Kemal Kılıçdaroğlu: Erdoğan hakkında konuşmak bile benim ağırıma gidiyor
CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 6 Şubat depreminin yıldönümünde Serbestiyet’ten Hilal Köylü’ye açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın depremdeki sorumluluğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, siyaseti bırakmadığını kaydetti.
"Erdoğan hakkında konuşmak bile ağırıma gidiyor"
Kılıçdaroğlu, iktidarın deprem sonrasında askerleri sahaya anında yollamadığını hatırlatarak, geçen yıl yaşananlara tepki gösterdi:
“Ülkeyi 22 yıldır yöneten siyasal iktidar; askerleri, deprem olduğunda sahaya anında yollamadı. Depremin ilk üç-dört saatinde seyyar hastaneler, mutfaklar kurulabilirdi, yapılmadı. İnsanların soğuktan ölmesine göz yumuldu. Neden? Türkiye’de sorumluluk taşıyan bir hükümet yok.
Erdoğan; depremi de sorumluluğunu da görmezden geliyor. Beşli çeteye hizmet eden Erdoğan, ülkeyi dilediği gibi yönetiyor. Şimdi de çıkıp; merkezi hükümetle yerel yönetimin bir olmadığı kentlere hizmetin gitmeyeceğini söylüyor. Halka ‘Bana oy verirseniz, size hizmet ederim. Oy vermezseniz, gözümün önünde ölseniz de, seyrederim’ mesajı veriyor.
Vatandaşın hayatı Erdoğan’ın umurunda değil. Erdoğan, şaşırtmıyor. Vatandaşını ve ülkesini işte bu derece sevmiyor. Bir zamanlar hakaret ettiğinin (Mısır Cumhurbaşkanı Sisi) ayağına gidip, üç-beş kuruş koparma planı yapıyor. Aslında Erdoğan hakkında konuşmak bile benim ağırıma gidiyor.”
"Siyaseti bırakmadım"
Ankara’daki ofisinde çalışmalarını sürdüren Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Hilal Köylü’nün “Ofiste neler yapıyorsunuz? Hem siz CHP genel başkanlığını bırakmadınız mı? CHP genel başkanlığına dönmek gibi bir planınız mı var?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Siyaseti bırakmadım. Her gün vatandaşlarla, ziyarete gelenlerle görüşüyorum. Belli konularda daha derinlikli düşünmeye zamanım var. 15-20 günde bir felsefeciler ve sosyologların da aralarında olduğu bir akademisyen grubuyla Türkiye’nin ve dünyanın sorunlarını konuşuyoruz, değerlendiriyoruz. Gazetelere makaleler yazıyorum, analizler yapıyorum. Çocuklarla, torunlarla zaten hep beraberiz. Selvi Hanım’la da tiyatroya gittik bir-iki kez.”