Erdoğan’ın ilk kez başbakan olacağını duyduğu evde kimler vardı?

Erdoğan’ın ilk kez başbakan olacağını duyduğu evde kimler vardı?
Uluslararası İlişkiler ve Strateji Uzmanı Erol Mütercimler’in 1999 yılında misafir olduğu bir evde Tayyip Erdoğan’ın başbakan olacağını ilk kez duyduğunu söylediği videosu sosyal medyada gündem oldu. Peki, o evde kimler vardı?

Gazete Pencere- Pınarhisar Cezaevinden 24 Temmuz 1999'da tahliye olan Tayyip Erdoğan, siyasi çalışmalarına devam ederek, 14 Ağustos 2001'de Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AKP) kurarken Kurucular Kurulu tarafından da AKP'nin Kurucu Genel Başkanı seçildi.

Erdoğan, partisinin girdiği ve 34,6 oyla birinci olmayı başardığı ilk genel seçim olan 3 Kasım 2002 seçimlerinde, hakkındaki mahkeme kararı nedeniyle aday olamadı.

Milletvekilliği adaylığının önündeki engelin yasal düzenlemeyle kaldırılması sonrasında Erdoğan, 9 Mart 2003'te Siirt'te yenilenen seçimlere katılarak 22. Dönem Siirt Milletvekili oldu ve TBMM'ye girdi.

Erdoğan, 15 Mart 2003 yılında kurduğu 59. Hükümetle Başbakanlık görevini Abdullah Gül'den devraldı.

Uluslararası İlişkiler ve Strateji Uzmanı Erol Mütercimler’in 1999 yılında misafir olduğu bir evde Tayyip Erdoğan’ın başbakan olacağını ilk kez duyduğunu söylediği videosu sosyal medyada gündem oldu. Peki, o evde kimler vardı?

Erol Mütercimler 2016 yılında basılan ve Gazeteci Gürkan Hacir ile söyleşisinden oluşan “Hayat Bir Tesadüf” adlı kitabından da Erdoğan’ın ilk kez başbakan olacağının net olarak söylendiği bu toplantıdan bahsetmişti.

Erol Mütercimler’in katıldığı toplantıda yer alan isimler ve toplantıdaki tüm ayrıntıları Mütercimler şöyle anlattı:

“Erdoğan'ın başbakan olacağını 1999 yılında Avukat Münci İnci'nin evinde duymuştum. Önce bunu anlatayım. 1998 yılında Münci İnci'ye ait Intermedya grubunda bir süre Haber Extra dergisinde yazarlık yaptım. Women dergisinde de az sayıda yazım çıktı. O grupta şimdi Halk TV'de program yapan Cüneyt Akman, TvNet'te program yapan Nedret Ersanel de vardı, hatırladıklarım. 1999 yılı Ekim ayıydı Münci İnci bana telefon etti, Nişantaşı'ndaki ofisinde randevulaştık. Odasına girdiğimde Avni Özgürel'le konuşuyordu. Selâmlaştık. Tutukluk sürecinde Tayyip Erdoğan'ın avukatlığını yapan Münci İnci hem Özgürel'i hem beni evinde yapılacak kahvaltılı bir toplantıya davet ediyordu. Söylediği şuydu. Nail Keçili ile birlikte Tayyip Bey'in PR'ını yapıyorlarmış ama kendisi hakkında yeterli kanaate sahip olamamışlar, bu toplantıya katılıp, düşüncelerimizi söylememizi rica etti. Özgürel bir işi nedeniyle gelemeyeceğini söyledi. Geçmişten de bir hukukumuz var, Münci Bey'i kırmadım. Münci İnci'nin Samanyolu televizyonu ortaklarından birisi olduğu söyleniyordu ve 1996 yılında Abromowitz-Erdoğan görüşmesini daha doğrusu ilişkisini sağlayan kilit isimlerden birisi olduğu söylenir. Abromowitz o buluşmada Erdoğan'a: "Siz Türkiye'nin geleceği için çok önemlisiniz," demiş. İnci'nin 24 Ekim 1999 tarihinde Durusu Konakları denilen mevkide, evinde verdiği kahvaltıda çok sayıda kişi vardı. Oysa ki ben üç dört kişi olacağımızı sanmıştım. Kapıdan girdim, uzunca koltukta otaranları görünce şaşırdım.

Toplantıya katılan isimler

Kimlerdi? Fehmi Koru, Emin Şirin, Nazlı Ilıcak, Yalçın Doğan oturanlar; ayakta duran ise Bülent Akarcalı’ydı. Salonda dolaşanlar ise; Fehmi Gültekin, Tezcan Yaramancı, Güler Kömürcü, yağ fabrikası olan ve herkesin el falına bakan bir hanımefendi, çeşitli üniversitelerden galiba dört profesör. Erdoğan bir arkadaşıyla geldi. Onun gelişinden kısa bir süre sonra ABD İstanbul Konsolos Yardımcısı Kate Schertez yanında çevirmeniyle içeri girdi ama yanında Tuğrul Türkeş vardı. Aynı araçla geldiler, aynı araçla birlikte ayrıldılar. Bu kadar kalabalığı görünce canım çok sıkıldı. Hemen terk etmeyi düşündüm. Masaya davet edildik. Erdoğan'ın adamıyla yan yana oturuyorduk. Kalkmaya hamle yaptığımı fark edince dizime bastırıp, "Lütfen gitmeyin," dedi. "Neden?" diye sordum. "Tayyip Bey'le siz aynı kuşaktansınız, birlikte olmanızı istiyoruz," dedi. Birlikte çalışmamızın niçin güç olacağını anlatmaya çalıştım. Bu ilişkiyi niçin istediğini sorunca, "Tayyip Bey, Başbakan olacak!" dedi. İşte ilk kez Erdoğan'ın "başbakan" olacağını, bu toplantıda duydum. İkimiz aramızda konuşurken Güler Kömürcü'nün sesiyle irkildim. "Tayyip Bey! Deminden beri konuşuyoruz, ama biz sizi tam çözemedik. Böyle durumlarda Erol Hocaya danışırız. Hazır o buradayken kendisi size soru sorsun!" diyordu. Münci Bey, Erdoğan'ın yanında oturmaktaydı, kalktı sandalyesini bana devretti. Mecburen oturdum. Karşımda Tezcan Yaramancı ve Fehmi Gültekin vardı. O arada ne konuşuldu duymadım. Yaramancı şunu söyledi: "Arkadaşlar ne tereddüt ediyorsunuz. Nasılsa yarım saat sonra MİT konuşulan her şeyden haberdar olacak. Rahat olun!"

Ben Tayyip Bey'e üç dört soru sordum. Başkaları da sordu. Sonra toplantı dağıldı. İlk ayrılanlar ABD’li diplomat ve Tuğrul Türkeş'ti. En sona Bülent Akarcalı kaldı. Münci Bey, benden beş on dakika kalmamı rica etti. Herkesi yolculadıktan sonra, "Erol Bey düşüncenizi söyler misiniz?" diye soru yöneltti. Bu sırada Akarcalı, iki elini kaldırmış, kapının içinde duruyordu. Soruyu anlamazdan gelince, Münci Bey yineledi: "Tayyip Bey hakkında kanaatiniz nedir?" "Tam amacınız nedir, ne duymak istiyorsunuz bilemiyorum ama söyleyeyim," dedim. "Çok yorgun gördüm, sorularıma da tam yanıtlar alamadım, siz de dinlediniz." Bunun üzerine aynen şunu söyledi; "Tayyip Bey bu ülkeye başbakan olacak. Şimdi buna göre önerilerinizi söyleyin!" deyince şaşkınlıktan dilimi yutacaktım. "Münci Bey, bunu az önce de duydum. Fakat siz bir avukat olarak, üstelik Erdoğan'ı savunan bir hukukçu kimliği ile söylüyorsunuz, demek ki ciddiye almalıyım. Ancak sizden başka tüm hukukçular medyaya muhtar bile olamaz şeklinde açıklamalarda bulunuyorlar. Bu nasıl olacak, anlamadım."

Münci Bey, söylediklerini bir kez daha yineledi. Çok kesin konuşuyordu. Bunun üzerine şu öneriyi yaptım: Birincisi, yurtdışına gönderin hem rehabilitasyon olur hem de yabancı dil eğitimi alır. İkincisi, madem ki başbakan olacak üniversite öğretim üyelerinden ders aldırın. Bunun üzerine sözümü kesti. Zaten İngiltere'ye gidecek, hapishanedeyken de çok sayıda hocayla çalıştı dedi. Önerilerimin öteki maddeleri medyayla ilişki ve güçlü bir danışmanlar ekibi kurulmasıydı. Dürüstçe konuşmam gerekirse, Münci Bey'in söylediğine olasılık tanımadığım için inandırıcı bulmamıştım. Ama o haklı çıktı, doğruyu söylüyormuş. Ancak, 2003 yılında olacakları 1999 yılında nasıl biliyordu? Kim planlamıştı? Bu toplantı Pazar günü oldu. Orada karar alınmıştı, medyaya hiçbir şekilde bilgi verilmeyecekti. Ama öyle olmadı. O hafta yayınlanan Aydınlık Dergisinde birinci sayfada bir haber: "emekli deniz binbaşı Erol Mütercimler, Recep Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanlığına getirildi."

Beynimden vurulmuşa döndüm. Hemen gazeteye gittim, Adnan Akfırat'la konuştum. Bu ne saçmalıktı. Bu ahlaksızlığı kim yapmıştı? Adnan şunu söyledi: "Bu haber Ankara'dan geldi." Yani, haber MİT kaynaklıydı. Bu alçaklık ve ahlaksızlık karşısında ne yapılabilirdi ki.... Aydınlık ertesi hafta haberini şöyle düzeltti; Emekli binbaşı Erol Mütercimler adı geçen toplantıya Kanal 6 adına katılmıştır." Ne olursa olsun, söylenen söylenmişti. Demek ki, Ankara'da ya da İstanbul'da bir "yalan üretme, kumpas kurma" merkezi vardı. Bir kez daha hatırlatayım, henüz yıl 1999'du. Münci Bey'in gerçekleşen öngörüsünden yaklaşık 11 yıl sonra CEM TV'de karşılaştık. Gülgûn Feyman'ın programına konuk olmuştu. Program sonrası üçümüz konuşurken, Gülgûn'ün tanıklığında kendisine evindeki toplantıyı anımsatarak, Münci Bey, Erdoğan'ın başbakan olacağını nereden biliyorsunuz, size kim söylemişti diyerek sordum. Yanıtı, "demek ki öngörüm çok kuvvetliymiş!" oldu. Hepsi bu kadardı.”

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar