İYİ Parti lideri Dervişoğlu'ndan 'Bahçeli ile el sıkışma' açıklaması: Demirel ile Ecevit'i örnek verdi

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Türk Ocağı Genel Merkezi’ni ziyaret ederek Genel Başkan Mehmet Öz ile görüşme gerçekleştirdi.

Dervişoğlu ziyaretin ardından Cumhuriyet Bayramı’nda Anıtkabir’deki törenden sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile el sıkışmasına ilişkin konuştu.

"El sıkışmaya karşı bir tavrım yok"

"Ben Sayın Bahçeli ile her zaman el sıkışırım" diyen Dervişoğlu şunları söyledi:

Benim el sıkışmaya karşı bir tavrım yok. Ben bazı alanlarda 'el uzatma' kavramı üzerinde yapılması icap eden tartışmalara işaret ettim. Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit arasında da bu yaşanmıştı. Sayın Demirel bir Anıtkabir ziyaretinde Ecevit'in elini sıkınca gazeteciler de bunu ona sormuştu. O da cevaben ‘neresini sıkacaktım’ cevabı vermişti. Şimdi bana öyle bir cevap verdirtmeyin yani.”

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dervişoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün çok önemli bir ziyaret gerçekleştirdik. Türk Ocakları bizim gençlik çağlarımızda şevk aldığımız, ilham aldığımız, feyzaldığımız ocaklarımızdan bir tanesi. Bugün burada bulunmuş olmaktan ziyadesiyle memnun olduğumu ifade etmek istiyorum. Sayın Hocamla hem bölgenin, hem dünyanın, hem Türkiye'nin meseleleri üzerindeki görüşlerimizi karşılıklı olarak paylaştık. Bize dahil olan heyetler de vardı. Bu görüşmeye katılan çok kıymetli hocalarımız da vardı. Diliyorum ve umuyorum ki buradaki düşünce kıvılcımı Türk dünyasına bir ateş olsun. Ve buradan herkes bizim aldığımız şevki, bizim aldığımız ilhamı alsın. Burası, Cumhuriyet'in kuruluşuna öncülük ve önderlik eden fikriyatın vücut bulduğu yerdir. Bugün de Cumhuriyet'in kollanması noktasında çok önemli bir misyonu da ifade edeceği aşikardır. Hocama nazik kabulleri, şahsımıza ve heyetimize göstermiş oldukları ilgi için de ayrıca teşekkür ediyorum. Türkiye'nin birliğe, beraberliğe ihtiyacı var. Türkiye'nin üniter devlet yapısının korunmasına ihtiyacı var. Türk milletini millet yapan değerlerinin korunmasına ihtiyacı var. Burası aynı zamanda bir mütefekkir ocağıdır. Bu yönüyle bakıldığında hem yaşaması hem yaşatılması hem de görüşlerine itibar edilmesi icap eden bir kurumdur. Ben zaten gençlik yıllarımdan beri hep o hissiyatla yetiştim."