Ekrem İmamoğlu: Tam yol ileri derken arkasına bakan o koltuğa oturamaz
İmamoğlu, dün Pençe Kilit Operasyonu’nda şehit olan 9 asker için başsağlığı dileyerek sözlerine başladı. İmamoğlu, “Bu ülkenin pırıl pırıl askerlerini şehit vermek hepimizi üzüyor” ifadelerini kullandı.
İstanbul’un yönetim koltuğunun önemli olduğunu ifade eden İmamoğlu, AKP’nin İstanbul adayı Murat Kurum’u işaret ederek “Birinden izin alarak hareket edecek kişilere değil 16 milyon insandan talimat alana oy verin kardeşim” diye konuştu.
Gazete Pencere Haber Merkezi
Bu işi dönem dönem siyasetin bir parçası haline getirme çabalarını yaşıyoruz. Bu bizi büklüm büklüm ediyor. Yani parçalıyor. İnanın bu çok kötü bir şey. Bu milletin hiçbir ferdinin bazı şeylerde duygu farklılığı olamaz. Bu milletin bayrağı, bu milletin vatanı, bu milletin birliği, beraberliği, bütünlüğü… Bu cennet vatanı hep birlikte var ettik. Atalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz nice mücadelelerle yüzyıllardır vatan edindiğimiz bu toprakta var olabilmek adına hep. Hepimizin evinde şehit de var, gazi de var. Ben bir acının yaşandığı anda bu cennet vatanın herhangi bir köşesinde bir vatandaşımızın içine de o acının düştüğünü hissediyorum. İş birliği içerisinde acımızı hep birlikte hissettiğimizi hissederek ve bilerek sorunların üstüne hep birlikte çalışarak ve düzenli bir şekilde giderek eminim ve biliyorum ki terör belasını, terör örgütlerini hep birlikte bu cennet vatanının üzerinden püskürtürüz, uzaklaştırırız, yok ederiz… En başta her şeyimizle canımızı, vatanımızı emanet ettiğimiz, Silahlı Kuvvetlerimize olan güvenimizle birlikte devletimizin bütün yönetim kademelerinin, bizlerin başımızı öne koyup düşünmemiz gereken ve Silahlı Kuvvetlerimizin büyük mücadelesini arka planda nasıl katkı sunmamız gerektiğini de hep birlikte tasarlamamız gerektiğinin altını çizeyim. Türkiye'miz için ne yazık ki terör beka sorunlarından birisidir. Ve bunu aşmak da bizim elimizdedir.
“Türkiye'miz adına bir beka sorununun daha çözümü için buradayız”
Türkiye'miz adına bir beka sorununun daha çözümü için buradayız. Deprem de bu memleket için bir beka sorunudur. Bakın daha bir yılını doldurmak üzere olan 6 Şubat depremi, on binlerce diye tarifleyebileceğimiz sayısını söylemekten öyle geri durduğumuz, söylediğimizde işimizi yakan insanımızı kaybettiğimiz bir depremi yaşadık. O insanlar kendilerini huzurlu hissetmek istedikleri yuvalarında gece uyurken hayatlarını kaybettiler. Nice çocuklar, kadınlar, gençler, evlatlar, büyükler hep beraber her birini toprağa verdik. Ve hala acısı o bölgede var. Çözüm bekleyen derin sorunlarla milyonlarca insanımız yüzleşmekte. İstanbul'daki deprem meselesi de beka meselesidir. Çünkü aynen doğu, güneydoğuda yaşadığımız deprem gibi buradaki deprem de büyük bir tehdit olarak kapıda beklemektedir. Bu konuya çözüm bulmak zorundayız. Milletimizle birlikte, yani sizlerle aynen böyle. Bir arada olarak bir arada konuşarak nasıl kurumlarımızla bizler büyükşehir, ilçe belediyeleri, bakanlık, devletimizin bütün kurumları. Tabii ki finans kuruluşlarıyla, yüklenici firmalarla, sektör bileşenleriyle… Yani bu iş bütünlükçü bir hareket istiyor. Niçin beka sorunu biliyor musunuz? İstanbul ve çevresinin bu ülkenin gayri safi milli hasılasının yüzde 60’ını ürettiğini unutmayalım. Yani İstanbul aslında belli bölgelere, belli yörelere, bir yerde olan bir depreme ya da bir afete koşar, yetişir, çözüm de bulur. Ama İstanbul'a çözüm bulmak kolay değildir. O bakımdan en az hasarla, en hafif haliyle inşallah Allah'ımıza dua ediyoruz. Hep birlikte çalışarak başaracağımıza da inanıyoruz.
Şili yapmış, Peru yapmış, Arjantin yapmış, biz yapamayacağız, olmaz. Utanç duymalıyız. Bu işi elimize, yüzümüze, gözümüze bulaştırmayalım. Birlikte konuşalım, birlikte çözüm bulalım. Hep beraber yapalım. Gerçekten böyle olmalı. Bunun anahtarı bu. 5 yıl önce göreve başladığımızdan bugüne bu yolculukla sürdürüyoruz. Bütün iş ve işlemlerimizi depreme yönelik yaptık. Yani bu meseleyi muhatabı kimse masasına giderek bakın masamıza çağırarak, masasına giderek çözümün nasıl olacağını, nasıl olduğunu anlatarak bir süreç geçirdik. Geçirmeye de ısrarla devam ediyoruz. Bir yandan da işimize baktık. Bu bakımdan işte biz bu kentsel. dönüşüm meselesinin de bu söylediğim bütüncül mücadelenin bir parçası... Bakınız bu şehirde Allah korusun bir deprem olduğunda enkazın büyüklüğü 250 milyon metreküpün daha üzerinde bir büyüklükten bahsediliyor.
“Millet İstanbul’a ihanet edeni sevmez”
Biz 2019’dan bu yana inanın bir mesela çok önemli bir adım attık. Bizim yönetimimizde bir şahsın ya da bir şirketin ya da bir grubun özel çıkarı uğruna bir tek parselde, bir tek yerde, özel imar artışına müsaade etmedik. Böyle bir teklifi meclise asla getirmedik. Bu önemli bir şey. O Büyükşehir Belediyesinin koridorlarını ben siyaset yaşamım ve belediye başkanlığı dönemlerinden dolayı yaklaşık 15 yıldır bilirim.. Bu tür parsel bazında bir kişinin bir grubun imar artışı meselesinde oralarda bu işin nasıl takip edildiğini ve adımlar atıldığını bilirim. Biz yapmadık, yaptırmadık, yaptırmayacağız. Şehre bir bütün bakmazsak bu millet nasıl yaşayacak, mahalleler nasıl oluşacak, evler nasıl bir araya gelecek; okulları, sağlık ocakları, hastaneleri nasıl tasarlanacak meselesine bir bütün bakmayı başaramazsak bu kadim şehri, Fatih Sultan Mehmet'in, Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emaneti İstanbul'a ihanet ederiz. Zaten bizden önce yönetenler çıktı. Dediler ki biz İstanbul'a ihanet ettik. Onun için millet İstanbul'a ihanet edeni sevmez.
Karanfilköy merkezi bir yerde rantı yüksek, çözümü kolay eleştirisi yapanlar oldu dedi. Size bir örnek sunmak istiyorum. Merkezi noktada ya da değerli noktada diye bir ayırt edemeyeceğiniz, birbirine çok yakın iki semtten bahsedelim. Birisi Karanfilköy olsun, birisi de hepinizin yakından bildiği Fikirtepe olsun. Fikirtepe'ye. ister D-100 karayolundan Bostancı tarafından gelirken bakın, ister İstanbul birinci köprüyü geçip, Altunizade'den sonra yukarıdan aşağı inerken bakın. Ya da haremden gelirken bakın, göreceğiniz tek şey var. Kocaman bir beton blok duvar. Fikirtepe’nin aslı fikirleşmeden gelir. Orası aslında Osmanlı döneminde aydınlanmanın en çok hissedildiği, konuşulduğu, sohbet edildiği mekanların olduğu yerden gelen bir Fikirtepe ne yazık ki ismine de yakışmayacak, İstanbul'a da yakışmayacak, Kadıköy'e de yakışmayacak bir pozisyonda. Niye? Ben meslek yaşamımdan biliyorum. Ta 2000’lerin başlarından 2007-2008’den itibaren Fikirtepe tartışması başlatıldı. Neler yapılmadı? Uzaktan izledim, kulak misafiri oldum, emlak piyasasından mesleğim gereği yaptığım iş yaşamım gereği duydum. Gizli emsal artışları, gizli pazarlıklar, bir kısım devletin kurumlarının belediyeler üzerinden yani o zaman büyükşehir belediyesi, TOKİ, Emlak Konut, Şehircilik Bakanlığı dönem dönem bu işe alet edildi. Ve kötü bir iş çıktı ortaya, kötü bir iş. Evini veren gecekondusu olan ya da orada tapulu binası olan, evini veren benim vatandaşımın hiçbirisi mutlu değil. Fikirtepe'de hiçbirisi mutlu değil. Müteahhit mutlu değil. O da battı, çoğu. Devlet de mutlu değil. Kurumlar da mutlu değil. Kimse mutlu değil biliyor musunuz işin ucunda? Belki bilmediğimiz bir avuç insan mutlu olmuş olabilir.
50 yılı aşkın geçmişi var neredeyse bu tartışmanın (Karanfilköy). Ne oldu? Her şey şeffaf yaptık. Göreve gelir gelmez arkadaşlarımla her şeyi şeffaf yaptık. Açık açık konuştum. Bu işin ilgili kamu kurumlarıyla ama bakanlık ama başka kurumlar, makamlar ama meclis o kadar şeffaf yaptık ki. Bazıları şaşırdı; ‘ya bu kadar şeffaf olmanın arkasında ne var’ diye. Arkasında bir tek şey var. Vallahi bizim gönlümüzdeki iyi niyet var. Vatandaşımızın kazandığı yerde biz varız, onların kaybettiği yerde biz yokuz. Bir avuç insanın kazandığı yerde biz yokuz. Milletin kazandığı yerde biz varız. Bu kadar net. Özü bu… Fikirtepe'yi alın koyun maket olarak sol tarafa. KaranfilKöyü’ alın, koyun maket olarak sağ tarafa bütün İstanbullular seyretsin, İstanbul'un geleceğini kime emanet edeceğini de oradan karar versin. Bu kadar basit.
“Kendimizi İstanbul’a mühürledik”
Adalar'da metruk bir halde kaybolmaya doğru herhangi birinin eline geçme ihtimalini de görerek 35 bin metrelik bir alanı yine belediyemizin iştiraklerinin girişimiyle belediyemiz bünyesine aldık. Yani Orman Bakanlığı isteseydi o yeri bize verebilirdi. Al burayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi, sen koru, işlet diyebilirdi, yok ihaleye çıkacağız dedi. Gönlümüz el vermedi. Burayı iştiraklerimiz üzerinden ihale de aldık. İyi de para verdik aldık, olsun. Arkadaşlarıma dedim ki biz kimiz? Kamu kurumu. Kime parayı vereceğiz? Kamu kurumuna. Tamam kamunun malından kamunun malına aktarım yapacağız. Başkasına buranın geçmesine müsaade etmeyin. İhalede ne gerekiyorsa yapın ve alın dedim. Orayı aldık. O metruk halden kurtarmak için hem de sosyal amaçlı kullanımlara açık adaların en güzel sahilini, en güzel plajını en güzel otelini orada açtık ve İstanbulluların malı haline getirdik. Buradan elde ettiğimiz kaynakla yapıldı. Bakın bu kadar övünçle söyleyeyim. Biz olmasaydık 25 yıl daha burada uğraşırdınız. Onu söyleyeyim. Bakın net. Bütün arkadaşlarıma söyledim. Yapacağınız her işi milletin huzurunda yapın. Bizim hiçbir gizli işimiz olamaz… Biz yaşamımızı bu işe vakfettik, kendimizi İstanbul'a da mühürledik kardeşim. Bu şehre hizmet edeceğiz. Bu milletin evlatlarına hizmet edeceğiz. İnşallah buralar göz bebeği şekliyle devam edecek.
Bakınız bu şehri birinden izin alarak hareket edecek kişilere değil, 16 milyon insandan talimat alan onların arzularını isteklerini yerine getirene oy verir kardeşim. Bu kadar basit. Başka bir şeye gerek yok. Bu millet temsilciye oy vermez. İstanbul'un yönetim koltuğu, kumanda koltuğu önemlidir. O koltuğa oturan milletini dinleyecek tam yol ileri diyecek. Tam yol ileri derken dönüp arkaya acaba o ne der diye korkarak bakıyorsa o, İstanbul'un koltuğunda oturamazsın. İstanbul'un koltuğu böyle bir koltuk. Adını bölgede yaşayanların eski geçim kaynağı olan seralarda yetiştirilen karanfillerden alan Karanfilköy uzun yıllardır dönüşüm bekliyordu. Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilen bölgeye ait imar planları 22 Kasım 2022’de gerçekleşen İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nden oy birliği ile geçti.
695 konut ve 79 dükkân olmak üzere toplam 774 bağımsız birimden oluşan bölgede saha tespit çalışmalarının ardından, İBB Şehircilik Grubu şirketleri KİPTAŞ ve İmar AŞ tarafından iletişim ofisi açılmıştı. Hak sahipleri ile birebir görüşmelerin yanı sıra bilgilendirme toplantıları da düzenlendi. 12 Eylül 2022 tarihinde hak sahipleri ile sözleşmeler imzalanmaya başlandı ve tahliyelerin ardından 12 Aralık 2022’de yapıların yıkımına başladı. Yoğun asbest içeren riskli yapılarda çevre ve insan sağlığı ön plana alınarak öncelikle tespit ve bertaraf işlemleri yapıldı. Yaklaşık 900 hak sahibinin bulunduğu bölgede yıkımlar kontrollü bir şekilde tamamlandı. 29 Nisan 2023’te çevre dostu, nitelikli projenin temeli atıldı. Yüzde 99 uzlaşı ile yürütülen projede kura çekilişi ile hak sahiplerinin daireleri noter huzurunda şeffaflıkla belirleniyor.
Bakıız bu şehri ortak akıla temsilciye değil, birinden izin alarak hareket edecek kişilere değil 16 milyon insandan talimat alana oy verin kardeşim. İstanbul’un yönetim koltuğu önemlidir. O koltukta oturan milletini dinleyecek tam yol ileri diyecek. Tam yol ileri diyecek. Tam yol ileri derken acaba o ne der diye arkaya bakarsa o koltuğa oturamaz.