedavi merkezi yok. O tedavi merkezlerinin bir şekliyle yenilenmesi, güzelleştirilmesi, yetkin doktorların gelmesi ve bunların belli aralıklarla kontrol edilmesi ve bu insanların topluma kazandırılması lazım. Eğer bunlar topluma kazandırılırsa, işleri güçleri olursa, güzel bir aile birlikteliklerini sürdürürlerse hepimizin ortak arzusu gerçekleşmiş olur. Uyuşturucuya çok rahat ulaşabiliyorlar. Bu da söylendi. Sadece bu Adana değil, Türkiye’nin bütün coğrafyası böyle. Siz, Adana’da yaşıyorsunuz, Adana’yı görüyorsunuz. Ben, Şanlıurfa’yı da Karadeniz’i de İç Anadolu’yu da biliyorum. İç Anadolu’da bir kente gittim, dediler ki ‘Aşağıda tuvalet var, -taksi şoförü anlatıyor- hiç kimse oraya korkudan inemiyor. Çünkü oradakiler, gidiyorlar, uyuşturucuyu orada kullanıyorlar. Cesaret edip hiç kimse tuvalete gidemiyor’ dediler. Bunlar var. Fakat kimse görmüyor. Kimse bu sorunun ne kadar derin olduğunun farkında değil. Aslında farkında, görmek istemiyor. Ama ben görüyorum, araştırıyorum, bakıyorum. En fakirinden en zenginine kadar her aile ile konuşuyorum, dertleşiyorum.

"Onların vereceği paraya lanet olsun"

Bu toplantıyı yapmamın nedeni de şu; bakın, her şey konuşuldu. Bir seçime gidiyoruz, ama bu belayı konuşmuyorlar. Niye? ‘Uyuşturucu baronlarını kızdırırız, onlar bize para veriyor’ diye. Onların vereceği paraya lanet olsun. Temiz para, helal para lazım. Bir kardeşimiz söyledi; ekmek satan, aynı zamanda uyuşturucu da satıyor. E bu bilinmiyor mu? Biliniyor. Niye önlem alınmıyor? Neden gereği yapılmıyor? Herkesin evladı değerli. Madde bağımlılığı bir felakettir ve bu felaket, bir toplumda huzur bırakmaz. Ailede huzur bırakmaz. Buradan Türkiye’nin çıkması lazım. Bunun mücadelesi, sıradan bir mücadele değildir. Bu mücadele, bir hak mücadelesidir. Bu mücadele, bir insanlık mücadelesidir. Ayın 28’inde sandığa gideceğiz. Vatanını seven sandığa gitsin. Vatanını, evladını, çoluk çocuğunu seven, bu beladan kurtulmak isteyen herkes sandığa gitmeli ve oyunu kullanmalı. ‘Yeter artık’ demeliyiz.

"AMATEM’ler var, son derece yetersiz"

‘Sigortası olmayanlar nasıl tedavi olsun’ diye bir anne ifade etti. Geliri olmayanlar nasıl olacak? Doğru. Zenginin hadi durumu iyidir, burada değil Avrupa’da tedavi olabilir. Ama gariban aileler, o ailelerin evlatları ne olacak? AMATEM’ler var, son derece yetersiz. O merkezler, bazıları yeniden uyuşturucunun satıldığı merkeze dönmüş durumda. Bu konuda da binlerce şikayet geliyor. Biliyoruz.

"O uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım"

10 yaşındaki çocuk bile bunu satıyorsa, satanların altında lüks araba, kullananlar da garibanlarsa bunu kimsenin unutmaması lazım. Hafızamızın bir yerine kaydetmemiz gerekiyor. En son konuşan baba dedi ki ‘Benim bir siyasi görüşüm yoktur ama uyuşturucuyla Kılıçdaroğlu mücadele edeceğini ifade etti’. Herkesin siyasi görüşüne, inancına, kimliğine saygılıyım ama o belalara karşı ortaklaşmalıyız. O belalar beni de sizi de en garibanını da ilgilendiriyor. Uyuşturucu belasına karşı hepimizin ortak mücadele etmesi lazım. Ben, bunun sözünü veriyorum. O uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım. Bu topraklarda yaşatmayacağım. Bu topraklara uyuşturucu getirenlere de en ağır cezaların verilmesi için her şeyi yapacağım.”

Öne Çıkanlar