DEPREM BAHANE RANT ŞAHANE, 85 MİLYAR DOLAR BİR AVUÇ YANDAŞA
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, büyük İstanbul depremi yol haritasını sunduğu basın toplantısında, çarpıcı iddialarda bulundu. Önceki dönemde; riskli alanlarda dönüşümü kolaylaştırmak için Afet Riski Yasası” diye bir yasa çıkarıldığını vurgulayarak, "6306 sayılı bu yasayla, konu deprem ve afetler olduğu için, kamu otoritesine önemli ve yer yer de olağanüstü yetkiler verildi. Bu yetkiyle deprem meselesini çözeceğiz, hiç merak etmeyin’ denilerek, vatandaşa çok büyük ümit verildi. Uygulamaların önemli bir bölümünü de merkezden yaptılar. Peki sonuç ne oldu? ‘Afet Riski Yasası’ denilen yasanın uygulaması, başlı başına bir kentsel afet yarattı" şeklinde bilgi verdi.
OLAĞAÜSTÜ KANUNA OLAĞANÜSTÜ YETKİLER
‘‘Uzmanlarımızla birlikte oturduk ve bu yasa çerçevesinde, İstanbul’un arazilerine ne olmuş diye incelemeye başladık” diyen İmamoğlu şöyle konuştu:
“Gördük ki; 130 proje, 78 donatı alanı ve tam 7 orman alanından 85 milyar dolar gibi inanılmaz bir rant elde edilmiş. Ne yazık ki; kamu arazileri, kamu kaynakları depremle mücadele için harcanmadı. Bu özel yasalar kullanılarak, satıldı veya imara açıldı. Oysaki, kamu arazileri ve bu yasalar, bu kentin deprem toplanma alanları, yeni sosyal konut alanları ve çürük yapı stokunun yenilenmesi için kullanılabilirdi. Bu inanılmaz tutar ne İBB’ye kaynak olarak gelmiş ne depreme dayanıklı konuta harcanmış. Tam 85 milyar dolarla şu anda İstanbul’da depreme dayanıksız ev bırakılmaz, hepsi yenilenirdi. ‘’
‘’Çok üzülerek söylüyorum ki; bu yasayı bahane ederek, Cumhuriyet tarihimizin en büyük trajedisinden rant ürettiler. 6306 sayılı kanuna yaslanarak ve ‘riskli’ ilan edilerek yapılaştırılan alanlar, gerçek afet riski taşıyan alanlarla örtüşmüyordu. Bunun sonucu İstanbul, yeşil alanlarını ve donatı alanlarını bir kez daha konut rantı uğruna kaybetti. Şahsî çıkarlar, bir avuç insanın çıkarları, halkın ve ülkenin çıkarlarının önüne kondu. Bu kadim kentin kamusal alanları, rant uğruna betonlaştırıldı”
“Korunmuş askeri alanlarımızı lüks konuta ve ticari alanlara çevirip, milletin malı üzerinden çevrelerini zengin ettiler. Bakın yine aynı yasaları kullanarak, İstanbul’un göbeğindeki üniversite alanlarını konuta, ticarete açıyorlar. Ve yasanın tüm sınırlarını kullanarak, iptal edilen plana karşı yeniden plan yaparak, ısrar ediyorlar.’’
‘’Marmara Üniversitesi’nin 1 milyon metrekarelik, Halkalıdaki alanı TOKİ ye devrediliyor ve sonra riskli alan ilan edilip konut ve ticarete açılıyor. 9 Temmuz 2022 de de son planı yapıyorlar. Durum bu kadar açık, bu kadar inanılmaz.’’
‘‘İstanbul›da ve tüm Türkiye›de yangından mal kaçırır gibi, kamu arazilerini satma konusunda fütursuz ve pervasız bir biçimde hareket ediliyor. 243 kamu arazisi ve taşınmaz için özelleştirme kararı alındı. Bunun 44’ü İstanbul’da. Ne için, kim için satılıyor; yangından mal kaçırır gibi, ‘batan geminin malları’ gibi. ‘İstanbul bizim aşkımız’ diyenlerin, asıl aşkının ne olduğunu artık milletimiz çok iyi anladı.”
BAŞKA İSTANBUL YOK
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un depreme hazırlık ajandasını ve yeni çözüm önerilerini aktardığı basın toplantısı düzenledi. Sütlüce’deki Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “İstanbul’un Yeni Çözüm Adımları” başlıklı toplantıda konuşan İmamoğlu, üzerinden 23 yıl geçen 17 Ağustos 1999 depremini tüm Cumhuriyet tarihinin en büyük trajedisi olarak niteledi.
590 BİN HASARLI BİNA VAR
İstanbul’da 500 bine yakın orta hasarlı, 90 bine yakın ağır ve çok ağır hasarlı bina bulunduğunu aktaran İmamoğlu şu şekilde bilgi verdi:
“Riskli yapısını dönüştürmek isteyen İstanbullular için, teknik ve finansal garantörlük sunan, anahtar teslim sürecini içeren ‘İstanbul Yenileniyor Platformu’nu’ hizmete açtık. Vatandaşımızdan bugüne kadar; 38 ilçe, 584 mahalle ve 127.996 bağımsız birimi kapsayan 5.452 başvuru aldık. Hızlı Tarama yöntemi ile bina analizleri yaptık. Vatandaşlarımıza binalarıyla ilgili şeffaf ve açık bilgiyi verdik. İlçe risk analiz kitapçıkları çıkardık. 102 bin binayı ziyaret ettik, ama ne yazık ki vatandaşlarımız, 29 bin binayı incelemek için bize izin verdiler.’’
318 BİNA ACİL YIKILACAK
BB iştiraki ile Kiptaş’ın 16 milyar liralık yatırımla, 10 bin yeni konutun yapımını sürdürdüğünü kaydeden İmamoğlu,
“Altını çizerek söylemek isterim ki, bu bir TOKİ modeli değil. Yani fakirin elinden alıp, bir avuç zengine aktarmıyoruz. İstanbul’un batı yakasında, 318 bina çok ağır derecede çürük olduğunu tespit ettik. Biz, D ve E sınıfındaki o 318 binayı bir an önce yıkacağız. O binalarda yaşayan 3.099 aile var. Bu hanelerin çok ağırlıklı bölümü kiracı. 100 milyon liralık bütçeyi, bu süreç için kullanacağız.’’ diye konuştu.
Millet İttifakı ve altılı masanın gelecek yıl seçimlerden zaferle çıkmasıyla, İstanbul Deprem Konseyi’nin kurulması için çalışacaklarını söyleyen İmamoğlu ‘’Afetin siyaseti olmaz, afetin mutlak mücadelesi olur’’ dedi.
Büyük deprem 22 yıl önce, 17 Ağustos Saat 03:02’de başladı; 45 saniye içerisinde, 45 bin can aldı. Kurtulanlara ömür boyu taşıyacakları bir acı bıraktı.
9 MİLYON KONUTUN DEPREM SİGORTASI YOK
Türkiye genelindeki 20 milyon 32 bin konuttan yüzde 53,90’ı, yani 10 milyon 795 bin 698 konut için deprem sigortası yaptırıldı. Henüz 9 milyon 236 bin 302 konutun Zorunlu Deprem Sigortası bulunmuyor.
Ülkede en yoğun kentleşmenin yaşandığı ve 6 milyon 840 bin konutun yer aldığı Marmara, deprem sigortasına en fazla ilgi gösteren bölge oldu. Bölgede yüzde 62,90’lık oranla, 4 milyon 302 bin 607 konutun Zorunlu Deprem Sigortası bulunuyor.
22 YILDA 1,2 MİLYAR TL ÖDENDİ
Dask’ın kurulduğu Eylül 2000’den bu yana meydana gelen depremler sonrasında hasar sahiplerine 1 milyar 248 milyon lira ödemede bulunuldu. Uzmanlarca büyük bir deprem beklenen ve ekonominin başkenti olarak adlandırılan İstanbul’da sigortalılık oranı Marmara Bölgesi ortalamasının üzerine çıkmış durumda.
Mega kentte bulunan 4 milyon 153 bin konutun yüzde 61,9’unun sigortalı olduğu görülürken, deprem sigortası bulunmayan konut sayısı ise 1 milyon 582 bin 505 adet olarak kayıtlara geçti. Uzmanlar, depreme karşı konutlara DASK yaptırılması, riskli binaların güçlendirilmesi ve gerekirse dönüştürülmesi çağrısında bulunuyor.