Kemal Okuyan: Son dönemde Erkan Baş’la bir görüşme oldu
Gerçek Gündem’den Hilmi Hacaloğlu’nun sorularını yanıtlayan TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, yaklaşan 31 Mart Yerel Seçimlerine yönelik değerlendirmeler yaptı.
Okuyan, Hatay Defne için TİP Genel Başkanı Erkan Baş ile konuştuğunu söylerken, Fatih Mehmet Maçoğlu’nun TKP dışında bir partide aday olmayacağını önceden söylediğini belirtti.
Seçimlerle ilgili genel bir değerlendirme yapan Okuyan şunları söyledi:
“Hayat ve siyaset seçimlerden ibaret değildir desek başka bir şey algılanıyor. O yüzden çok dikkatli söyleyeceğim, hayat siyaset seçimlerden ibaret değildir. Ve bizim açımızdan devrimci mücadele seçimlerden ibaret değil. Ama bu sadece bizim için de değil. Yani şunu anlatmak gerekiyor. Yani her şey planladıkları gibi giderse belli bir süre Türkiye’de seçim yok. Bu belli olmaz tabi. Türkiye’de ne olacağını bilemezsiniz. Peki ne olacak hayat duracak mı? Herkes bu sefer saatini 2028-2029, oraya mı kuracak. O süre içerisinde hepimiz yaş alacağız, hayat devam edecek, insanlar işsiz kalacak, yoksulluk devam edecek. Arası olmayacak. Bir kere bu süreçten çıkılması gerekiyor. Seçim eksenli hayat bakmaktan çıkılması gerekiyor. Bu sistem sahiplerinin en iyi yaptığı şey, en iyi başardığı şey de bu. Seçim odaklı düşünce. Yalnızca demokrasi demiyim, siyaseti seçime hapsetmek. Türkiye’de insanları en çok yaralayan hayat pahalılığı dönemlerinden birini yaşıyoruz. Daha kötüsü geliyor ama seçim konuşuluyor. Seçimde de hayat pahalılığı çok az konuşuluyor. Neymiş yerel seçim. Yerel seçimde ne konuşulurmuş, adaylar konuşulurmuş. İnsanların hayatında 2-3 ay çok önemli. Bir seçim kampanyası dönemi 2-3 ay. Genel seçimlerde bu neredeyse 1 yıla yayıldı. Bu süre zarfında insanların açlığı unutuluyor, işsizlik unutuluyor. Başka bir süre zorluk bir kenara bırakılıyor.”
‘TKP diğer partilerden farklı…’
“Son seçimlerde Cumhurbaşkanlığı Türkiye’nin son seçimi dendi, parlamento aritmetiği çok önemli dendi mi dendi. Geriye hiçbir şey kalmadı. Davutoğlu’na hediye edilen vekillikler, Babacan’a hediye edilen vekillikler, 6’lı masa, masanın bir bacağı kırıldı, geldi geri döndü. Ne oldu? Hiçbir şey ama geriye hayat pahalılığı kaldı. Zorluklar, işsizlik, korkunç bir toplumsal adaletsizlik. Bunlar baki ve derinleşerek devam ediyor. O yüzden önce şunu anlatmamız gerekiyor, TKP tabii ki girdiği her seçime bir iddia ile giriyor. Seçim bağlamında da bir iddia ile giriyor. Bu yerel seçimde TKP’nin bazı iddiaları var. Ama şunu söylemek zorundayız, bizler devrimci bir partiyiz yalan söyleyemeyiz. Seçimde eğer sadece seçim konuşursak, mesela yeni kavramlar icat ettiler. Kazanacak aday. Nedir bu ya? Biz pazardan domates, karpuz seçmiyoruz. Bu değil mesele. Mesele şu, sizin bir sözünüz vardır. Dünyaya bakışınız vardır, Türkiye’ye ilişkin çözüm önerileriniz vardır. Türkiye’nin sorunları dışında bir yaklaşımınız vardır. Bu yaklaşım önde durmak zorunda. Aday, diğer bir başlıkla arkada durmak zorunda. Yoksa niye giriyor bir parti olarak seçime. Yoksa bir felsefenizin olması lazım. Şimdi de TKP diğer partilerden farklı olarak, belli bir iddiayı, belli bir yerelliklerde özellikle. Öte yandan şunu da kaptırmamaya çalışıyoruz, burada şunu yaparız, şurada onu yaparız, orada şununla ittifak yaparız. Buna kapılmıyoruz.”
(Kimi eleştiriyorsunuz ve siz de ittifak yapıyorsunuz üzerine)
“Herkesi eleştiriyoruz. 1 yerde ittifakımız var, o da Kadıköy’de. Türkiye’de ittifaklar kaç ay yaşar, çok uzun süre yaşamaz. Bizim 10 yıllık bir ittifakımız var. Sayın Maçoğlu’nun içinde bulunduğu siyasi hareketle TKP’nin, yerelliklerde, belki Maçoğlu’nun öne çıktığı bir durum evet. Ama 10 yıldır devam ediyor. Bu bir şey ifade ediyor mu? Yani hiç bu konuşulmuyor. Ve belli konularda birbirinden farklı düşünceleri olan, farklı yaklaşımları olan iki siyasi hareket, belli ilkelerde uzlaşıyor. Yazılı ilkelerimiz var, 10 yıldır o protokol değişmedi. Bunu da söyleyeyim burada. Kendi aramızdaki ilişkide değişiklik yok. Bunun sayesinde 10 yıl getirdik buraya. Yok Türkiye’de bunun benzeri, bir tek yerde. TKP Kadıköy dışında hiçbir yerde ittifak yapmıyor. Niye yapmıyor, hiçbir yerde bu anlayışı göremedik. Şimdi dolayısıyla bu seçimlerden ne bekliyor TKP sorusunun asıl yanıtı şu, bizim 31 Mart’ta bir beklentimiz var. Yani seçim sonucu itibarıyla bir beklentimiz var. Ama o beklentinin karşılığını biz 1 Nisan’da almak zorundayız. Eğer biz 1 Nisan’da, diğer bütün muhalefet partilerinin yaşadıklarını yaşayacaksak, yani 1 Nisan’da her şey unutulacaksa, herkes kalem kâğıt şurayı kazandık, şurayı kaybettik, bu hesapları yapacaksa ve toplum kendi kabuğuna geri çekilecekse, o zaman başarısız olmuşuz demektir.”
‘Biz yüzüne bakmadan, elini tutmadan insan örgütleyemeyiz’
“TKP, Türkiye’de 25 yerde gözle görülür bir şekilde başarı elde edecek. Buraya odaklanmış olarak çalışıyoruz. Bazılarında belediyeyi alma iddiamız var. Örneğin Erzurum’un Adıyaman’ın bazı bölgelerinde TKP örgütlü bir çalışma yürütüyor. Zorluk derecesi yüksek olan yerlerde ciddi çalışmalar yürütüyoruz. Benzer bir şeyi Ağrı için söyleyebiliriz. Ama Kocaeli, Sakarya gibi yerlerde, belki küçük yerleşimlerde, Anadoluluk hedefiyle de hareket ettik. Pek kullanılacak bir terim değil ama anlaşılsın diye söylüyorum. Oy anlamında bunu dökemedik ama TKP şu anda Türkiye’nin çoğu yerinde ciddi örgütlülüğe sahip. Her hafta yeni “Semt Evi” açılıyor. Son 1 ayda 4-5 farklı yerde yeni “Semt Evi” açtık. TKP bazı yerlerde sessiz sedasız çalışmasını sürdürüyor. Çünkü popüler siyasete bulaşmak istemiyor. Güçlü bir örgütlülükle gelen popülerliğe lafım yok. Ama popülerlik üstüne gelen bir örgütlülükle başarılı olma şansınız sıfır. O yüzden biz başka bir yol izliyoruz. Seçmenle doğrudan temas ediyoruz. Diğer herkes medyaya yükleniyor, popülerliğin olanakları, paranın olanaklarını kullanıyor. Biz ise yüz yüze iletişim olanaklarını kullanmaya çalışıyoruz. Biz yüzüne bakmadan, elini tutmadan insan örgütleyemeyiz.”
(İnsan örgütlemeyi, kitleye temas etmeyi zaten yapıyorsunuz, o kar topu bir türlü büyüyüp çığa dönüşmüyor sorusu üzerine)
“Birkaç kez bunun eşiğine geldik, müdahale yedik. Çok net. Ne zaman diye sorarsanız, bir tanesi 2014(KP-HTKP ayrışması). TKP her büyüdüğünde bu oluyor. Ben bunun için kimseyi suçlamam, bu bizim sorunumuz. Siz her türlü siyasi, ideolojik müdahaleye karşı kendini korumalı. TKP’nin her zaman söylediği bir şey var. DEM Parti ve CHP gölgesinde bir sosyalist hareket gelişmez. Türkiye devrimci hareketinin DEM ve CHP’den kurtulma çabası yeni bir durum değil. TKP’nin emek-sermaye çelişkisinde, sermaye kesiminden bir kesimi demokrasi ve özgürlük unsuru olarak görmeyi reddetmesi, emperyalizm karşısındaki tutumu, bunlar kimseyi rahatsız etmiyor diye düşünebilir miyiz? Birincisi, TKP’nin eti ne budu ne diye söylenebilir. TKP, Türkiye’deki en örgütlü sol partidir. İkincisi Türkiye’deki onay merciine dönüşüyor Türkiye’deki sol partiler. Erdoğan başa geldiğinde Türkiye’ye bir milli demokratik devrim yaşattığını söyleyen ve kendine devrimciyim diyen gruplar var. Bugün aynısını CHP’de, DEM’de yapıyor. Solu kendilerine iliştirmeye dönük hareketleri var. Haklarıdır ona bir şey diyemem ama Türkiye solunda da buna direnme hakkı var. Dolayısıyla herkes kendi yörüngesinde bir sol yaratmaya çalışıyor. Muhtemelen devlet de yaratmaya çalışıyordur. Sol çünkü itibarlı bir şey. Ama solda ne kadar itibar kaldı o da ayrı bir tartışma. Türkiye solunun CHP ve DEM Parti’den koparsa yol alacağını söyleyen Okuyan, “Halk belki bu birlikteliği beğenir, belik alkışlar ama onun (sol partiler) orada (CHP-DEM) sığıntı olduğunu bilir. Sorun sığıntı olmanın ötesinde, siz sığındığınız yerin karakterini alırsınız. Bunu Türkiye soluna söylüyorum. CHP ile açıktan veya gizliden ittifak yaparsanız, CHP belirler sizi. CHP ile ittifak yapmayan çok az ekip var. Bu dediklerimi TİP’e de söylüyorum. TİP ittifak yapmıyor mu CHP ile? CHP ne zaman büyük bir ilçeyi başka bir partiye bırakmış. Gebze’yi söylüyorum (Erkan Baş-Gebze adaylığı). Biz salak değiliz, izliyoruz. (Bunu neyin karşılığı yaptı sorusu üzerine) Başka yerlerde destek alıyor. Seçim sonrası Türkiye’de ciddi yapılanmalar olacak. CHP’nin içerisinde birçok yönelim var. Bunlar da etkileşim içerisinde, belki de yeni bir sosyal demokrasi yaratılacak. Durup dururken böyle ittifaklar çıkar mı ortaya. Bu (CHP ile TİP) ilan edilmemiş bir ittifak. Bir sürü yerde adaylarını çekmeye devam ediyorlar. Verdikleri listeler üzerinden bunu yapıyorlar. Detayını bilemem. Ama CHP lehine çekiliyorlar çoğu yerde, AKP’ye kaybettireceğiz diyorlar. Bunu birilerini itham etmek için söylemiyorum, zaten CHP’nin Genel Başkanı söyledi TİP ile anlaştık diye. Bu bir seçim ittifakıdır evet ittifaktır. Toplumun burada baktığı yer büyük olandır. Belirleyendir. CHP’dir burada. Ya da DEM’dir. Böyle bir sol inandırıcı olmaz. Asıl sorun olan bu partilerin, solun temel yaklaşımlarındaki tutumlarına karşı bakışlarının sıkıntılı olmasıdır.”
(Maçoğlu ile TİP’in yakın etkinlikleri olmasına rağmen yeniden TKP’den aday olması sorusu üzerine)
“Bunu defalarca da açıkladık. Maçoğlu’nun TKP adaylığında gündemindeki ilçelerden birisi Kadıköy değildi. Biz tartıştığımız zaman Kadıköy’ün bir öneri olarak geldiğini biliyorduk, konuşuyorduk. Başka bir şey daha konuşuluyordu. Maçoğlu CHP’den aday olacak, TİP’ten aday olacak. Gazeteciler bana soruyordu, bilemem diyordum. Biliyorduk ama. Çünkü Maçoğlu çok uzun bir süredir. Ben TKP dışında hiçbir partiden aday olmam diyordu. Biz bunu hiç ilan etmedik. İstismar etmedik. Bize yakışan budur. (Maçoğlu) Adaylığı tartışılırken, bizim kafamızda farklı ilçeler vardı. Ama onların Kadıköy’ü istediğini biliyorduk. Sonra onlar bunu ilan ettiler, nedeni Maçoğlu’nun TKP dışında bir partiden aday olacağının söylentisinin artmasıydı.”
'TKP, TİP’in güçlü olduğu yerlerde aday gösteriyor demesinler'
Son olarak, "TİP de orada Doğan Ergün’ü aday gösterdi. TİP’in önemli isimlerinden birisi. Yani kısacası TİP ve TKP arasında adını koyamadığım bir ilişki var. Erkan Baş ile sizin aranızdaki ilişki eskiye dayalı. Bu süreçte görüştünüz mü Erkan Baş ile?" sorusuna cevap veren Okuyan şunları söyledi:
“Son dönemde bir telefon görüşmesi yaptım Erkan Baş’la ama bu Kadıköy ile ilgili değildi. Hatay Defne ile ilgiliydi. Kadıköy ile ilgili bazı görüşmeler oldu. İki parti arasında ya da aracılı bir biçimde. TİP’in Kadıköy’den aday çıkarması kendi kararları. Her parti bir yerde aday çıkartabilir. Yalnız bunu gerekçelendirmelerine ilişkin sıkıntılar var. TİP’in aldığı oy üzerinden TKP bir değerlendirme yapmak zorunda değil. Bizi işini içine karıştırıp TKP, TİP’in güçlü olduğu yerlerde aday gösteriyor demesinler, yapmasınlar bunu. Buna söyleyecek çok fazla lafımız olur. TİP nerede güçlü ben bilmiyorum. Ben seçime, oya bakmam ben devrimciyim. Ben örgüte bakarım, kadroya bakarım. Harekete geçirebildiği şeye bakarım. Kalıcılığa bakarım.”