İmamoğlu’ndan, Soylu’ya ‘İfade özgürlüğü’ göndermesi: Kürsüleri deviriyordu şimdi pısırık pısırık cevaplar veriyor
Gazete Pencere Haber Merkezi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İSKİ Bekardere Islahı ve Çengelköy Çevre Projesi temel atma töreninde konuştu.
Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan 550 kişinin ‘terörle’ bağlantılı olduklarını iddia etmişti. Konuyla ilgili başlatılan soruşturmada Soylu’nun, elinde bir belge olmadığı ve söylemlerinin siyaset yapma özgürlüğü çerçevesinde olduğu beyan edildi. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Ekrem İmamoğlu, Süleyman Soylu’ya sert eleştirilerde bulundu. İmamoğlu, “Kürsüleri devirecekti, bizi anlatırken sayı veriyordu. Kul hakkı yediniz kardeşim. Şimdi köşenizden pısırık pısırık cevaplar gönderiyorsunuz” dedi.
İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şu şekilde;
Açıkçası tonlarca zehrin denizlerimize döküldüğü bir dönemi devraldık. Bu İstanbul Boğazı'nda, Marmara Denizi ve hatta Haliç'te yaşadığımız bir gerçek. İstanbul Boğazı'na bu kadar zehir dökülüyor ve yapalım desek, vatandaş; ‘feryat figan elimizden ne geliyorsa yapın’ diye sert bir tavırla bize yol gösterir. Ve böyle bir soruna seyirci kalamazsınız diye de parmağını gösterir. Bu atık su meselesi gerçekten İstanbul'un göbeğinde göz bebeği olan mecralarda bu kadar yıllar boyu ihmal edilmiş olması büyük bir özensizlik. Yani bir nevi zehir aslında… 21. yüzyılda boğaza verilen atık suların varlığını yaşamak duymak ve eğer geri dönüp ‘biz 25 yılımızla övünüyoruz’ dediğinizde, bu yüz karasını gördüğünüzde hiçbir şeyle övünemez hale gelirsiniz. Bu kadar net. Bu bağlamda biz bu işi önemsedikr şeyi ben bilirim der ve öyle bir süreç yönetimi ortaya koyarsanız iş başarma şansınız yok. Eğer nereden rant elde edebiliriz ya da neyi yapar ve gösteririm de bana oy gelir diyerek seçim, seçmen, oy kazanmak her yol mubahtır, yeter ki seçimi kazanalım anlayışıyla hareket ederseniz o yönetim İstanbul'a bir şey kazandırmaz. Bakınız biz bu az önce gösterdiğimiz o görüntüleri öyle montajla falan da yapmadık. Onların hepsi gerçek. Onların ne dediyse, nasıl istiyorlarsa yayın yapan televizyonlarını çekimleri, bizim çekimlerimiz de değil. Denize dökülen, denizi kanlı gösteren veya o atık suyun dereye aktığını yaşatan görüntüler bize ait değil.”
Bir farkımız daha var. Hükümet kendileri, bankalara kendileri talimat veriyor. ‘Yok bankalara talimat vermeyiz’, vallahi veriyorlar. Niye veriyorlar? Çünkü 5 yıla yakındır yönetimde olacağız. Üç ayımızı çaldılar. Onun için 5 yıla yakın diyeceğim. O 5 yıla yakın olduğumuz yönetimde, kamu bankalarının başındaki insanlar, yakındaki, yakınlarındaki eşine, dostuna, akrabaya ‘-benim her yerde kulağım var, duyuyorum’- ‘ne yapalım talimat geldi’, ‘1 lira bile kredi veremeyiz’ diyerek o koltuklarda oturdular. Oturmaya devam ediyor. Bunlar kamu bankaları, sizin benim paramız. Milletimize ait kamu bankalarından bize 0 (sıfır) lira verdiler. Bizden önce bütün bu imkanlar onlara ait iken. Bu şehir adına milyarlarca lirayı kullanırken bunları yapmadılar. Gerçekten adalet, merhamet, iyilik gibi duygularının körelmiş olduğunun göstergeleridir. Kendilerinden başka kimseyi düşünmemekle ilgili bir kötülüktür. Ve bunlar bir avuç insan, öyle gözünüzde falan da büyütmeyin
"Biz onları temsilen doğru pusula olmaya devam edeceğiz"
Bütün bu sorunları çözmek yerine peki başka neyi önemsediler? İstanbul'un bağrını delerek kanal açacağız. Bangır bangır bağırıyorlar. Biri bağırıyor diye diğerleri de bağırıyor. Diğer bağıranlar inanmıyor. Gene bağırıyor, Kanal İstanbul diye. Acı, vahim, trajik bir durum. İstanbul'a ihanetin Nirvanası size o ihaneti yaptırmayacağız. 1,5 yıldır ağızlarına Kanal İstanbul'u almıyorlar. Genel seçim geçti, unuttular. Yerel seçim geldi bangır bangır Kanal İstanbul'u savunan kişiler -aday olanlar da var- Ağızlarından kelimesi bile çıkmıyor. Niye, ‘günü geldi mi söyleriz’. ‘Burada da milletimizi aldatalım’. Bu millet aldanmayacak. Çünkü bu milletin doğru pusulaya ihtiyacı vardı. Biz onları temsilen doğru pusula olmaya devam edeceğiz. Kararlı bir şekilde devam edeceğiz
"Zaten sizin işiniz bu kadar. Pat! Bu kadar alçaldınız"
İETT'yle ilgili araç arızalı kumpası nasıl onları çukura soktu? O çukurdan çıkamayacaklar. Aramaya kalksak onları çukurları gezmeye kalksak 5 yıl da yetmez bize. Kavacık Alman Üniversitesi hattında çalışması gereken Özel Halk otobüsü İETT'ye araç arızalı bilgisi veriliyor ve bu İETT aracı ta Eyüpsultan'da bulunuyor. 15 bin lira resmi ödeme yapıyorlar araca. Reklam filmi çekmek için. Ne için? Ekrem İmamoğlu'nun küçük küçük düşürecekler aklı sıra. Sahte bir reklam filmi çekecekler. Görüntüleri gördünüz, konuşmaları duydunuz. Yapan belli, parti ismiyle bunu yapıyorlar. Oyuncu kadrosu, çekim kadrosu yani bakıyorum ben anlamam film çektirmekten yani. Filmle benim işim yok. Benim hayatım gerçeklerle bakıyorum… Benim bu konuda uzman arkadaşlarım dört dörtlük hazırlık diyorlar. Arkada otobüs itecek adamlar hazırlanmış. Hafiften dumanlar çıkıyor. Çekim ekibi aynı zamanda resmi izinli… İstanbul genelinde çok yetkili bir izin. Valilikten alınmış bu izin. Ve çok geniş yetki verilmiş. Bu kadar geniş kapsamlı izinleri almak önemlidir. Adres belli olunca biraz boyunlar kıldan ince oluyor. Bunu bir çekim sahası haline getiriyor ama sizin bir hesabınız var ise Yaradan'ın da bir hesabı var kardeşim. Patladınız, pat diye patladınız. Zaten sizin işiniz bu kadar. Pat! Bu kadar alçaldınız. Ben hep yani bu tür durumlarda aile terbiyem gereği sadece Allah sizi ıslah etsin. Allah sizin bu kötü emellerinizden bu milleti korusun. Sizi Allah'a havale ediyorum.
"Mecliste kürsüleri devirecekti Şimdi köşenizden pısırık pısırık cevaplar gönderiyorsunuz"
Önceki dönem bir bakan binlerce, on binlerce İBB çalışanımıza terörist demişti. Ve bir çalışanımız hak ettiği ölçekte kendisine üç kuruşluk dava açtı… Tam muhafız karakterini taşıyan bir çalışanımızdı. Nuri kardeşimize bu davadan dolayı teşekkür ediyorum. Nuri Bey hesap sormuş mahkemede iddiasını ispat etsin demiş. O da ben güvenlik kuvvetlerinin raporuna konuştum demiş. Bizim muhafız ‘o zaman mahkemeye o raporları getirin bakalım, gelsin bakalım biz terörist miyiz, değil miyiz’ diye mahkemeye ısrarlı bir şekilde mücadelesine devam etmiş. Bu eski bakanın avukatı ‘müvekkilin bu açıklamaları siyaset yapma ve ifade özgürlüğü kapsamında yapmıştır’ demiş. Mecliste kürsüleri devirecekti, mikrofonlar sallanıyordu bize anlatırken sayı veriyordu. Kul hakkı yediniz. Şimdi köşenizden pısırık pısırık cevaplar gönderiyorsunuz.
Bu şehirde her gün operasyon yapılıyor. Ve bu ülkenin her köşesinde her gün çete aşağı çete yukarı. Kaç çete ismi var? Kaç mafya ismi var? Literatürü tarıyorum bulamıyorum. Yeni keşfedilmiş. Buradan tekrar ilan ediyorum. Bu emeği veren polislerimize herkese teşekkür ederim… Bu şehrin valileri vardı, bunlar birikirken bu şehirde. Bu şehrin yöneticileri vardı. Emniyetçileri vardı, görevlileri vardı. Nerede bunlar? Bakanları vardı. Biri mi göz yummuş? Kim yönetiyordur? Yani o yapılan işleri gösteren filmleri bu kadar öne çıkarmanın bir tek anlamlı ifadesi olan bir siyasette. Bir iktidar değişir. Başka bir iktidar gelir. Bir bakan gelir onun yerine der ki, ‘berbattı kardeşim, batıyorduk onun için bak her gün operasyon yapıyoruz’. Hesap veren yok. Bunlar olurken neredeydiniz?.. Öyle aileler var ki 15-20 kişi. 400 yüz bin dolar değil dedi arkadaşım. 15-20 bin dolar kişi başı vatandaşlık veriyoruz biz dedi. Haklı. Sonra uyandım. Bu memleketin hala her gün şehit veren bu milletin, Çanakkale'de Kurtuluş Savaşı'nda büyük mücadele vererek bu ülkeyi, bu devleti kuran bu memleketin vatandaşlığı 15-20 bin dolara… Bu millet size büyük hesap soracak… Medyada bazı şeyler, bazı borazancıları var çıkıyor. Yani bu kadar terör yaşıyoruz. Sorumlusunu CHP yapmaya, sorumlusunu Genel Başkanımızın ismini, benim ismimi ağızlarına alarak bizlere taşımaya gayret ediyor... Bu tarz insanlar iktidarın sözcüleri gibi konuşuyorlar. Hak hukukumuzu arayacağız.”