Halk Sağlığı Uzmanları Derneği Hatay’daydı: Erken dönem müdahale yetersiz
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, 12 -17 Şubat tarihlerinde Hatay’daydı. Prof. Dr. Pınar Okyay, Prof. Dr. Kayıhan Pala, Prof. Dr. Tacettin İnandı, Prof. Dr. Nazan Savaş, Uz. Dr. Pelin Şavlı Emiroğlu, Araş. Gör. Dr. Muhsin Güllü hem bölgedeki çalışmalara destek verdi hem de halk sağlığı risklerini tespit ederek bir rapor hazırladı. 6 gün kaldıkları Hatay’dan izlenimlerini ve önerilerini aktardıkları raporda çok önemli tespitler yer aldı.
Afet yönetimi dört aşamada değerlendirilmektedir:
1. Hazırlık (Preparedness): Potansiyel bir tehlikeye karşı hazırlık,
2. Yanıt (Response): Acil duruma yanıt vermek için yapılan eylemler,
3. İyileşme (Recovery): Bir felaketten sonra, alanı normale döndürmek için alınan önlemler ve yapılan ölçümler,
4. Azaltma (Mitigation): Tehlikelerin etkisini azaltmaya yönelik ölçümler/önlemler.
Bu raporda depreme hazırlık ve deprem olduktan sonra verilen yanıt aşamaları değerlendirilmeye çalışılmıştır.
DEPREM ÖNGÖRÜLMESİNE RAĞMEN HAZIRLIK YETERSİZ
Hatay’da depremin olacağının öngörülmesine karşın, yapılan hazırlığın çok yetersiz kaldığı maalesef ortaya çıkmıştır. Hatay’da depremin meydana gelmesi durumunda nasıl bir yanıt verileceğine ilişkin yerel ve ulusal düzeyde geliştirildiği belirtilen politika dokümanlarında yazılanlar gerçek hayatta çalışmamıştır.
AFAD BİNASI, HASTANELER BİLE ÇÖKTÜ, YARDIM EKİPLERİ İKİ GÜN SONRA SEVK EDİLDİ
Öyle ki depremde en sağlam durması beklenen AFAD, hastaneler ve sağlık kuruluşları, belediye binaları vb. birçok bina yıkılmış, depremden ancak iki gün geçtikten sonra bölgeye arama kurtarma ekipleri sevk edilebilmiştir.
Depreme hazırlığın sağlık hizmetleri açısından planlanması bir süreç yönetimi halinde;
● Yönetim Yapısı (Acil yanıt ekipleri, kontrol, komuta, iletişim, eşgüdüm merkezleri, deprem sonrası gözden geçirme hizmetleri),
● Yönetim Rolleri (Role göre tanımlama, kuruma göre yanıt verme, sektöre ve deprem işlem merkezlerine göre tanımlama),
● Bilgi Yönetimi (Harekete geçirme, acil değerlendirme, bilgi işleme, toplumu bilgilendirme, rapor hazırlama, gerekmesi halinde çevirisini yapma ve yorumlama),
● Kaynak Yönetimi (Kaynakların eşgüdümü ve yönetimi, mali işlemler, dış yardımlar vb) ve
● Etkilenebilirlik Değerlendirmesi, yaklaşımıyla yapılmalıdır.
YARALILAR ZAMANINDA HASTANELERE ULAŞTIRILAMADI
Hatay’daki gözlemlerimiz depremden sonra sağlık hizmetleri bağlamında yanıt verme evresinde böyle bir süreç yönetimi yapısının gerçekleştirilemediğini açık olarak ortaya koymuştur. İlk günlerde acil sağlık hizmetlerindeki aksaklıklar, enkazdan sağ çıkarılan bazı yaralıların daha sonra tam teşekküllü bir hastaneye zamanında ulaştırılamadığı için hayatını kaybetmesi, yaralı olarak hastanelere ulaştırılan çocuk ve bazı erişkinlerin kayıtlarının tutulmaması ve halen kendilerinden haber alınamaması gibi sorunlar başarılı bir süreç yönetiminin uygulanamamasının sonuçları olarak karşımızda durmaktadır.
SAĞLIK BAKANLIĞI BİR HAFTA SONRA SAHRA HASTANESİ KURDU
Depremden sonra Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve kamuoyuna sunulmuş herhangi bir hızlı değerlendirme raporu bulunmamaktadır. İlk bir haftada bağışıklama ve suların kontrolü konusunda herhangi bir işlem yapılamamıştır. Sağlık Bakanlığı bir hafta sonra sahra hastanesini kurabilmiş ve bulaşıcı hastalık ve salgın kontrolü amacıyla sahaya çıkabilmiştir. Ziyaretimizin son günlerinde bulaşıcı hastalıkların sürveyansı ile ilgili olarak çalışmaların başlatıldığı yetkililerce belirtilmiştir. Ancak ziyaret döneminde halk sağlığı sürveyansı ile ilgili (Ölümler, doğumlar, sık karşılaşılan sağlık sorunları, potansiyel salgın hastalıklar ve sağlık hizmeti kullanımı ile ilgili bilgiler) herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
AFAD, ÖZELLİKLE ERKEN DÖNEMDE YETERSİZ KALDI
Hatay’da AFAD hızlı yanıt vermede gecikmiş, koordinasyonu sağlamakta ise özellikle erken dönemde yetersiz kalmıştır. Bölgede hizmet vermeye çalışan kamu ya da STK yetkilileri ortak görüşü, karar süreçlerinin birleştirilerek bu haliyle tek elde toplanması ile bürokrasinin arttığı, mevcut potansiyelin kullanamadığı ve zaman kaybedildiğidir.
Genel politika ve yaklaşım önerileri: ‘Tek sağlık’ bilinci ile yaklaşılmalı
Deprem sonrası böylesi bir yıkım, deprem öncesinde gereken risk yönetiminin yeterince yapılamadığını bir göstergesidir. Bu boyutta bir yıkım ve hasar sonrasında en iyi ve hızlı bir yanıt sonrasında da kayıplar olacaktır; ancak kayıpların büyümesinin nedeni başarılı bir risk yönetiminin olmayışıdır. İl genelinde iki katlı evler bile çokça hasar görmüş, çok katlı binaların birçoğu yıkılmıştır. İyileşme sürecinde de aynı hatalara düşmemek son derece önemlidir. Şu anda bizi bekleyen tehlike, eski anlayışla eski yerlere benzer yapılar yapmak ve yeni afetlere doğru yol almaktır. Toplumun katılımıyla yeni bir anlayışla zeminle barışık, depreme dayanıklı sağlam yapılarla sağlıklı sürdürülebilir kentler hedefine doğru ilerlemek gerekir.
Vatandaşların güvenle yaşayabilecekleri ve çalışabilecekleri güvenli binalar haklarıdır. Bundan sonraki imar süreçleri bu hak temelli bir yaklaşıma dayanmalıdır. Vatandaşların bu hakkı kullanma ve denetleme süreçlerinde yetkileri olmalıdır. Vatandaşların hiçbirinin herhangi bir kimliği nedeni ile dışlanmadığı ya da bu algının oluşmadığı katılımcı bir afet yönetim süreci sağlanmalıdır. Bunun için de tüm yetkililer hesap verebilir olmalıdır. Toplumun tüm kesimlerinin eşitlikçi bir yaklaşımla süreçlere katılımı desteklenmelidir.
Deprem bölgesindeki kırılgan gruplar özellikle desteklenmelidir. Gönüllüler iyi bir koordinasyonla büyük bir güçtür. Üstelik çoğunluk olarak gençlerden oluşan bu yapıların varlığı toplumdaki dayanışmayı gelecek nesillere taşıyacaktır. Dayanışmanın önemi büyüktür; dayanışmayı etkin kılacak işbirliği ve koordinasyon için samimiyet göstermeli ve açık olunmalıdır. Afete de “Tek Sağlık” bilinci ile yaklaşılmalıdır.
Halk sağlığı iletişimi güçlü kılınmalı, infodeminin önüne geçilmelidir.
Afet süreçlerine özel öneriler
Hatay’da bir yandan iki büyük depremin etkisi sürerken, diğer yandan da 20.02.2023 tarihinde olduğu gibi 6.4 büyüklüğünde yeni depremler ve artçı sarsıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle henüz depreme yanıt verme evresi sürmektedir. Bu bağlamda;
• Son depremden sonra hizmet sunumuna devam edebilen sınırlı sayıda kamu hastanesi kaldığı için ivedi olarak ihtiyaca yanıt verecek ölçüde her ilçede yeter sayıda geçici hastaneler ve kırsal kesime de ulaşmak için sabit ve mobil birinci basamak hizmet birimleri oluşturulmalıdır.
• Yardımların uygun biçimde deprem bölgesine ulaşmasının sağlanması amacıyla ilaçların sınıflandırılarak gönderilmesi, kamyon ya da TIR’ların mümkünse tek tip malzeme taşıması gibi düzenlemeler yapılmalıdır.
• Birinci basamak sağlık hizmetleri en kısa zamanda işlerlik kazanmalıdır. Mümkün olan en kısa sürede rutin bağışıklama hizmetleri ve kronik hastalıklar için (örn. diyabet, hipertansiyon, TB ve HIV) tedavi sürekliliği sağlanmalıdır.
• Sağlık Bakanlığı, yerel yönetimler, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, uluslararası sağlık kuruluşları ve gönüllü sağlık çalışanları arasında eşgüdümün sağlanması amacıyla ivedi olarak bir örgüt yapısı kurulmalıdır.
• Sağlık Bakanlığı tarafından ‘Sağlık Durumu Değerlendirmesi’ yapılmalı, belirli aralıklarla güncellenmeli ve toplumla paylaşılmalıdır.
• Kendi imkanları ile kurtulan hafif-orta yaralı olduğu için sağlık kuruluşuna başvurmayan kişiler farklı iletişim kanalları ile tetanos riskleri hakkında bilgilendirilmeli.
• Risk grupları belirlenmeli, kaydedilmeli ve izlenmelidir:
Gebeler, Bebek ve çocuklar (Özellikle yalnız çocuklar), Travma yaşamış çocuklar, Yalnız genç kadınlar, İzole kadınlar, Fiziksel engeliler, Psikolojik engeli olanlar, Yalnız yaşlılar, Destekten yoksun aile reisleri, Şiddet kurbanları, Sosyal ve etnik azınlıklar, Mülteciler.
• Yeterince temiz su sağlanmalı, su analizleri yapılmalı, klor düzeyleri saptanmalı ve sonuçları toplumla paylaşılmalıdır. Erken dönemde pet şişelerle içme sularının sağlanması ve güvenli şebeke suyu sağlanıncaya dek sürekliliğinin sağlanması, su ile bulaşan hastalık riskinin azaltılmasında kritik öneme sahip.
• Geçici barınma için seçilmiş uygun yerlerde bilimsel ölçütlere uygun kampların (Çadır, konteyner vb.) kurulması sağlanmalıdır. Yeterli büyüklükte, sağlıklı ve güvenli barınak sağlanması çok önemlidir. Ayrıca bu alanlarda sendromik sürveyans (Solunum semptomları, ishal, sarılık, döküntü) yapılmalıdır.
• Gıda güvenliğine dikkat edilerek beslenme olanakları sağlanmalıdır. İki yaşından küçük çocuklar için tamamlayıcı gıda sağlanması da dahil bebek, küçük çocuk, hamile ve emziren anne beslenmesine destek sağlanmalıdır. Anne sütü desteklenmelidir.
• Bulaşıcı hastalık ve salgın kontrolü yapılmalıdır.
• Çevre Sağlığı Yönetimi özenle sürdürülmelidir:
- Yeteri kadar barınak, tuvalet, banyo, mutfak sağlanması
- Yeterli miktarda, kolay elde edilebilir ve temiz su
- Sağlık tesislerinde atıkların uygun yönetimi
- Genel olarak atıkların (katı/sıvı) zararsız hale getirilmesi
- Gıda stoklarının kontaminasyona karşı korunması
- Bireylerin vektör kaynaklı hastalıklara karşı korunması
• Sağlık hizmetlerinin normal psikolojik sıkıntı ile orta veya şiddetli ruhsal bozukluklar arasında ayrım yapması önemlidir. Orta veya ağır ruhsal bozukluklar, psikososyal desteğin yanı sıra klinik tedavi gerektirir. Ağır ruhsal bozukluğu olan kişiler için bakıma sürekli erişim sağlanmalıdır.
• Halk sağlığı sürveyansı yapılmalıdır (Surveyans düzenli bilgi toplama sistemidir. Bu bilgi toplama toplumun önemli sağlık sorunlarını ve sağlık hizmetlerinin kullanımını içermelidir):
Ölümler ve mortalite hızları
Hastalık ve morbidite hızları
Doğumlar
Sık karşılaşılan sorunlar
Potansiyel salgınlar (kızamık, sıtma, kolera, tifo vb.)
Sağlık hizmeti kullanımı bilgileri (haftalık poliklinik sayısı, aşılanan çocuk sayısı vb)
Bir süre sonra toparlanma evresine geçileceğinden, söz konusu depremlerden sonra, alanı normale döndürmek için alınacak önlemler ve yapılacak ölçümler büyük önem kazanmaktadır. Bu bağlamda;
• Enkaz kaldırma çalışmalarının enkaz altındaki yaşamını yitiren yurttaşların vücut bütünlüğünü gözeterek yapılması, enkazların asbest, toz vb. etkilenimlerin dikkate alınarak kaldırılması,
• Sağlık sisteminin çalışmaya devam etmesini sağlamak amacıyla birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinin eşit, ücretsiz, nitelikli ve erişilebilir olarak yeniden gözden geçirilmesi,
• Bu evrede sağlık hizmetlerinin acil durum risk yönetiminden rutin hizmetlere ve rehabilitasyona yöneleceği göz önüne alınarak, tıbbi ve sosyal rehabilitasyonun ön plana çıkarılması, uygun olacaktır.