İYİ Parti'deki gerilim devam ediyor: Ayşe Sucu, Cengiz Topel Yıldırım'a, "Lütfen kendimize gelelim. Edep ya hu." diye seslendi
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ayşe Sucu, kendisini Ankara Büyükşehir Belediyesi’ndeki (ABB) görevi üzerinden hedef alan İYİ Parti Ankara adayı Cengiz Topel Yıldırım’ı ‘siyasi ahlakın her parti adayına lazım olduğunu’ hatırlatarak tepki gösterdi.
Sucu ile Yıldırım arasındaki gerilim sürüyor.
Yıldırım, Sucu’yu ABB iştiraki olan Portaş İnşaat’taki görevine devam etmesi üzerinden hedef almıştı: “Portaş bir inşaat şirketi, Sayın Ayşe Sucu ise neticede bir ilahiyat profesörüdür. Üzerinde tepindiğiniz vaka, Mansur Yavaş’ın bir inşaat şirketi yönetim kuruluna ilahiyat profesörünü atamasından başka bir şey değildir. Hangi partiden olduğu fark etmeksizin, liyakat prensibini çiğneyen kim varsa onun karşısındayım. Mansur Yavaş’ın yönetim kurulu üyeliklerini İYİ Parti’yi manipüle etmek için babasının malı gibi dağıtmasının da karşısındayım.”
Sucu, Yıldırım’ın kendisini hedef alan sözlerine X hesabından yaptığı paylaşımla yanıt verdi.
Partisinin adayına ‘siyasi ahlak’ı hatırlatan Sucu, şunları kaydetti:
Kamuoyunun dikkatine… Ben İYİ Parti’nin kurucularındanım. Kuruluşunda en çok çaba gösterenlerden biri olduğuma başta Genel Başkanım olmak üzere tüm kurucu arkadaşlarım şahittir. Bir günde tepeden inenlerden değilim. Aidiyetin, kurumsallaşmanın, ideal birliğinin önemi üzerinde en çok duranlardanım. Bu aidiyetin bedelini ödedim daha yenilerde kalemim susturuldu. Parti aidiyeti saygıyı, sevgiyi, itinalı dili beraberinde getirir. Partizanca oyunları sevmem, sevene de pirim vermem. Benim için siyaset ahlaktır.
Haram lokma çok şükür boğazımdan geçmedi. İspatlanmamış hiçbir şeye inanmadığım gibi yalandan ve iftiradan da dilimi korurum. Benim siyasi anlayışımda başkalarını itibarsızlaştırmak yoktur. Üç günlük dünya için değerlerini yerle yeksan edenlerden olmadım, olmayacağım. Devlet geçmişe yönelik her şeyimi araştırabilir. Kendine yeten bir hayatım var çok şükür.
İttifak sonrası Portaş görevimi Genel Başkanım ile konuşarak devam ettirdim. Belediyedeki ABB TV görevim de devam etti, siyaset üstü kimliğimin, düşünce insanı oluşumun bundaki etken olduğunun altını çizeyim. ABB TV’den bir lira dahi para almadım. Programlara davet edilen Türkiye’nin en ünlü hocalarına belediyenin bütçesinden bir lira dahi para verdirmedim. Aklını parayla bozmuş olanlar anlamaz bunları. Yönetim kurulu üyeliğinden aldığım asgari ücretten daha düşük. Yönetim kurulu üyeliği vasfımla bir kişiye dahi referans olup işe aldırmadım. Hayat boyu paradan ve torpilden uzak oldum. Yönetim kurulu üyeliğinde esas olan basiretli yönetici kabiliyetlerini haiz olmaktır. Teknik iş kısmı çalışanlar tarafından icra edilir. İşte liyakatim başta bu yüzdendir.
Diğer yandan hem Gazi Eğitim hem ilahiyat mezunuyum. İlahiyatçı kimliğimin yönetici olmama mâni olduğunu ilk kez duyuyorum. Devlette üst düzey yöneticilik yapan ilahiyatçılara da büyük saygısızlıktır bu. Hiç üniversite okumasaydım lise mezunu olsaydım, başbakan olabilirdim ama değil mi? Merhum Ecevit öyleydi mesela, layıkıyla da yerine getirdi. Tecrübeden bahsedecek olsak, konuşulacak o kadar çok konu var ki! Ben ise uzun yıllar kamuda üst düzey yöneticilik yaptım ve emekli oldum. Birçok STK’da, vakıfta başkanlık ve yönetim kurulu üyeliği yaptım. Kamu görevlisi olarak dünyanın çeşitli ülkelerinde hizmet verdim. Kimsenin haddine değildir liyakatimi sorgulamak. Bu kişileri edebe davet ediyorum.
Toplum çamur at izi kalsın siyasetine sırtını döneli çok oldu. Toplum proje yenilik hizmet bekliyor. Ama siyaset yapmayı iftira atmak zannedenler bunu anlamıyor. Şahsiyet yapmak siyaset değildir. Siyaset ilke ve değerlerle yapılır. Siyasi ahlak herkese lazım, her siyasetçiye her partinin adayına… Lütfen kendimize gelelim. Edep ya hu.