Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren: Narin’in diş kalıp örneği alınamadı, dökülmüştü

Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren: Narin’in diş kalıp örneği alınamadı, dökülmüştü
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Narin Güran soruşturmasına ilişkin yaptığı açıklamada cesedin uzun süre suda kalmasından kaynaklı deforme olduğunu belirterek, “Alınmış bir diş kalıp örneği mümkün değil. Çünkü dişler dökülmüş” dedi.

Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ın ölümüne ilişkin süren soruşturmayla ilgili açıklamalarda bulundu.

TELE1'e konuşan Eren, amca Salim Güran’ın eşi Melek Güran’ın yeniden savcılığa ek ifade için getirildiğini ve tek bir soruluk ifadeden sonra serbest bırakıldığını açıkladı. Eren, “Şu an Hediye Güran gözaltında. Yarın ifade için savcılığa getirilmesini bekliyoruz” dedi.

Şüpheli olmayan tek ağabey Diyarbakır barosuna vekalet verdi

Ağabey Baran Güran’ın başvurusuna da değinen Eren, “Baran Güran’ın yazılı bir başvurusu oldu. Kendisiyle ilgili bir şüphe ve iddia söz konusu değil. Kendisi Narin’in katillerinin tespiti için ‘fail kim olursa olsun’ hak ettiği cezayı alması konusunda Diyarbakır Barosu’nun dosyayı takip etmesi için başvuruda bulundu. Vekalet isteğini kabul ettik. Baran’ın talebi doğrultusunda müşteki konumunda dilekçemizi savcılığa sunduk” diye konuştu.

‘Narin’den alınan 91 DNA örneği üçüncü şahsı bulabilmek içindi’

91 DNA örneğinin İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmediğini ifade eden Eren şöyle söyledi:

91 adet biyolojik anlamda DNA testine konu olan örnek İstanbul’a gönderilmedi. Bu 91 örnek Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’nda incelemeye tabi tutuldu. 91 adet numune dediğimiz şey, torbadan, Narin’in eşyalarından, vücudundan, ağzından alınan sürüntü dediğimiz örnek alınır. Bu bir organ değil, et parçası değil, kemik değil. 91 örnek Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’nda incelendi. Bu 91 örnek Narin’e temas eden üçüncü bir şahsın DNA örneklerini bulmak için yapılan bir çalışmaydı. Bu Narin’in elbiseleri ve vücudundan alınan sürüntülerden elde edilecek bir olguydu. Otopsiye girmeden önce de sonrasında da görüştüğüm birçok adli tıp uzmanı var. 18 gün bir bedenin su içerisinde kalması durumunda üçüncü şahıslara ait DNA örneklerinin kaybolması için makul bir süre. 18 gün içerisinde DNA örneklerinin niteliğini kaybetme özelliği var. Sadece bu sürüntülerin alınması 3.5-4 saat sürdü. Bu 91 örneğin üzerinden bir DNA örneği çıkmadı ve İstanbul’a gönderilmedi. İstanbul’a entemolojik, toksikoloji, histopatolojik incelemeler ve kemik şube için gönderilen örnekler var.

‘Su cesedi tamamen deforme etmiş’

Deforme olmuş bir cesetten bahsediyoruz. Sadece suda olması değil, su akıntısı kesildikten sonra bataklığa dönen bir yerden bahsediyoruz. Derenin içerisinde değil, sulak ve bataklık bir alana, bir cesedin deforme olması için gerekli olan her şeyin olduğu bir alana gömülmüş. Diyarbakır sıcaklığı, bataklık gibi yer, su tamamen cesedi deforme etmiş. Alınmış bir diş kalıp örneği mümkün değil. Çünkü dişler dökülmüş.

Bacak tamamen kopuk, vücut bütünlüğü var ama o ortamda vücudun çok çabuk bir şekilde çürümeye yüz tuttuğunu da bilelim.”

Amcanın aracındaki DNA örneği

Amcanın aracında bulunan DNA örneğine ilişkin ise şunları söyledi:

“O DNA örneğine sahip sürüntünün tam olarak ne olduğu tespit edilemedi. Kusmuk mu, kan örneği mi, ter mi belli değil ama tam olarak tanımlanamasa da Narin’in DNA’sıyla örtüşen bir özellik taşıyor.

‘Kayadaki kan izinin kime ait olduğu tespit edilemedi’

Köyde taşlarda bulunan kan örnekleri vardı, başka birine ait olduğu iddia ediliyordu hatta resmi açıklama da yapıldı. Yakın zamanda DNA örnekleri geldi o kan örnekleriyle ilgili. Kayanın nitelik itibarıyla o kanı, o sıcaklıkta, o güneşte, birkaç gün geçtiği için o DNA’nın analiz edilme şansı ortadan kalkmıştı. Kime ait olduğu tespit edilemedi.

Köyde arama kurtarma kolluk birimlerinin yönlendirilmesi, ihmaller var. Ama soruşturma makamlarının haklarını yersem ben rahat hissetmem. Aldıkları ifadeleri, delilleri nasıl topladıklarını gördüm. Bize de herhangi bir zorluk çıkarmadılar. Bir ses kaydı konuşuluyor günlerdir. Konuşulanların hepsi yanlış.”

Mesajlardaki ‘Daha ölmemiş’ denen ses kaydı doğru mu?

Nahit Eren, 15 yaşındaki R.A.’NIN ses kaydındaki “Daha ölmemiş” cümlesine ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Bir ses kaydı evet var. Silinen bir değil yüzlerce ses kaydı var. Bu ses kaydı 15 yaşında bir çocuğa ait. Biz sorulan soruyu gördük. Kürtçeden çevrili bir Türkçe cümle olduğunu gördük. Kürtçe’de bu şekilde bir cümle yapısıyla cümle oluşturulmaz. Bilirkişiler tarafından incelenmesini talep ettik. Kürtçesinin metne dönmüş halini gördük. Karakol bir çalışma yapmış, çalışma yaparken sesleri duyuyor, kelimeye dönüştürüyor. Ama gördüğüm kelimelerin Kürtçe’de bir karşılığı yok. Yanlış aktarılmış olma ihtimalini söylüyorum. Cinayetten sonraki bir görüşme. Daha önce bulunan bir kısım kan ve DNA örneklerinin olduğu bölgeye yakın olduğu kanaatindeyiz. Amcanın telefonunda görüşmeleri otomatik kayıt altına alınan bir program var ve bu programda silinen kayıtlar var. Burada bir ses kaydı var, arka planda gürültüler de var. İncelenmesini talep ettik. Bugün dinlemek için talepte bulundu. Yazıya dökülen Kürtçe kelimeler itibarıyla öyle bir cümle yok. Ama Kürtçe yazılan içerisinde de Kürtçe’de karşılığı olmayan sesler yazılmış.”

Elbisesinden alınan kan örneği incelenecek

Narin’in elbisesinden alınan bir kan örneği olduğunu söyleyen Nahit Eren şöyle konuştu:

“Narin’in bedeni üzerinde silah, kesici, delici aletle ilgili bir emare yok ancak soru işaretleri barındırmakla birlikte elbise örneğinden alınan kan örneğinin olması DNA açısından bize bir sonuç vermeyebilir ama ölüm anında ağız veya burun kısmından gelmiş bir kan olabilir. O kısım biyolojik inceleme için alındı. Vücudun herhangi bir bölgesinden kanama olup olmadığı tespit edilebilir.”

Kaynak:Tele 1

Öne Çıkanlar