Çocuğunuza 'öz güven kazandıralım' derken onları kibirli bireylere dönüştürmeyin!
Özgüvenin önemi ve bu sürecin karmaşıklıkları, günümüzde sık sık tartışılan konulardan biridir. Hem Jessica Azzopardi'nin vurguladığı gibi, özgüvenin geliştirilmesi ve sürdürülmesi hayati bir öneme sahiptir, hem de Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Billur Örnek'ın belirttiği gibi, bu süreçte aşırıya kaçmak veya yanlış yaklaşımlar, bireylerin psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir. İki yazıda da öne çıkan nokta, gerçekçi bir kendilik algısının önemi ve bu algının nasıl geliştirilebileceği konusundaki stratejilerdir.
Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Billur Örnek, ebeveynlerin çocuklarının olumlu bir kendilik algısı geliştirmeye çalışırken aşırıya kaçarak çocukların psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebileceklerini belirtti. Kendilik algısının, bir kişinin kendisini nasıl gördüğünü, algıladığını ve tanımladığını ifade ettiğini vurgulayan Örnek, bu algının kişinin doğası, deneyimleri, etkileşimleri ve çevresindeki insanların davranışlarıyla şekillendiğini dile getirdi. Ebeveynlerin çocuklarında olumlu bir kendilik algısı oluştururken dikkatli olmaları gerektiğini belirten Örnek, bu sürecin çocuğun sosyal ilişkileri, kararları ve seçimlerinde etkili olduğunu açıkladı.
Kendilik algısının çocuğun yetiştirilme koşulları, aile üyeleri ve akranlarıyla olan etkileşimleriyle bağlantılı olduğunu vurgulayan Örnek, bazı durumlarda ebeveynlerin mükemmeliyetçi beklentileri yüzünden çocuğun kendisini yetersiz hissedebileceğini belirtti. Bununla birlikte, bazı çocukların aşırı övgü ve ayrıcalıklı davranışlarla büyütüldüğünü ve bunun da onların gerçeklikten uzaklaşmasına neden olabileceğini ifade etti.
Örnek, son yıllarda ebeveynlerin çocuklarında olumlu bir kendilik algısı oluşturma çabasının arttığını ancak bu çabanın aşırı olumlu bir algı oluşturarak çocukların gerçeklikten uzaklaşmasına neden olabileceğini belirtti. Sahte bir "mükemmel kendilik algısı"nın çocukları psikolojik olarak kırılgan hale getirebileceğini dile getirdi. Örnek, sağlıklı bir kendilik algısı oluşturmak için çocukların ve gençlerin gerçekçi bir şekilde güçlü ve geliştirilmesi gereken yönlerini anlamaları gerektiğini söyledi.
Örnek, yetişkinlerin çocuklarla iletişimlerine dikkat etmeleri ve çocukların güçlü ve zayıf yönlerini açıkça tartışarak onları gerçeklikle tanıştırmaları gerektiğini vurguladı. Her iki yönüyle de kabul edilen bir yaklaşımın çocukların sağlıklı bir şekilde yetişmelerine ve kendileriyle barışık olmalarına yardımcı olabileceğini belirtti.
Siz de kendinize güvenin
Hızla değişen modern dünyamızda, hayatlarımızı başkalarıyla karşılaştırmanın tuzağına düşmek kolaydır. Facebook, Instagram gibi sosyal medya platformları, en azından dış görünüşlerinde, her şeye sahip gibi görünen bireyleri sergiler - bizimkinden daha parlak güzellik, daha iyi servet, daha iyi bağlantılar ve sevdiklerine karşı kararlılık.
Görünüşte mükemmel hayatların hikayelerini izlerken, kendi çabalarımızı sorgulamamak ve yetersizlik hissi yaşamamak doğaldır.
Bu görüntüler genellikle hayatın idealize edilmiş bir versiyonunu sunar, yüzeyin altında yatan mücadeleleri, güvensizlikleri ve karmaşıklıkları gizlemek için özenle sahnelenir. Bize, yeterince iyi olmadığımızı gösterirler, ancak bizi kişisel gelişim ve kendini aşma yolunu göstermeden. Bizi karanlıkta bırakan, algılanan sınırlamalarımızın üstesinden gelmek için bizi nereye götürecek ışığı bulma arzusuyla boğuşuyoruz.
Çocuklarımıza özgüven öğretmek için öncelikle kendimize inanmalıyız. İç sesimizi değiştirmeli, kendimizi olduğumuz gibi yeterli olduğumuzu kabul etmeliyiz, çabalarımız alkışlanacak şeylerdir ve en önemlisi, azmetmek ve asla pes etmemektir.
Özgüven inşa etmek her zaman kolay bir yolculuk değildir, ancak kendimiz ve çocuklarımız için bazı stratejiler yardımcı olabilir. Bir yaklaşım, içsel diyalogumuzu değiştirmektir, utanç ve şüphe düşüncelerini, ne kadar çok çaba harcadığımıza dair tanıma düşünceleriyle karşılamaktır. Bu yaklaşım, çocuklarımıza da uygundur.
Örneğin, sadece notlarını değil, sonuçlar açıklanmadan önce çalışma ve ciddiye alma çabalarını alkışlayabiliriz. Kendimizi ortaya çıkarmak ve denemek cesaret gerektirir, çocuklarımızın yolculuğu için, sadece varılan yeri değil, varılan yolu da tanımlamaya değer.
Başka bir strateji, "Yeterliyim", "Zor şeyler yapabilirim" ve "Cesurum" gibi mantralarla yeni düşünme yollarını yeniden doğrulamaktır. Bu onaylamaların bir listesini çocuklarımızla birlikte oluşturabiliriz, nasıl günlük olarak kullanılacaklarını, özellikle kendimiz hakkında kötü hissettiğimizde veya denemekten korktuğumuzda açıklayabiliriz. Kendimize ve çocuklarımıza anlattığımız hikayeye dikkat etmeliyiz.
Özgüveni kucaklamak, benzersiz yolculuğumuzu kabul etmek ve kendi değerimizi kabul etmek anlamına gelir. Asla unutmamalıyız ki sadece insanız ve insan olmak hata yapmanın da yoludur. Hepimizin ustalık kazandığı ve zorlandığı alanlar vardır ve gerçekleştirmek istediğimiz hayallerimiz vardır. Bu nedenle, bu hayalleri gerçekleştirmek için ihtiyacımız olan güveni bulmak önemlidir.