DEMOKRASİ KAĞIT ÜZERİNDE KALDI
CHP Parti Meclisi toplantısına Kılıçdaroğlu Türkiye’nin sorunlarını ve CHP’nin sorumluluklarını içeren bir rapor sundu. Raporda son dönemde ekonomi için kullanılan “Buhran” tanımlaması ‘demokrasi’ için de kullanıldı. Kılıçdaroğu Türkiye’nin ağır bir demokrasi buhranı yaşadığını, demokrasinin sadece kağıt üstünde kaldığını savundu.
Halkın bütçe hakkının gasbedildiğini ve Meclisin bütçe yetkisinin fiilen elinden alındığını ifade eden Kılıçdaroğlu, denge ve denetleme mekanizmalarının tamamen felç edildiği görüşünü dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Demokrasilerde seçimle gelenler seçimle giderler, meşruiyetin kaynağı halktır. Halkın oyunu alan seçilmişleri halkın iradesini yok sayarak makamdan alıp yerine kayyum atamak demokrasinin yok olduğunun en somut göstergesidir. Adaletin ve demokrasinin çifte standardı olamaz, kime karşı yapılmışsa ona karşı itirazımızı yükseltmeliyiz. Gazeteciler, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, siyasetçiler, askeri öğrenciler haksızca hapisteler. Tüm bunlar göz önüne alındığında maalesef ağır bir demokrasi krizimiz olduğu açığa çıkmaktadır."
ÇÖZÜM SİYASİ BİRLİKTELİK KAPASİTESİ OLUŞTURMAK
Türkiye'nin demokrasi buhranının yanı sıra ağır bir ekonomi buhranı, dış politika, eğitim ve toplumsal barış krizi yaşadığını savunan Kılıçdaroğlu, bu gelinen noktada bu beş temel sorunun çözümünün, öngörülen ekonomik-siyasal- toplumsal dönüşümü sağlayacak, güven veren bir siyasal birliktelik kapasitesini oluşturmaya bağlı olduğunu ifade etti ve şöyle devam etti.
"Bu kapasite ancak reform iradesi etrafında toplanmış geniş bir mutabakatla sağlanabilir. Yeni bir siyaset anlayışıyla, ahlaklı ve adaletli bir siyaset anlayışıyla, vatandaşını kucaklayan bir siyaset anlayışıyla tüm sorunları el birliği ile çözeceğiz. Bu süreçte, CHP'nin en önemli görevi, bu reform iradesi ve temel ilkeler çerçevesinde oluşturulacak geniş bir toplumsal uzlaşmayı sağlamak ve seçim sonrasında Kurultayımızda yaptığımız çağrıyla somut olarak ortaya koyduğumuz reformları hayata geçirmektir
FAKİRLİK KAPANINA GİRMİŞ DURUMDAYIZ
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener katıldığı televizyon programında ilçe ilçe yaptığı gezilerdeki izlenimlerini aktardı. “Esas mesele vatandaşa gitmek. Tedbirlerimizi alıp bire bir gidiyoruz. Öyle oluyor ki AK Partili, CHP'li, başka partiye oy veren seçmen bize derdini anlatıyor. O derdin sonuçta duyurulacağını biliyor” dedi
Akşener şöyle konuştu:
Ben pandemi öncesinde 20 Ocak 2020'de Antalya'dan başlayarak ilçe ilçe gezmeye başladım. Dükkanlara girerek dert dinledim. 77 ilçe 15 il gezmişim. Pandemi döneminde biraz aksadı. Geçen hafta Giresun ve Yozgat'a gittik. Çarşamba günü Kayseri'ye gideceğiz. Esnafın sesinin duyulmadığı bir süreçti. Seçime gidersiniz size muhalefet görevi verir. İktidar iş yapar size denetleme görevi verir. Türkiye'de siyasi rekabet kalktı. Düşmanlık üzerinden yürütülen bir siyaset. Siyasetin üretilmediği bir iklimde yaşıyoruz. Ben genel başkan olarak grup konuşmalarında, arkadaşlarımız araştırma önergeleri Meclis'e veriyor. Kütahya'da bir arkadaş yolda durdurdu. Bir işe girmiş, sonra AK Parti ilçe başkanı derveye girmiş 'Bizim üyemiz değilsin çalışamazsın' demişler. Kişinin anlattığını söylüyorum. İlgilileri aradım. Giresun'da AK Parti'nin üyelerinden bir arkadaş. Yaşadıklarından dolayı ağladı. Kulağıma eğilip eşiyle ilgili bir durum söyledi. Ben ilgili birime bizzat kendim ürettim, mesele çözülsün diye. Şimdi fakirlik kapanına girmiş durumdayız.
Yozgat ve Giresun'da yaptığımız çalışmada ortaya çıkan şikayetleri bir bütün olarak arkadaşlarımız ve ben dile getirdik Meclis'te. Bu rekabet seçmenin işine yarar. Makulün peşindeyiz biz.
GELECEK PARTİSİ’NİN BÜYÜK KONGRESİ 31 EKİM’DE
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nedim Yamalı, partisinin 1. Olağan Büyük Kongresinin 31 Ekim'de yapılacağını duyurdu.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı Nedim Yamalı, “1. Olağan Büyük Kongresi” tarihini açıkladı.
Sosyal medya hesabı üzerinden başvuru dilekçesini paylaşan Yamalı, şu ifadeleri kullandı:
“Partimizin kurulduğu 12 Aralık 2019 tarihinden bugüne süren teşkilatlanma çalışmalarımız neticesinde 1. Olağan Büyük Kongre müracaatımızı yaptık. Geleceğimiz için hayırlara vesile olsun. Gelecek Türkiye’nin.”
BEĞENMEDİKLERİ HER GÖRÜŞÜ HAPSEDİYORLAR
Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı ‘askıda ekmek’ kampanyasını eleştirdi, “Milliyetçilik askıya ekmek koymakla olmaz” dedi. Babacan “Adaleti, insan haklarını, demokrasiyi askıya alırsanız o ekmeği de askıya koymak zorunda kalırsınız” diye konuştu.
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 1. Olağan Erzurum İl Kongresinde konuştu. Basın özgürlüğüne, parlamenter demokrasiye, yoksulluk sorununa ve KHK’lara geniş yer ayıran Babacan şu mesajları verdi.
Bugün, Birinci Meclisteki gibi çoğulcu, herkesin kendi kimliğiyle, kendi hür fikriyle yer alabildiği bir Meclisimiz yok. Bugün, yürütme organı tarafından değersizleştirilmiş, denetim görevini yapamayan, sistemdeki önemini yitirmiş bir Meclisimiz var
‘Askıda ekmek’ diye bir proje başlattılar. Bundan hiç utanmıyorlar mı? Adaleti, insan haklarını, demokrasiyi askıya alırsanız o ekmeği de askıya koymak zorunda kalırsınız. Bu, iktidarın bir ortağının vatandaşının ekmek parasına muhtaç kaldığını açıkça ilan etmesi demek. Söze gelince, yerli ve milli diyorlar. Milliyetçilik askıya ekmek koymak değildir.
Biz, yoksulluğu ortadan kaldıracak politikalar uygulayacağız. İhtiyacı olanı biz gidip bulacağız ve yardım edeceğiz. Biz bu yardımları lütuf olarak değil, aile ve hak bazlı yapacağız.
Son 4 senede bu ülkede OHAL bahane edilerek bir KHK zulmü uygulanıyor. Bağımsız ve tarafsız yargı kararı olmadan tam 125 bin 678 vatandaşımızın işine son verildi. OHAL KHK’ları ile hukuku yok sayarak, herkesin ismini tek tek bir kararnameye yazdılar, herkesi bir sepete attılar, işlerine, aşlarına son verdiler. KHK ile işine son verilen vatandaşlarımızın büyük bir kısmı yargı tarafından aklandı. Ama işlerine geri dönemediler
100 sene önce özgürlük için mücadelede eden bir ruh varken bugün gazeteciler hapiste. Türkiye bu problemlerini özgürce tartışamadan çözemez. Her eleştireni yargılıyorlar. Beğenmedikleri her görüşe saldırıyorlar, beğenmedikleri her görüşü hapsediyorlar.